Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 149 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5
Şeyh Tosun Bekir Bayraktaroğlunun hayat hikâyesini birkaç cümleyle özetlemek gerçekten çok zor. Robert Kolejde geçen gençlik yıllarında sosyalist; Batıda geçen sanat dolu döneminde bohem ve anarşist; Fasta geçen ticaret döneminde zengin ve aristokrat; İstanbuldaki Cerrahî tekkesindeyken derviş; New York yıllarında ise şeyh. Seksen altı yıl gibi nispeten uzun bir zaman dilimine bile sığmakta zorlanan bu bereketli ve enerjik hayatı Şeyh Tosun Efendinin leziz anlatımından okurken, hakikatin çağrısına kapılman
"Allah'a giden en güzel yol, Allah'ın mazhar-ı tammı olan insandan geçer." "Ben insanı yarattım ve ona kendi ruhumdan üfledim." diyorsa Allah, kul ile Rabbi arasında çok yakın, çok sıcak, birebir ilişki vardır, diyor Mahmud Erol Kılıç, Tasavvuf Düşüncesi'nde. İçimizden sadece seçilmişlerin yaşayabileceği bir derûnî tecrübeden bahsetmiyor. Başlangıcı kendini bilmek, nihayeti Rabbini bulmak olan bu dikey yolculuğa yaratılmış her can'ın talip olabileceğini anlatıyor. Yurt içinde ve yurt dışında sunduğu semi
Gazzâlî sonrasında tasavvuf iki alanda geniş bir literatür ortaya çıkardı: Birincisi nazari düşüncenin işlendiği mensur metinlerdir. Bu alanın en önemli isimleri İbnü'l-Arabî ve Konevî'dir. İkinci literatür ise şiir ve hikaye diliyle ortaya çıkan ve ilkine göre yaygın ve etkili olan bir literatürdür. Bu alanda Arapça yazanlar arasında İbnü'l-Fârız, Farsça yazanlar arasında Celaleddin Rumi, Feridüddin Attâr, Türkçe yazanlar arasında Yunus Emre en iyi bilinen örneklerdir. Şiirle düşüncelerini anlatan sûfîler
Şeyh-i Ekber, saygın İbn Arabî uzmanlarından Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç'ın İbn Arabî doktrini üzerine hazırladığı kapsamlı bir çalışma. Varlık nedir? Yokluk nedir? Bizim ve etrafımızdaki nesnelerin var oluşlarının hakikati nedir? Bunlar gerçekten var mı? Yoksa biz mi onları böyle sanmaktayız? Bizi Yaratan ile bu yaratılış işinden başka bir irtibatımız yok mu? Peki, âlemin Yaratıcı ile nasıl bir irtibatı var?... İnsanoğlunun sorduğu böylesi temel sorulara büyük bilge Muhyiddin İbn Arabi'nin verdiği cevaplar
Anadolunun Ruhu, Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıçla tasavvuf, felsefe ve siyaset üzerine yapılmış söyleşilerden oluşuyor. Kılıç, söyleşi-kitap türündeki eserde genel manada ezoterizmin, hususi manada irfani geleneğin felsefi referans arayışındaki modern Türkiyeye sunduğu imkânları ortaya koyuyor. Dünyada tasavvuf düşüncesi alanında söz sahibi olan Kılıç, gelenekteki dört katmanlı din anlayışının dinî tefekkür dünyasındaki sığlık ve yüzeyselliğin terapisinde nasıl önemli bir yere sahip olduğunu örneklerle anlat
Tükendi
İlk cildi beğeniyle karşılanan Huzur Defteri, ikinci cildinde bizi bu dergâh ve çevresinde yaşananları, Safer Efendi'nin huzurunda tuttuğu notları ve dinlediği sohbetleri bizimle paylaşmaya devam ediyor. Huzur Defteri'nin bu cildinde sözlü kültürün içinde saklı kalmış detayları, irfanî güzelliklerimizin kaynakları ve abide şahsiyetlerin hatıraları bizlere eşlik etmeye devam ediyor. Hz. Pîr Nûreddîn-i Cerrâhî ve halifeleri; Şeyh Fahreddîn Efendi, Gönenli Mehmed Efendi, Sahafl ar Şeyhi Muzaffer Ozak ve meşhur
Ekrem Demirli, başta Fusûsul-Hikem ve Fütûhât-ı Mekkiyye olmak üzere Ekberî geleneğin sistemleştirilmesinde rol oynayan mutasavvıfların eserlerini tercüme eden ve bu sebeple Türkiyede İbnül- Arabî dendiğinde akla gelen ilk isimlerdendir. İbnül- Arabî Metafiziğinde, Ekrem Demirlinin Şeyhül-Ekberin nazariyesinin temel unsurlarını teşkil eden varlık, bilgi ve insan görüşleri hakkında kaleme aldığı makaleleri okuyacaksınız.
"Böyle manevî bir rehberle karşılaşmak yirminci yüzyılın ortasında bir Ortaçağ azizi yahut Sami peygamberlerden biriyle yüz yüze gelmek gibidir. Birkaç ay önce Müstaganem'de vefat eden tasavvul: büyüklerinden Şeyh Ahmed el-Alavî ile karşılaştığımdaki intibaın da böyle oldu. Kahverengi cellâbesi ve beyaz sarığı, gümüş rengi sakalı ve sanki ondaki mübarekliğin ağırlığıyla aşağı doğru sarkmış uzun elleriyle, Efendimiz Halil ibrahim'in zamanından kalma saf ve kadim bir havayı etrafa yayıyordu." FrithjofSch uon
Mektuplarda sözü edilen genç, Makedonya-Kumanovada yaşar. Şeyh ise Köstendil (Bulgaristan) dedir. Genç adam, bu sıralarda Kumanovaya gelen bir Halvetî şeyhiyle tanışır. Böylelikle tasavvufî bir arayışa girer ve Halvetî şeyhine intisap etmek ister. Bu arayışını yazdığı bir mektupla seneler evvel uzlete çekilen, yüzünü bile hatırlayamadığı, babasının amcası olan şeyh efendiye aktarır. Genç adam, mektup yazdığı şeyhin yeğeninin oğludur. Bunun için şeyh de ona cevap verir ve aralarında sürekli bir mektuplaşma b
"Allah Güzeldir ve Güzeli, Güzellikleri Sever." Hadis-i Şerif "Kâinatın harflerini oku Çünkü biz de bir zamanlar yüce harfler idik Şimdi aşağıya indik Kâinatın harflerini oku Zira bu harfler sana Okunmak üzere gelmiş birer mektuptur" Sûfî ve Sanat, şiir, kitap, hat, mimari, musiki çini, tezhip, ciltçilik gibi geleneksel İslâm sanatlarının anlamlandırılmasında tasavvufun rolünü anlatan muhtelif konuşmaların bir araya getirildiği, sanat felsefesi bağlamında çok mühim noktalara ışık tutan bir eser. Adeta, kağı
Dinle sözümü sana direm özge edâdır Derviş olana lazım olan aşk-ı Hüdâdır Derviş; istidadı, şevk u zevki ve en önemlisi "izni" varsa nefs mertebelerinde seyreder, terbiye ve tezkiyesini kazanır; ilâhî tecellîlere mazhar olur. Mahlûkatın en şereflisi olduğunun idrakine bireysel tecrübeleriyle varır, daha doğrusu bu yolda cehdeder. Ardından ezkâra, evrada, semâya durur. Hamlıktan pişme, pişmekten de yanma yoluna geçer, halk içinde Hakk ile görüşme olarak tabir edilen "halvet der encümen"i deneyimler ve anlar
Tükendi
Büyük hakimlerden Atâullah İskenderî Hazretlerinin marifet ve hakikat taliplerine değerli öğütler içeren eşsiz eseri "El-Hikem" hakkında mutasavvıflar, "Namazda Kur'an'dan başka bir kitap okumak caiz olsaydı,'Hikem' okunurdu." dediler., Nesil ler boyunca okunan, hikmet bahçelerinin kapısını aralayan, İslam âleminde pek çok şerhleri yapılan Hikem-i Atâiyye'nin en kapsamlı Türkçe şerhi ise son dönem büyük Osmanlı âlimlerinden Kastamonulu Seyyid Hafiz'Ahmed Mahir Efendi'ye ait olan Hikem-i Âtâiyye Şerhi'dir.
"Dertli ile dertlenir misin, onun derdine ortak olur musun?" Tasavvuf, yola baş koyan derviş adayının, mürşidinin rehberliğinde nefsinin yedi mertebesini aşmaya çalıştığı uzun bir yolculuktur. Tasavvufî anlatılarda, bu süreç denizcilerin "Vira Bismillah!" diyerek başladığı bir sefere benzetilir. Fakat bu yolculuğun pusulası Allah'a ve vahdete giden sularda ilerleyen yolcunun gemisindedir. Yolculuk, Allah'a doğrudur. O'nu hissedebilmek bu yolculuğun hediyesi, yolcunun fıtrî olarak vahdete ulaşmayı isteyen ru
Bu eser, Yunus'un Bizim sevdiğimiz Haktır Bu halka göz ü kaş gelir beytinde, Muhyiddin Ibn Arabî'nin Ne geldiyse dilime hepsinde O'nu söyledim O'nu mısralarında dile getirdiği gibi, hakikatten haberdar olmak isteyenlere hakiki aşk menbaını gösteren Osmanlı şiirinin ontolojisinin temelinde "din" ve "maneviyat" yattığı tezinden yola çıkarak, "şiir" olgusunu, Islam'a özgü metafizik düşünce mekteplerinden biri olan sûfîlik penceresinden yorumlamaktadır. Zira asırlar boyunca toplumun irfanını yükselten tasavvu
Şüphesiz Allahın yarattığı her şey gibi zaman da mübârektir. Yaratılmış her şey eşsiz ve benzersizdir, ancak bazı kişiler, zamanlar ve mekânlar diğerlerinden fazîletli ve üstündür. Rabbimiz daha üstün ve fazîletli kıldığı bazı vakitleri, merhameti ve şefkatiyle, bizlere Kitab-ı Kerîmindeki âyetleriyle, kevnîâyetleriyle, yegâne örneğimiz olan Habîb-i Edîb-i Zîşânı vasıtası ile ve velî kullarının nasihat ve tavsiyeleriyle göstermiştir. Ö. Tuğrul İnançer, bizleri içinden akıp gittiğimiz zaman hakkında daha şu
Manevi unutkanlığımızın en kesin çözümü aslında Mevlânâ'nın öğretilerini günlük hayatımıza uygulamakta yatıyor. İslam'ı modern zamanlarda en iyi şekilde anlamanın kaçınılmaz çözümü tam olarak burada! Mevlânâ Celâleddin Rumi Hazretleri, kökü doğrudan doğruya ‘Muhammedî Nur' olan bir lamba gibidir. Ancak günümüz popüler kültürü O'nu neredeyse tamamıyla yanlış anlaşılmış ve yanlış yorumlanmış bir yola sürüklüyor. O'nun Mesnevî'si ve diğer eserleri, bizi günlük koşuşturmacalarımızdan ve gaflet halimizden kurtar
Hz. Mevlânâ hakkındaki kanaatlerimizin büyük bir kısmı Hazret'in vefatından yaklaşık seksen yıl sonra yazılmış olan Eflâki Dede'nin Menakib'l-Ârifin eserine dayanır. Ancak elinizdeki eser Hz. Mevlânâ'ya kırk yıl hizmet eden, onun en yakın müridlerindenSipehsâlâr Feridun bin Ahmed Hazretleri'nin, Hz. Pîr'le ilgili hatıra ve düşüncelerini barındırmaktadır. Sipehsâlâr'ın bu mütevazı eseri, tasavvufun en yüksek mertebelerini açıklamakta, Hz. Mevlânâ'nın türbesini, cübbesini değil, hakikatini tanıtmaya çalışmak
Tükendi
Aşk nedir? Hayatını anlamlandırma, var olma yolculuğunda insanoğlunu teselli eden Yaratıcısının yakınlığı, muhabbeti, anlayışı değil midir? İlahi aşkı keşfetmenin uzun ancak aydınlatıcı safhalarını, kendimizi tanımanın Rabbimizi tanımaya açtığı kapıları bu kitapta aralayacaksınız. Hz. İnsan, Rabia C. Brodbeck'in hayatında bizzat tecrübe ettiği bir olgunluk mücadelesinin hikayesi. Hz. İnsan, insan olmanın hakiki anlamına, kıymetine ve önümüzde açtığı sonsuz ufuklara bizi bir adım daha yaklaştıran bir güze
Tükendi
Arka kapak tanıtım metni; Fakr övüncümdür. buyuran Hz. Peygambere selam Fakra Övgü; baskı üstüne baskı yapan Hazreti İnsan ve Sonsuz Kulluk kitaplarının yazarı Rabia Christine Brodbeckin İslam ve tasavvufla tanışma öyküsünü anlattığı kitap. Dünyaca ünlü, İsviçreli bir modern dansçıyken derin özü keşfediş Rabia Brodbeck; Müslümanlıkla sadece tanışmakla kalmamış, İbn Arabî, Abdülkadir Geylanî, Hz. Mevlânâ, Hallac-ı Mansur, Beyazıd-ı Bestamî gibi büyük sufilerin kılavuzluğunda İslamın derin sokaklarında dol
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 149 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5