Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
İlk yayımlandığında "yerli" olmamakla eleştirilen Tante Rosa, Sevgi Soysal`ın, sinemaya da uyarlanan en özgün eseridir. Bir roman bütünlüğüne sahip olacak şekilde birbirine ustalıkla bağlanmış on dört hikayenin ana konusu kadınlık ikilemleridir. Sevgi Soysal`ın, o kendine özgü ironisiyle anlattığı Tante Rosa, yaşamın kurallarına ve sınırlandırmalarına başkaldıran, ancak kadınlığına hapsolduğu için hep yenilen biridir. O, "bütün kadınca bilmeyişlerin tek adıdır."
Tükendi
"Babam, tamı tamamına yirmi beş yıl sonra, bir elinde yıllanmış üç telli bağlaması, diğer elinde ahşap bavulu, kapımın önünde diz çökmüş, gece vakti aniden ortaya çıkmış mahcup bir konuk veya geçip giden zamandan borcunu mahsup etmeye gelmiş eski bir alacaklı gibi öylece beni bekliyordu." Evvela, baba-oğul hesaplaşmasına dair bir roman bu... Kırgınlığın, kızgınlığın, suçluluk duygusuyla, hayatından çıkartma arzusunun kopamamakla boğuştuğu bir hesaplaşma. Romanın kahramanı avukatın "Her oğul gibi, ne kada
Tükendi
"Kendimizi neremizden çekersek kurtulacağımızı bilmediğimiz insanların, dayanılması zor bir ritimle bizleri sarsmalarına müsaade eder, eş-yaratıcısı olduğumuz bu sarsak iskeletle dengede kalmaya çalışır ve hayatımıza kıytırık telaşlardan ziller takarız. Bu ziller her sarsıntıda çalar ve böylece ne kadar zor durumda olduğumuzu başkaları da duysun diye can atarız." Dağ başında, akıl hastanesinin soğuk taşlarının üzerinde, evlerin sıcak salonlarında, bir bankanın koridorlarında ya da deniz kenarında... Nered
Tükendi
Diego Zúñiga, Camanchaca’da ömür boyu sürecek bir kederi eşsiz mükemmellikteki üslubuyla anlatıyor. Şili’deki Atacama Çölü’nü katetmek için yola çıkan bir araba, bir ailenin dağılışındaki kırılma noktalarına tek tek uğrayan bir güzergâhı takip ediyor. Genç bir adam tekdüze hayatıyla, babasının aniden kaçıp gitmesiyle, amcasının muamma dolu ölümüyle boğuşuyor yol boyunca. Hayattaki her şey onun için bulanık bir hal almışken, bu uzun yolcuğu yapbozun en zor parçalarını bir aray
Tükendi
“Dayanamam anamın kederlenmesine. Hemen ağzımla saz sesi, darbuka sesi çıkarır, bir yandan da oynarım. Anam o zaman azıcık da olsa güler. ‘Hah şöyle gül aslanın anası. Benim kimim var? Sen de ağlarsan ben hepten biterim, kölesi olduğum anam,’ derim. Ben oynadıkça annem beni seyreder. Cibicik çalar. Tempo tutar.” Anasına gurban oğullar, oğullarının sesinden her şeyi anlayan babalar. Badır budur konuşan enişteler, eltiden yana dertli gelinler. Kafası cıva gibi ziv ziv akan deliler, lacivert pa
Tükendi
Poynton’daki Ganimetler, Henry James’in insan ilişkilerinin karmaşasını harikulade bir detaycılıkla betimleyen şaheseri. Mrs. Gereth, İngiltere’nin güneyindeki Poynton Park’ta biriktirdiği kadim hazinelere büyük tutku duyan bir hanımefendidir ve oğlu Owen’ın bunların kıymetini bilen bir kadınla evlenmesini ister. Ancak Owen, kültürel inceliklerin ayırdına varamayan Mona Brigstock’la nişanlıdır. Fleda Vetch’in Gereth ailesinin hayatına girmesiyle dramatik bir gerilim ve umulmadık sonuçlara gebe b
Tükendi
“Türkiye’nin son derece merkeziyetçi siyasi yapısında bir kırılma noktası olarak yerel siyasetin yükselişi de bu belediyecilik modeli ile başlayacaktır. Kentli halkın yönetime katılımı, kentsel hizmetlerin yerinden üretimi ve dağıtımı, kentli halkın ihtiyaçları ve kamu yararını esas alan öz kaynak yaratma ve bölüşümde adalet gibi unsurlar, merkezi siyasete paralel bir yerel siyasi alanın doğmasını beraberinde getirecektir... CHP içinde devletçilikten halkçılığa doğru değişen söylem ve
Tükendi
Avrupa’nın iki asırlık entelektüel güzergâhını ele alan bu çalışma, yazarların, yayınevlerinin, çevirmenlerin, dergi çevrelerinin ve bilim insanlarının, kısacası kıtanın düşünsel manzarasını biçimlendiren isimlerin üretimlerini ve karşılaşmalarını anlatıyor. Düşünce geleneklerinin fikir alışverişleriyle, aktarımlarla ve zengin temaslarla nasıl gelişip serpildiğini aktarıyor. Konferansların, sergilerin, bilim toplantılarının, edebiyat ve felsefe kitaplarının, çevirinin, üniversitelerin
“Edebiyattan bizi bir yere ulaştırmasını değil, yola düşürmesini bekleriz. Oradan dünyaya bakabilmeyi. (...) Yoldan dünyaya baktığımızda, başkalarına ve kendimize de bakıyoruz demektir. Kuşkusuz yola da bakıyoruzdur oradan –yola bakmak da yola dahil–, öyleyse edebiyata da!” Behçet Çelik, Dünyaya Baktığımız Yol’da bir araya gelen yazılarında Orhan Kemal’den Refik Halid’e, Sevgi Soysal’dan Nezihe Meriç’e, Suat Derviş’ten Behçet Necatigil’e uzanan geniş bir alanda edebiyatımızda önemli bir
Tükendi
“(...) hiç ‘keşke’m olmadı! Çok iddialıyım. Ne yaptıysam iyi yaptım; ben yaptım, oldu işte! O kadar! Sonra da varsa bir bedeli ben ödüyorum zaten, niye ‘keşke’ diyeyim ki? Benim sevdiğim bir lafım vardır: Ben hep bildiğim yolda yürüdüm; birileri bana aşağıdan baktı, birileri de yukarıdan baktı... Doğrularım neyse onlara göre yaşadım. Bazıları yukarıdan baktı düşmüş gördüler, bazıları aşağıdan baktı yukarıda gördüler. Kendi doğrularımdı yaşadıklarım.” Türkiye’de bir dönemin sin
Tükendi
Aslında bir çiçek olan enginar hakkında ne biliyoruz? Peki, neredeyse tüm medeniyetlerde, mitolojilerde kutsal görülen nar hakkında? Domates sosuyla yatıp kalkan İtalyanların domatesle ancak Osmanlı’dan sonra tanışabildiklerini biliyor muydunuz? Sağlık için tehlikeli olduğu düşünüldüğünden patlıcan ekiminin ve yenmesinin İngiltere’de bir süre yasaklandığını? Sırf bir sineğin yokluğu yüzünden incirin her yerde meyve vermediğini? Kıtlık zamanı kurtarıcı haline gelen patatesin uzun süre
Tükendi
Mehmet Özgül çevirisi, Rufus W. Mathewson, JR'ın önsözü, Harold Schefski'nin sonsözü, Yazar ve dönem kronolojisi, Kitaba dair görsellerle. Mutlu Son, Çehov'un olgunluk döneminin başlangıcı kabul edilen 1887 yılına ait öyküleri bir araya getiriyor. Peterburgskaya Gazeta'da 1887 yılında yayımlanan öyküleriyle Anton Çehov, mizah yazarlığından öteye geçip 19. yüzyıl realist geleneği içinde kalıcı bir statü kazanmıştır. İnsan hayatının sonraki evrelerine, orta yaş deneyimine odaklanan öykülerin çoğunlukta
Tükendi
“Özellikle de son yıllarda Türkiye’de ateizmin ve deizmin yaygınlaştığına ilişkin bazı heyecan verici tartışmaların yapıldığı Diyanet İşleri Başkanlığı’nın oldukça angaje bir aktör olarak eşcinsellikten yogaya kadar iç siyasete sürekli müdahalede bulunarak açıklamalar yaptığı camilerden her gün rutin dışı selaların okunduğu bir dönemde Türkiye’de la-diniliğin (nonreligion) ya da la-dini inanç ve pratiklerin analizinin toplumsal değişmenin anlaşılması açısından daha da önemli
Tükendi
“Devlete benzeyen ama tam ne olduğu belirsiz oluşumların çoğaldığı bir dünyada, Kıbrıs’ın kuzeyinin sunduğu örnek, bir devletin gerçekten ne olduğunu anlamak isteyenlere yararlı olan bir dizi ders sunuyor. Kavrayışlı ve orijinal bir kitap olan Askıdaki Egemenlik’in yazarları bu dersleri, olağanüstü bir özel deneyim yelpazesi, belgesel deliller ve etnografik gözlemler bütününden ustalıkla süzüp, bize sunuyorlar”.Michael Herzfeld, Harvard ÜniversitesiAskıdaki Egemenlik, Kuzey Kıbrıs Türk
Tükendi
Arapların 1915’i - Soykırım, Kimlik, Coğrafya, Ermeni soykırımı çalışmalarına yeni bir bakış açısı kazandırıyor, soykırımın tarihlendiği 1915 ve sonrasını Arap coğrafyası açısından ele alıyor. Bunu yaparken tarihi de dahil ediyor, 1915’i “sabitlik”ten çıkarıp, daha öteye bakmamıza olanak sağlıyor. Yeknesak bir soykırım anlayışı yerine, yerelliklere ve bu yerellik ilişkilerinin ortaya çıkardığı farklılıklara odaklanıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nun Arap vilayetlerine tehcir edilen Ermenilerin k
Tükendi
“Yetişkinlerin desteklediği bir çocuk özgürleşmesinin, ancak çocuklara karşı önyargının daha bütünlüklü bir analizinin geliştirilmesiyle mümkün olduğunu ortaya koymayı amaçladım. Çocukları ezen fikirler ve kurumlara ilişkin onların deneyimlerini işitmeye ihtiyacımız var büyümelerini ve gelişmelerini desteklemek üzere filizlenen çocukların vatandaşlık hakları ve politik hakları hareketlerine yol göstermemiz ve hasarı onarmak, ilerlemeyi güvence altına almak ve bu yolda devam etm
Tükendi
Felix neler olduğunu çözemiyordu. Her şey yolunda giderken bir anda okulda tuhaf şeyler olmaya başlamıştı. Sınav kâğıtları ortadan kaybolmuş, geceleyin bahçe duvarına yazılar yazılmaya başlanmış, derken matematik öğretmeni çukura düşüp bacağını kırmıştı. Her fırsatta uçma hayalleri kuran, biraz tuhaf yaradılışlı yeni biyoloji öğretmeninin tüm bu olan bitenle ilgisi var mıydı, yoksa her şey tesadüf müydü? Felix’in bu sorunun cevabını mutlaka bulması gerekiyordu...Çok sevilen İm
Tükendi
“21. yüzyıl için ‘kadınların yüzyılı’ dendi, bunun bazı haklı sebepleri de vardı ama kadınlık tecrübesinin önemli kısmı hâlâ görünmüyor, sayılmıyor, temsil edilmiyor. Evet kadınlar daha çok görünüyorlar, onlar hakkında daha çok konuşuluyor ama hangi hikâyeler içinde? Kadınlar kendi hikâyelerini ne kadar anlatabiliyorlar? Belki şöyle sormak daha doğru olur: Kadınlar kendi hikâyelerini ne kadar yaratabiliyorlar? Çünkü bilirsiniz, temsilin bir güçlüğü, hep önceden anlatılmış b
Tükendi
Bu derleme, Türkiye`de uluslararası ilişkiler alanındaki kuramsal boşluğu doldurmaya dönük önemli bir adımdır. Atila Eralp, E. Fuat Keyman, Oktay F. Tanrısever, M. Fatih Tayfur, Faruk Yalvaç`ın oluşturduğu çalışma grubu, uluslararası ilişkiler "müfredatının", çoğunlukla "güncel sorunlara" ve jeostratejik "etütlere" sıkışan yerleşik çerçevesini genişletmeyi amaçlıyor. Bu amaç doğrultusunda, alandaki kuramsal üretimin kapsamlı ve analitik bir dökümünü çıkartıyorlar. Bununla beraber, uluslararası ilişkilerin
Tükendi
Yüksek zümrelerin son zenginlik günleri... Yazar toplumu ve toplumsal sorunları gözlüyor; önemsediği Konakın son direnişine tanıklık ediyor. Kent yaşamının konutu, konak. Yazlık köşk, yalı gibi konutlarda daha dingin, daha sessiz bir yaşam sürerken konak olaylara, sorunlara sahne oluyor. Nafi Molla Konağına gelin giden Münirenin dramı.
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4