Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 564 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Elinizdeki kitap, İslam dünyasındaki teo-politik hareketlerin mevcut yönetim ve toplum düzenlerine yönelik alternatif talepleri konu edinmektedir. Bu kapsamda Teo-Politik hareketlerin ortaya çıkışı, karizmatik liderleri, ideolojileri, inşa etmek istedikleri toplum modeli, faaliyetleri ve siyaset ile ilişkileri din sosyolojisi perspektifiyle irdelenmektedir. Bu çerçevede, İslam dünyasında modernleşme sürecinin önemli ve en merkezi üslerinden biri olan Mısır’daki Müslüman Kardeşler hareketinin tarihi tecrübes
“Görünen köy kılavuz istemez” şeklinde bir atasözümüz vardır, bu söz “hayat” için geçerlidir. Ancak görülen her şey “gören” tarafından anlaşılacak diye de bir kural yoktur. Göz önünde olan, görülen, hatta bizzat “yaşanan” o kadar çok şey vardır ki, bunları anlamak için bazen bir “kılavuz”a ihtiyaç duyarız. Sinema da bunlardan biridir. Herhangi bir izleyici olarak bir filmi izlediğimizde, sadece perdeye yansıtılan görüntüleri ve kulağımıza hitap eden sesler ve efektleri duyarız. Ancak bu görüntülerin ve sesl
Tükendi
İslam sanatı, kaynağını İslam’ın kendisinden alan, yani Kur’an-ı Kerim ve Sünnete dayanan; insan fıtratında ve âlemdeki doğal güzelliğin açığa çıkarıldığı, mutlak güzellik ve hakikat arayışıdır. Bu aşkın yönü zamanı aşarak muhatabı, insan fıtratında yer alan zamansız bir alana götürmektedir. Bünyesinde barındırdığı diğer sanatlar ve yüksek ifade ve erişim gücüyle modern zamanların güçlü bir anlatı alanını oluşturan sinema ise bir düşsel gerçeklik ve varlık alanı sağlayarak, izleyiciye tahayyül edebileceği,
Çağdaş Arap Edebiyatı Seçkisi, çeşitli Arap ülkelerinden yirmi üç şairin kırk dört şiiriyle on altı yazarın on yedi öyküsünü içeriyor. Sanatçılar ve metinler seçilirken kişisel beğeni ve tercihler kadar, bu sanatçıların ve ürünlerinin dünyada gördüğü ilgi ve kabul de gözetildi. Çağdaş Arap edebiyatının oluşum koşullarını ve gelişim süreçlerini, kültürel ve sanatsal eğilim ve yönelimlerini sergileyip değerlendiren Giriş bölümüyle sanatçıların biyografileri de pek çok ortak değeri paylaştığımız Arap toplumlar
Tükendi
Bizler kalabalık evlerde en az üç kuşağın birlikte yaşadığı büyük kerpiç evlerde büyüdük... Bizim çocukluğumuzda zaman hem olabildiğince hızlı hem de yavaş akıyordu. Şairin deyimiyle bizim için zaman 'çırpılmış atın son hali' idi. Çırpılmış bir atın üzerinde dolu dizgin akıyorduk oradan oraya... İman idi gücümüz sabır idi zırhımız geride kalan kırık bir baret idi çeliğimize su veren babamın 'okuyun da baş olun' sözleriydi kızıl elmamız rüyalarımız idi bizi diri tutan ve coşturan... "İnsanım ben omzumda gizl
İşte durdum burada; iyice bakın! Bu, halkımın çığlığıdır; daha bakın! Tarlalardan şehrin merkezine doğru akan Kapılardan ev içlerine hızla yayılan Bu kıtlık vebasını unutmayın! Ve unutmayın camlardaki çocuk gözlerini…
Bitlis, kültür zenginlikleri ile Anadolu’nun kadîm şehirlerinden biridir. Bitlis ve çevresinde bulunan yazılı, sözlü ve anıtsal kültür öğeleri, birçok tahribata rağmen, Bitlis merkez başta olmak üzere Ahlat, Adilcevaz, Güroymak (Norşin) ve Hizan gibi yerlerde halen yaşamaktadır. Hulefâ-i Râşidîn döneminde fethedilen bölgede İslâm medeniyetine ait birçok esere rastlamak mümkündür. Elinizdeki bu kitabın temelini, Bitlis Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nde bulunan ancak daha sonraları Vakıflar Genel Müdürlüğü Arşivi’
Tükendi
herkes üç buçuk istanbullu çok buçuk ölümlüdürkeskin sayfalarda oturdum dilime lâl tadı bıraktı gecebir melâl sessizliğine büründü kanatlarımkırılınca bıçak ismail olsam dedimismail olsam beklesem yüzyıllar boyuel vermedi kaderim söz düştü omzumabüyük geceyi küçük sabahlara fırlatırkennorveççe sayıkladım buğu oldu iskandinav insanlığım
Tükendi
Özgünlüğün ancak poetika ile şiir arasında devam etmekte olan soru-cevap yapısında ilerleyen ve bir geleneği olan diyalogda açığa çıkabilen zamansal bir imkân olduğunu ileri süren Mimesis, İfade ve Gösterge: Şiirin Özgünlüğü Bağlamında Poetika Sorunu isimli bu kitap şiirin ne olduğu veya olması gerektiği sorusu etrafında tarihsel süreçte belirginleşen üç merkezi kavramın, mimesis, ifade ve gösterge’nin modern düşüncede ifade ettiği semantik sınırların ötesine geçmeyi amaçlamaktadır. Elbette bu aşma, bu kavr
Sercan Ceylan’ın “Kız Kardeş Masalı” adlı öyküsünün anlatıcısı, “ama efendim, hanımefendi, abi, abla, teyze, yenge, amca, kardeşim, dostum, … Bakın ne anlatılacak burada, bakın bakın bakın… Bilir miydiniz böyle gecelerin asıl derdi sığamamaktır dünyaya” diye söylenir. Eşikte ve Eksik’te toplanan öykülerin hatta bana kalırsa bütün öykülerin dayandığı insanlık durumu “şu dünyaya sığamamaktır”. Öykülerde çocukların, erişkinlerin, âşıkların, kendi içindeki genişliklerinin, kalabalıklarının darlığına çarpması bu
Tükendi
Tâceddîn-i Velî; Yunus Emre, Hacı Bayram-ı Velî, seyr ü sülûkunu yönetiminde tamamladığı Şeyhi Azîz Mahmûd Hüdâyî, Niyazî-i Mısrî ve Eşrefoğlu Rumî çizgisinde gelişen tekke edebiyatının bir temsilcisidir. Tâceddîn-i Velî; yaşadığı dönem olan XVI. ve XVII. yüzyıllarda herkesin Arapça ve Farsça yazmaya özen gösterdiği bir ortamda, bu lisanlarda eser telif edecek kadar bilgi sahibi olduğu hâlde, Yunus Emre ve Aşık Paşa gibi şiirlerini sade Anadolu Türkçesi ile yazmayı tercih etmiştir. Tâceddîn-i Velî’nin ilâhî
Sözlü iletişim ortamında vukû bulan dinleme alışkanlıklarından okuma pratiğine geçerken, bir dinleyiciden okura evrilen her okur, Kafka’nın ünlü hikâyesinin adı değiştirilerek söylenecek olursa artık yazının önündedir. Okuma tecrübesi içinde okur, başkası değil yalnızca kendisi için açılacak bir kapının önünde durur. Yine de okurun yazı önünde olmaklığı vurgusu, bir metni anlama ve yorumlama tarihinde Platon’dan Derrida’ya değin süregelen yazı/ses karşıtlığında yazıyı merkeze alan bir tavır olarak görülmeme
Tükendi
Eser, Hint-Türk saltanatının en güçlü döneminin padişahı Celaluddin Muhammed Ekber (1542-1605) ile onun gözde cariyesi Anarkali’ye âşık olan veliaht oğlu Selim arasında yaşanan çatışmanın dramatik sonu üzerine kuruludur. Nar tomurcuğu anlamına gelen Anarkali, genç bir cariyedir ve yaşamı da tomurcuğunki gibi tek baharlık olur. Saray entrikaları, cariyeler arasındaki konum elde etme çabaları, Hindistan tahtının sahibi baba ile gelecekte o tahta oturacak oğul arasındaki çatışmalar Hindistan kültürünün rengâre
Goethe ve Thomas Mann'ın Alman Edebiyatındaki yerlerinin ortak yanı, her ikisinin de Dünya edebiyaında Almanya'yı temsil etmeleri, bu anlamda Alman ve Dünya klasiklerinden oluşlarıdır. Bu iki yazarın birlikte anılması Thomas Mann'ın Goethe hayranlığından gelmektedir. Mann, Lotte Weimar'da ve Doktor Faustus romanlarını Goethe'nin eserlerinden yola çıkarak yazmıştır. Mann, edebiyat hayatında âdeta Goethe'yle haşır neşir olmuş ve hep onun çok yönlülüğünü vurgulamıştır. Bu kitapta, bu iki büyük Alman yazarını
Haklısın evladım. Zor bir durum bu. İnsanın küçük yaşta anne-babasını kaybetmesi. Hem öksüz hem yetim büyümesi. Ama hayatta zorun zoru, kötünün kötüsü, beterin beteri vardır. Çocuğun anne-babasını kaybetmesinden daha zoru, anne-babanın çocuğunu kaybetmesidir. Annesini kaybeden çocuğa öksüz, babasını kaybeden çocuğa yetim denir. Peki ya evladını kaybeden anne-babaya ne denir? Bu durumu, bu acıyı, bu sızıyı, bu derdi, bu ıstırabı ifade etmek için kelime yoktur evladım. İnsan var olma sevincini, yaşama arzusun
Tükendi
yağmur birçok hikâyenin başlangıcıdır ölüm dedikse bildik bir yolculuğa çıkıyor herkes sarı bir kurdela takılıyor yakamıza sarı bir kurdela şairsem sallanır vakit kandil gibi ölüm ürperten bir aşkın adı aslında ey aşk ey kendini uçurumlara vurmuş kuşların öyküsü işte ellerimi kanatarak geçiyorum kıyından sırtına dağlar vurulmuş hatıralar ve keskin bir hüzne çarpıyor yüreğim
Tükendi
"Güneşin ışıyışı başka olur, kuşların cıvıltısı başka olurdu bayramlarda. Yaprağın hışırtısı başka, sokağın neşesi başka. Allı pullu olur, gülüp oynar sokak. Mekân güzelleşir, sesler tatlılaşır, sözler ahenkleşir. Gün, altın bir gün olur bayram sevgisiyle. Hiçbir can acımaz, hiçbir gönül incinmez sevgiyle. Hiç solmasın derim sevgi çiçeği, ama solar, bayram biter. Gönlümün istediği gibi olan gün çabuk biter. Evet, altın günlerimdi, altın vakitlerimdi sevgi dolu bayramlar." Sürgün Öğretmen, Çalınan Savaş v
Tükendi
Akatay itiraf ettikçe rahatlayacağını düşünürken tam tersi oldu. Daha da panikledi. Kalktı. Yavaş ve düşünceli bir şekilde mutfağa geçti. Bir bardak su aldı. Cam bardağa doldurduğu suyu tam içeceği sırada suda Berna Hanım'ı kendisine gülümserken gördü. Hâreli çakır gözlerden yayılan enerjiyle sarsıldı. Gönlüyle beraber eli titredi. Yerde tuz gibi dağılan cam parçacıkları ve soğuk su Akatay'ı kendine getirdi.
1869-1922 arasında yaşayan, 1888-1889'da İkinci Abdülhamit idaresine karşı ilk Jön Türk faaliyetini başlatanlardan olduğu ve bu uğurda Halep'te sürgün yaşadığı halde, 1895'te Paris'e ikinci firarından sonra, belki dava arkadaşları arasındaki kavgalardan bıkmış olarak Yıldız Sarayı lehine faaliyetleri görülen ve bu sebeple Jön Türkler tarafından ve haliyle İttihat ve Terakkî Cemiyeti'ne bağlı olanlarca dışlanan Ali Kemal, daha çok siyasî kimliği ve bilhassa 1919'da İstiklal Savaşı ve Kuva-yı Milliye aleyhine
Edebiyatımızın önemli temsilcilerinden biridir Muallim Naci. Eserlerinde döneminin entelektüel birikimini başarıyla yansıtan yazar, özellikle Medrese Hatıraları´ında kendisinin dikkatini çeken konuları başarıyla göz önüne sermiş ve aydınlatıcı açıklamalarda bulunmuştur. Medrese Hatıraları modern dünyada unuttuğumuz bir çok konuya dikkat çekmekle kalmamış, aynı zamanda içi boşaltılmış kavramlara da yaklaşık yüz yirmi yıl öncesinden bir bakış denemesini içermektedir. Türk düşünce dünyasının gelişiminde öneml
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 564 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3