Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 104 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Rojava sözcüğü özellikle Zeyno için herkesin anladığından farklı bir anlam taşıyordu. Bu konuda Ayşe'de arkadaşına ayak uydurmuş sayılırdı. Yalnız Ali ile Feliks'in onların ayak izine basmadan umduklarını yakalamaları olanaksız görünüyordu. Yani, tarihin önlerine koyduğu bu altın fırsatı kaçırmamalıydılar. Nuh'un Uçağı Turizm Şirketi'nin kendilerine önerdiği işi. Bir yandan sevgilileriyle birlikte olacaklar, öte yandan Batı Kürdistan "Rojava" dan başlayarak bütün Anadolu'yu aydınlatacaklardı. Baba Hasan'ı
Tükendi
"Hatalarımızı düşmandan gizlememeliyiz. Bundan korkan kimse devrimci değildir." Lenin Hegel diyor ki, "tarih bir şeyi hazmetmeden önce birkaç kez tekrarlar." İnsanlık tarihine baktığımızda bu yargının oldukça gerçekçi olduğunu görebiliriz. Hemen tüm toplumsal sistemler hakim hale gelene kadar bir dizi yenilgi ve olumsuzlama yoluyla arınmış, gelişmiş, olgunlaşmış ve sonuç olarak hakim hale gelmiştir. Sosyalizmin de bu 'tarih kuralı'nı yaşadığını söyleyebiliriz. Paris Komünü, Sovyetler ve halk iktidarlarını
Tükendi
en güzel soyut komünizm en güzel somut devrim en güzel boyut aşk hepsi geçici hepsi tarih içi hepsi yaşarsan yaşatırsan kalıcı
Tükendi
Bu eserde ele aldığımız konuların ağırlıklı bir bölümünü Özgür Üniversite'de bir dönem verdiğimiz ders notları oluşturmaktadır. Tarihsel pedagojik açıdan incelemeye çalıştığımız eğitim sürecine, günümüz eğitim sisteminin felsefi-ideolojik-pedagojik eleştirisini yaparak çözüm önerileri sunmaya, çeşitli eğitim sistemlerini inceleyerek mevcut eğitim sistemi ile karşılaştırmaya, çıkan sonuçları okurla paylaşmaya ve alternatif çözümler üretmeye çalıştık. Resmi ideoloji, halkları ve çeşitli inanç topluluklarını
Tükendi
...Sinan Kutluk, henüz genç yaşta zorlu bir sanat yoluyla yaşadıklarını, duyduklarını romanlaştırmak istemiş. Çocukluğundan beri özellikle doksanlı yıllarda ki serhıldanların içinden gelmek, sıra dışı öykülere tanık olmak ve olay kahramanlarını dinlemek şüphesiz yazmak için olanak sunar. Sonra Sinan, sürgüne gittiğinde yazdıklarını derleyerek böylesi bir çalışma haline getirmiş. Sürgünde olup birçok zorluklara rağmen, yazmada inat etmek ve üretmek kolay değil. Sinan'ın "Güneşin Yolcuları" adlı romanının A
Tükendi
Ayaklanma, devrimin hiç de uzak bir geleceğin konusu olmadığını, güncel olduğunu gösterdi. Ezilenlere güç ve moral verdi. Kasvet dağıldı. 12 Eylül'den bu yana bir türlü atılamayan ezikliği sildi süpürdü..
Tükendi
İlk kez bir kütüphaneye sınıf arkadaşlarıyla öğretmeni tarafından götürülen ben kitapların gizemli dünyasının kapısını açan bu öğretmene hayrandım. Evinden çocuk kitapları getirir, içten sesiyle okurdu. Bazılarını da okuyalım diye bize verirdi. Her yeni kitap ayrı bir güzellik ve zenginlikti. Önceleri kendimi penceresiz, kapısız ve dört duvarlı amdan ibaret bir ev sanırdım. Kitaplarla tanışınca içim ışıkla doldu. Çünkü her kitap ışıktan balyozlarıyla bana pencereler açtılar. Böylece her yönden içime ışık gi
Tükendi
Bazen gerçekleri daha iyi anlayabilmek için çağımızdan uzaklaşmamız gerekir. Alışkanlarımızdan, değer yargılarımızdan, inançlarımızdan, doğrularımızdan, yanlışlarımızdan, kimliğimizden çok uzaklara savrulmalıyız. Bilmediğimiz yerlerde dolaşmak, oranın havasını solumak, o zamanın kokusunu almak, orada yaşayan insanların duygularını yüreğimizde hissetmek gerekir. Kuş bakışı gibidir bu. Uzaktan, hatta yabancı bir göz... Üstelik bizi de soyan Ancak çırılçıplak kalınca anlarız üzerimize giydirilen o demir elbise
Tükendi
Bir yandan da bir türlü giremiyorum konuya. "Bu arada Mehmed Tarhan eşcinsel" diyemiyorum. Derken benim yerime başka bir yoldaş söz aldı ve havadaki gerilimi nihayete erdirdi: "Ya bu Mehmed Tarhan şu şey olan değil mi?" O an kocaman bir Şey üzerime çullandı. Boğazımı sıktı. Yutkunamadım. Ertesi yıllarda partiyle ilişkim gerilese de devam etti. Ama hep bir şey kovaladı beni. Şeydim ben de Bir nesne. Aradan yıllar geçti Partiden ayrıldım. Açıldım. LGBT mücadelesine katıldım. HDK filan derken, özlemini duyd
Tükendi
Adına bahar dediğin şey aslında umuttur Adına düş büyüttüğün şey aslında umuttur Adına özgürlük dediğin, Adına sevda dediğin, Ve adına kavga ettiğin şey, aslında umuttur Barış umuttur Sevgi umuttur Ve aslında adına gözyaşı döktüğün şey umuttur
Tükendi
Yazar Hasan Kıyafet uzun süre tersane işçilerinin arasında dolaşarak, yaşayarak onların yaşam koşullarını, umutlarını, beklentilerini akıcı bir üslubla romanlaştırdı. Yayınevimiz, DİSK Abdullah Baştürk Edebiyat Ödülü birinciliğini paylaşan ve ikinci baskısını gerçekleştiren UMUT DİRENİYOR adlı eseri okurun beğenisine sunuyor.
Tükendi
Sanatta İşlenebilecek Suç Yoktur! dedik önce. Sanat bir ilüzyondur ve hayatta ne varsa sahnede o olur çünkü; Sanat hayattır, hayat sokakta dedik kurulduğumuz 2005 yılından bu yana. Çünkü halkın sanatçısının, halkın savaşçısı olduğuna inandık. Fil dişi kulelerimiz yok bizim, hiçbir zaman halkın arasına karışmak, halka inmek, halktan biri olmak gibi lütufkar söylemlerimiz olmadı, olamazda. Çok iyi biliyoruz ki biz halkız, her zaman, her yerde yanı başındaki omuzlarından biri de biz olmalıyız. Çünkü biliyoruz
Tükendi
Kuru çam yapraklarını çizdiğim sayfayı, defterden yırttım, elime aldım. Birden bir rüzgâr esmeye başladı. Sayfanın bir uçunda ben, diğer ucunda kelebek havalanmaya başladık. Çam ağaçları aşağıdan gördüğüm gibi değildi. Yassı tepeleri bir ova gibi uçsuz bucaksız uzanıyordu. Rüzgâr bizi bıraktı ve esip gitti. Bakıyorum, bakıyorum her yer yemyeşil. İğne yapraklar ayağıma batacak sandım. Batmadı. Koştum yeşil yaprakların üzerinde. Kelebek bir yerde durmuş beni izliyordu. Gidiyorum, gidiyorum, sonu gelmiyor yapr
Tükendi
Ellerinde elma şekerleri, Okul bahçesinde dolaşıyorlar. Yalıyorlar, emiyorlar. Tadını çok seviyorlar. Kemiriyorlar, ısırıyorlar. Sonunda tohumları kalıyor avuçlarında. Her biri yeşersin istiyorlar. Toprak, su, güneş bir de sevgi. Önce fidan, sonra ağaç olmaları için yeterli. Hep bir umut var içlerinde, Düşlerini süsleyen, Yeşil yaprakların arasında gülümseyen Neşeli elma şekerleri.
Tükendi
Cumartesi günü, her günkü gibi başladı. Fakat öğleye doğru işler değişti. Günün akışını değiştiren, bir telefon görüşmesi olmuştu. Cici anne, çalan telefonu açmış, -Alo, demişti. Bir süre sonra, -Evet Gül Hanım, demişti. Şimdi geliriz. Pati, cici annenin kiminle konuştuğunu anlayamamıştı. Böyle acele acele nereye gideceklerdi?
Tükendi
Erken çöken gecenin ağzında duruyor Mart. Sokak lambaları solmuş çoktan. Akşama doğru öfkesi artan rüzgarı bastıran yağmur, ana caddeden yükselen silah seslerini yutarak eski külhanların edasıyla geçip gidiyor sokaklardan. Meraklı pencereler birbirine ne olduğunu sorarken, yakınlaştıkça incelip avaza dönüşen bir uğultu yükseliyor mahallenin üzerinde. Yoksa,Yoksa?... Kimse inanmak istemiyor dilinin ucundaki örselenmiş ihtimale. Buraya da savrulmuş olamaz Sivas'ın külleri. Geçen aylarda, "Sen Kızılbaş mısın l
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 104 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3