Pati, sabah gözlerini araladığında hiçbir şey göremedi. Henüz hava aydınlanmamıştı. Yatmalıydı, ama kalkması gerekiyordu. Patlamak üzereydi. Öyle çok sıkışmıştı ki. Karnındaki koca şişlik patladı patlayacak, dışarıya çıktı çıkacaktı. Hani bulunduğu yer uygun olsa hemen bırakır, bu rahatsız edici şişlikten kurtulurdu.
Yatağından kalktı. Sallana sallana, koridorun sonundaki odaya gitti. Bu oda Belkıs Hanım ile Bahri Beyin, yani cici annesi ile cici babasının yatak odasıydı. Odaya girdi, durdu. Sess
Bir varmış, bir yokmuş. Küçük bir kuş
varmış. Kış olmuş kar yağmış. Küçük kuş
yem bulamamış. Bir pencereye konmuş.
İçeri bakmış. İki çocuk ders çalışıyor.
Tık tık tık. Cik cik cik.
Benim adım küçük serçe.
Biri bana ekmek verse
Tık tık tık. Cik cik cik.
Küçük serçe adım benim 4
Açlığımdan öleceğim diye camı tıklatmış.
Gel içeri, gel içeri
Kar kaplamış bak her yeri
Seni biraz sevelim
Tatlı yemler verelim demiş ve pencereyi
açmışlar.
Bahar geldi. Dağlar taşlar yeşillendi.
Ağaçlar gelin gibi süslendi. Kırlar papatya
doldu.
Köydeki koyunlar kuzuladı. Minegilin
kara koyununun kar gibi beyaz bir kuzusu
oldu. Buna köyde herkes şaşırdı. Kapkara
bir ananın, bembeyaz bir yavrusu olmuştu.
Mine, onun adını Akkız koydu. Akkız çok
güzeldi. İpek gibi yumuşak yünü, kapkara sürmeli gözleri vardı.
Akkız, on beş gün sonra oynamaya, hoplamaya
başladı. Sevildiğini anlıyor, şımardıkça
şımarıyordu.
Karakoyun bu dünya güzeli yavrusunu
yanından hiç ayırmıyord
İlkbahar geldi. Havalar ısınmaya başladı.
Badem, erik, kiraz ağaçları çiçek açtı. Kırlar papatya
dolu.
Yarın kıra gideceğiz. Papatya toplayacağız.
Annelerimiz bize yiyecek hazırlıyor. Hepimiz
çok sevinçliyiz.
İşte otobüsler geldi. İki büyük otobüs. Çocuklar
neşeyle koşuyorlar.
Öğretmenimiz:
Sıra olun bakalım. Taşıtlara sıra ile binilir,
dedi.
Çok güzel yerlerden geçiyoruz. Çobanlar
koyunlarını otlatıyor. Yanlarında kuzuları da
var
Biz her yaz köye gideriz. Çünkü köyde
ninem ve dedem var. Ninem tavuklara, ineklere
bakar. Dedem de bağ bahçe işleri ile uğraşır.
Bu yaz yine köye gittik. Ninem bize güzel
çörekler, börekler yaptı. Dedem en güzel
meyveleri sebzeleri toplayıp getirdi.
Annem nineme, babam da dedeme yardım
etti.
Yazarın bugün kadar yayınlanmış , Gecenin İçindeki Gölge, Mor Menekşeler, Martılara Simit Atacaktık Hani, Çalakalem Kadınlık Halleri isimli dört adet kitabı bulunmaktadır.
Sırtındaki çantaya tüm düşleri doldurmuştu. Önce eşitliği koymuştu içine, sonra kardeşliği, sonra özgürlüğü. Barışa yürüyordu.
Üzerinde şortu ve penyesi, ayağında sandaletleri, başına ters geçiridği şapkasıyla dünyayı fethe çıkmıştı. Geçmişteki yalın ayak başı kavak seyyahlara bin selam göndermiş; Karagöz, Nasrettin Hoca, Şarlo'ya göz kırpmış; "Yolun uzun ve dikenli..." diyenlere sırtını dönmüştü. Neşeyle sekiyor, bastığı yerden altın tozları çıkıyordu, yolda karşısına kim çıkarsa, "Hey! Merhaba. Düş peşin
Türkiye, Yunanistan, Makedonya, Kosova, Sırbistan, Bosna Hersek, Hırvatistan, Slovenya, İtalya, İsviçre.
... bazen yağmurla ıslandık, bazen karla üşüdük, bazen de güneşle gülümsedik... Kardeşliği ve dostluğu paylaştık. En önemlisi; her koşulda barışı savunduk...
80'li yılların en suskun dönemlerinde Dikili'yi bir şenlik yerine çevirdi. Ki o şenlik sonradan tüm ülkeye ışık tutacaktı. Onlarca aydın, yazar, sanatçı Dikili'de geleceği tartıştı. Siyasetin her rengini dinletti Dikili halkına ama onun rengi belliydi. İnsandan yana... Suyun ticarileştirilmesine karşı yürüttüğü mücadele defalarca yargılandı...
Her şeyin satılıklaşması üstüne konuşmak kolaydır; ama satılıklaşan ile mücadele etmek kolay mı dersiniz?
Bu halde "ne olacak"ın yanıtı, "Madem ki insanın karakteri
Cumhuriyetin kurucu ve resmi ideolojisi olarak Kemalizm, tarih boyunca egemen sınıfların hegemonya aracı ve birleştirici çimentosu oldu.
Aynı tarih boyunca işçiler, "sınıfsız-kaynaşmış kütle" söyleminin ardına gizlenen sınıf zorunu; köylüler, "milletin efendisi" yalanını; gayrimüslim azınlıklar yabancı sayılmayı, yok edilmeyi ve sürülmeyi; Aleviler, Sünni İslamın devlet dini kılınmasını ve Diyanet İşlerinde somutlanan devlet dini uygulamalarını; Kürtler, herkesin Türk ilan edilmesini, inkarı, imhayı yaşadı
Anadolu haritası üstüne, doğudan batıya ve güneyden kuzeye doğru ortadan bir çizgi çektiğinizde, çizgilerin tam kesiştiği nokta Kalehöyük'tür. Japon Prensi Takahito Mikasa, otuz yıl önce arkeolojik bir kazı için kazmayı buraya vurmuştur. O günden beri arkeolog Dr. Sachihiro Omura, Hititler ve Asurlulara ilişkin buluntuların, Çağırkanlılar ise oradan çıkacak küpler dolusu altınların peşindedir...
Hasan Kıyafet Çağırkanlıdır. Yani arazinin girdisin çıktısını, köylünün ciğerini bilir. Mercenin Mustafa, uzaylı
Aralık'tı! Zemheriydi. Kar tanelerine kan bulaşmıştı. Kandı, zulümdü, ölümdü payımıza düşen. Diri diri yakılsak da, çiğnense de postallar altında bedenlerimiz; inadına sarıldık düşlerimize.
Gelincik kızılı düşlerimiz bir bahar dalı olup ısıttı içimizi. Çalamadılar gelecek düşümüzü. Baharın cemresi oldukça içimizde, umut bir erik ağacının dalında filizlenen çiçekler gibi gülümser hayata...
Baharın direngen çağrısıyla, kanat çırpıyoruz Öz-gür-lü-ğe! Kanat çırptıkça çoğalıyoruz. Çoğaldıkça umudun sesi, dört
Sanatta işlenebilecek suç yoktur kitabını, Nazlı Matsatçı'nın katıldığı bir vicdani red eyleminde oynadığı oyundan yargılanması dolayısıyla hazırladık. "Halkı Askerlikten Soğutmak" suçlamasıyla yargılanan oyuncu Nazlı Masatçı 11 Aralık 2012'de karar duruşmasına çıkacak ve biz de bu kitabı o tarihte okurlarla buluşturmuş olacağız.
Bir çok yazar, aydın, müzisyen, tiyatrocu ve her çevreden gelen yazılardan derlediğimiz bu kitap, sanatın direnen yüzünü ve sanatçıların ürettikleri eserlerden kaynaklı yargılanma
Evet güçlü olmam gerekiyordu, evet kendimi bırakmamam gerekiyordu ama diğer taraftan bu lanet hastalıkla nasıl ilişkileneceğimi de öğrenmem gerekiyordu. Yapmam gereken buydu. Aklıma Türkiye'de hem Adana hem de İstanbul TMŞ'de yaşadığım işkenceler geldi. İşkencede direnen ve direnmeyen insanlar geldi.
Yeniden aradaki ayrımı anlamaya çalıştım.
İşkence altında dayanamayan insanların bir noktadan sonra direnişlerinin bitmesi, sadece işkencenin yoğunluğuyla ilgili bir durum değildi. Bu aynı zamanda insan psiko
Nermin
Ben; beyaz tenli, sarı saçlı, mavi gözlüyüm. Huyum kimseyi çekememek. Sınıfın en çalışkanı benim.
Yılmaz
Merhaba! Ben Yılmaz. Hangi Yılmaz mı? Sınıfın küçüklerinden. Benim göz rengim koyu kahverengi. Saçlarımın rengi sarı siyah karışık. Şakalaşmayı çok severim. Oyun oynamayı da çok seviyorum. Benim en en en ve en sevdiğim hayalim sihirli olmak. Her şeyi yapabilmek ve bilebilmektir.
Bahri
Benim gözlerim siyah, saçlarım kahverengi. Saçlarım çok sert. Orta boyluyum. Sevdiğim arkadaşımın adı Yılmaz.
1976dan bu yana hapiste bulunan Leonard Peltierin serbest bırakılması için dünya çapında yürütülen kampanyaya bizde Türkiyeden destek veriyoruz. Onun özgür olması için ABD Başkanı Barak Obamayı af yetkisini kullanmaya çağırıyoruz.
Leonard Peltier Kızılderililerin hak arama mücadelesinin önde gelen aktivisti. 1975 yılında Kızılderililere ayrılmış Pine Ridge koruma bölgesini silahlı çetelere karşı koymak için orada görev alır. FBI polisi ve çetelerin saldırısı sırasında iki FBI polisinin ölümünden sorumlu tut
"Deli Feyo diye bir adam vardı, evvel zaman kalbur zaman içinde. Köyünde yaşadığı bir gün, odunu bittiği için ormana gitmiş. Kışmış, yapış yapışmış çamur. zakkummuş kar. Ağacı devirmiş, odunlarını hazırlamaya girişmiş. Kulaklarına çarpan kadın sesiyle irkilmiş. Gidip bakmış, donmak üzere olan bir kızmış karşısındaki. Nefesiyle ısıtmaya başlamış önce, sonra karla ovmuş her bir yanını. En sonunda ateş yakarak kurtarmış. Konuşturmuş, dinlemiş onu. Olayı iyice bir çözmüş. "Ben vurmadım, ağabeyim kendi vurdu." D
Ses yitimi bir gölge savruluşların
Yanar kavrulur çöl sıcağı gülüşlerde
Yanar kavrulur cam kesiği susuşlarda
Heybetli bir dalga gibi vurur alnının çizgilerine
Ve kanar ellerin
Gecelerinde ihaneti doğuran bu kentte
(Arka Kapak)
Genç bir kadın öğretmen, üniversiteyi bitirmesinden bir yıl sonra tayin olduğu okulda öğrencilerinin hayatla kurdukları direngen ilişkiyi önemseyince kendisinin olduğu gibi öğrencilerinin ufkunu genişleten, emeğini büyüten işlere koyuluyor. Kompozisyon dersinde aldığı sonuçlar onu ve öğrencilerini büyük işlere yöneltiyor. Okuma alışkanlığı geliştirmeden başlayıp edebiyat ve yaratıcı yazarlık eğitimine geçiyorlar. 12 kişiyle başladıkları çalışma kısa sürede 50 kişilik bir katılıma ulaşıyor. Düşünce yazı, ola
Toplam 104 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 60-80 /
Aktif Sayfa : 4
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.