Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 104 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
İstanbul'a geriden geldiğim için altıncı tepedeni yani biraz tersten başlamış oldum. Olsun ! Matematik işlemi yapmadığımız için, sıralama değil İstanbul'un hikayeleridir ilgimizi çeken. Ne yalan söyleyeyim, altıncı tepeyi anlayıp tanıyayım derken daha bilmem gereken yığınla şey olduğu şimdi kafama dank etti. Olsun, bir kapı açıldı ya !.. Her birimiz buradan geçerek yeni bilinmeyenleri keşfedebiliriz de...
Tükendi
Kültürel bir mozaiktir beşinci tepe. Güzellikleri içinde barındırır. İnsanlar birbirlerini rahatsız etmezler burada. Eminim merak etmişsinizdir bu tepeyi. Hatta bu tepeyi gezmek için sabırsızlanıyorsunuzdur. Yavuz Sultan Selim Camii'nin terasından İstanbul'u seyre dalmak, Haliç ve Galata'ya bakmak, tarihin tozlu sayfalarında minik bir gezitiye çıakrdı beni. Hayaller kurdurttu bana. Farklı din ve farklı etnik kokenden olanların birbirlerine karşı saygılı olduklarını ve bir arada yaşadıklarını gördüm.
Tükendi
Gazeteci yazar Arzu Demir'in büyük ilgi gören "Dağın Kadın Hali" kitabının ardından, "Devrimin Rojava Hali" kitabı da çıktı. Kitap, Rojava devriminin bizzat tanıklarının anlatımlarından yola çıkarak, daha doğrusu, devrimi bizzat var eden dinamikleri konuşturarak bu tarihsel ana okuyucuyu da katmakta. "Devrimin Rojava Hali" en yalın haliyle Rojava'yı tanımak ve kendisi için anlamlandırmak isteyenlere bir kaynak niteliğinde. Öyle tumturaklı laflarla değil, bizzat Rojava'yı inşa eden "yalın" haldeki "sıradan"
Tükendi
Orhan Çaçan'ın öykü kitabı zindanın karanlık dehlizlerinde bir mum ışığı gibi karanlığı ne kadar aydınlattı. Arkadaşımız bu öyküleriyle bir zihniyeti okumamızı ve sorgulamamızı sağlamıştır. "Kuştur Uçar" biraz komik, gülünç ama zindanın gerçek trajikomik öyküsünü özetler. Zindanda kuştur uçar demesi ya da kabul edilmesi sanıldığı gibi kolay değildir. Mesele salt kuş meselesi midir? Hayır değil! Bir zihniyet, bir sistem, sistemin yapısallığı ve işlevselliğinin ne olduğudur. Yazar bunu bir "kuşun uçuşunda"
Tükendi
Bu kitap, Soykırımın 100. yılında soykırım gerçekliğini anlama ve yüzleşme amacı taşıyan mütevazı bir adımdır. Devrimci ve sosyalist cepheden gecikmiş ve eksik kalmış bir yüzleşmeyi derinleştirme, özeleştiri yapma ve Ermeni halkından özür dileme anlamı da taşıyor aynı zamanda. Bu özür, gecikmişliğimizedir, insanlık suçu olan soykırımı onlarca yıldır, geçmişte yaşanmış tarihsel bir haksızlıkla sınırlı görmemizedir; halklarımızın soykırımla yüzleşmesi, soykırım suçlarını ve bunun faillerinin hak ettikleri bi
Tükendi
Sık sık yinelediğimiz gibi haksızlık, adaletsizlik, dengesizlik kökü kömeci karanlıklara dayalı "yanlış"lıklardan doğar; tıpkı bir bulaşıcı hastalık gibi çoğalarak doğar. Yanlışın küçüğü büyüğü ya da önemlisi önemsizi olmaz, olamaz; bu konuda kendimizi kandırmayalım! Aslolan yanlışlıklardan "doğru"ya geçmek, yani üretebilmektir. Doğruya geçilmeyen yanlışlık, haksızlıkların, yani karanlığın daha da çoğalmasına, koyulaşmasına neden olur; olacaktır da. Onun için bizim, yanlış atılan temelin peşinde olmamız ger
Tükendi
Sosyalizme, devrime gönül veren herkesin başucu kitaplarından biriydi Ve Çeliğe Su Verildi. Yazarı Nikolay Ostrovski ikinci romanında Sovyet Devrimi'nden sonra, Almanların işgalindeki Polonya'da Bolşevik örgütlenmeyi, işçilerin ayaklanmasını anlatıyor. Ostrovski tıpkı ilk romanındaki Pavel Korçagin gibi bu romanında da kendinden bir kahraman yaratıyor. Bu kez adı Vassilek. O da tıpkı yazarı gibi ihtilalci ve askerlerin burnunun dibinde Bolşeviklerin bildirilerini dağıtıyor. O da yazarının izinde Kızıl Ordu'
Tükendi
Firar etmeye görsün insan. Firar, tutsaklıktan özgürlüğe kaçıştır. Tutsaklık ve zindanlar oldukça firarlar da kaçınılmaz olacaktır. Bir savaşımın iki kutbunu oluştururlar. Bu iki kutbun arasında bir zindan gerçeği ve yaşamı vardır. Ama bu yaşam uzun mu uzundur? Bunun. tutsağın zindanda yaşadığı ve yattığı süreyle bir bağlantısı yoktur. Bir anın bile uzunluğu tartışılmazdır. Acının ve zulmün en katmerlisinin yaşandığı alanlardan birisi de zindandır. Tabi düşlerin de büyütüldüğü yerdir... Tutsaklık süresi, ha
Tükendi
Bir vakitler soluklanmak için şöyle bir uğranılan küçücük bir parktı Gezi. İsyan günlerinde ise tüm ezilen halkların nefes alabilmek için sığındıkları koca bir liman, bir simge oldu. Gezi, sadece Gezi değildir artık. O bir ruh, bir irade, bir siyasal duruş, bir ahlak, bir yaşam felsefesidir. Gezi halklarımızın direnebilme umududur.
Tükendi
Dağ Kokusu" veya ?Kalbini Arayan Kavmin Öyküleri" ?Tıpkı bakışların gibi o ıssız gecede, uçurum kenarında sevginin seline uğradık. İşte sırf bu yüzden bile bizi masal sanacaklar..." - Seyit Oktay ?Hapishane Edebiyatı" kavramı tartışmalıdır. Zira biz zindandaki tutsaklardan hep ve sadece ?içeriyi" anlatmalarını bekleriz. Ya da içeriden bir gözle ?dışarının" anlatılmasını. Oysa politik tutsaklar anı bohçalarını asıl olarak dışarıda doldurmuşlardır. İşte Seyit Oktay da hapishanede 20 yılını doldururken, Te
Tükendi
Eski Zaman Akşam olurdu her gün Akşam Dağ sürgünü dilim Tarardı geçmişini ne aradığını bilmeden Sen gelince dolacak tarifsiz bir boşluktu Şuramda duran Doğurgan uğultularla yoklardı sorular Bilemezdim diyeceğimi Solgun bir közü avuçlar sunardım Engerek ıslığıyla üstüme kapanan dünya Bir tuhaflıktı dedim ya Evine koşardı herkes gün akşama varınca Ben kendime Kaybolduğum ormanda Rüzgara direnirken çıplaklığım Senden önce
Tükendi
Deniz kenarında bir taşın üstüne oturdu. Yüzünü çay toplayan kadınlara çevirdi. Onları izlerken kendi köyünde yoksulluk içinde yaşadığı yaşamını gözlerinin önüne getirdi: Kardeşi Zelal ile toprak içinde oynadığı oyunları, yalın ayakla çamur ve karlara bastığını, yaz sıcağında damın gölgesine sığındığını düşündü. Ne geçmiş onu yalnız bırakıyor ne de kardeş acısı. Olup bitenler bir türlü onu yalnız bırakmıyor, başka şeylerle meşgul olmasına müsaade etmiyordu. Olanları ne kadar unutayım diyorsa da bir türlü o
Tükendi
Bu çalışma, Kızılbaş Alevi toplumunun, inancının ve kimlik mücadelesinin son yarım asırlık gelişmelerini inceleme ve tartışma konusu yapmaktadır. Söz konusu tarihi süreci Kızılbaş Alevi Rönesansı olarak tespit ve tarif etmektedir. Kimlik mücadelesinin toplumsal, siyasal ve inançsal boyutlarını ele almakta, Alevi sorununun tarihsel ve güncel yönlerini masaya yatırarak, Demokratik Alevi Hareketi'nin siyasal gelişim uğraklarının toplu resmini sunmaya çalışmaktadır. Kızılbaş Alevi Rönesansı'nın diğer bir yüzü o
Tükendi
İstanbul Dersi için çocuklarıma anlatacaklarımı kaleme aldım Sonra da ortaya bir kitap düşüncesi çıktı. Düşünce, düşüncede kalmadı. Okurlarıyla buluşmaya sonunda hazır oldu. Kitabımın, ilkokul 3, 4. sınıf öğrencileri ve ortaokul 5. Sınıf öğrencilerine yararlı olacağını düşünüyorum. Umarım değerli öğretmen arkadaşlarımın da yararlanacağı bir kaynak kitap olur. İyi okumalar, güzel geziler...
Tükendi
Nereden çekilmiş bu fotoğraf? Ceren, annneannesinin dolabında bulduğu gizemli kutunun içindeki anıların izinden giderek, hem tarihte bir yolculuk yapacak hem de İstanbul'un kuruluş yıllarına tanıklık edecek. Siz de Ceren'le birlikte gezmek ister misiniz?
Tükendi
Kadın öyküleri, hayattan anlık kareler gibidir. İçinde hem kendimiz yok, hem varızdır da. Önümüzde akan hayata dışarıdan biri gibi baktığımızda o anlık kareler, ince ayrıntılar olarak göz ucunda beliriverirler. "Acısı Kadın"daki kareler de böyledir. "Biletçi", "Zıkkım", "Acı Muz", "Eskiyen", "Asya'nın Öyküsü", "Kökü Kuruyasıcalar" ? çoğunlukla kadınların, kadınlık halleriyle bir bütün olarak yaşadığı ayrıntıların resmi gibidir. Hayatın ağır yükünü sırtlanan o kadınlar; anamız, kızımız, kardeşimiz ya da avr
Tükendi
Deneyimli eğitmen ve yazar Nermin Şenol Kalyoncu'nun yeni bir eserini çocuk okurlarla buluşturuyoruz. 14 öyküden oluşan bu eser 10 yaş ve üzeri çocuklara hitap etmektedir. ? Okula başladığım ilk gündü. Okul bahçesi çok kalabalıktı. Benim gibi okula yeni başlayan çocukların yanında anneleri ya da babaları vardı. Birinci sınıf öğrencilerin isimleri okunmaya başlandı. Şubelerimiz açıklanıyordu. Benim adım okundu. Annemin yardımıyla sınıfımın olduğu sıraya girdim. -Bak, bu senin öğretmenin dedi annem, bir bay
Tükendi
Deneyimli eğitmen ve yazar Nermin Ş. Kalyoncu'u küçük okurları için yazdı. Sabırsızlıkla baharın gelişini bekleyen küçük bir çocuğun yazdığı günlükleri zevkle okuyacaksınız. Bu eser 9 yaş ve üzeri çocuklara hitap etmektedir. ? 1 Mart/Pazartesi Bugün 1 Mart. Yaşasın bahar geldi! Bir haftadır sabah yataktan kalkar kalmaz, takvime bakıyordum. Kışın bitmesine kaç gün kaldı? Kış bitti mi? Bahar geldi mi? Günler ne kadar yavaş geçiyordu. Kış bitmiyordu. Bahar gelmiyor. Takvimler 1 Mart'ı gösterdiğinde sanıyordu
Tükendi
Duygular, benliğimizin en güçlü ve en ilkel yanı... İçgüdüsel bağlantılarından dolayı muhafazakâr; değişimi zor. İçinde yaşanılan toplumla/kültürle şekillenmekte. Kemik gibi sert bir şekillenme; eğri şekillenmişse, üzerinde çok uğraşmadan -belki bir operasyon yapmadan- düzeltmek zor. Bir şarkıda güfte (söz) içerik, beste (müziği) biçim gibi görülüyor ilk bakışta. Müziği hoşumuza giden, hatta yorumcusunun sesini de beğendiğimiz birçok şarkının sözlerini ya da yorumcusunun düşüncelerini olumsuz bulabiliyoruz
Tükendi
Hayatın Ellerini Bıraktığında Hayata dair bakışının özeti; hayatın ellerinden tutmak, sıkıca kavramak, ne gerekiyorsa, nasıl gerekiyorsa öyle yaşamaktı. İçeriğini böyle doldurup yaşanmadığında kızardın. İçlenirdin bazen, hüzünler süzülürdü satırlarından. İlle de yaşamak, her şeye rağmen direnmek, derdin. En son, bir vasiyet gibi yaşamak üzerine dizelerin konuşmuştu: İçli bir ezgi gibi yaşamak istiyorum/ her söylenişte güzelleşen/ Şarap tadında sevilmek/ en iyi bağ bozumlarının ürünü. Ve kavgada olmak ist
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 104 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2