Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 62 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Günümüzden beş bin yıl öncesine kadar uzanan tarihiyle Kültepe – Kaniş, Anadolu'ya yazının girdiği merkez olarak bilinmektedir. Anadolu'nun en zengin çivi yazılı belge koleksiyonları, on yıllardır devam etmekte olan arkeolojik kazılar sayesinde burada yeryüzüne çıkarılmış ve Unesco Dünya Belleği Listesi'ne kaydedilmiştir. Sağladığı bilgiler sayesinde M. Ö. II. binyılda Anadolu uygarlıklarının hayatın her alanına temas eden ayrıntılı hukuksal düzenlemelere ve gelişkin bir ticaret hayatına sahip olduklarını i
Tükendi
Moğollar, çok geniş topraklar fethettikten sonra gerek İslâm dünyası, gerek Türkler, gerek Slavlar ve gerekse Memluklara karşı kendilerine müttefikler bulmak zorundaydılar ve bunu da ancak Batı Avrupa ülkelerinde bulabilirlerdi. Özellikle Cengiz-han'ın ölümünden önce İmparatorluğu dört oğlu arasında paylaştırması ve bunlardan Altın Orda'nın Müslümanlığı kabul etmesi onları buna mecbur bırakmıştı. Doğu ülkelerine açılarak ticaret ağlarını genişletmek ve Hristiyanlığı yaymak isteyen papalık ve diğer Batı Avr
Tükendi
Ortaçağ ekonomisi gerçekten durağan mıydı? Turunçgiller Hint Okyanusu'ndan Akdeniz Havzası'na nasıl yayıldı? Dahası, gaza olgusuyla hiç karşılaşmamış olan Güney Hindistan, Arakan, Malezya, Maldivler, Doğu Afrika'da İslamiyet nasıl yayıldı? Peki, İslam'ın ticarete bakışı nasıldır? Bu ve benzeri birçok sorunun yanıtını bulabileceğiniz elinizdeki eser, X-XIV. yüzyıllardaki iktisadi ve finansal yapıya, bankacılık ve benzeri kurumlara ve bizzat tüccarlara yoğunlaşıyor. Bu dönemler, kendi coğrafi keşiflerini gerç
Tükendi
Elinizdeki bu kitap pek çok birinci el kaynak ve araştırma eserleri kullanılmak suretiyle Avşar Nadir Şah hakkında yazılmış en iyi eserlerden biridir ve dünyada Nadir Şah'la ilgili yapılan çalışmaların pek çoğuna rehberlik etmiştir. Yazarlar, Nadir Şah'ın kişiliği kadar, kurduğu devletin yapısı, sınırları, siyasi ve iktisadi kurumları, Avşar Devleti zamanında kullanılan ekonomik terimler, vergi sistemi vs... gibi birçok konuyu Nadir Şah'ı yermeden veya bazı Batılı tarihçilerin yaptıkları gibi İslam dünyası
Tükendi
Suikast eylemleri tarihin her döneminde her devlet ve millet bünyesinde meydana gelmiş, siyasî ve dinî amaçlı olarak tertiplenmiş terör olaylarıdır. İslam dünyasında bu tarihi olayların yoğun olarak yaşandığı dönem, Ortaçağ Türk-İslam dünyasını zirveye taşıyan Selçuklu devletlerinde daha yoğun suikastlere sahne olmuştur. Selçuklu devletlerindeki suikastlerin çoğunda Ortaçağda İslam dünyasının başına bela olan Hasan Sabbah ve ona bağlı Haşhaşîlerin imzası vardır. Fakat Anadolu Selçuklu Devleti'ndeki suikastl
Tükendi
Bin Yıl Önce İslam Dünyası: İnsanları en aşağılık, en şirret ve belalı olan ülke Huzistan'dır. Burada Beyrut ve Basınna adında iki şehirde yaşayanların önleri ile arkaları arasında parmak büyüklüğünde kuyrukları vardır. Iraklılar onlarla kavga ederken "Ulan kuyruklu!" derler. İbni Mes'ud, "Ben, Hz. Peygamber'in Huzlarla [Huzistanlılarla] evlenmeyin, çünkü onların damarlarından hainlik akar dediğini duydum" diye nakletmiştir. Dünyada Errecan [İran'da] kadınlarından daha orospusunu göremezsin. Fustat'ın [Mısı
Tükendi
Osmanlı İmparatorluğu'nun her bakımdan zirvede bulunduğu XVI. asırda nevi şahsına münhasır bir eser telif eden Seyfi Çelebi, Osmanlı bürokrasisi içerisinde defterdâr olarak görev yapmıştı. Bu zat, yaşadığı dönemde Türkistan, Çin, Hint ve İran hâkimleri hakkında türüne az rastlanan bir tarihî-coğrafya yazmış; ama günümüze dek eserine neredeyse hiç kimse alâka göstermemişti. Esasen bu hakikat, her devrin siyasî ikliminde esen muhtelif rüzgârlarla yelkenlerini doldurma hususunda fıtrî istidat sahibi olan ve Tü
Tükendi
"Mâverâünnehr sakinlerinin âlicenaplığına gelince, bütün ülke bir aile gibidir. Eğer biri bir diğerinin evine giderse, kendisini kendi evindeymiş gibi hisseder. Eğer evlerine bir misafir gelirse, hiçbir yüksünme duymadan onun ihtiyaçlarını karşılamak için ellerinden geleni yaparlar. Bunu yaparken ağırladıkları kişinin kim olduğuna bakmaz, bunun için herhangi bir karşılık beklemez, sadece asalet ve zenginliklerini göstermek isterler. Herkes elinden geldiğince ve gücü nispetinde misafirini ağırlamaya çalışır.
Tükendi
Rus tarihçi N.A. Aristov'u Türkiye'de çok az insan tanır. Bir dönem Türkistan'da genel valilik de yapan N.A. Aristov, emekli olduktan sonra Türk tarihi, Türk halklarının etnik yapıları, oluşumları üzerine ciddi araştırmalar yapmış, kendi zamanına kadar bu konularla ilgili literatürün tamamını taramış, kendisinden sonra aynı sahada çalışan birçok Rus ve Türk bilim adamına da kaynaklık etmiştir. Hitit (Hatti) kitabelerindeki harflerle Türk tamgaları arasında çok önemli benzerlikler tespit eden Aristov, iki H
Tükendi
Emîr Timur, dünyanın tanıdığı en büyük fâtihlerden biridir. Biz kim melik-i Turan, emîr-i Türkistanmiz; bizkim halkların en kadimi, Türkün başbuğumiz diyerek Türklüğüne vurgu yapan, Sultan Bayezidle gönülsüzce savaşa giren, savaştan sonra da Bu, hiç hesapta olmayan bir savaştı. Atlarınızın ayaklarına bez bağlayın ki, bu fesat toprağı burada kalsın ve Türkistana ulaşmasın! diyen komutan odur. Timurun Sultan Bayezidin hanımı ve cariyelerini çırılçıplak soyarak sakilik yaptırdığı iddiası, Arap asıllı İbni Ara
Tükendi
Günümüzdeki Batının medeniyet iddiaları ve bunu savaş yoluyla yayma hedefleri yeni bir oluşum değil. Bu hedefler, Haçlı Seferleri ile başlayan yaklaşık 1000 yılı aşkın bir süreci içermektedir. Haçlı seferlerini en az okuyan tarihçiler bile, batının Türkler ve Müslümanlar hakkındaki düşüncelerinin ilginçliğine takılıp kalmaktan kolay kolay kurtulamazlar. Batının bu konudaki genellemeleri, muhtelif Haçlı kaynaklarında apaçık görüldüğü için bu sözleri söyleme cesaretini kendimizde bulmaktayız. Fakat,
Tükendi
Sibiryanın her tarafı değilse bile, önemli bir kesimi Türklerin tarihi yurtlarıdır. Fakat Türkler, Batı Sibirya taraflarına daha sonraki dönemlerde göç etmişler, bölgenin yerli halkı haline gelmişler ve burada yaşayan başka halklarla kaynaşmış; ancak, örf ve âdetlerinin yanı sıra dillerini muhafaza etmişlerdir. Bu Türkler, uzun süre Şamanî inançlarını muhafaza etmişler; sonraları Buharalı tâcirlerin ve Müslüman din adamlarının gayretleri ile önemli bir kesimi İslamiyeti kabul etmiş, bir kısmı bilhassa Rusla
Tükendi
Rusya, Osmanlı imparatorluk tarihinin son üç yüzyılına damgasını vuran devletlerin başında gelir. İki devlet arasındaki ilk münasebetler Fatih Sultan Mehmetin Karadenizin kuzeyindeki Ceneviz kolonileri olan Kefe ve çevresini yani Kırım Hanlığını ele geçirmesi ile başlamıştır. Ancak bu münasebetler Osmanlıların Avrupa ve Güney Doğu Asya ile meşgul olmasından dolayı o dönemde fazla gelişmemiştir. İlerleyen dönemlerde iki imparatorluğun coğrafi konumları, jeopolitik koşulları ve aralarındaki ticari ve siyasi r
Tükendi
İbni Tagrıberdi'nin birçok eseri arasında en önemlisi "En-Nücumu'z-Zâhire" adlı eseridir. Bu kitapta yalnızca Memlukların değil, Anadolu Beylikleri, İlhanlılar, Osmanlı, Timur ve Timurîler hakkında birinci elden çok değerli bilgiler bulacaksınız. Bu kitap okunmadan Memluklardaki Türk ve Çerkes dönemi, Anadolu beyliklerinin içinde bulundukları ahval ve özellikle Timur'un Bilad-ı Şam'da yaptıkları tam olarak anlaşılamaz. Unutmamak gerekir ki, Selçukluların ve Abbasîlerin bir türlü durduramadıkları Moğolları
Tükendi
İran coğrafyasında iktidarı yüz otuz yıl elinde bulunduran Kaçar Hanedanı, kendisinden önceki idarelerin teşkilatlarından istifade ettiği gibi, yeni birimler ihdas ederek geliştirmeye çalışmıştır. Selçuklu ve İlhanlı dönemi idari, içtimai, mali ve askeri teşkilatı ile birlikte Safevî dönemindeki uygulamalar da tesir etmiştir. Bu dönemde devlet idaresinde bütün dizginleri elinde bulunduran veya bulundurmaya çalışan Sünni şahlar, halkı Şii olan bir coğrafyada idareci olduklarından dolayı hassas davranmışlar,
Tükendi
Türk kelimesi, Gök-Türk Devleti'nin yıkılmasından Jön-Türklerin kuruluşuna kadar yaklaşık 1200 yıl boyunca Türkler tarafından hiç kullanılmamış ve kelime adeta Türkler tarafından sürgüne gönderilmiştir. Osmanlı, İstanbul'un fethinden sonra Müslüman Roma İmparatorluğu idi. Ziya Gökalp, Bu milletin yakın zamana kadar kendisine mahsus bir adı yoktu. Tanzimatçılar ona: Sen yalnız Osmanlısın. Sakın başka milletlere bakarak sen de milli bir ad isteme! Milli bir ad istediğin dakikada Osmanlı İmparatorluğunun yıkı
Tükendi
Nizameddin Şâmî ve Şerefüddin Ali Yezdî, Timur için "melek yüzlü, merhamet deryası.." derken, İbni Arabşah, "bu vicdansız", "bu aşağılık", "bu boyu devrilesice", "bu soyka", "bu topal deccal" diye başlar ve attığı okla onun topal kalmasına sebep olan çoban için de "ellerine sağlık o çobanın!" diye minnettarlık bildirir. İbni Arabşah, Timur'a karşı olan herkesi över. Ona göre Timur'la savaşan herkes iyi insandır. Onun ordusundakiler içinse şöyle der: " .. bu orduya hizmetkâr takımından eşekler, Türkmen kopu
Tükendi
Emîr Timur ile Yıldırım Bayezid arasındaki tatsız rekabet ve o olayın kötü hatırasına rağmen, Türkler, bin yıl önce terk ettikleri ata yurtla bağlantılarını hiç kesmemişler; oradaki kardeşleri ve akrabalarıyla sürekli irtibat halinde olmuşlar; hatta bununla da yetinmeyip ata yurttaki toponim ve hidronimleri Anadolu'ya taşıyarak geçmişin hatırasını canlı tutmuşlardır. Son Harezmşah Celaleddin Mengüberdi'nin gelip Anadolu'ya hükümdar olmayı tabii bir hak olarak görmesi ne ise, Enver Paşa'nın da Orta Asya'ya
Tükendi
Japonlarla Türkler arasında kökü çok eskilere dayanan bir kardeşlik sevgisi vardır ve bu karşılıklı sevgi herhangi bir maddi çıkarla bağlantılı değildir; aksine bunun sebebi dinlerimizin farklılığına rağmen, her iki halkın da tarihin derinliklerinde Ural-Altay tipine mensup insanlar oluşu; örf ve âdetler arasındaki yakınlık ve benzerlikler kadar, uzak akrabalık bağlarıdır. Kısaca söylemek gerekirse, bugünkü Japonların ataları, Japonya'yı oluşturan adalar henüz Asya'yla bitişik olduğu dönemde, Milattan yakl
Tükendi
İran, sahip olduğu coğrafi, beşeri ve stratejik konum ile üzerinde bulunduğu ticari güzergâh sayesinde ilkçağlardan itibaren önemli medeniyetlere ev sahipliği yapmış, Hehamenşi, Selevki ve Eşkanilerden sonra Sasaniler döneminde medeniyetinin doruğuna ulaşmış, batıdan ve doğudan birçok hükümdarın fethetmek istediği bir coğrafya olmuştur. Ahura Mazda'nın kutsal ülkesi, Büyük İskender'in hayallerini süslediği gibi, Göktürk ve Bizans'ın da hedefi olmuştur. Dünya hâkimiyetinin geçtiği bir coğrafya olan İran, Mü
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 62 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1