Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 252 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Üstad Mustafa es-Sibâî -Allah ona rahmet etsin- en iyi şekilde, sünnetin geçirdiği tarihî merhaleleri takip etmiş, geçmişte ve günümüzde görülen hastalığın kaynağına parmak basmış ve meseleleri kaynağına döndüren âlimlerin konumlarını ortaya koymuştur. Kapsamlı bir metotla, eski ve yeni muhaliflerin görüşlerinin hatasını ortaya koymuş, adil ve ilmî bir ruhla bazı oryantalistlerin konumlarını, bu konumlarının ve yönelişlerinin arkasındaki cehalet ve yalanı meydana çıkarmıştır. Bütün bunları mücahid ve İslâm'
Tükendi
İslâm inanç esaslarını aklî ve naklî delillerle ele alıp inceleyen Kelâm İlmi, İslâm'da dinî ilimlerin temelini oluşturur. İslâm ilim ve kültür tarihinin en zengin malzemelerinden birini Kelâm İlmi dalında verilen eserler ve bu alanda temayüz eden seçkin alimler teşkil eder. İlim ve medeniyet dünyamızın sönmeyen parlak yıldızları olan bu ilim, ahlâk ve ibadet abideleri eslafımızı kısa kimlik, kişilik, görüş ve eserleriyle tanımak ve tanıtmak neslimizin ahlaki ve vicdanî borcudur. "Kelâm Tarihi'nde bu borcun
Tükendi
İslam düşünce tarihini ve medeniyetini doğru anlamak için Şiiliği ve özellikle Şiiliğin doğudaki faaliyetlerini ve yayılma politikalarını iyi bilmek gerekmektedir. Doğudaki merkezlerin en önemlilerinden biri olan Horasan ise Şiiliğin fikrî oluşumunda önemli bir yere sahiptir. Tarihsel süreç içerisinde Şiilik ve Sünnilik, Horasan'da yayılmak isteyen mezheplerin başında gelir. Bu eserde, Horasan'ın coğrafi sınırları tespit edildikten sonra Şiiliğe zemin hazırlaması bakımından bölgenin İslam öncesi dinî yapıs
İbn Arabî, tasavvufi, kelami, felsefi kültürü yeni bir terminoloji ile kendi içinde tutarlı bir biçimde sunan önemli bir şahsiyettir. Onun bilgi nazariyesi kelamcıların ve felsefecilerin bilgi nazariyelerinden farklılık arz eder. Varlık konusunda ise felsefecilerin etkisi altında kalmış, vahdet-i vücûd tezini ortaya atmıştır. O yaratılışı dairesel olarak düşünür. İlk yaratılan akıl ile son yaratılan insan, dairenin aynı yerinde birleşir. Böylelikle yaratılış dairesi insanla kemale erer. Ona göre bütün yar
Tükendi
Selam sana ey Allah'ın seçkin kulu olan Adem'in varisi! Selam sana ey Allah'ın peygamberi olan Nuh'un varisi! Selam sana ey Allah'ın dostu olan İbrahim'in varisi ! Selam sana ey Allah' ruhu olan İsa'nın varisi! Selam sana ey Ali'nin varisi, Allah'ın velisi! Garip! Kerbela sahnesi birdenbire gözlerimin önünde yeryüzü genişliğinde yayılıverdi; Hüseyin'in komutasında, Fırat kıyısında durmuş, yetmiş iki kişilik bir saf tarih boyunca uzanıverdi. Başı, Adem ile başlıyor ve sonu ahir zamana kadar, tarihin bitimin
Elinizdeki kitapta yazar, Anadolu geleneğinde mündemiç olan, fakat modernleşme politikalarıyla büyük oranda hasara uğrayan ev-hane-beyt ve ailenin tanımını yaparak, günümüzdeki kadınların ‘evsizliği'ne işaret etmektedir. Türkiye'de İslâmî kamusal alan mücadelesi; tevhid dininin nikâh, mehir, nafaka, mesken, boşanma ve miras ile ilgili fıkhına uzak kalmıştır. Havva'nın Evsiz Kızları ailenin kurumsal yapısına bu uzak kalışa fikrî bir müdahalede bulunmaktadır. Ayrıca, başörtü mücadelesinin ileri sürdüğü hak
Mevdûdi'nin, bu kitabında ele aldığı konular liderliğin ve iktidarın önemi, gücün manevî yapısı, tarihte ve hayatta değerlerin ve manevî otoritenin üstünlüğü, iman ve cihad arasındaki kaçınılmaz bağ, cemaat olmanın gereği gibi hâlâ hayatiyetini ve belirleyiciliğini sürdürmektedir. Ortaya koyup eleştirdiği çelişkiler ve yanlış kavramlar İslâm'ın eksik anlaşılması, meselelerin öncelik sıralarının tersine çevrilmesi, Allah'tan başka şeylere vefa göstermek, görünüşte dindarlık gibi hâlâ kalplerde ve zihinlerde
Tükendi
Kur'an-ı Kerim'in ele aldığı düşünce eksenine ve sorunlara yönelik ifade tarzı; duruma, objektif koşullara göre düzeysel değişiklikler arz eder. "Siyasal düşünce ve siyasal bilgiler" üzerinde düşünmeye çalıştığımız zaman, bu tür bir düşünce ve bilginin Kur'an söylemi içinde, bütünsel hedefler bağlamında irdelendiğini görüyoruz. İslam'da siyaset kavramı ile çağdaş siyasal bilimler çerçevesinde kullanılan politika kavramı aynı şey değildir. Tersine İslam'da siyaset kavramı, farklı bilgi temellerine dönüktür,
Bu kitabın yazarı, bilgiyi batılı vasfından kurtararak ona İslami bir hüviyet kazandırma çabası olarak ifade edebileceğimiz bir anlayışın temsilcisidir. Kitap müslümanların tehlikeli bir bunalım geçirmekte olduğuna ve bilim alanında bir gerileme yaşadığına işaret etmektedir. Kitapta bu durumun sebepleri, geleneksel metotların aksaklıkları ve İslami usulün temel ilkeleri ele alınmaktadır. İsmail Faruk'iye göre müslüman bilginlerin yüzeysel ve zararlı eğitim düzenleme yöntemlerinden vazgeçmelerinin tam zamanı
Tükendi
Düşünce tarihi, bir anlamda insanlığın tarihidir. İnsanlığın ortaya koyduğu medeniyetler, bu düşünce ve felsefe birikiminin verimli neticeleri olarak ortaya çıkarlar. Hakim ve baskın görüş olarak ileri sürülen tez; maalesef felsefe ve hikmetin kaynağını sürekli Batı'da, daha doğrusu Antik Yunan'da arama çabası içerisindeki anlayıştır. Son yıllarda bu "doğmatik" tabu, artık yerini daha bilimsel bir temelle hareket eden başka görüşlere terk etmektedir. Artık bir kısım Batılıların da söylediği gibi, Hint, Mısı
Tükendi
İbadetler Fıkhı İtikat Sohbetler Faziletli Ameller Tasavvuf
İslâm tarihinde Müslümanlar arasında bir takım aşırılıklar ve sapmalar olmuş, Müslüman toplumun inançlarını bozmaya çalışan bazı Ehl-i Bid‘at mezhep ve fırkalar ortaya çıkmıştır. Buna karşılık Ehl-i Sünnet mensubu birçok âlim, onların bâtıl inançlarının Müslümanlar arasında yayılmasını engellemek ve Sünnî inancı korumak amacıyla fikrî mücadelede bulunmuşlardır. Bunlardan birisi de, M. XIII. yy. son çeyreği ile M. XIV. yy. ilk çeyreğinde çok kültürlü bir ortama sahip bulunan Mâverâünnehir bölgesinde yaşayan,
ІІ. Meşrutiyet döneminin önde gelen fikir adamlarından biri olan Şehbenderzâde Ahmed Hilmi siyasetin yanı sıra kelâm, felsefe, tasavvuf ve tarihle de meşgul olmuş; ayrıca şiir, roman ve tiyatro eserleri kaleme almıştır. Onun ilk defa yeni harflerle kültür dünyamıza katılacak olan Beşeriyetin Fahr-i Ebedȋsi Nebȋmizi Bilelim ve Cihâd-ı Ekber'e adlı iki risalesi bu kitapta bir araya gelmekte. Beşeriyetin Fahr-i Ebedisi Nebimizi Bilelim adlı eserde hakikat mefhumu, insanın hakikat endişesi, hakikate erişebilm
Tükendi
Müslüman dünya, ilk dönem haricinde Kur'an ve hadislerdeki hikmetin doğru anlaşılması ve yorumlanmasında yeterli çabayı gösterememiştir. Bu yüzden, Müslüman zihni kendini yenileyememiştir. İslam'ın verdiği ilkelere uygun yaşayabilmek için Kur'an-ı Kerim'in ve sünnetin yeniden okunması gerektiği aşikârdır. Bu eserde, bu doğrultuda hareket eden İmam Mâturîdî'nin, Hanefi-Maturidi çizgide iktisadi ve siyasi alandaki duruşunun ne olduğu Kur'an ve sünnet öncülüğünde anlatılmaktadır. Eserde, özellikle günümüz Müs
derken bir başka medeniyet (Azgın Medeniyet) ortaya çıktı ve hızla ilerlemeye başladı. Müslümanlar tarafından terk edilen gayret, mücadele ve akıl prensipleri Batı milletlerinin eline geçti. Müslümanlar böyle uyuşukluk içine girerken, Batılılar Müslümanların terk ettikleri gelişme prensiplerini uygulayarak daha çok ilerlemeye başladılar. Müslümanların kaybettikleri insanlık liderliğini yakalayana kadar ilerlediler ve sonra dünyanın en iyi, en verimli kısımlarını entrikalarla ele geçirdiler. Onların düşünce
Bu kitap, Prof.Dr. Fahrettin Olguner' in Türk-İslâm Düşüncesi Üzerine muhtelif tarihlerde kaleme aldığı yazılarından ve konuşmalarından meydana gelmiştir. Düşünce, dil, din, zihniyet, devlet ve kimlik meseleleri, İslâm Felsefesi ile temel felsefe problemlerinden bazıları ele alınmış ve Türk Düşüncesinin geçmişten günümüze hayatımıza ve medeniyetimize etkisi hakkında bazı konulara temas edilmiş ve bazı önemli tasavvuf erbapları ile mütefekkirlerimizden söz edilmiştir. Türk-İslâm Düşüncesi Üzerine kitabı, gün
Çekralevi Sünnet'i Reddeden Kur'an Müslümanlığının/Mealciliğin amentüsünü, İngilizlerden hem talimat, hem de nişan alan Seyyid Ahmed Han'dan aldı. Buna göre Sünnet'i reddedenlerin bir kısmı doğrudan, bir kısmı da dolaylı yoldan Kilise'ye hizmet etmektedir. Bizdeki Mealcilerin her ne iddiaları varsa tamamı Hindistan'da zuhur eden Kur'aniyyün hareketine aittir. Bu yüzden hadiseyi mukallitler üzerinden değil, İngilizler'in AR-GE'sinde çalışan Çakralevi gibi "mucitler" bağlamında tahlil ettik. Mealcilik, Allah
Bu eser, benim bütün varlığım, vücut hikmetim, her şeyim... Ben, arının peteğini hendeseleştirmeye memur bulunması gibi, bu eseri örgüleştirmek için yaratıldım. Şiirlerim de, piyeslerim de, hikâyelerim de, ilim ve fikir yazılarım da sadece bu eserin belirttiği bina etrafında bir takım müştemilâtdan başka bir şey değil... Güzelim Türkçenin katık tâbiri ne kadar yerinde. Gerçek gıda nân-ı aziz dediğimiz ekmektedir ve gerisi, ona katılmaktan kinaye katık tan ibaret... İçinde yüzde elliden fazla (hidro-karbone)
Tükendi
DİN VE LAİKLİK; alanında yazılan ilk ve en değerli eserdir. Bu eserde; hukuk otoritesi yanında inançlı bir insan olan merhum Ord. Prof. Dr. Ali Fuad BAŞGİL; laiklik hakkındaki düşünce ve görüşlerini, hayatı boyunca elde ettiği deneyimlerinin ışığında, son derece önmeli olan önerilerini ve değerlendirmelerini açık olarak ortaya koymaktadır. "Hayatın bilinmeyenleri önünde ilim daima hayrette kalmıştır ve kalacaktır. İnsan, bilgide ne kadar ilerlerse ilerlesin, bir an sonra ne olacağını görüp, kestiremeyecek
Daha Hz. Muhammed'in vefatının üzerinden otuz yıl geçmeden Müslümanlar üç parçaya bölünmüşlerdi. Zaman içerisinde Sünn?lik, Şi?lik ve Haric?lik olarak adlandırılacak olan bu parçalar birbirleriyle kıyasıya mücadele ederek günümüze kadar varlıklarını devam ettirdiler. Başlangıçta mücadeleden yenilgi ile çıkan Şi?lik taraftarları davalarından vazgeçmeyip İslâmiyetin yayıldığı hemen hemen her yere ulaşıp kök salmaya çalıştılar. Bunda da bir hayli başarılı oldukları söylenebilir. Osmanlı'nın son,
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 252 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3