Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7
Amerikan yardımlarının kendini "süttozu ve balıkyağı´yla gösterdiği yıllarda, Amerika´yla ifl yapan bazı Türk giriflimcilerle bir grup Amerikalı, Ankara´ya yakın bir köyde, bir pilot proje uygulamaya karar verir. Uzun tartışmalar sonucunda, Kızılöz köyünde karar kılınır. Gümrah yeflillikleri, bereketli toprakları, şırıl şırıl akan sularıyla, hem güzel hem de kimseye muhtaç olmadan geçinip giden bir köydür Kızılöz. Okulu yetersizdir her köy gibi ama öğretmeni yamandır. Her köy gibi eksikleri ganidir köyün am
Tükendi
Kurtlar etraflarini sararken ravka’nın zamani daralıyor. İblis Kral. Fjerda’nın büyük ordusu işgal için harekete geçerken Nikolai Lantsov tüm zekâsını, çekiciliğini ve hatta içindeki canavarı bile bu savaşı kazanmak için kullanmaya hazırdır. Ancak imkânsızı mümkün kılmaya yeteneği olan bu genç kral, önlerine çıkan karanlık tehdidi aşacak güce sahip değildir. Fırtına Cadısı. Zoya Nazyalensky savaş yüzünden çok şey kaybetmiştir. Akıl hocasının öldüğüne ve en büyük düşmanının dirildiğine şahit olmuştur.
"Bazıları vardır ki yaşarken ölüdürler ve bazıları da ölüyken diri. Gönlü ölü olanın bedeni diri olsa da ölüdür. Gönlünün sırrını bilen ölse dahi diri... Ölmek dedikleri o sebeple hep aynı değildir işte. Bu âlemi ölü gibi yaşayanlar öte âlemde diri gibi dolaşırlar" dedi Yahya Efendi. Gözlerini kısarak Beşiktaş sırtlarından deryaya bakıyordu. Ölüm bedeni öldürüyor lakin gönlüne dokunmuyordu insanın. ... Eskiler İstanbul'un dört manevi muhafızı var diye inanırlarmış. İşte Yahya Efendi o dört manevi muhafız
Şiirli yastık olur mu demeyin. Sivas Kongresi için kente gelen Mustafa Kemal Paşa’ya, Sivas Sultanisi’nin ikinci katındaki bir oda ayrılır. Yatağın üstünde, bir genç kızın çeyiz sandığından alınan, çiçek motifli ipek bir örtü vardır. Mustafa Kemal, yastıklara işlenmiş iki dizeyi okuyunca, Mazhar Müfit Bey’i yanına çağırır. Mazhar Müfit Bey telaşlı ve biraz da mahcup, yastıklardaki beyitlerin kendisi için yazılmadığını, asla böyle bir kasıtları olmadığını anlatmaya çalışırken, Mustafa Kemal açıklamanın gerek
Edebiyat tarihimizde, sadece ?ilk" olma özelliğini taşımakla kalmayıp aynı zamanda ana tema ve kurgusal motif bağlamında çığır açmış olan bir eser: Bir Zambak Hikayesi. Tüm ahlaki tabuları bir çırpıda yerle bir eden bu eser sırf bu niteliği nedeniyle günümüze kadar "el sürülmekten kaçınılması gereken" bir yapıt olarak kalmış, maalesef çağdaş okuyuculara ulaşamamıştı. ?Adı var, kendi yok," içinde ne yazılmış olduğu pek de bilinmeyen Mehmet Rauf'un bu önemli eserini Osmanlıca orijinal metniyle birlikte o
Yedi-sekiz yıl önceydi, Ankara'da Ulus Meydanı yakınlarındaki Kediseven Sokağı'nın adı değiştirilince, Orhan Duru'nun Soyut dergisinde incelik dolu bir yazısı çıkmıştı. Hayli sonra, onun 1950'lerde bu sokak üzerine bir de şiirini görüp okuyacaktım. Nurullah Ataç da, Günce'sinde Kediseven Sokağı'ndan sözeder: "Bunlar güzel adlar doğrusu, ne var ki kolay değil böylesini bulmak. Böyle adları kolay kolay bulamadıkları için de ölüleri düşünüp odalarını koymaya kalkıyorlar." Yanılıyormuş Ataç, bu satırları yazışı
Sanat camiasının 1930'lardaki ilk bohemlerinin hem birinci elden tanıklığı, hem de "edebi envanter"i olan Asmalımescit 74'le başladığımız "Fikret Adil Kitaplığı", Intermezzo'nun ardından, Avâre Gençlik & Gardenbar Geceleri ile sürüyor. Fikret Adil'in 1960'ların başlarında geçen, girift bir aşk hikâyesi ekseninde dönemin gece hayatını ve genç kuşağın medenileşmeyle ilişkisini tüm çarpıcılığıyla işleyen Avâre Gençlik ile "Batı medeniyetine bar kapısından girişimiz"in ilk adımı olan efsanevi "Gardenbar"ın
Çocukluğunu İstanbul Darüleytamları'nda yaşamış, ilkokulu burada okumuştu. Şimdi Güzel Sanatlar Akademisi'nde okuyacaktı. Geçmiş günleri ve arkadaşlarını anımsadı. Onlardan birkaçını bularak eski günleri andılar. Yaz günleri hızla geçerken parası da tükenmişti. Bir başka şehirde görevli olan ablasından yardım gelene kadar otelden ayrılacak ve arkadaşlarında barınacaktı. Başka da çaresi yoktu. Ama arkadaşları da kendisi gibi beş parasızdılar. Günlük yaşamaya çalışıyorlardı. Günler geçmiş yardım gelmemişti. M
Tükendi
Başarılı bir ressamın, Nurgün'ün gözünden ve kalbinden bugünün kadın-erkek ilişkileri, üniversite politikası, YÖK başkanlığı için kulisler... Atlıkarınca, Osman Sınav'ın yönetmenliğinde TRT Televizyonu için dizi olarak çekildi. Son anda "Aydınlarla alay ediyor" gerekçesiyle yasaklandı! Elinizde tuttuğunuz bu kitap, o oyunun romanıdır. Roman da oyun gibi, aydınların(!) yakasını bırakmamıştır.
Kuzey ve Doğu Türklüğü için Anadolu Akülkedir, Ak Topraklardır. Çünkü Ak, Güney demektir. Tıpkı Akdeniz gibi... Emine Işınsu, Ak Toprakların Türk yurdu oluşunu Dede Korkutun ağzından anlatmakta. Kitap, Bismillahirrahmanirrahim; esirgeyen ve bağışlayan Tanrının adı ile başlıyor. Özge sözle başlayabilmezdi... Başbuğ, ak giyimli. Başbuğ, ak atın üstünde. ... Gayri Ak Topraklar Türkündür. diye bitiyor. Öyle de bitmişti. Bu başlangıçla bitiş arasında o insanların, Bayındırın, Selcenin, Yamtarın, Yağmurun v
Zihninde törpülenen geçmişi silip atmak ve sevginin bağrına sokulmak isteyen Beren, aile bağları kopmuş, sevgiden uzak bir kadındır. En büyük düşmanı ise zihnidir. Onu hasta eden zihni... Hastalıklı düşüncelerinden kurtulamayacağına içten içe inansa da, öyle bir umut doğar ki yaşantısına, acıyla ördüğü ipler yavaş yavaş eriyerek yok olmaya başlar. O umudun adı Arslan'dır. Psikoloğu olan adam; Arslan Ulusoy... Sonrasında tüm doğrulara sırtını çevirerek bir plan kurar. İlmek ilmek işlediği kusursuz planını d
Avına av olan bir avcının hikâyesi... İnsanoğlu ilk çocukluk yıllarında yaşadıklarından çok etkilenir. Henüz tam ortaya çıkmamış bir heykel gibidir o; hayat da onu ince ince şekillendirmeye çalışan usta bir heykeltıraş... Alır eline keskiyi, usul usul oyar. Ama bazen keskiyi öyle bir savurur ki, bir parça kopuverir ve o parçayı bir daha kimse yerine koyamaz. Kendini hep dorukta görüyor ve asla aşağı düşmeyeceğini sanıyordu. Ama bir gün hayat elindeki keskiyi ona da savuruverdi ve onun da koptu yüreği... Oys
Tepenin eteğine yaklaştıklarında ahali dört bir yandan seğirtti. Baltar yokuş aşağı hızını kesmeden koşmuş yaylanın düzlüğünde takla atarak yuvarlanıp boylu boyunca yere serilmişti. Devir sesini küçülterek dönüyordu etrafında. Kirli beyaz tüyü kızıla bulanan köpeğin imdadına yetişen Hanım Ana bir yandan dizlerine vuruyor öte yandan haykırıyordu. "İti vurmuşlar iti, elleri kırılsın kim vurdu bunu!" Baltar, Sivas kangalının romanı. Etrafında husumetin, hırsın, kurtların ve elbette aşkın çember ördüğü bir d
Aşk ve unutuş günleri geliyor bazen de, bir anılar ve düşler demetinin beni kendine bağlayan bir özeti gibi. İdil günleri geliyor ve unuttuğumu hatırlıyorum. Bir ara sevilmiş ve sevmiş olma haccına katılmış, unutulmuş ve unutmuş olma cehenneminde beklemiş biri olduğumu görüyor ve sonra kendime, halime bakıp acı acı gülümsüyorum. Çocuk Ölümü Şarkıları Hamdi Koç'un ilk romanı. Ancak ilk romandan beklenmeyecek bir cesaret ve ustalık sergileyerek içdünyanın gizli bölmelerini aralıyor. Anne-oğul ilişkisine, ya
Tek istediğim serbest kalmaktı. Serbest. Başka hiçbir şey değil. Sadece serbest. O zaman da söyledim. Dinlemediler. Benim suçum değildi. Dinleselerdi. Ben söyledim. Açıkça söyledim. Ben yokum, dedim, bırakıyorum, gidiyorum, beni unutun. Hayır. Yoluma çıktılar. Ölenler oldu. Benim suçum değildi. Gitmek isteyen birini tutamazsın. Tutmaya çalışmamalısın. Aslında adının bir önemi yok, ona Can deyin yeter. Kötü biri olduğu da söylenemez. Ancak terbiyesizlikten, adaletsizlikten pek hoşlanmıyor. İnsanların hatalar
"Güneşten ağır ağır gölgeye geçilir gibi, pek de anlamadan akşam olur gibi, ışıklı, neşeli bir yüzden kederlere geçti Aziz bey. Kederli bir mazisi oldu. Burnu havada, başı dikti hep. Başka türlü yaşamayı beceremediyse de, o gece, Haliç'in kirli sularına bakarken anladı ki hep öyle, burnu dik yaşadığını sanmış. Oysa şiddetle yanılmış. Ve yine anladı ki hayatı tümüyle bir yanılgıymış." Daha önce Taş-Kâğıt-Makas ve Evvelotel adlı öykü kitaplarını da yayımladığımız Ayfer Tunç'u geniş okur kitlelerine tanıtan
Ayşegül Genç, Kuğu Boynu'nda bir saatin kadranını esas alarak hayatın döngüsünü okurlarının kalplerini kanatacak bir hikayeye dönüştürüyor. Maden kazasında vefat eden babasının ardından İstanbul'a yerleşen Mualla, onu gözeten eski bir mühendis Atilla, antika bir saatin peşindeki Metin, duvarın içinden gelen tik taklar ve Bülent, Celalli saatçi ve akıp duran zaman romanın karakterleri. Her şey yarım kalırken, tamamlanıyor romanda. Her şey tamamlanırken bir şeyler eksiliyor. Kuğu Boynu Ayşegül Genç'in Ölü Ser
Tükendi
Mehmet Âkif, yaşadığı dönemin gerçek bir tercümanıdır. Çöküş sürecindeki Osmanlı Devleti'nin hakiki bir aydın kadrodan yoksun olduğunun farkında olarak pek çok vazifeyi üstlenmek mecburiyetindeydi. Onun şahsiyeti, sanatı, mütefekkir yönü, mücadele tarzı, uzun soluklu bir dergiye öncülük etmesi, sohbet ehli oluşu ve dahi insanlığı başlı başına ele alınması gereken hususlardır. Âkif, kültür emperyalizmi dâhil her tür emperyalizmle mücadelenin zorunluluğuyla yetinmez. Taassup, cehalet, taklitçilik, tembellik v
Okumanın Halleri, Sırma Köksal’ın kitap ve okuma ile ilgili denemelerinin bir toplamı. Bir anlamda kendi okuma listesini okurlarla paylaşan Sırma Köksal, kitabının gerekçesini şu sözlerle dile getiriyor: “Okurun elinde de silahlar vardır; unutmak, eksik hatırlamak, yanlış hatırlamak, başka okuduklarıyla harmanlayarak hatırlamak... Kendine verilenlerden kendi hikâyesini kurgulamak. Onun için aynı kitabın aynı yerlerini benzer nedenlerle sevmekten daha yakın bir tanışıklık yoktur dünyada. Okuma
Tükendi
Oxford, Paris, Beyrut Üçgeninde Bir Aşk ve Savaş Romanı! Hep Bir İç Savaştır Aşk! Bir Neden Arar Kendine... "Onu ağustosta muz tarlalarına götürecektim. Muz seslerini dinleyecekti. Nasıl sevineceğini, hayret edeceğini düşündükçe..." Ece Temelkuran, kalplerin yağmalandığı yerden anlatıyor hikâyesini; Ortadoğu'dan. Bizden alıp döküntülerini iade ettikleri hikâyelerimizi geri almak için...Aşklarımızı, acılarımızı, haysiyetimizi... Yağmalandıkça kapattığın kalbini aç şimdi. Çünkü bu senin hikâyen. Sen de Ort
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7