Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6
Londra’da icra edilen The Turks (Türkler) adlı bir sergi olmuştu. Serginin hazırlıkları için gelen İngiliz yöneticiye bir akşam yemeği verdik. İngiliz yönetici benim akademisyen kökenli oluşuma vurguyla; sultan şairlerle ilgili bir çalışmanız olduğunu okudum, bunu tam anlayamadım izah eder misiniz, dedi. Ben de, Osmanlı hanedanının güzel sanatlara ilgisini, özellikle de şiire yönelik eserlerini anlattım. Anlayamadı. Benim tekrarım üzerine; ne yani siz şimdi bana Kanuni Sultan Süleyman’ın kendi döneminde işi
Onun adını hiçbir tarih kitabında okumadınız. Oysa dünya tarihini değiştiren, Hitler’den daha zalim, Büyük İskender’den daha fazla savaş kazanmış en kanlı askeri komutan o. 110 trilyon askerden oluşan bir ordusu var. Anthony C. Winegard’ın isimlendirmesiyle “General Anofel”, yani başkomutan sivrisinek ve onun orduları, tarihin değişmesinde Büyük İskender, Napolyon, Hannibal ve Hitler’den çok daha büyük rol oynadı. Ona göre yeryüzünde sivrisinek diye bir canlı olmasaydı, bugün dünya bambaşka bir yer olacaktı
“Postmodernizm rüzgârının şiddetli esintisinde modernizm zaten sıklıkla eleştirilmekteyken Meral Özbek’in yazdıklarında yeni olan, modernitenin açtığı imkânları da gösterebilmesiydi. Böylelikle modernite havada süzülen, sadece kavramlarla bezenmiş bir mega kavram olmaktan çıkıp, yeniden yere, bizlerin dünyasına inmiş ve daha da önemlisi, ‘Kimin yaşamı?’ (öyle ise ‘Kimin sosyolojisi?’) sorusunu bir kez daha ve kuvvetle gündeme sokmuştu. İngiliz Kültürel Çalışmalar geleneğinden beslenen bu bakış kültu
Tükendi
İktisatçılar, kapitalizmin rahipleri. Eleştirirken bile yücelttikleri modern ekonominin yol açtığı insani tahribatı roman teşhir ediyor. Bilimlerin en hası romanbilimdir. Tabiat ve toplum bilimleri dünyanın ve toplumun “dış gerçekliğini” araştırırlar. Şeytanın doğrudan müdahil olduğu “iç gerçekliğin” esrarı ise şiir, hikâye ve romanlardadır. Fizik okuyarak dünyayı/evreni, toplumbilim okuyarak toplumu/insanlığı; her iki durumda da ötekini tanımaya çalışırız. Şiir/öykü/roman okuyarak da kendimizi tanırız. Ken
“Kalem işçisi” Edebiyatçı Yazar Sadık Koç bu kitapla şiir, hikaye, roman ve çeşitli kitaplar hakkında yapmış olduğu inceleme yazılarını bir araya getirdi. “Neo-epik şiir nedir?” sorusuna cevap da barındıran şiir incelemeleri bölümünde Türk şiirinin yönü, yönelimi konusunda işaretler bulabileceksiniz. Kitaplar ve çeşitli yazılar üzerinden batılılaşma; modernizim, Türk ve Rus Batılışaması karşılaştırılması ve “kültürel ikdar” tartışmaları konularını da bulabileceğiniz bu eserde “Su Katılmamış Rusluktan Evre
Bektaşilik 1826’da dönemin “zalim” padişahı tarafından yasaklandı. Adeta yok edilmek istenen Bektaşilik hakkında her türlü olumsuz görüş ileri sürüldü ve propagandalar yapıldı. Bektaşilik aleyhine yürütülen bu siyasetin başını ilmiye mensupları çekiyordu. 1871 yılında Harputlu Hoca İshak Efendi türlü iftira ve dedikodularla kaleme aldığı Kâşifü’l-Esrar adlı eserinde Bektaşiliği Hurufilikle özdeşleştirdi ve bu nâzenin yola saldırıları zirveye çıkardı. İktidar gücünün arkasında olmasının avantajıyla eser birk
Tükendi
İzleri okumak için bir “iz okuyucu”ya ihtiyaç var. İzleri emsal olarak okumak içinse, olayın “sanki içindeymiş gibi onu kavramaya ve yeniden yaşamaya çalışmak” lazım. Bu, “aklı gerilimde tutmak” demektir. Lakin bunun, kendi kültürel kodlarımız üzerinden düşünüldüğü takdirde, “metafizik gerilim şartı”yla sınanmasının da önü açıktır. Bu ehlinin yapacağı bir sınanmadır hiç şüphesiz. Biz kenardan bakmayı yeğleriz. Bir “kıyıadamı” olan feylesofun yaptığı gibi. Okur “okur”sa, daveti almış demektir. İzleri Temi
Hüseyin Nihâl Atsız’ın hayatı hakkında pek çok araştırma yapılmış, çokça yazı kaleme alınmıştır. Bu kitapta ise Olgun, Atsız’ın hayatı ve fikirlerinden ziyade aruz ölçülü şiirlerini konu alarak onun edebî tarafına ışık tutmaya çalışmış, tespit edebildiği her şiiri değerlendirmiş ve bu değerlendirme esnasında şaşkınlık ve hayranlığını gizleyemediğini ifade etmiştir. Çalışmasını iki bölüme ayırmış; birinci bölümde Atsız’ın şiiriyle Bâkî’nin şiirini mukayese etmiş, ikinci bölümde ise Atsız’ın tespit edilebilen
Türkiye gerçekliği için 1980 sonrası çok özel bir dönemdir. Postmodern yapılanmanın başlaması, farklı yönelişler, çoğulcu ve eklektik yapı, siyaset dünyasında yaşananlar, ekonominin yeni ivmeler kazanması, bilgisayar teknolojilerinin hayatımıza girmesi gibi birçok neden yeni bir nesil ve algının oluşumuna yön veren unsurlar olmuştur. Değişen her türlü değer gibi bu dönemde edebiyatın konuları, kurgusu, yapısı, anlatımı, dili, yazarı, okuru… değişmiştir. Bu tarihten günümüze kadar Türk tarihi ve kül
Tükendi
Kutsal Kitapların Kaynakları 1-2-3 Kitap Açıklaması Turan Dursun'un üzerinde yıllarca çalıştığı ve büyük önem verdiği, daha önce Kutsal Kitapların Kaynakları I, II, III adıyla üç kitap olarak yayımladığımız eserini, bu kez tek bir ciltte büyük boy olarak, yeniden gözden geçirilmiş ve dizin eklenmiş haliyle okuyucularımıza sunuyoruz. Cilt içerisinde yer alan birinci kitapta; Korku ve Efendi Baba Tanrı, ikinci kitapta; Peygamberlik, üçüncü kitapta; Mucize ve Gerçek konuları inceleniyor. Kutsal Kitapların
Tükendi
Sözlü iletişim ortamında vukû bulan dinleme alışkanlıklarından okuma pratiğine geçerken, bir dinleyiciden okura evrilen her okur, Kafka’nın ünlü hikâyesinin adı değiştirilerek söylenecek olursa artık yazının önündedir. Okuma tecrübesi içinde okur, başkası değil yalnızca kendisi için açılacak bir kapının önünde durur. Yine de okurun yazı önünde olmaklığı vurgusu, bir metni anlama ve yorumlama tarihinde Platon’dan Derrida’ya değin süregelen yazı/ses karşıtlığında yazıyı merkeze alan bir tavır olarak görülmeme
Tükendi
Edebiyatımızda Hz. Peygamber’i konu alan birçok edebî tür bulunmaktadır ve bunlardan en rağbet göreni mevlid olmuştur. Peygamber sevgisinin bir tezahürü olan mevlid, zaman içinde ümmetin bütün hayatını kuşatmış, doğumdan ölüme yaşantısının vazgeçilmez bir unsuru olmuştur. Peygamberine aşk ile bağlı olan ve bunu “Kitâb-ı Meşâhid-i Mevlid-i Ahmedî” adlı eseriyle dile getiren Ali Dede Bosnevî, Hz. Peygamber’e olan sevgisini ehl-i beytin sevgisi ile taçlandırmış ve bu sevgiyi ümmet için gerekli görmüşt
Tükendi
Türkiye ne mazisinden ne de üç yüz yıla yakın benimsemiş olduğu Batı değerlerinden ve medeniyetinden vazgeçebilir. Bir harmanlanmaya, senteze ulaşmak lâzımdır. Türkiye toplumunun kaotik sosyal yasamı, özellikle aydınının fikri buhranı, bu sentezi gerçekleştiremeyişinden ileri gelir. Tanpınar, bu sentezin nasıl olması gerektiğini eserlerinde kimi zaman doğrudan kimi zaman da kahramanların ağzından dolaylı olarak açıklamaktadır. Tanpınar, maziyi inkâr etmeden onu faydalı bir terkip ve kıymetli bir kaynak
Tükendi
Günümüzde Ermeni Meselesi, tarihi gerçeklerin çarpıtılması, göz ardı edilmesi ve siyasal bir araç olarak kullanılması dolayısıyla maalesef geniş bir sahaya yayılmıştır. 3 Mart 1878’de imzalanan Ayastefanos Antlaşması’nın 16. ve sonra onun yerine konan 13 Temmuz 1878 tarihli Berlin Antlaşması’nın 61. Maddesi ile ilk kez uluslararası arenaya çıkartılan sorun önce Osmanlı Devleti sonrasında ise Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı emperyalizmin önemli bir kartı olarak kullanılmıştır. Başlangıçta İngiltere, Fransa
Tükendi
"Bu eser, uzun bir süredir türünün klasikleri arasında sayılmakta ve “Encyclopedia Brittanica”da Heine hakkında yazılan bir makalede bu eserden “Heine’nin en iyi ve en özgün iki yazısından bir tanesi” olarak bahsedilmektedir. Romantik Ekol” aslında, Fransızları, Alman edebiyatının çok ilgi çekici ve önemli bir dönemi hakkında bilgilendirmek için Fransa’da yazılmış ve yine Fransa’da basılmıştır. Almanya ve Almanya edebiyatının özelliklerini ve tuhaflıklarının çoğunu yalnızca yüzeysel olarak bilen yabancı bir
Tükendi
Hacı Sâlihzâde Halil Hâcibî tarafından kaleme alınan Şerh-i Yûsuf u Zelîhâ, Fars şiirinin son büyük üstadı kabul edilen Molla Câmî’nin Yûsuf u Zelîhâ mesnevisinin mensur şerhidir. Eser, çift kahramanlı aşk mesnevisine yapılmış bir şerh olması itibarıyla genel olarak dinî-tasavvufî, öğretici metinlere yahut sözlüklere yapılan şerhlerin yoğunlukta olduğu klasik şerh geleneği içerisinde önemli bir yere sahiptir.Bu çalışma esas olarak şerh ve şerh edebiyatı hakkında bilgiler ihtiva eden giriş bölümü ile “Yusuf
Tükendi
Göksel Aymaz, Bir Ulu Irmak'ta, hem sanat yapıtı üretiminde hem de sanat yapıtı üreticisi olarak sanatçının üretiminde toplumsal koşulların belirleyici rolünü incelemiş ve örnek olarak da Memleketimden İnsan Manzaraları ile bu yapıtın üreticisi Nâzım Hikmet’i seçmiştir."Dr. Göksel Aymaz, sanat ürününün, çoklarınca ileri sürüldüğünce, göklerde, bulutların arasındaymış gibi görünse de, oralara, sanatçının da bizim de yaşadığımız reel hayattan çıktığını söylüyor. Ama, sanatçının aracılığı ile. Y
Tükendi
Bu ülkede ahmaklaşma, kitlelerin en büyük özgürlüğüdür.Yeni Orta Çağ düzeninde ahmaklaşmanın anahtarı okumaktır.Sadece çok satan kitaplarla değil, aynı zamanda ağır ilan edilen kitaplarla…Gözleri kör eden sosyolojiyle, hipnotize eden ve mistisizm saçan romanlarla, anlatan değil anlatmayan felsefeyle…Bir iletme ve anlatma aracı olarak değil iletmeme, saklama, gösterdiği şeyle arasına duvar örme aracı olarak kullanılan dille…Yeni Orta Çağ’da topluma enjekte edilen edebiyat ve felsefe akıl değil akılsızlık üre
Tükendi
Meşâhidü’l-esrâr İbnü’l-Arabî’nin yirmili yaşlarında iken Endülüs’te başlayan yazı hayatının ilk örnekleri arasındadır. Bu eserde İbnü’l-Arabî gerçeklikle doğrudan karşılaşan ve onunla söyleşmelerini aktaran bir şahit olarak karşımıza çıkar. Dilin gündelik işleyişini bozan, değindiği konulara ilişkin yerleşik anlatımların dışına çıkan, zıtları bir araya getirerek farklı bir varlık durumunu ve gerçeklik kavrayışını ortaya koyan Meşâhidü’l-esrâr kaleme döküldüğünden itibaren ilgi çekmiş, özenle çoğaltılmış ve
"Klasikleri" neden okuruz? Hem edebi hem de kişisel olarak farklı geleneklerden gelen yazarların neredeyse yüzyıllar boyu denilebilecek uzun bir tarihsel aralıkta ortaya çıkmış eserleri neden "klasik" başlığı altında toplanır? Klasik romanların kahramanları neden kitap sayfalarından taşar ve etkisi kuşaklar boyu sürecek, ilham verici toplumsal figürler olarak ölümsüzleşir? Klasik metinlerle tek yönlü bir ilişki kurarak nitel bir incelemeye yönelmek yerine metinlerin kültüre, kültürün şekillenmesine asli kat
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6