Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
2021 yılı, Türkiye ile Almanya arasında iş göçü anlaşmasının imzalanmasının 60’ncı yıldönümü. Yani Türklerin Almanya’ya göç edişlerinin 60 yılını geride bırakıyoruz. Aradan geçen 60 yıl içinde Türkler, bugün 2.8 milyonu aşan sayıları ile Almanya’da yaşayan yabancılar arasında Avrupa Birliği dışından gelen en büyük göçmen gurubunu oluşturmaktadır. 1960’larda ünlü yazar Max Frisch’in “İş gücü istenmişti, insanlar geldi” sözünden de anlaşılacağı üzere Alman’ların sadece işçi ve iş gücü beklerken yabancı bir in
Tükendi
Bu kitapta ele aldığım konular sanat ile felsefe arasındaki sınır aralığından devşirilmiştir. Heykel, müzik ve drama gibi oldukça değişik sanat dallarında büyüklüğünü kanıtlamış Rodin, Wagner ve Maeterlinck gibi üç sanatçıyı ve birbirlerinden oldukça farklı ve epey tipik üç düşünürü, Tolstoy, Hegel ve Nietzsche’yi seçtim. Bu insanların hepsi sanat hakkında çok şey söyledi; özel konuları irdeleyip genel kuramlar geliştirdiler. Bu kuramların çoğu hayali, dayanıksız ve acemicedir. Kayda değer düşünceler
Elbette değişeceğiz, değişmek zorundayız da; ancak bozulmamalıyız! Eğer üretmeden tüketiyorsak, bozuluyoruz. Bunu hayatın neresine koyarsanız koyun öyledir. Ben bunu Çerkesliğe koymayı, Çerkesliğe kafa yormayı ve evet değişerek ama Çerkes kalarak mücadele vermeyi anlatıyorum. Tarihler değişiyor, nesiller ve araçlar değişiyor, doğrular ve yöntemler değişiyor; biz de değişmeliyiz. Burada önemli olan, bu değişimi Çerkes kalarak yapabilmek. Ben buna: "Geleceği örgütlemek" diyorum. Diyorum ki; gelin değişeli
Tükendi
Elinizdeki eser için söylenebilecek ilk şey Lev Şestov’un Hamlet, Brutus, Coriolanus, Kral Lear, Macbeth gibi Shakespeare kahramanları ile izini sürmeye başladığı hakikat arayışında kendi yolunu aradığıdır. Brandes sadece bir bahane, aracıdır. Dikkatli okuyucu Şestov’un esas olarak Brandes ile ilgilenmediğini, Kant’çı koşulsuz buyruk sancağı altında bilimsel dünya görüşünün karşısında varoluşsal anlam bağlamında eleştirel bir arayış içerisinde olduğunu görecektir. Zira düşünür eserini Nietzche’nin “Avare ok
Duyma ve anlama cehdinin sürgünü bu yazılar, bu kitap. Duydum ve ne anladımsa duyduklarımdan, onları yazdım. Yazmasam da olurdu. Ama yazdım. Çünkü kendimi de duymak ve anlamak istedim. Bilmek istedim. Çünkü yazmak hem duymak hem düşünmekle özdeş bende. Döngüsel bir eylemlilik ve oluş hali yani. Hasılı: Duydum. Düşündüm. Yazdım. Yazdım; çünkü ses vermem gerekti yoldaşlarıma, seslemem ve sesle-n-mem. Çünkü ‘çıkmaz’dayım; ‘şiir çıkmazı’nda. Yani, hayatta…
Tarot kaderi okumaz, baştan yazar. Bu yüzden Tarot okuyucu değil, yazardır. “Tarot” yazısız bir kitaptır. Kadim öğretilerin hatta mitolojik yolculukların sembolik bir ifadesidir. Fal ya da kehanetten ibaret bir araç değildir. Batı ezoterizminin en önemli sembolik formlarından biridir. Bu kitap falla değil, sayısız olasılıkla dolu kaderleri okuyabilmeniz için lazım gelen alfabeyle tanıştıracak sizi. 22+56 kart insana kim olduğunu anlaması yolunda ipucu verir. Hayatımız boyunca çeşitli deneyimlerden geçerek i
“Dünyanın anlamını bilmeden dünyada yaşamak, büyük bir kütüphanede kitaplara dokunmadan dolaşmaya benzer.” - Manly P. Hall Okültistlerden casuslara uzanan bilgi birikimi, James Bond romanlarındaki mistik emperyalizme hangi semboller ve kavramlar üzerinden dönüştü? Bedendeki tanrılardan gökyüzündeki havarilere, Dan Brown’ın Da Vinci Şifresi’ne astrolojik veya astroteolojik bir yaklaşım mümkün mü? Sherlock Holmes’ün yaratıcısı Arthur Conan Doyle ile tüm zamanların en gizemli figürlerinden Aleister Crowley’nin
Seçkin edebiyat kuramcısı Terry Eagleton, bu büyüleyici çalışmasında Batı kültüründeki trajedinin nüanslarını araştırıyor. Trajedinin insanlık durumu üzerine bir tefekkür olarak değil, uygarlıkların kendilerini kuşatan çatışmalarla mücadele ettiği siyasal katılım anlarında ortaya çıktığını iddia eden Eagleton, trajedinin insan deneyimi ve kültürü için temel olduğunu gösteriyor. Nietzsche, Walter Benjamin ve Slavoj Žižek'in yanı sıra Sophokles, Aiskhülos, Shakespeare ve Ibsen gibi pek çok önemli yazar ve dü
Eleştirisel ve Çevirisel Yeniden-Yaratım. Okuma ediminin başlamasıyla birlikte belli bir dil dizgesi içinde yaratılmış metni bütün düzeylerde, bütün düzeylerin bütün katmanlarında sökme, ayrıştırma, parçalama, yıkma ve yıkarak anlam üretme eylemi başlar. Bu eylem, ilginçtir, daha başlar başlamaz, hem yıkana hem de yıkılana haz verir: Yıkan bir çözümleme-yorumlama oyunu kurduğu için, yıkılan da kendisiyle çözümleme-yorumlama oyunu oynandığı için haz duyar. Yıkma çabasıyla birlikte, çözümlenen-yorumlanan metn
Dünyanın her yerinde başkalaşan metaforlar eşliğinde ortaya çıkan şeytan imgesi, su götürmez biçimde insanın hikâyesini hem geriye doğru hem de ileriye doğru anlamlandırır. Zaten onun bu saydam, kaygan, ele avuca gelmez hüviyeti, katı aklın acımasız değirmeninden bile sağ kurtulmasını sağlamamış mıdır? Mitolojide, ilkel inançlarda kendinden menkul bir karanlığı temsil eden şeytan, semavi dinlerde Tanrı’nın her şeyi kuşatan kudretine boyun eğen bir imtihan figürüne dönüşür. Modern dönemdeyse insan ve toplum
“Bu küçük kitapta niyetim, olabildiğince çok noktada ne düşündüğümü söylemek. Bu da, çok az kişinin söylemeyi göze alabileceği birtakım sözler söyleyeceğim anlamına geliyor.” Modernist şiirin kurucu isimlerinden Ezra Pound’un kültür ve uygarlık kavramlarını merkeze aldığı deneme ve eleştirilerini içeren bu kitap, Pound’un şiir evrenini anlamak için yol gösterici bir harita sunuyor. Pound bu metinde, kültürü ve ilişkili olduğu bütün alanları kapsayan aforizmalarla bezeli bir yorum denemesinde bulunuyor. Kült
“Bir roman nasıl oluşturulur, iyi bir soru ama roman ne için ve neden oluşturulur diye sorulması daha doğru olur. Bir roman ne için veya neden oluşturulur? Romancı olmak için. İyi de ne için romancı olunur? Okura dönüşmek, kişinin okurla bir olmasını sağlamak için. Ve kişi ancak ve ancak hem romancı hem de romanın okuru olduğunda her ikisi birden radikal yalnızlıklarından kurtulmayı başarabilir. Bir olmayı başarır başarmaz da güncellenir ve güncellenerek ebedileşirler.”
Suriye’de henüz barış hâkim. İtalya’nın Şam Büyükelçiliği’ne zeytinyağıyla dolu bir fıçı getiriliyor, fıçının içinde bir kardinalin cesedi var. Vaka komiser Barudi’ye veriliyor Roma’dan ona yardım etmesi için gönderilen meslektaşı Mancini arkadaşı oluyor. Kardinal hangi gizli misyondaydı? Kardinal, kendisini İsa’ya dayandıran Müslüman Dağ Azizi ile nasıl bir ilişki içerisindeydi? İki komiser soruşturmalar sırasında silahlı İslamcıların eline düşüyor. Rafik Schami’nin yeni romanı inanış, aşk, batıl inanç ve
Tükendi
Aykut Tuzcu; derin bilgi sahibi, fikir üreten, yüksek kavrama ve analiz becerilerine sahip, yaşadığı topluma değer katan gerçek bir entelektüeldi. Yaşadığı kenti, onu çevreleyen bölgeyi ve dünyayı çok yakından takip eden, yerli ve yabancı basını dikkatle izleyen, çevresinde olanları bu derinlikle analiz ederek okurlarına aktarmayı bilen gerçek bir gazeteciydi. Yaşamının özü, baba mesleği gazeteciliğin ruhunu sürdürmekti. Bölgenin koşullarını dünya ile bütünleştiren yorumları, yıllarca gazetesindeki kö
“SENİN DE FİKİRLERİN TIPKI GİYSİLERİN GİBİ BAŞKALARI TARAFINDAN ÜRETİLMİŞ.” Yarı otobiyografik bir eser sayılan Martin Eden, Jack London’ın yarattığı en gerçekçi ve otantik karakterlerdendir. Martin bizden biridir; tanıdıktır, kardeştir, arkadaştır, işçidir. Ömrü mücadeleyle geçmiş, sokaklarda yani gerçeğin ta kendisinden öğrenmiş hayatı. Martin, âşık olduğu burjuva kadını ve onun elit çevresini etkilemek için takıntılı sayılabilecek bir azimle kendini entelektüel anlamda geliştiren ve meşhur bir yazar olma
Tükendi
Okuma kültürünün topluma kazandırılması, güçlü bir eğitim sistemi, iyi kütüphaneler ve toplumsal bir bilinç ile mümkün olabilir. Bu bilinci kazandıracak en etkili araçlardan biri edebiyattır. Sözü, duyguyu ve düşünceyi kullanması ile geçmişten bugüne kültür aktarımının en yüce araçlarından biri olan edebiyatın toplumu yönlendirici bir gücü vardır. Hem edebiyatın bu etkileyici gücünü okuma kültürü
Gölgeli Işıklar kitabı, başta Alevi asimilasyonunu konu almış, On İki İmam’dan günümüze kadar olan Aleviliği ve Alevilik sürecini kaynaklar göstererek açıklamıştır. Anadolu Aleviliği, Caferilik, Şia, Kızılbaşlık kavramları arasındaki itikadî ve ibadet farklılıklarına değinilmiş, Alevi Nusayri itikadının ne demek olduğu üzerinde örnekler vererek gelecek nesilleri de doğru bilgilenlendirmek amaç edinilmiştir. Kamuoyunda, sosyal medyada ve bazı Alevilikle ilgili kitaplarda yanlış bilgilendirme yapıldığı kimi A
Tükendi
"Hayat ve Ölüm (30.yılında şiiri ve yazısıyla Ahmet Erhan, Kül Sanat,2006) daha çok Ahmet Erhan’ın (8 Şubat 1958-4 Ağustos 2014) kitapları üstünden ilerlemeye çalışan bir değerlendirmenin oluşturduğu yazılar toplamıydı. Kitapta Ahmet Erhan’ın devrimci sarhoşluğu gibi genelle ilişkilendirilmesi mümkün bir yazı olsa da daha çok yayımlandıkları dönemde tek tek kitapların değerlendirme konusu yapılması ve onlar üzerinden ilerlenmesinden dolayı en azından benim için başka yazıları zorunlu hale getirdiğini söyley
Tükendi
“Göklerde dolaşan şeyle bir damla suda olup biten her şey aynı kanunlara boyun eğer.” Bu nedenledir ki yazarımız termitler ve arılardan sonra karıncalarla ilgili de detaylı bir kitap kaleme almış. Maurice Maeterlinck diyor ki: “Karınca konusunda bu topraklar üzerinde herhangi diğer konularda olduğu gibi, her şeyi bildiğimizi sanarak aslında hiçbir şey bilmiyoruz ve öğrendiğimiz az bir şey bize öğrenilecek tüm şeyleri gösteriyor.”
Tükendi
Kadim toprak olan Anadolu’da hüküm sürmüş olan medeniyetler, öyle kişiler yetiştirmiştir ki onlar fikirleriyle insanlığa ışık saçmış, yaşayışlarıyla da insanlara örnek olmuşlardır. Anadolu’da yaşamış bu kişilerin arasında kimler yok ki… Aristoteles’ten Eflatun’a, Pisagor’dan Romen Diyojen’e, Seyyid Nesimi‘den Mevlana’ya, Hacı Bektaş’ı Veli’den Şeyh Bedreddîn’e, Namık Kemâl’den Mustafa Kemal’e kadar yüzlercesini sayabiliriz... Bu kitap 1358-1420 tarihleri arasında yaşamış, Şeyh Bedreddîn’in yaşamından, fikir
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4