Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Bu dünyanın kokusu çıktı! Gönül rahatlığıyla ?burnunuzun dikine" gidebilesiniz diye hazırlanan Kokular Kitabı'nın Parfümler'e odaklanan bu yeni cildinde, koku dünyasının görünen yüzündeki hülyalı ifadelerin perde arkasına tanık olacaksınız. Hazır olun, beklentilerinizden farklı şeylerle karşılaşabilirsiniz. Sert bilimsel gerçekle yumuşak hayallerin tam ortasında bir yerde ayağı kaymadan durmaya çalışarak, Shalimar'dan cK One'a, Grasse'taki yasemin tarlalarından koku moleküllerine uzanan şaşırtıcı bir yo
Safahat’ın Yankıları üç ana bölümden oluşuyor: Giriş, Safahat’ın Yankıları ve Son Sözler. Giriş bölümünde kısaca Akif’in hayatının dönüm noktaları ile toplumsal hayatı derinden etkileyen tarihsel olaylar hatırlatılıyor, dönemin şiir ve edebiyat ortamı ve Akif’in şiir serüveni ele alınıyor. Safahat’ın Yankıları başlıklı ikinci bölüm, kitabın bel kemiğini oluşturuyor. Bu bölümde hakkında çıkan yazılara toplu bir bakış ve değerlendirmeden sonra Safahat’ın ilk kitabından (1911) başlayarak altıncı kitap Asım’
Tükendi
Yunus Emre’nin Şehirleri Yunus Emre, bütün bir Anadolu’yu sevgiyle mayalamış bir ruh kahramanıdır. Milletimiz de ona duyduğu sevgiyi somutlaştırmak için Eskişehir’den Karaman’a, Aksaray’dan Erzurum’a, Isparta’dan Ordu’ya pek çok yerde adına makam dediğimiz türbeler inşa etmiştir. Bu şehirlerin her biri önemlidir. Zira hepsi onun şehirleridir. Her birinde Yunus’tan bir iz, bir hatıra mevcuttur. İşte bu kitap, bu şehirlerin hikâyelerini anlatmayı amaçlıyor. Derdimiz Yunus Emre’yi şu veya bu şehre ait gö
BİNDİK BİR ALÂMETE... EDEBİYATIMIZDA OTOMOBİL FİGÜRÜNÜN BELİRİŞİ Otomobil, yaşayışımızı kökünden değiştiren büyük icatlardan biri… Hayatımızı altüst ederken hayâllerimizi, düşlerimizi, duygularımızı ve bunların kendini ifade alanı olan edebiyatı da derinden etkiledi. Elinizdeki kitap, topraklarımıza girişinden itibaren otomobilin bir figür olarak edebiyatta kendine yer açışını takip ederken, insanımızı nasıl da geri dönülmez bir şekilde kendine bağladığını göstermeye çalışıyor. Ana malzeme yine kişioğl
Yahya Kemal Beyatlı’yı şairliği ile tanıyoruz. “Lale Devri” kavramını ilk kullanan, Türkiye Türkçülüğünün başlangıcını 1071 Malazgirt Savaşı olarak belirleyen bir tarihçi olduğu ise fazla bilinmez. Oysa tarihçi yönü pek çok şiirine yansımıştır. “Sessiz Gemi” Nazım Hikmet’in annesi Celile Hanım’ın peşinde adaya yapılan gemi yolculukları kadar 1903’te Abdülhamit yönetiminden gemi ile Paris’e kaçışından da izler taşır. Genç yaşında yaptığı bu yolculuğun ilerde diplomat olmasına etkisi büyüktür. Ne de olsa yeni
Rahmetli muallim Mahir İz, İstiklal Marşı şâirimiz Âkif merhum için "Çelik karakterli içtimâî mürşidimiz" der ve Âkif hakkında tanıklığa dayalı pek veciz ve çok yerinde özgün bir kimlik tarifi yapar. Bu kitap, ümmetin tarihini fikren, coğrafyasını fiilen görüp mü'min yüreği ve ferâsetiyle, san'atkar fesahatiyle değerlendiren, hayatı şiirle dile getirip izlettiren Mehmed Âkif'in "içtimâî mürşid"liğini kavramak ve "İstiklâl Marşı ve Mehmed Âkif Yılı"nın ürün bereketine mütevazi bir katkıda bulunmak amacıyla
Uzunca bir süredir bir edebiyat dergisindeki yazı serisini merakla izliyorum. Kalabalık Cadde’den söz ediyorum ve orada titizlikle edebiyat tarihimizi sabırla kazan Taner Ay’ın “Unutulmuş Yazarlar“ başlıklı “hatırlatmalarından”. Kültür tarihi ancak Taner Ay gibi “kazıcılar” (benim için “defineciler”) ile derinleşebilir, anlam kazanabilir ve en önemlisi, sosyal tarihle buluşabilir. Taner Ay’ın yazı dizisinde akademik bir nesnellik veya yazar ile arasına mesafe koyma gibi bir kaygısı yok, bu da yazıları çok d
Tükendi
“Şiir kelimelerle yazılmaz.” demiş bir keresinde, Valéry. Doğrudur, imgeler kelimelerin ardına sığınır. Orada neşe ve kederi saklar şiir. Umudu ve umutsuzluğu; hayatı ve ölümü… Hayatı anlamamak kalbimizde bir yaradır. Hayatı ve elbette insanı… Şiir, insanın en saklı rüyası… Rüyalarla şiirin karıştığı dehlizlerde içimiz çoğu zaman terk edilmiş bir şehir… Bu kitapta şairlerin iç dünyasının kapılarını aralayacak ve imgelerin şaşırtıcı hamlelerini keşfedeceksiniz. 1950 sonrası şiirimizde adından çokça söz ettir
“Ümidim, artık okulda okumayanların, hiç okul okumamış olanların, keza üniversite sırasında benim neslimden çoğu kişinin çektiği dertleri çekenlerin ‘zevk alarak ve yararlanarak’ okuyabilecekleri bir ders kitabı ortaya koymak.” Okumanın Alfabesi’nin girişinde bunları söyleyen Ezra Pound, ders kitabı olarak tanımladığı bu metinde şiire odaklanıyor. Dilin, edebiyatın ve şiirin “ne” olduğu sorusuyla başlayıp bir dizi “nasıl” sorusuyla devam ediyor: Şiire nasıl yaklaşılır? Şiir nasıl yorumlanır? İyi şiir nasıl
Sevgili Banu Noyan’la birkaç kez çalışma fırsatı buldum ve çok mutlu oldum. Banu Noyan ne istediğini bilen, bunu yaptırtmakta hiç güçlük çekmeyen, çalışılması ve anlaşması çok kolay bir insandır. Kitabının bu işte çalışanların tümüne yararlı olacağına inanıyorum. Kitabın hayırlı olsun. Haldun Dormen Sevgili Kızım Banu; Her şeyin üstesinden geldin ve geliyorsun, gururumsun. Ama… "Biraz Söz Dinle". Başarından eminim. Sevgilerimle. Yıldırım Mayruk Banu’cuğumda gördüğüm en önemli özellik yaptığı, başla
Tükendi
Elinizdeki kitap, yirminci yüzyıla kadar felsefe tarihinde çok da önemsenmeyen, kenarda bırakılan hadise meselesine derin bir yaklaşım sunar. Beklenmedik bir şekilde ortaya çıkan, âniden başa gelen, vukuundan sonra farkına vardığımız, öznelliğin tahakküm edemediği, bizi sarsan ve dünyamızı yeni baştan kuran hadiseler… Geçmişte genellikle nesne veya olgu kategorilerinde düşünülmüş ve bu şekilde kendilerine özgü fenomenlikleri yok sayılmıştır. Son yüzyılda Nietzsche ile başlayarak birçok düşünürün elinde çağd
Tükendi
Kanallar açmak Montrö’yü deler mi? Montrö’den milyarlarca dolar kazanmak mümkün mü? Boğazlarımızdan geçen gemilerin yükleri arttı mı? Montrö, Türkiye’nin yumuşak karnı mı? Montrö, boğazların tapusu mu? Montrö, boğazların kilidi mi? Montrö kalkarsa ne olur? Boğazlar ve İstanbul elden mi çıkar? Montrö’nün feshi ya da değiştirilmesi sadece Türkiye’nin mi elinde? Gemilerin geçişine izin verip vermemek Türkiye’nin yetkisinde mi? Yunanistan, gemilerin geçişine izin vermeyebilir mi? Yunanistan, Montrö’nü
Tükendi
Çingene tarih boyunca ya lanetlenen ya da arzulanan bir hayatın sembolüdür. İki anlamda da ilgi çekmesiyle sanatın önemli bir malzemesi haline gelmiştir. Şehirleşmenin ve yerleşik hayatın bir değer olarak yüceltildiği tabiatın kaybının hissedilmediği dönemlerde yersizlik ve yurtsuzluk hayatta kalma mücadelesi onların tekinsiz ve kötücül algılanmasına sebep olmuş ve Çingene hiciv için önemli bir malzeme olarak görülmüştür. Çalışmalardan öyle anlaşılıyor ki edebiyat başta olmak üzere resim müzik gibi diğer gü
Metin odaklı eleştiri kuramının Türkçedeki ilk temel yapıtlarından biri olan Yazınsal Metin Üstüne Araştırmalar gözden geçirilmiş baskısıyla kırk beş yıl sonra yeniden okur karşısında... Geleneksel Eleştiriden Yapı Kavramına – Yazınsal Göstergebilim ve Yazınsallık Sorunları – Metinsel Çözümleme ve Okuma Birimleri – Yazınsal Metinde Dil ve Çoğulanlamlama – Yazınsal Metinde Dış Gerçeği Arama Yüzeyselliği çevresinde biçimlenen çalışma göstergebilim terimleri açısından da yenilendi. "Özyaşamdan kayn
Tükendi
Üç kıtada hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu’nun idari sistemi, Sokullu Mehmet Paşa’nın vefatıyla birlikte sarsılmış ve devlet bir duraklama dönemine girmiştir. 17 Yüzyılın ilk yarısında çocuk yaşta dört padişahın tahta çıkması, diğer padişahların da ehliyetsiz olmaları haremin iktidarı etkilemesini kolaylaştırmıştır. Bu dönemde padişahların saltanatlarını, savaş meydanlarındaki kahramanlıkları değil annelerinin haremden yürüttüğü siyasi entrikaları belirlemektedir. Neredeyse yüz yıla süren haremdeki iktidar
Haluk Oral, Doğan Hızlan’ın yerinde benzetmesiyle, bir “edebiyat arkeoloğu”: Kitapların derin tarihini kazıyor, severek, şaşırarak, öfkelenerek, hayıflanarak okuyacağımız hikâyelerini anlatıyor bize. “Bizim okuyup da geçtiğimiz, sadece bir şiir, bir öykü olarak baktığımız metnin ardındaki gizler, yazılma nedenleri, esin kaynakları onun araştırma alanıdır.” Özdemir Asaf’ın “Lavinia”sı, Nâzım Hikmet’in “Kurtuluş Savaşı Destanı”, Ahmed Arif’in Hasretinden Prangalar Eskittim’i, Melih Cevdet’in Garip’ten ayrıldı
Haluk Oral, Doğan Hızlan’ın yerinde benzetmesiyle, bir “edebiyat arkeoloğu”: Kitapların derin tarihini kazıyor, severek, şaşırarak, öfkelenerek, hayıflanarak okuyacağımız hikâyelerini anlatıyor bize. “Bizim okuyup da geçtiğimiz, sadece bir şiir, bir öykü olarak baktığımız metnin ardındaki gizler, yazılma nedenleri, esin kaynakları onun araştırma alanıdır.” Özdemir Asaf’ın “Lavinia”sı, Nâzım Hikmet’in “Kurtuluş Savaşı Destanı”, Ahmed Arif’in Hasretinden Prangalar Eskittim’i, Melih Cevdet’in Garip’ten ayrıldı
şiir/yorum dünya üzerinden gelip geçerken insanın tekinin macerasını şiir türündeki eserlerden hareketle anlama/yorumlama gayretiyle meydana geldi. Bir yanıyla okuyarak dünya içerisinde var olma ve yeni anlam alanlarına ulaşma çabası diğer yanıyla yazarak bu anlamı görünür kılma gayreti böylesi bir çalışmanın merkezini oluşturdu. Kitapta; farklı zamanlarda yazılmış ancak aynı gayenin etrafında, kimi zaman akademik kimi zaman da popüler dergilerde yer bulmuş yazılarla “şiir”ler “yorum”lanıyor. Rec
Tükendi
Edebiyat, yaşamak gailesiyle uğraşan insan hayatına değer katar. İnsanın hallerinden yola çıkarak insanlığın hallerini anlamamızı sağlar. Bunu yaparken malzemesi dildir. Dilin zenginleşmesi, anlatım gücünün yükselmesi, nesilden nesile aktarılması edebiyat sayesinde olur. Büyük yazarlar, büyük anlatılar bu dünyada var olmamızın değerli olduğunu, bizim değerli olduğumuzu anlatırken, ne kadar karmaşık bir varlık olduğumuzu da söyler. Yeryüzünde bulunma nedenimiz olan Tanrı buyrukları ve edebiyat insanlığın yaş
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2