Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 420-440 / Aktif Sayfa : 22
Osmanlı, gücünün doruğundayken Rus, İngiliz ve Fransız elçileri yüklü hediyelerle İstanbul'a gelirler, kendi çıkarları doğrultusunda lobi yapmaları için vezirleri ikna etmeye çalışırlardı. Meselâ, o dönemde henüz tarih sahnesine çıkmamış olan Ruslar sadrazamlara ve vezirlerin her birine paha biçilmez kürkler getirirlerdi. Osmanlı memurları da, devlet kademelerinde yükselebilmek için vezirlerden birinin koltuğunun altına sığınmaya çalışırdı. GERİLEME DÖNEMİNDE HER ŞEY DEĞİŞTİ. Gerek sadraza
Tükendi
Tarih boyunca türk sözcüğü hangi anlamları yüklenmiştir. Roma hun imparatoru attila'nın elinden nasıl kurtuldu? Malazgirt zaferi dünya tarihinin yönünü nasıl değiştirdi? Türkler islam dünyasını bizans'ın elinden nasıl kurtardı? Haçlılar istanbulu neden yaktı? Tarihin gelmiş geçmiş en büyük deniz kaşifi olan türk kimdir? Papalık kendine nasıl gelir sağlıyordu?
Tükendi
İmparatorluklar çağından ulus-devlete geçiş süreciyle birlikte çalışan kesim tarihin bir konusu olarak nasıl değerlendirilmeli? Sonraki dönemlerde devlet destekli kalkınma çabaları, popülist milliyetçilikler ve egemen otoriter rejimler nasıl bir benzerlik gösterdi? İşçiler ve çiftçiler emperyalizme karşı nasıl direndiler? Modern Ortadoğu'da İşçiler ve Çiftçiler'de Joel Beinin, 18. Yüzyılın ortasından başlayarak Osmanlı İmparatorluğu ve onun devamı niteliğindeki Müslüman çoğunluğa sahip Balkanlar, Türkiye,
Tarihte Usul aslında tarihçilikte yaratıcılığı öğrenme yollarını gösterir bize. Bu yöntemleri Zeki Velidi Togan İstanbul Üniversitesi'ndeki derslerinde (1929-32 ve 1939'dan sonra) ele almış ve 1950'de yayımlamıştır. Alanında Türkçe yazılmış ilk ve en yetkin eser olma özelliğini koruyan Tarihte Usul, öğrencileri ve okuyucuları uluslararası düzeyde orijinal eser ortaya çıkarmanın gerekliliği ve önemi konusunda yüreklendirmekte ve yönlendirmektedir. Bu eserde, tarih araştırmalarına başlarken yaratıcılık ("ya
Attaleiatèsin Tarihi, 1034 yılının olaylarıyla anlatımına başlar ve 1080 yılına kadar gerçekleşen gelişmeleri anlatır. Dolayısiyle, I. Alexios Komnènosun, kendisine pek değer veren İmparator Nikèphoros Botaneiatèsi devirip onun yerine geçmesinden az öncesine gelmişken, anlatımına son verir. Kitabın yazımına Botaneiatès döneminde başlandığı, yapıtın ona ithaf edilmesinden ve başta bu hükümdara medhiye türünde bir parçaya yer verilmesinden anlaşılıyor. Botaneiatèsin yazarımızı pek el üstünde tuttuğu; ona sıra
Tükendi
19. yüzyılda başlayan milliyetçilik akımları, Yahudilerin büyük acılar çekmesine neden olmuştu. Milyonlarca Yahudi, Avrupa`daki vahşetten kaçarak başka ülkelere sığınırken önemli bir kısmı da Doğu`ya sığındı. Peki, bu insanlar neden Doğu`ya kaçtılar? Avrupalıların kendilerinden saymadıkları ve “hasta” kabul ettikleri Osmanlı Devleti Yahudilere nasıl yaklaşıyordu? Ülkemizde Yahudiler üzerine yayınlanan çalışmalar genellikle Filistin meselesine odaklanmıştır. Bu titiz çalışmanın yazarı Tarih Profesörü Ali Ar
Tükendi
Şurası bir gerçektir ki, herkes fıkra anlatamaz, ibretli ve hikmetli sözler söylemek, kulaklara küpe hazırlamak, insanları hem güldürmek hem düşündürmek için keskin zekâ kadar, ilim ve irfan hazinesine de ihtiyaç var. Dağarcığı dolu olan bir bilginin, bir şâirin, bir sanatkârın sözleri, hiç şüphe yok ki altın ve mücevher değerindedir. Onun içindir ki, eskiden bazı padişahlar, birtakım önemli devlet adamları, dinledikleri ve beğendikleri mizah üstadlarının, şâirlerin ve ediplerin ağızlarını altınla doldurmak
Tükendi
Kurtuluş Savaşının en sıcak dönemlerinde, Samsun limanından Ankaraya doğru bir diplomatik heyet yolculuk yapmaktadır. İşgalci Avrupa devletleriyle savaş halindeki Ankara Hükümetini resmen ilk tanıyan ve ilk uluslararası antlaşmayı imzalayan Sovyet Rusyanın elçilik heyeti Heyetin başındaki Semyon Ivanoviç Aralovun Türk milli mücadelesine henüz tanık olmadan duyduğu hayranlık, Ankarada iyice artacaktı.
Bu kitap; Karadeniz'de geçen yüzyılın başında dönemin emperyal güçlerinin teşvik ve yönlendirmesiyle vatandaşı oldukları Osmanlı Devleti'ne isyan eden Rumlar ve Yunanistan'ın yol açtığı olaylarla ilgilidir. Eser, aynı zamanda uluslararası antlaşmalara dayalı olarak Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanan mübadele ve günümüzde sözde Pontus iddialarıyla ilgili Yunanistan'ın yürüttüğü propagandanın daha iyi anlaşılması, anlamlandırılması ve geleceğine yönelik akademik ve entelektüel çalışmalar yapılmasına katkı
Kasım 1966'da Bolivya Ulusal Kurtuluş Ordusu saflarında mücadeleye katılan Che, Küba deneyimini Bolivya'daki devrimcilere aktarmak ve emperyalizme karşı bir Güney Amerika devriminin aşamalarından birini kaydetmek amacındaydı. Bu mücadelenin anlatıldığı Bolivya Günlüğü, bir mazlum millet evladı olan Che'nin emperyalizme karşı meydan okuyuşunun da bir manifestosudur aynı zamanda. Bolivya Günlüğü'nde Che'nin ve arkadaşlarının mücadelesini okuyacak ve farklı ülkelerden Güney Amerika devrimcilerinin dayanışması
Tükendi
1957 yılının sonlarında, Küba Devrimi'nin en sıcak günlerinde Fidel Castro'ya yazılan bir mektupla başlayan bu eserde, Che'nin ölümüne kadar yazdığı mektupları bulacaksınız. Hayat hikayesinin ve yürüttüğü mücadelenin aşamalarının takip edileceği bu mektuplarda Che; hem Küba ve Bolivya'da çarpışan bir gerilla kumandanıdır, hem Küba'da sosyalizmin kuruluşu üzerine kafa yoran bir devrimci önderidir, hem de dünya çapındaki sosyalizm tartışmalarına katılan ve bir Üçüncü Dünya Cephesi kurmaya çalışan bir siyasi
Tükendi
"Hoş Geldin Gazi - Atatürk'ün İstanbul Günleri (1927 – 1938)" sergisi, Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'ndan sonra ilk kez İstanbul'a geldiği 1 Temmuz 1927 tarihinden Dolmabahçe Sarayı'nda hayatını kaybettiği 10 Kasım 1938'e kadar İstanbul'da geçirdiği günlerin fotoğrafları ve hikâyelerini kronolojik bir bütünlük içinde ziyaretçileriyle buluşturuyor. Küratörlüğünü Cengiz Kahraman'ın yaptığı sergide yer alan fotoğrafların tamamı Yapı Kredi Tarihi Arşivi Selahattin Giz Koleksiyonu'ndaki negatif ve fo
Tükendi
Türklerin meziyetleri hakkındaki eserlerden biri olan bu kitap Mısır memlükleri zamanında, Fatih devrinde yaşayan Muhibbeddin Ebu Hamid el- Makdisî (el-Kudsî) tarafından Hicri 881/ Miladi 1476 yılında yazılmıştır. Yazar bu kitabında Mısır'da kurulan İslam devleti tarihinden kısaca bahsettikten sonra, ikinci kısmında Mısır'a getirilip memlük askeri yetiştirilen Türklerin meziyetlerinden bahseder. Onların kahramanlıklarını, Mısır toplumu içindeki ülke müdafaasındaki yerlerinden bahseder. Öyle anlaşılıyor ki
Haçlı Seferleri tarihi içerisinde 15 Temmuz 1099'da Kudüs'ün zaptı ile sonuçlanan ilk seferin ayrı bir yeri vardır. Zira Haçlılar burada elde ettikleri kazanımları iki yüz yıl boyunca korumayı başarmışlardır. Dolayısıyla I. Haçlı Seferi gerek katılımcılarının farklı kimlikleri ve gerekse tarih yazımı içerisindeki konumu açısından ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Bu sebeple Latin kroniklerinin hakkında en çok bilgi verdikleri ve en fazla dikkat çeken sefer olmuştur. Elinizdeki bu kitap, I. Haçlı Seferi'nin ka
Öğrenmek için okumalısın! Tasavvuf cânı cânâna verip âzâde olmaktır. Tasavvuf cân-ı cânân olmaya derler. (Tasavvuf canı Allah'a (c.c.) verip fâni esaretlerden kurtularak cânânın cânı yâni Allah (c.c.) dostu olmaktır.) Tasavvuf, hicri ilk asırlardan itibaren İslami İlimler tasnifinde yerini almış zaman içinde gelişim göstererek günümüze kadar ulaşmıştır. Elinizdeki bu kitap, tasavvuf ilminin tarifine, amacına, tarihsel süreçte geçirdiği evrelere, sürecin aktörlerine, eserlerine ve kurumlarına panoramik bir b
Tarihsel süreçte Yahudiler, ünlü Babil sürgününden itibaren çeşitli savaşlar nedeniyle ludaea dışında da yaşamaya başlar ve Yahudi diasporası böylelikle oluşur.Bu nedenle Musevi dini metinlerinde Yahudilerin yayılım gösterdikleri ya da ticari ilişki kurdukları alanlara örneğin Cilicia'ya ait ipuçları izlenebilmektedir.Eski Çağ'da Yahudiler için Cilicia'nin ziraate uygun arazileri,iklim açısından ludaea'ya benzeyen ılıman yapısı,deniz ticaretine elverişli limanları,yaşamak için cezbedici olmalıdır. Çalışmamı
Tükendi
Eski Türk hakanlarının basit düzeyde, diğer bir ifade ile komutlar şeklinde de olsa işaret dilini kullandıkları Kutadgu Bilig'de mevcuttur. Osmanlı sarayında ise zamanla işaret dili yaygınlaştı ve hemen herkes bu lisanı konuşmaya başladı. Padişahlar işaret dilini sarayda şehzâdelik dönemlerinden itibaren öğrenmekteydi. Bu sebeple Osmanlı hükümdarları, bu dili çok iyi konuşabilmekte ve işaretlerin ne anlama geldiğini bilmekteydiler. Öyle ki kendisinden farklı bir yerde bu dili konuşanları dahi rahatça anlaya
"Oğuz Kağan Destanı, en eski iki destanımızdan birisi olmasının yanında Oğuznâmeler içerisinde en ihtişamlısı olanıdır. Okurken her satırından, hatta her kelimesinden ayrı lezzet aldığımız; millî duygularımıza hayat veren, bizi destanlar çağına alıp götüren Oğuz Kağan Destanı'nın biri Uygur harfli diğeri Farsça kaleme alınmış iki önemli kaynağı vardır. Esasen Oğuz Kağan Destanı deyince hemen hepimizin aklına Uygur harfli metin gelir. İslâmiyet tesirinden uzak bu metin şiir şeklindedir ve metin başından, o
Tükendi
Yakındoğu coğrafyası MÖ 2. binyılda Mısır, Babil, Assur gibi dönemin süper güçle­rine ev sahipliği yapıyordu. Hitit devletinin kurucusu ve aynı zamanda devletin baş­kenti Hattuşa'ya da adını veren I. Hattu ili, Anadolu, Mezopotamya ve Nil Vadisi 'nde hüküm süren bu süper güçlerle giriştiği mücadele sonucu, Anadolu'da yeni bir gü­cün doğmasını sağlamıştır: Hitit Krallığı. Onun döneminde Hititler, sistemli biçim­de devletleşme sürecini tamamlayarak sınırlarını genişletmişler ve Anadolu'yu MÖ 2. binyılın ekono
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 420-440 / Aktif Sayfa : 22