Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6
Coğrafyalar cansız donuk birer toprak parçası olarak görülmemeliydi. Coğrafyamız milyonlarca insanın söylemeye haykırmaya çalıştığı sesleri içerisinde yaşatıyordu. Her coğrafya bir dünya her dünya bir imtihan alanıydı ve oralarda imtihanını veren birileri vardı. Coğrafyamız konuşuyordu ve bize düşen bu konuşulanları anlatılabilir anlaşılabilir kılmak. Haritalar üzerinden sınırlarla bölünerek parçalanan coğrafyamıza dair duyarlı olmak o işitilmeyen seslerin sesini duyurmak bir ibadetti aslında... İşte eli
Xavier de Maistre (1763-1852) genç bir subayken, bir düelloya karıştığı için bir süre ev hapsinde kalır. Bu süreyi odasında eşyaları incelemekle, düşüncelere dalmakla geçirir ve bazen muzip, bazen felsefi bir dille bunları kaleme alır. Koltuğa, yatağa, çalışma masasına; tembel kahvaltılara, yalnızlığa, aylak ve kaygısız hülyaya dalışlara bir övgüdür bu. İnsanın odasından çıkmadan da başka ufuklara yelken açabileceğini okura gösterirken insanlığın yere ve zamana göre pek de değişmeyen varoluşsal dertlerine i
‘‘Kapat’’ deyince adam hemen kapağı üzerime kapattı. Aynı anda araba tekrar yoluna devam etti. Girdiğim çukurda kendimi ne sağa ne de sola çevirebiliyordum. İçinde öylesine iki büklüm olmuş durmuştum. Bu da yetmiyormuş gibi, egzozdan çıkan dumandan neredeyse boğuluyordum. Korkudan adamı da çağıramadım. Çağırsaydım da zaten sesimi duymayacaktı. Ben bu girdapların içinde dalıp giderken arabanın birden durması ile çukurun içinde irkildim. Tak tuk sesler geldiyse de ne bir şey anlaşılıyor, ne de doğru dürü
Tükendi
“Bıçakla kesilmiş gelinciklerin şarkısını yazıyorum. Bilsin istiyorum. Susturulmuş bulutların öyküsünü herkes. Yitirilmiş yürekleri, fırtına kaçaklarını, devrim çocuklarını, mavi duvarları, beyaz güvercinleri, dantel küpeleri, tutkuları, incelikleri hepsini anlatmak istiyorum. Aynı yörüngede habersizce dolaşanlara, kısa süreli buluşmaların keyfini çıkaranlara, duyusal belleği üst derecede olanlara, düşlerinde deniz, denizde düşler kuranlara, aldatılan sevdalı kızlara, uyumsuz ikizlere, beceriksiz kara
Tükendi
Eşi benzeri olmayan zamanlardan birinde, eşi benzeri olmayan bir “İnsan”ı anlatır bu kitap. Çok yönlü kişiliği, renkli hayat çizgisi ve alışılmadık başkaldırısıyla, yenilenlerin tarihinden günümüze ışık tutmayı başarabilen Şeyh Bedreddin’i anlatır. Bedreddin, adaletli bir uygulama, çağına göre yenilenmiş bir hukuk, feodal yapıya ve kişisel ege-menliğe karşı bir sistem istiyordu. Dünya görüşü çoğulcu, tasavvufa bakışı doğacı, zihniyet yapısı sorgulayıcıydı. Hayat algısı, hukuk, adalet ve eşitlik üzerine ku
Suriye‘yle 1998’de savaşın eşiğindeydik. 2010’lu yıllara gelindiğinde ise, karşılıklı vizeleri kaldırmış, ortak Bakanlar Kurulu toplantıları yapıyorduk. Arap Baharı Mart 2011’de Suriye’ye de geldi. Sokak gösterileri bir süre sonra iç savaşa evrildi. 6,5 milyon Suriyeli ülkesinden kaçtı. Türkiye’nin yanısıra Rusya, ABD, İran, Hizbullah, cihatçı gruplar sahnenin başlıca aktörleri oldular. Suriye krizi, büyük insanlık dramlarına yol açtı. Krizin etkileri ülke sınırlarının ötesine yayıldı. Bu duruma nasıl ge
“Homeros’u konuşalım burada, kimliğini, özelliğini kavramaya çalışalım, yapıtından da parçalar okuyalım hep birlikte. Ama bunu yaparken biraz da gezelim, eğlenelim, olmaz mı? Sizinle bir yolculuk yaparsak, Homeros’u anlamak kolay olacaktır bizim için. İşte bu geziye çağırıyorum genç okurlarımı.” İlyada ve Odysseia destanlarını A. Kadir’le birlikte Türkçeye kazandıran Azra Erhat, şimdi de Homeros’un dünyasına doğru keyifli bir yolculuğa davet ediyor. Homeros’un yaşadığı ve destanların da geçtiği Troya’yı adı
Tükendi
İslam’ın vazettiği İslami iktisadi hayat doktrini son üç yüz yıllık zaman zarfında “faiz” temelli finansal yapının gerisinde kalmış gözükse de özellikle son yüz yılda ekonomi piyasalarında kendine yeniden yer bulmaya başlamıştır. Bunun asıl nedeni kuşkusuz İslam’ın insanları üretime, paylaşmaya ve birlikteliğe teşvik etmesidir. Türkiye’de 1970’lerin sonunda tohumları atılan ve 1980 sonrasında kurumsallaşan İslami bankacılık ekosistemi, yabancı sermayedarların inisiyatifi ile yeşermeye başlamış görünse de b
Unutulmuş bir modern ustadan mücevher niteliğinde bir hikâye: Sadakat. Çok geçmeden tüm dünyaya yayılacak karanlığın sinmeye başladığı caddelerde, salonlarda ve davetlerde bir genç kuşağın masumiyetini kaybedişinin hikâyesi. Elie Wiesel’ın deyimiyle “günümüzün sorunlarını usta bir hikâyecinin tekinsiz ve muhteşem büyüsüyle anlatan” Gregor von Rezzori’nin kendi deneyimlerinden yola çıkarak yazdığı Sadakat, aileden öğrenilmiş bir faşizmin günlük hayata nasıl yerleştiğine dair bir anlatı.
“Topum Buluta Düştü” ile dağlara özgü güneşlerde yandım, rüzgârlarda savruldum. Yayla çayırlarını kokladım, köy türkülerini yaşadım. Onun çocuk dünyasında sevimli Tom Sawyer'ın maceracılığını, Anne Shirley'nin doğa ve yaşam tutkusunu gördüm. Onda Sait Faik'in "sıradan" addedilen insana duyduğu sevgiyi, Yaşar Kemal'in böcekleri, kuşları, otları, çiçekleri, dağları taşları gözüm gözüm gözlemleyip anlatışındaki ustalığı buldum. Doğup büyüdüğüm Karadeniz coğrafyasının 30 - 40 yıl önceki köy ve yayla yaşayışını,
Tükendi
Bizler kalabalık evlerde en az üç kuşağın birlikte yaşadığı büyük kerpiç evlerde büyüdük... Bizim çocukluğumuzda zaman hem olabildiğince hızlı hem de yavaş akıyordu. Şairin deyimiyle bizim için zaman 'çırpılmış atın son hali' idi. Çırpılmış bir atın üzerinde dolu dizgin akıyorduk oradan oraya... İman idi gücümüz sabır idi zırhımız geride kalan kırık bir baret idi çeliğimize su veren babamın 'okuyun da baş olun' sözleriydi kızıl elmamız rüyalarımız idi bizi diri tutan ve coşturan... "İnsanım ben omzumda gizl
32 yıllık bankacılık hayatım boyunca biriktirmiş olduğum onlarca anım oldu. Bazılarını kitabımda sizlerle paylaştım, paylaşmak isteyip de paylaşamadıklarım da yüreğimde saklı kaldı. Çok mutlu olduğum anlar olmakla beraber çok üzüldüğüm zamanları da yaşadım. Beni çok fazla mutlu eden şeylerden bir tanesi, çok güzel dostluklar biriktirmiş olmam. Yıllar sonra arkadaşlarımla karşılaştığımda ya da telefonla aradığımda aradan geçen uzun süreye rağmen ilgilerini hiç eksik etmediler. Bir insanın hayatında elde edeb
Tükendi
“Görünüşte sıradan” insanların kişisel cevherini keşfetmede keskin bir göz, bunu aktarmada leziz bir kalem Artun Ünsal. Yıllar önce başlattığı ve kendi adıyla birlikte anılan bir tür halini alan “sıradan insan portreleri”nde yepyeni bir toplam Boğaz’ın İnsanları (Boğaziçi’nde Tanıdık Yüzler). Çeyrek asırdan fazla bir zamandır Çengelköy sakini Ünsal, Üsküdar’dan Paşabahçe’ye yer yer Beyoğlu, Ortaköy ve Beşiktaş’a uğrayarak balıkçısından çiçekçisine, halatçısından dişçisine, mimarından pastanecisine kırk dört
Mektup, dünden bugüne, bugünden geleceğe olan iletinin anahtarıdır. Sennur Sezer, Perşembe Mektupları’yla bugün yitirdiğimiz o anahtarı bize, son bir kez, vermek istiyor.Perşembe Mektupları, içeriklerinin, özgün düşünceleri­nin yanı sıra anlatımıyla dili açısından da şiir tadında. Sürükleyici mektuplar.Sennur Sezer’in karşısındakine yazdığı her mektup, ken­disine yazdığı mektuplar olduğu gibi, aynı zamanda, he­pimize yazılmış mektuplardır.Adnan Özyalçıner
Tükendi
Nahid Sırrı Örik, imparatorluktan cumhuriyete geçiş döneminin yazarıdır. Bir dönemin kuruluşunu olduğu gibi, bir dönemin çöküşünü de gözlemlemiştir. Üstelik babasının görevi nedeniyle sarayın çöküşünü yakından izleme olanağını da bulmuştur. Gerek tarih merakı, okumaları, araştırmaları, gerekse bu içeriden edinilen bilgiler onu çöken Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarına ilişkin yazarlar içinde ayrıcalıklı bir yere koyar.Bu nedenle onun kaleminden Saray Kadınları biraz tarih, biraz anı, biraz dertleşme bir
“Bazen hastalar, ya da birileri sorar 'beyin cerrahisi nasıl bir şeydir' diye. Ben de şöyle cevap veririm: 'Biz sırat köprüsü üzerinde sırtımızda yolcu taşırız. Hani o kıldan ince kılıçtan keskince olan köprü. Sabah işe gelir, birini alır öbür tarafa geçiririz, ertesi gün başka birini ve bu böylece sürer. Düşürürsek bedeli ağır olur, düşürmeye hakkımız yoktur. Onun için başka işlerde vasatlık belki kabul edilebilir ama bizim işimizde olmaz, mükemmel olmak zorundayız.' ‘Çok zor değil mi beyin ameliyatı yapma
Tükendi
Kıymetli okurlar, bu kitap üstat bir yazarın eseri gibi kaleme alınmış değildir. Bu kitap 21. yüzyılın başında iktidara gelmiş Hükümet’in siyasi, askeri, ekonomik ve sosyal alanda yaptıkları yanlışlıkların bir kısmına karşı sert tepki mektuplarımın bir araya getirilişidir.Unutulmamalıdır ki, her olay kendi zamanına ve şartlarına göre değerlendirilir ve anlam kazanır. Okurken mektup / dilekçe tarihine dikkat edilmelidir. Ben bir yazar değilim, yazdığım mektuplar bir iktidar mensubunun gazetede okuduğum yanlı
Tükendi
Hollandalı doktor ve psikiyatrist Eddy de Wind, Westerbork transit kampında tanıştığı eşi Friedel ile Auschwitz’teki toplama kampına yollanır. Kampta esir oldukları her gün daha büyük bir ölüm kalım savaşının içine sürüklenirler.Eddy, kışladaki sağlık ekipleriyle başa çıkmaya çalışırken, Friedel Nazilerin etik dışı tıbbi deneylerine kafa tutar. Savaşın sonlarına doğru, Rus ordusu Nazi kamplarını kuşatarak tüm esirleri beraberinde götürür. Friedel de bu esirlerin arasındadır. Nazilerin elinden kaçmayı b
Tükendi
Şair İstanbul'daydı! Nâzım Hikmet'in pek bilinmeyen ve uzun yıllar günışığına çıkmayan bir yolculuğunu konu alıyor: Genç komünist şair, özellikle Ekim 1927 TKP tutuklamalarından sonra dağılan hücreleri bir anlamda yeniden ayağa kaldırmak için İlyiç vapuruyla İstanbul'a illegal bir yolculuk yapıyor. Yolculuk izlenimlerini de Moskova'daki Parti Dış Büro üyesi Hasan Âli Ediz'e yazdığı mektuplarda dile getiriyor. Birkiye bu mektuplardan yola çıkarak, daha geniş bir zaman dilimini kapsayan bir kurmaca oluşturuyo
Devrim öncesi yurtdışında bulunan Lenin burada siyasi faaliyetlerini devam ettirmektedir. Lenin devrimci mücadelenin sorunlarını, çözümlerini açık olarak bu mektuplarında belirtmiştir. Partinin Rusya dışındaki yayın organlarını organize etme çabalarını, Avrupa ve Rusya genelinde partisinin dağılmaması için verdiği mücadele anlatılmaktadır. Bolşevik Partisi'nin kurulmasında, parti içindeki sorunlara karşı verilen mücadelede, devrimin gerçekleşmesinde ve dünyadaki ilk sosyalist devletin kurulmasında gösterdiğ
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6