Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7
Kimdir Cemil Alevli? “Gazi” unvanını hakkıyla kazanarak Gaziantep adını almış, ilk söylenişiyle “Ayntablı” köklü bir ailenin çocuğudur. Gençliğinin baharında Fransız işgaline karşı savaşarak şehrinin edindiği unvanda bizzat pay sahibi olmuş; Devletin kıt kanaat bütçesiyle, Almanya’ya yükseköğrenime gönderilmiş; “Almanya’da kal” tekliflerini elinin tersiyle iterek bütün hayatını adayacağı memleketi Antep’e dönüp işe koyulmuş; Devletten tek kuruş almadan, dişiyle tırnağıyla oluşturduğu sermayesiyle kurduğu fa
Tükendi
"Üç sayfayı doldurduk galiba. Bana kalırsa daha da yazarım. Yağmurlu Fatih gecelerini. Beyazıt'ta bir lokantada içilen biraları. Yolları ve anıları. Eski zaman aşklarını. Dostumuz Faik Baysal acaba yine sigara dumanlarıyla ılıklaşmış gürültülü kahvelerde, mermer bir masada demli çaylar ve askıda yavaş yavaş kuruyan yağmurlu paltoların arasında iğrilmiş oturup yazıyor mudur? Çifte Kumrular Sokağı'na çıkan yeni asfaltın köşesinde yükselen büyük yapıların önünde, o köşebaşınd
Hermann Hesse’nin, yapıtında izlediği yolu anlamak isteyen okurlar için gençlik dönemi eserleri arasında önem atfedip Hermann Lauscher ve Peter Camenzind kitaplarıyla birlikte andığı ve henüz yirmi bir yirmi iki yaşlarında kaleme aldığı Gece Yarısından Sonra Bir Saat masalsı atmosferiyle, Maeterlinck’in etkisi altında genç bir yazarın kendisine yarattığı düş ülkesinden ezgiler niteliğindedir.Yazarın ilk düzyazı denemelerinden, yine aynı yıllarda yazdığı, kitap sevgisine ilişkin “Novalis” öyküsü, bibliyofil
Tükendi
Marc Augé’den hayat ile ölümün, düş ile gerçeğin, unutuş ile hatırlamanın sınırlarını muğlaklaştıran kısa anlatılar.Ölüm döşeğindeyken bir anlığına komadan çıkıp kadim dostuna telefonda son bir kez hoşça kal diyen bir adam; bir zamanlar delicesine sevdiği kadını bulmak için sürekli hastaneden kaçan bir amnezi hastası; ölümünü ve cenaze törenini gazetenin ölüm ilanlarından öğrenen bir profesör...Gündüz ve Gece Düşleri, insanın en gizemli kuyusu olan bilincin derinliklerine edebiyatla ışık tutuyor.
Edip Cansever’den Alev Ebüzziya’ya, bir tutkunun mektupları İki Satır, İki Satırdır1962-76 yıllarında yazılmış 123 mektuptan oluşan kitapta sadece Alev Ebüzziya arşivindeki Edip Cansever mektupları yer alıyor, Alev Ebüzziya’nın Cansever’e karşılık verdiği mektuplarsa saklanmadığı için bulunmuyor.Fransa’da Türk edebiyatı alanında doktora çalışması yapan Habil Sağlam’ın yayına hazırladığı İki Satır, İki Satırdır kitabında Edip Cansever’i Kapalıçarşı’daki dükkânın asma katında şiir yazarken; Sinematek salonund
“Ne bir coğrafyayı tanıtmak ne de o coğrafyanın kültürüne ya da tarihine dair bir araştırma yapmak gayretinde oldum. Bu bambaşka bir gayret ve emeği gerektiriyor. Benim yapmaya çalıştığım şey: Bir coğrafya ve zaman aralığında fark ettiğim, olduğunu düşündüğüm hikâyelerin kendi içindeki bileşenleriyle karşılaşmaktı. Bir şeyin hikâyesinin peşine düştüğünüzde onu anlamaya, kavramaya ve aktarmaya çalıştığınızda anlamla, değerle, niyetle, ilişkilerle, sebep ve sonuçla karşılaşırsınız. Bundan dolayı hikâyeye konu
Aynada gördüğüm kişiyi tanıyorum. Kendini ve hayatını seven, neşeli bir aileye sahip, özgüveni yerli yerinde, dostları yanında, yaptığı işi keyifle sürdürmeye çalışan o şişman kadın benim. Her şey güzel giderken bile hiç hadleri olmamasına rağmen bedenim üzerinden beni eleştirenler de hayatlarında mutlaka bir boşluk olan “o” insanlar. Hemen tanırsınız onları. Sizi gördüklerinde baştan aşağı bir süzerler, ceplerinde hazır bulundurdukları cümleleri sıralamak için fırsat kollarlar ve buldukları ilk anda yapışt
Klasik anlatımların dışına çıkan bir casusluk kitabı. Çok konuşulan, hiç anlatılmayan ve yeni ortaya çıkan casusların, istihbaratçıların sarsıcı hikayelerini okuyup aynı zamanda dönemin istihbarat bağlantılarına da şahit olmak ister misiniz? Tarihten günümüze kadar uzanan bu derin dünyanın deşifresi sizi derinden sarsacak. Unutmayın, casusluk tarihinde her şey yazılmadı. Çoğu zaman saklandı. Biz ise bu kitapta bağlantıları birleştire birleştire çok konuşulan bu adamlar hakkındaki gerçekleri ortaya çık
Tükendi
“Bu gerçek bir harp değildi fakat yeteri kadar korkunçtu. Bu kitlede erler insan gibi görünmüyorlardı. Sanki harp makinesinin birer parçası idiler. Her ne kadar et ve kandan yapılmışlarsa da tam bir makine olan tanklardan, diğer silah ve araçlardan korkunç birer makine, robot idiler.Orta Asya'da yapılan bu manevralar hatırımdan hiç çıkmaz. Çünkü onlar da bir insandı harp makinesi hâline sokan zihniyeti gözlerimle gördüm ve çok iyi anladım, tanıdım.” İnsanların makinelerden daha az değerli olduğu yıllarda ya
Tükendi
Gazetecilik bir gönül mesleğidir. Zordur, meşakkatlidir, ama âşık olursan bir daha bırakamazsın. Evini, eşini, sevgilini bırakır, haberin peşinden gidersin.Yeri gelir vurulursun, yeri gelir hapse girersin ama ondan yine de kopamazsın.Hedef olursun: bazen siyasetçilere, bazen teröristlere, bazen mafya babalarına…Ama gazeteci dediğin, iktidar sahiplerinin sesi olmaz, güçlünün yanında durmaz; hep gerçeğin peşinde koşar. Bu temel ilkeyi 70 yıl önce Hürriyet gazetesinin kurucusu Sedat Simavi şöyle ortaya koymuşt
Tükendi
Daha çocuk yaşlarında iken, babam her akşam ufak deftere bir şeyler yazar, sonra bu defteri bir bavulda saklardı. Bir gün bavulu açtım. Bir sürü küçük defter, eski resim, çoğu eski Türkçe yazılmış belge, mektup, yazı... Artık kendime güzel bir meşgale bulmuştum. Okuldan döndükten sonra evde kimse yoksa babamın bavulunu açıp, günlüklerini okuyor, resimlere, belgelere bakıyordum. Babamın bu günlük tutma alışkanlığı ve arşivi beni de heveslendirdi. Önemli olayları, önceleri bir deftere not ederken, 1968 yılınd
Tükendi
2016 yılı Kasım ayının ilk Pazar günüydü. Gazetelerin tatil eklerinde bir reklam gördüm. Bugüne kadar yapılmamış olan MSC Gemiyle Dünya Turu’ndan bahsediyordu.İtalya- Cenova’dan başlayıp, tam tur sonrası Cenova’da biten,5 kıta,3 okyanus34 ülke50 şehirGörülüp gezilecek ve tur 119 gün sürecekti. Olağanüstü, rüya gibi bir program. Bu listedeki ülkelerin her birine tek tek gitmem mümkün değil. İki saat sonra da acentada sözleşmeyi imzalamış ve ödemeyi yapmış, heyecenla geziye başlama gününü beklemeye ve hazırlı
Tükendi
Ne yolu tanıyoruz ne yolcu olan kendimizi. Zaten amaç da bu: Tanışma; hem kendimiz hem yol ile. Ancak bu yol dümdüz ilerlemiyor, daha başından anlıyoruz. Keskin virajları var yolun, çukurları, kıyısında uçurumları. Yetmezmiş gibi bir de diğer yolcuları... Her biri biz kadar sağlam birer yolcu... Ancak asıl engel bu da değil. Asıl engel, tüm bunların yanında taşımak zorunda olduğumuz yükler, heybemizdekiler. Heybesinde iyiye ve güzelliğe dair nice yükler taşıyanlar virajları ustalıkla alıyor, diğer yolculara
Tükendi
“Siyaset Arapça kökenli bir kelimedir, anlamı da at terbiye sanatıdır, ama insan terbiye etme sanatıdır da denir. Halkımız siyasetten kurnazlık anlamı da çıkarır” der Bülent Daver. Carl Schmitt “Siyaset, düşmanı tesbit etme sanatı”, Winston Churchill “Siyaset yarın, gelecek hafta, gelecek yıl neler olacağını tahmin etme yeteneği, söyledikleri doğru çıkmayınca bunun sebeplerini açıklama becerisidir” diye tarif eder. Süleyman Demirel’e göre, “Siyaset zaaf kabul etmez, ‘keşkesi’ yoktur. Siyasette yol arkadaşın
Velidedeoğlu bu kitabında 23 Nisan 1920’den başlayarak katıldığı İlk Meclis’in, ilk ve son yıllardaki olayları, Meclis’in türlü yönlerini, kendi kişilerini anılarına, günce ve gözlemlerine, özellikle de açık ve gizli oturumların tutanaklarına dayanarak kendine özgü akıcı bir dille anlatmaktadır.Kitapta ilk ulusal hükümetin programı başta olmak üzere, Ulusal And (Misakı Millî) padişaha gönderilen yazı ve daha bir çok belge yer almakta; kitabın sonunda yazarın öz yaşam öyküsünün, Cumhuriye
Tükendi
Müjdat Gezen'den öğrendiğim çok şey var. Biri hayata dair... Doğmak elimizde değil. Ölmek de. Ama ikisinin arası elimizde. Ömür dediğimiz kavram işte bu farkındalıktır. Elimizde olanı iyi kullanmaktır. Bu kitap, işte o iyi kullanılan hayatın imbiğinden süzülen damla damla anılardan oluşuyor. İlham verici bulacağınızdan eminim. Çünkü aslında, sanatçının hayatını değil, "hayat sanatı"nı anlatıyor. Yılmaz Özdil
BU KİTAPTA BİR BAŞARI HİKÂYESİNDEN ÇOK DAHA FAZLASINI BULACAKSINIZ… Denersem yapabilirim, düşüncesiyle yola çıktığımda henüz 14 yaşındaydım. Yaşadığımız bölgedeki kıtlık artık dayanılmaz olmuştu ve etrafımdaki insanlar teker teker ölüyordu. Buna bir son vermeli, en azından denemeliydim. Çevremdeki insanların, hatta ailemin bile bana deli gözüyle bakmasını hiç umursamadan sadece amacıma odaklandım. Ve başardım da! “Bu hikâye, oldukça ilham verici ve yürekleri ısıtan bir rüya gibi! William sadece rüzgârı dizg
Kültür ve sanat dünyamızdan seçkin 30 kadın… Atillâ Dorsay bu kitabında ‘kadın dostlar’ını bir araya getiriyor. Hepsi de ülkemizin kültür yaşamında önemli roller oynamış 30 kadının özenle çizilmiş ayrıntılı portreleri... Ama bir ortak özellikleri daha var: Dorsay’ın uzun kariyeri boyunca bizzat tanıdığı, dostluklar kurduğu, anılar ve anekdotlar paylaştığı, hakkında yazılar kaleme aldığı kadınlar... Onun deyişiyle ‘Lady’ler ve ‘Diva’lar. Kadının yerinin ve konumunun hâlâ en hararetli biçimde tartışıldığı gün
Julius Fuçik, yazar, gazeteci, iki buçuk yaşında tiyatro oyunculuğuna başlamış, kırk yaşında kurşuna dizilmiş bir Marksist kişidir. Prag’ın bir işçi mahallesinde doğdu. Bebekliği, fabrikayla tiyatro arasında geçti. Çünkü baba Fuçik, gündüz fabrikada çalışır, akşamları tiyatroda şarkı söylerdi. Julius, dokuz yaşına kadar tiyatro oyunculuğu yaptı; on üç yaşında gazeteci oldu. Edebiyat fakültesinde “sosyalist üniversite birliğine” girdi. Kimi ilerici dergileri yönetti, yazılar yazdı. Almanların Çekoslovakya’yı
Tükendi
Cornelius Bischoff annesi ve kız kardeşiyle birlikte Nazi zulmünden kaçarak İstanbul'a geldiğinde çocuktu. Nazi polisinin elinden kılpayı kurtuldukları bu maceralı yolculukla aştıkları, ölümle hayat arasındaki sınırdı aynı zamanda. Bischoff ailesinin İstanbul'a gelirken aradığı "güvenli bir avuç toprak, huzurlu bir yuva''ydı yalnızca. Cornelius'un bu şehirde bir "İstanbul çocuğu'' olarak ilk gençliğini geçirmesi ve yetişkinliğe adım atması böyle olmuştu işte. İlk aşkını burada yaşadı, Boğaz'ın serin suların
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7