Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5
Her geçen gün hızlanan hayatlarımızda, bugün artık yönteme ve yöntemli düşünmeye yer yok. Yöntem modern dünyanın malumat yığını altında ezilen günlük hayatımızın kurbanı oldu desek yeridir. Bu ise ister istemez Kur’an’ı anlama gayreti gösteren her mümini etkiliyor. Yaşanan tecrübeler göstermektedir ki malumat çokluğu asla doğru yorumun garantisi değildir. Haliyle yorum bahsinde yeterli donanıma sahip olmayanlar, çoğu zaman görüşlerinde yanılabilirler. Bunu en aza indirecek husus ise hiç şüphesiz ilimde deri
Dua, insanın hâlini Rabbine arz etmesi ve O’na niyazda bulunması demektir. Dua, kulun Allah ile arasındaki en güçlü manevi irtibattır. Yüce Rabbimiz Kur’an’da “De ki: Sizin kulluğunuz ve niyazınız olmasa Allah size ne diye değer versin?” (Furkân, 25/77) buyurarak bizi her daim duaya teşvik ediyor. Bu kitapta hayatımızın her anını ayrı bir kutsiyetle anlamlandıran, ömrümüze bereket kalbimize huzur katan, Peygamberimizin “ibadetin özü” dediği duaları ayrıntılı bir şekilde bulacaksınız.
Hz. Ebû Bekir’in hilâfeti dönemi İslâm tarihinde önemli bir yer tuttuğu gibi, onun hayatı ve şahsiyeti de Müslümanlar için önem arz eder. O, Resûlullah’ın en yakın arkadaşı, Resûlullah’tan sonra ilk devlet başkanı ve Müslümanların ilk halifesidir. Resûlullah’ın vefatından sonra ortaya çıkan ihtilâfların halledilmesinde önemli rol oynamış, irtidad hareketlerini bastırmakla Müslümanların birliğini güçlendirmiş, fetih hareketleriyle İslâm’ın yayılmasını sağlamıştır. Kur ʾân-ı Kerîm’i bir Mushaf hâlinde toplama
Bâbîlik ve Bahâîlik, 19. yüzyılda bâtınî yorumlarla, tasavvufun ve Şiiliğin ana esaslarından mehdilik anlayışının ortaya çıkardığı bir cereyandır. Mirza Hüseyin Ali tarafından kurulmuş ve görüşleri itibariyle İslâm kültürüne dayanmakla beraber İslâm dairesinden çıkmış bir fırkadır. Bahâîler, büyük bir gayretle kendilerinin ayrı bir dine mensup olduklarını, Bahâîliğin ayrı bir din sayılması gerektiğini ileri sürerek bu yolda hukukî bir karar elde etmek için çabalamaktadırlar. Elinizdeki kitapta, Bâbîli
Genç dava adamı; bir mücadele adamıdır. Şeytana, nefsine ve emperyalizme karşı sürekli bir mücadele içindedir. O, bir özgürlük savaşçısıdır. Kula kulluktan, nefse kölelikten, malın, makamın, servetin ve şehvetin prangalarından kurtuluş için sürekli bir savaş halindedir. O, Siyonizm’e başkaldırmayı, emperyalizme direnmeyi, faize ve sömürüye karşı mücadele etmeyi, haksızlık ve adaletsizliklere karşı sesini yükseltmeyi ve bozuk düzene karşı mücadeleye etmeyi de en büyük ibadet yani cihad olarak görür. O, bu yo
Zaman içinde hızla değişen değer yargıları sonuçta “iyilik” ve “iyi insan” kavramlarını da etkiledi. Şimdi artık, toplumumuzun değişik kesimleri, iyiliği ve iyi insanı "kendilerine göre" ve doğal olarak da farklı şekillerde tanımlamaktadırlar. Oysa iyiliğin ve iyi insanın değişmeyen ölçüleri ve nitelikleri vardır. Bu eserde 33 hadis-i şerif ayrıntılı bir şekilde ele alınmakta ve İslam’ın kime “iyi insan” dediğinin ilkeleri ortaya konmaktadır.
Tükendi
Gençlik bir şelale gibidir. Çağlar, coşar, köpürür, önündekileri siler süpürür. Sonunda denize ulaşır, deryaya doluşur, sükûnete kavuşur. Tıpkı şairin dediği gibi: “Cûlar ki deryaya vardılar hamûs oldular.” “Çağıldayan ırmaklar, denize ulaşınca sakinleşir.” Hayatınızın en güzel yıllarını, aklınızın ve gönlünüzün eğitim ve öğretimine ayırmakla tercihlerinizin en iyisini yaptınız. Meslek ve mektebinizin size sağlayacağı ufuk ise hakikate ve sonsuzluğa doğru kanat çırpmaktadır.
Allah tasavvuru, fertlerin Allah inancını doğrudan etkileyen ve Allah-insan ilişkisinin niteliğini belirleyen en önemli olgudur. Bundan dolayı İslâm’ın Allah tasavvurunu öncelikle Kur’an belirlemiştir. Kur’an’ın mübelliği/mübeyyini olan Hz. Peygamber de insanları tevhide çağırmış, çağrısında Kur’an’ın argümanlarının yanı sıra muhatap kitlenin algılarına doğrudan hitap eden bir dil ve üslûp kullanmıştır. O, çağrısıyla bir yandan Kur’an’ın anlatımını teyit ederken diğer yandan bunu somutlaştırarak insanla
İslâm’ın dördüncü halifesi, Allah'ın Güçlü Arslanı, Toprağın Babası Ali bin Ebû Tâlib, Hz. Peygamber’in sevgili yeğeni ve damadıdır. Sevgili Peygamberimize peygamberlik verildiğinde ona ilk inanan çocuk olması hasebiyle de müstesnadır. Hz. Muhammed’in (s. a. s.) nesli Hz. Fâtıma ve Hz. Ali’nin oğulları Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin’den devam etmiştir. Hz. Ali demek, fazilet demektir, feragat demektir, cesaret demektir. İman, takvâ, adalet, ihsan, şefkat, iyilik, güzellik ve nihayet sonsuz aşk ve muhabbet demekti
Hz. Osman, İslâm'ın dört büyük halifesinden biridir. Hz. Peygamber’in halasının torunudur, aynı zamanda iki kızı ile evlenmek suretiyle peygamber damadı olma şerefine nail olmuş ve “Zünnûreyn” (iki nur sahibi) lakabı ile anılan sahâbîdir. İslâm’a ilk girenlerdendir. Üstün ahlâkî meziyetleri bilhassa cömertliği ve hayâ sahibi oluşuyla ayrıca ibadete düşkünlüğü ve takvâsıyla mümtaz bir şahsiyettir. Kendisinden önceki iki halifenin danısmanlığını ve kâtipliğini yapmıştır. Hilafetinin ilk yıllarında Anadolu se
Genç Kardeşim! Tarih Boyunca Müslüman öncülerin, liderlerin, rehberlerin, dava adamlarının, mücahitlerin, şehitlerin ve salihlerin hayatını incelediğinde onların hayatında özellikle üç özelliğin öne çıktığını göreceksin. Bunlardan birincisi, görenlerde hayranlık oluşturan muhteşem bir ruh ve irade terbiyesidir. İkincisi, hayatı saniyelerle yaşamaya odaklanmış muazzam bir zaman bilincine sahip olmalarıdır. Üçüncüsü ise her türlü yoğunluğa rağmen asla terk etmedikleri manevi programlardır.
İslâm’a girişiyle Müslümanların güçlendiği, ikinci halife Hz. Ömer, ufku açık, dinî ilimlere ve kültüre vâkıf, dirayetli, gerektiğinde istişare etmesini, gerektiğinde inisiyatif kullanmasını bilen, adaletiyle ünlü bir şahsiyettir. Onun hilafeti dönemi İslâm’ın doğu, kuzey, batı ve güney istikametinde çok hızlı ve geniş bir şekilde yayıldığı bir zaman dilimidir. O dönemde fethedilen bölgeler bugüne dek Müslüman toprağı olarak kalmıştır. Bu kitap, İslâm tarihinde, hakkında en çok yazılan şahsiyetlerden biri o
Günümüz dünyasında en çok gündeme gelen ve tartışılan değerlerin başında insan hakları gelmektedir. Tarihin hiçbir döneminde bugün olduğu kadar hak ve özgürlükler bu denli tartışılmamıştır. İslâmiyet’e göre haklar aslen kazanılır. Kanunlar hakkı kazanmak için değil, korunmasını sağlamak içindir. İslâm hukukunda, kanunlarla yasaklanmayan her konuda insanların hak ve hürriyetleri vardır. Hz. Peygamber (s.a.s.) de peygamberlik öncesi ve sonrasında sürekli hakkın savunucusu olmuş, haksızlığa uğrayan mağdur k
Din denilince, evrensel, kalıcı ve zaman üstü ilkeler ile insanlığın değişim ve dönüşümüne paralel olarak değişebilen uygulama zenginliklerini anlamak durumundayız. Diğer bir ifadeyle, din olgusu ile dindarlık süreçleri temel ilkeler ve onların zamanla değişebilen yorum ve pratikleri üzerinden hayat bulmakla, evrensel, zaman üstü ve yaşanabilir olgu olmasını temin etmiş gibidir. Yoksa tarihin herhangi bir dönemindeki yaşanmışlıklar, kalıcı din seçeneği adı altında gelecek nesillerin üretim ve uygulama zengi
Dünyanın âdeta direksiyonuna oturtulan insanoğlu; fark etmek, fark edilmek, fark edecek yeteneklerle donatılmak ve fark ettiğinin gereğini yapabilmek gibi oldukça bilinçli bir süreci yöneten güçlü bir varlık olarak dünyaya getirilmiştir. Binaenaleyh insan, gerek kendi dışında olup-bitenler hakkında, gerek kendi işlediği şeyler hususunda ve gerekse de neden olduğu şeyler konusunda bütünüyle “farkında olan” bir varlıktır. Onun bu yapısıdır ki, insanı daha işin başında yaradılışın ontolojik değeri olarak halk
Şair 1947 Boğazlıyan Başhoroz köyünde doğdu. Boğazlıyan ortaokulundan mezun olan Yörük, askere gitmeden önce vekil öğretmenlik yaptı. Askerliğine çavuş olarak Ankara Mamak muhabere okulunda başlayıp Erzurum Aşkale’de muhasebeci olarak bitirdi. Terhis olup memlekete döndükten üç ay sonra İstanbula PTT sınavı için gitti ve ikincilikle kazandı. Çatalca’da üç yıl memurluk yaptıktan sonra Berlin’e gitti. 1973-2003 yıllarında Berlin’de çalışıp emekli oldu.
Herkesin birbirinden şikâyet ettiği bir toplum haline geldik. Lâkin kimse neden bu hale geldik sorusuna cevap aramıyor. Yüz yıla yakın bir süredir üzerinde bin bir türlü tuzak, hile ve entrika kurulan bu ülkenin insanları bu kadar çok düşmana rağmen kendilerini çok iyi muhafaza ettiler. Halen iyilik cevheri yüreklerden sönmedi ve halen insanlığı bu topraklarda görebiliyoruz. İslâm değerlerine sıkıca sarılan bu toplum, kıymetli insanlardan oluşmakta. İslâm değerlerine sıkıca sarılan cümlesine, “nerede İslâm
Elinizdeki bu eser, İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Lisansüstü Eğitim Enstitüsü, İslami İlimler alanında ve disiplinler arası bir nitelikte aynı adla yeni açılan Tezli ve Tezsiz Yüksek Lisans Programı öğrencileri için bir referans kitap olarak hazırlanmıştır. Disiplinler arası yaklaşımla dört farklı boyutta ele aldığımız bu çalışmanın tebliğ, davet ve irşat alanında nicelik ve nitelik olarak henüz yeteri kadar bilimsel çalışmanın yapılamadığı ülkemizde başkaca çalışmalara öncü olmasını ümit ediyoruz.
Birbirimizi bulduğumuzda, bunu ikimiz de daha iyi idrak edeceğimize kalpten inanıyorum. Eminim. Umarım ki şimdilik bensiz attığın her adım seni her daim güzelliklere kavuşturur. Sen her daim dimdik sabırlı bir yürekle yürü güzel insan. Dosdoğru at adımlarını. Yolun sonuna sadece doğru, samimi, dürüst ve tertemiz kalpli olanlar ulaşacak. Yürekler birbirine benzeyeni severmiş. Kalpten kalbe yol varmış derler ya... Seni daha tanımasam da görmeden bu yolu kaderimize yazdı ya Rabbim, biliyorum ki en doğru ve hay
Prof. Dr. Soner Duman, gençlerin gönlünü bulandıran ve merakını celbeden birçok soruya bilgiyle, özenle ve hikmetle cevaplar sunuyor bu kitapta. Hayatın içinden örneklerle, akıcı bir üslup ve samimi bir edayla, adeta kol kola giriyor okuyucuyla, sadece zihne değil gönle de dokunuyor.
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5