Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 377 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5
İran'ın farklı bölgelerine yayılmış bulunan Türkçe, bilimsel literatürde Azerbaycan, Kaşkay, Sungur, Horasan, Türkmen ve Halaç Türkçeleri gibi isimlerle anılmaktadır. İran'da konuşulan Türkçe varyantlar, Türklük bilimi açısından birçok yönüyle önem taşımaktadır. Bu gerçeği Alman Türkolog Gerhard Doerfer, "Zamanımızda İran, Türkoloji için en önemli ülkedir. Burada, yeryüzünün bütün öteki ülkelerinden daha çok buluşlar yapılması beklenebilir." ifadesiyle dile getirmiştir. Horasan Türkçesi, bugün İran'ın Kuze
Tükendi
Bir memleketin milli dili o memleketin bilfiil yaşayan, yani konuşulan ve yazılan, gönüllere ve zekaya hitap eden dildir. Ve dilin milliyeti, kelime unsurlarında olmaktan çok, büyümesinde ve üslubunda, umumi ahenk ve edasındadır. Nitekim mimari bir eserin milliliği, mesela Süleymaniye camimizin Türklüğü, taşında tokacında değil, inşası tarzında ve terkibindedir. Süleymaniye Camiinin taşı, mermeri şuradan, buradan getirilmiştir diye bunları söküp atmak, o canım şaheseri tahrib etmektir. Tıptı bunun gibi , Tü
Tükendi
Yıllar önce Le Figaro gazetesinde yayımlanmış bir yazının tercümesini okumuştum. Bu eğlenceli yazıdan Victor Hugo ve Henri Troyat'ın ayakta, Marcel Proust ve Eugène Ionesco'nun ise yatarak yazdıklarını öğrenmiştim. Ernest Hemingway bir defter, bir kurşun kalem ve bir kalemtıraştan ibaret yazı malzemesiyle, çoğu zaman belden yukarısı çıplak olarak yazarmış. Kahvesiz, sigarasız yahut müziksiz yazamayanlar mı dersiniz, yeşil mürekkep düşkünleri mi dersiniz? Çalışma odasında tam bir sessizlik isteyen yazarlar d
Tükendi
İçinde bulunduğumuz modern çağda öyle bunaldık, modern kültür adıyla savrulduğumuz kültürsüzlük içinde öyle daraldık ki âsûde zaman ve mekânlardan bir teselli arar olduk. Hayhuy içinde hayatın manasını da lezzetini de yitirip yarış atı gibi sadece koşuyoruz. Edebiyatımızın gelmiş, geçmiş söz ustalarının eserlerinden seçilen eşsiz mısraların orijinallerinin ve aslına en yakın ifadelerle manalarının zevkle okunarak en güzel şekilde öğrenilmesi, onların "aşk" deyince, "maşuk" deyince neyi kastettiklerinin anl
Okurlara, Remzi Kitap Gazetesi'nin 2013 yılı boyunca çıkan tüm sayılarını toplu olarak sunmak üzere bu 8. cilt, özel olarak hazırlandı. İçeriğiyle, kapsamlı diziniyle, kitapseverler için vazgeçilmez bir başvuru kaynağı.
Tükendi
Elinizdeki kitap, Felsefe ve Edebiyat ilişkisi üzerine yapılmış çalışmalardan oluşmaktadır. Ülkemizde felsefe ile edebiyat arasındaki ilişkiler hakkında yazılmış pek çok makale olmasına rağmen okuyucular açısından bütün çalışmaları bir arada bulmak mümkün değildi. Bu nedenle konuyla ilgisi yazısı olan akademisyenlerimizin çalışmalarına ulaşılmış ve kendilerinden izin alınmak suretiyle bu kitapta bir araya getirilmiştir. Kitabın düşünce dünyamıza ve başta öğrenciler olmak üzere felsefe ve edebiyat alanında
Tükendi
19. asır Türkçenin dil bilgisi konuları ile ilgili olarak birçok gramer kitabının kaleme alındığı bir dönemdir. Manastırlı Mehmed Rifat tarafından yazılmış olan "Hace-i Lisan-ı Osmani" adlı eser de bu gramer kitaplarından biridir. Mehmed Rifat, bu eseri hazırlarken daha önce yazmış olduğu dil bilgisi kitaplarının yapısına göre farklı bir yol izlemiştir. Üç dilden oluştuğu düşünülen Osmanlı Türkçesinin dil bilgisinin hazırlanmasında bu üç dilin ayrı ayrı ele alınması gerektiği görüşünden yola çıkarak, kitabı
Tükendi
"Her milletin kendi değerlerinin oluşmasına/gelişmesine katkı sağlayan aydınları, sanatçıları, siyaset, bilim, fikir ve din adamları... vardır. Onlar ortaya koydukları eserleri ve düşünceleriyle içine doğdukları toplumların yanı sıra evrensel anlamda da bireylerin ortak değerler etrafında bütünleşmesine vesile olurlar. Dante'yi hesaba katmadan İtalyan edebiyat ve kültürünü anlamak/anlatmak nasıl mümkün değilse Sheakspeare olmadan İngiliz Dili ve kültürü, Goethe olmadan da Alman Dili ve kültürü... hakkında k
Tükendi
Roman Kuramı bir edebi tür olarak roman üzerine yapılmış ilk büyük sistematik çalışmadır. Lukács burada biçimsel ve estetik kategorilerin tarihsel-mantıksal zorunluluğunu, imkânlarını, iç çelişkilerini ve sınırlarını ortaya koyar. Lukács´ın bu gençlik yapıtı, Walter Benjamin´den Adorno´ya, Paul de Man´dan Edward Said´e kadar birçok eleştirmen ve edebiyat kuramcısı için de her zaman ana kaynaklardan biri olmuştur. Roman Kuramı, Kant ve Hegel´in felsefeleri ve Schlegel gibi Romantik yazarların düşünceleriyle
Tükendi
Ferhat, Hüsrev ve Şirin üçlüsü arasında bazı eserlerde Hüsrev'in bazılarında Ferhat'ın ağırlık kazandığı ancak her zaman Şirin'in maşuk, Ferhat ile Hüsrev'in ise âşık olduğu anlatı geleneği Türk kültür tarihinde Hüsrev ü Şirin, Ferhad ü Şirin ve Ferhadname gibi farklı isimlerle adlandırılan eserlerde işlenegelmiştir. Başlangıçta Hüsrev ü Şirin çerçevesinde işlenen bu tema daha sonra Ferhat'ın ağırlık kazandığı anlatılara dönüşerek Ferhad ü Şirin veya Ferhadname isimleriyle karşımıza çıkmaktadır. Türk düny
Tükendi
On yedinci yüzyıl Osmanlı şiirinin özge üsluplu şairi Nef'î (1572 ? - 1635), Dîvân'ları (Türkçe, Farsça), Sihâm-ı Kazâ'sı ve Tuhfetü'l-Uşşâk'ı ile bilinir. Nef'î'nin Türk edebiyatında kaside şairi olarak tanınıp sivrilmesi konusunda bütün kaynaklar birleşir. Nef'î'ye ilişkin monografiler, incelemeler, edebiyat tarihleri ve tezkireler onun özgün bir ses şairi olduğunu özellikle vurgularlar. Ebüzziya'nın bu monografisinde de Nef'î'nin Osmanlı şiirine getirdiği yeni ses ve taze söylem, kaside ve gazellerindeki
Tükendi
Bütün zamanların en önemli düşünürlerinden ve âlimlerinden biri olan İbnSînâ'nın hayatı birçok hikâyeye konu olmuştur. Anadolu halk tasavvurunda onun hayatına ilişkin maceralar genellikleEbû Ali Sînâ Hikâyesi olarak kaleme alınmıştır. Bunların en yetkini Seyyid Ziyaeddin Yahya'nın Ebû Ali Sînâ'sıdır. Ziyaeddin Yahya eserini İstanbul'dan bir kadı olarak atandığı Larende'ye (Karaman) giderken Üsküdar'da yazmaya başladığını, nihayet Larende'ye girerken 1629 'da tamamladığını söylemektedir. Eserin yazıldığı
Tükendi
Türkçe, çeşitli lehçeler halinde değişik Türk toplulukları tarafından konuşulan dilin ortak adıdır. Türk dilinin çağdaş lehçelerinin bir bölümü sadece konuşma dili iken, bir bölümü hem konuşma hem yazı dilidir. Türk dilinin tarihi ve çağdaş lehçeleri, birçok kişi tarafından incelenmiş ve çok değişik şekillerde tasnif edilmiştir. Çağdaş Türk lehçelerini uzak ve yakın lehçeler olarak iki ana gruba ayırmak mümkündür. Uzak lehçeler, Türkçe, Çuvaşça, Yakutça ve Halaçça'dan oluşur. Yakın lehçelerin tamamına yakı
Tükendi
"Kuş Bakışı", yaşadığımız coğrafyaya, ürettiğimiz kültürel dünyaya ve yaptığımız tarihe çıkabildiğimiz tepeden, tırmanabildiğimiz yükseklikten/yukarıdan, dışarıdan bakmaktır. İçinde olduğumuz veya içimizde olan mekâna ve değerlere dışarıdan, onları kuşatarak ve konumlandırarak bakmaktır. Alışık olduğumuz gelenek, norm ve törelere belli bir "mesafe" koyarak bakmaktır. Kroki çizmeye, harita yapmaya benzer. Detay ve bilgi vermez; yön, tasavvur, kanaat, perspektif ve konum verir. Tümdengelimden ziyade, kesin ol
Türk Edebiyatının en önemli yerli kalemlerinden biri olan Süleyman Nazif'in belki de en ayırt edici vasfı kalemini zulme, haksızlığa ve özellikle emperyalizme karşı bir kalkan gibi kullanmasıdır. Hz. İsa'ya Açık Mektup ve Kâfir Hakikat da onun bu özelliğini en iyi gösteren metinlerinden biridir. Bir peygambere mektup yazıp, yaptığı zulümlerden dolayı ümmetini ona şikayet etmek, akabinde de Hz. İsa'nın ağzından mektup kaleme almak ancak onun zekasının bir buluşu, hislerini ifade ediş biçimi olabilirdi. Hz. İ
Tükendi
Binbir Gece Masalları gerek Batı gerekse Doğu toplumlarında yüzyıllar boyunca büyük ilgi gören ve okuma kültürleri üzerinde etkisi tartışılmaz olan eşsiz eserler arasında yer almaktadır. Okuduklarında ya da dinlediklerinde her iki toplumun aynı hazzı tattıkları nadir kaynaklardan birisidir. Binbir Gece Masalları yalnızca edebiyat ürünü değildir. O aynı zamanda, pek çok toplumun çevresinde sürekli olarak yaşayarak gördüğü bir fenomendir. Diğer bir deyişle, günümüz filmlerinde, tiyatrolarında, resimlerinde, r
Tükendi
Elinizdeki bu kitap, klasik bu sıfat, bizzat çevirmenin eklemesidir, Arap Literatürü alanında özlü ve kullanışlı bir ders kitabıdır. Yazarın amacı, Bosna- Hersek'teki Müslüman okulları için bir ders kitabı hazırlamaktı. Onun yakın arkadaşlarından biri olan tanınmış İngiliz Hint arkeoloji uzmanı Sir Aurel Stein, kitabı Hindistan'daki Müslüman okulları için de uygun buldu. Çevirmen, daha ileriye giderek , kendisinin unutamayacağı hocasının bu kitabını, din ve milliyet farkı gözetmeksizin öğretmen ya d
Bugün, en az 12 asırlık yazılı Türk edebiyâtı eserlerine harcanan Türk emeğini, Türk zevkini, Türk duygu ve düşüncesini hiçe saymaya hakkımız yoktur. Yeni Türk Edebiyâtı, Halk Edebiyâtı ve Dîvan Edebiyâtı olarak kendi klâsiklerini, kendi târihî-içtimâî devirleri ve şartları içinde, kendi estetiği ve kendi değerleriyle tanımaya mecburdur. Bu edebiyâtlar, iyi tanındığı takdirde, onların yeni medeniyet dünyâsı içinde de, her şeyden çok, kendi temellerine dayanan bir Türk Edebiyâtı vücuda getirmek için asıl kay
Düşünce, ruhun mayınıdır; dil ise toprağı. Yazar, bu mayını nasıl ve kimin için patlatacağını bilmelidir. Gölgenin Külü'ndeki sözleri yazarın yeni mayınlar arayışı diye görebilirsiniz. Sizleri de bu çetin toprakta gezinmeye çağırıyor Gölgenin Külü.
Tükendi
Geleneklerine bağlı bir ailenin ilk kızı: Leyla... Bilindik bir Anadolu erkeği olan babasından sevgi görmek bir yana, sürekli şiddet görmüş; aşırı mutaassıp ve sevgisiz bir ortamda büyümüştür. Baskı altında büyüse de Leyla başına buyruktur, idealisttir. Zengin ve sağcı bir babanın kızı olmasına rağmen solcu ve fakir bir öğretmen ile evlenmek istemesi bir namus meselesi hâline gelir fakat o, kafasına koyduğunu yapar. Leyla'nın hayatında yeni bir sayfa açılır. Kendisini bir anda Hollanda'da bambaşka bir haya
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 377 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5