Aşk Olsun'da, İÖ 3000 dolaylarından İS 17. yüzyıla uzanan çok geniş bir zaman kesitinde yazılmış şiirler bir araya geldi. Bambaşka çağlar, farklı ülkeler, apayrı uygarlıklardan ozanların kendi dillerinde söyledikleri, yazdıkları şiirler. Ama bu ozanların ortak bir dili de var: "Aşk"ın dili. Bu kitaptaki şiirlerde, hangi dilde yazılmış olursa olsun, "Aşk"ın ortak dilini bulacaksınız. Hiçbir çağ, hiçbir uygarlık yok ki, "Aşk"sız bir dönem yaşanmış olsun. Hiçbir çağ, hiçbir uygarlık yok ki, "Şiir"siz bir dönem
Valéry'nin yazıları neden okumaya değerdir ve bu yazıları hangi
beklentilerle okumalıyız? Eğer bu yazılar var olan bir kategoriye sığıyor olsaydı bu soruların
cevabı da kolay olurdu. Biz Valéry'nin şiir sanatını, şiir yazmayı veya okumayı öğrenmek için
okumuyoruz. Hatta bu metinleri, Valéry'nin şiirini daha iyi anlamak için de okumuyoruz: Kesin
olan şu ki bu düzyazılar nasıl Valéry'nin şiirini aydınlatıyorsa, şiirleri de bu düzyazıları
aydınlatıyor. Bu metinleri okumamız ve okumaya devam etmemizin sebebi Va
İçerik Tanıtımı:
Sanıyorum, artık bir insan
Sesi duyulmaz burada,
Yalnızca bir rüzgâr taş çağdan
Vuruyor kara çıkrıklara.
Ve anlaşılan, kaldım ben
Bir başıma bu göğün altında
İnsanoğlunun ilk başkaldırışı ve ölümcül tadı olan
Yasak ağacın meyvesi, dünyaya ölüm ve üzüntü getirdi, hepimize
Cennetin kaybıyla beraber büyük insan gelene dek,
Bizi yeniden canlandır ve keyif dolu makamını tekrar kazan
Oreb'den veya Sina'dan ilham aldın, şarkı söyle
Semavi esin perisine sahip bu gizli tepede,
Seçilmiş tohumu ilk öğreten seyis,
Dünya ve cennet, başlangıçta,
Kaostan meydana geldi: ya da Sion tepesiyse eğer,
Daha mesut hale getiriyorsa seni, Siloa'nın çayı
Tanrının kehaneti tarafından akar
‘‘Brecht salt bir tiyatro adamı değildir, estetik kuramcısı, ahlakçı ve bir savaşçıdır. Tiyatro, O'nun
kuramını geliştirmedeki ‘ana' denektaşı, bir bakıma değiştirmeye çalıştığı dünyayı / yaşamı
dıştalayıp yeniden kurguladığı laboratuvardır; ama O, kendisine eylem alanı seçtiği sanatı ve
sanatın gücünü bir bütün olarak kavramış, kuramın yalnızca bir tiyatro kuramı olmadığını, tüm
sanat dallarını kapsadığını göstermiş ve sinema, opera, şiir, roman, öykü, inceleme gibi alanlardaki
üretimi tiyatro ile birlikte
Sofu olmanın ne zararı var,
Güzel görünsün bedenciğim de.
Biliriz Tanrı kadını sever,
En azından, kadıncık şirinse.
Kuşkusuz Tanrı hemen affeder,
Dokunmaz garip keşişçiğime.
Benimle olmaya hep can atar,
Diğer birçok keşiş gibi hem de.
Kilise babaları gibi gri!
Hayır gençler, al al yanakları,
Yine de soluksa benizleri
Sebep: Kıskançlık para darlığı.
Sevmem elden ayaktan düşeni,
Hiç sevmez Tanrı da yaşlıları:
Ne muhteşem, bilgece, değil mi?
Kurmuş işte düzenini Tanrı!
Friedrich Nietzsche
Das Schauspiel »Iphigenie auf Tauris« wurde am 13. Januar 1787 von Goethe wahrend seiner Italienreise fertiggestellt und ist die letzte in einer Reihe von Fassungen. Es spielt einige Jahre nach dem Krieg um Troja auf Tauris (Insel Krim) im Hain vor dem Tempel der Diana, Göttin des Mondes und der Jagd.
Gottes ist der Orient!
Gottes ist der Okzident!
Nord- und südliches Gelände
Ruht im Frieden seiner Hande."
In Goethes Gedichtband „West-östlicher Divan" finden wir zwölf Bücher, die sich in verschiedene kürzere Gedichte aufgliedern. Mit dem ''West-östlichen Divan" hat Goethe von 1814 bis 1827 seine letzte große Gedichtsammlung verfasst. Für den Dichter Johann Wolfgang von Goethe ist immer alles mit allem verbunden. Ost und West, der Mensch, auch er selbst, ist stets im Austausch mit dem Göttlichen. Und die
William Shakespeare (1564-1616): Oyunlarında insanlık durumlarını ifade ediş gücüyle yaklaşık 400 yıldır dünya okur ve seyircilerini etkilemeyi sürdüren efsanevi yazar, sonelerinde de insan ruhunun birçok boyutunu yansıtmıştır. İlk kez 1609 yılında topluca basılan 154 sone, denebilir ki, İngilizcenin en ünlü şiir dizisidir. Dünya edebiyatının en güzel örnekleri arasında yer alan bu şiirlerde, sevgi, kuşku, özlem, ihanet, kıskançlık, umut, hayal kırıklığı, karamsarlık, suç ve günah, sevgili önünde benliğin d
Maldoror'un Şarkıları, Fransa'da 146 yıl önce yayınlandı. O günden bu yana insanların ve şiirin dünyasında her şey değişti. Türkiye'de ilk kez 25 yıl önce (1989) yayınlandı, birkaç baskı yaptı. Kervan yoluna devam ediyor!
Modernizmin ve çağdaş şiirin kutsal kitabı! Tanrı düzenine kafa tutan, geleneksel ve kutsal ne varsa hepsini tersine çeviren bir sapkın vahiy! Gelenekten ve onun çelik zincirinden kurtulmanın simgesi!
''Tanrı'dan dilerim ki, yüreklenen ve okuduğu kitap gibi geçici olarak canavarlaşan okur,
On altı buçuk yaşında "Kâhin'in Mektupları" adıyla bilinen iki mektubunda "Ben Bir Başkasıdır" diye yazarken, bununla Tanrı'yı, dünyayı ve insanı değiştirmek istediğini çok iyi biliyordu.
On yedi yaşından yirmi bir yaşına kadar, dört yılda, şiirin bütün geleneklerini, yapısal ve zihinsel düzenini parçalayıp altüst etti.
Şiir parçalandı. Düzyazı şiirleriyle yarattığı şiirsel söylemin dili günümüz modern şiirinin yazınsal temellerini oluşturdu.
Arthur Rimbaud'nun şiirde ulaştığı yükseklik şiirin
Çok geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Arap halklarının nesir ve şiirle alakalı mahsullerinin tamamının araştırılmasının ve incelenmesinin çok zor olduğu şüphe götürmez bir gerçektir. Bu sebeple, Arap Dili ve Edebiyatı öğrencilerinin istifade edebilecekleri bir eser olarak hazırladığımız bu "Modern ve Çağdaş Arap Şiirinden Seçmeler" kitabında, muasır Arap şairlerinin ancak bazılarına yer verebildik.
Kitapta serbest vezinde yazılmış şiirlerle birlikte aruz vezninde yazılmış şiirleri de bulacaksınız. Kasid
"ölü bir kuş
uçmayı
hatırlamamı
öğütledi bana"
Rüzgâr Bizi Götürecek Makbule Aras Eivazi'nin Farsça aslından çevirisiyle, Furuğ'un Tutsak (1952), Duvar (1956), İsyan (1957), Yeniden Doğuş (1963), İnanalım Soğuk Mevsimin Başlangıcına (1974) adlı beş şiir kitabını bir araya getiriyor.
Rüzgârın bizi götürdüğü yerde sadece sesin kalıcı olacağına inandığı için şiir yazan, şiir yazmasa yaşayamayacağına inanan modern İran şiirinin öncülerinden Furuğ Ferruhzad "ağaçların soyundanım ben" diyordu: ben çıplağım,
Euripides (MÖ y.484-406): Atina'nın yetiştirdiği üç büyük tragedya şairi arasında en fazla eseri günümüze ulaşan sanatçı olarak özel bir yeri vardır. Bu özelliği şenliklerde Aiskhylos ve Sophokles kadar birincilik ödülü kazanmamış olsa da halk arasında daha çok beğenilen bir şair olmasına bağlanır. Euripides'in oyun kahramanları insana özgü zayıflık ve kusurları taşırlar, yaşadıkları tragedyalar da bu kusurları ile vazgeçemedikleri tutkularından kaynaklanır. Euripides çağdaş tiyatroya en yakın eserler veren
Snyder'ın şiiri bir iş sahasıdır; ‘Kayrak' şiirinde de dediği üzere tıpkı atlar için dağ yollarına taş döşer gibi döşer sözcükleri şiirin yollarına. Yüzyıllara dayanacak iyi ve sağlam bir şiir örmek için sözcük israfı yapmadan her bir taşı gediğine oturtmalıdır şair, bu nedenle Snyder'ın şiirinde tutumluluk önemli bir rol oynar.
Özgürlüğün Döngüsü »nde günümüzün pazarlanan « doğa » sından, anarşi ve vahşiliğin yüce erdemiyle bezeli olan doğaya dönüş çağrısı yapan Gary Snyder şimdi ise şiirleriyle, İnan May
Ralph Waldo Emerson, 25 Mayıs 1803'de Boston' da doğdu ve 27 Nisan 1882'de Concord'da öldü. Şair, deneme yazarı ve dünya çapında etkili olan ilk Amerikan düşünürüdür. 1812'de Boston Latin Okulu'na girdi. Harvard'da ilahiyat okudu (1817-1821). Üzerinde yıllarca düşünülmüş denemeler dizisinden oluşan ilk kitabı Nature (Doğa) 1836'da az sayıda yapılan bir baskıyla yayımlandı. 1835'de Transandantalizmin (Aşkınsalcılık) akımının amentüsü Statement of the First Philosophy (İlk Felsefenin Dile Getirilmesi) yayımla
E. E. Cummings'inyenilikçivetartışmayaratanşiirlerionu 20. yüzyılın en önemlivetanınmışşairlerindenbirisiyapmıştır. Şiirlerindenyansıyankişiliği, değişikarka plan vekültürlerdençoksayıdagençveduyarlışiirseveriçinözelbircazibealanıolmuştur. SametKöse'nin, Cummings'inşiirdilinimuhafazaederekTürkçeleştirdiği bu eser, şairindilimizdeki en genişçaplıçalışmasıolmaklabirliktekendisine ait genişbirgörselarşivi de ihtivaetmektedir. Bireyselözgürlüğünedüşküngençşairleriçinise, Cummings daimabaşucuşairikonumunukoruyac
"(...)
Geldin yaşamıma benim
bütün getirdiklerinle,
bekledim seni,
ışıktan, ekmekten ve gölgeden yapılmış;
böyle muhtacım sana,
böyle seviyorum seni,
ve bütün herkes, yarını duymak isteyen,
onlara söylemeyeceklerimi,
okusunlar bu dizelerde
ve geri çekilsinler bugün, çok erken çünkü
bu tartışmalar için.
Bir yaprak vereceğiz yarın yalnızca onlara
aşk ağacımızdan
yeryüzüne düşecek,
dudaklarımız yapmış sanki,
bir öpüş gibi
yenilmez doruklarımızdan düşen
göstermek için ateşini ve sevecenliğini
gerçek bir aşkın..
Kederin Doğusu & Suyun Ayak Sesi'nde gökyüzünden, yurdundan, bitkilerden, şehirlerden,
insanlardan, kuşlardan, çiçeklerden, acılardan, kederden, sevinçten, bilgelikten, aşktan, inançtan,
yoksunluktan, yaşamdan, ölümden şiir devşiren bir şairin sesi duyulur. İran'dan taşarak yakın
komşulardan uzak kıtalara dek yayılan bir şiirin sesidir bu.
Ne sen görüyorsun ne de dağ. Bu bağın meyvesi: Keder, keder...
Dökülsün gam, susamış bir testisin sen. Düşsün çiçek, kokusun sen.
Bu şevk sarmaşığı, sula onu, gider susuz
"Furuğ'un şiirini, günümüz Farsça şiirinin ve Nima'nın basit
bir devamı olarak görmek kanımca eksik olduğu kadar
hatalıdır ve büyük ölçüde Furuğ'u tanıyamamanın ötesinde
ona yapılan büyük bir haksızlıktır. Haksızlıktır; çünkü o,
oturduğu pencereden görülenleri, nasıl görmemiz gerektiğini
bize anlatmak için çok acılar çekmiştir. Onun acısı tüm İran
kadının asırlar boyu çektiği acıların tümüdür..."
Haşim Hüsrevşahi
İranlı şair FuruğFerruhzad'ın şiirlerinden yapılan birçok seçki
içerisinde en sevileni "Yaralar
Toplam 293 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 20-40 /
Aktif Sayfa : 2
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.