Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7
Osmanlı tarihinde bir devir kapanmış, yeni bir devir açılmıştı. Dünya tarihinin "Cihangir" olarak selâmladığı Yavuz Sultan Selim, atalarının tahtına çıkmıştı. Sultan Selim ateşten gömleği giymiş, yanarken yakmaya hazırlanmıştı. Ağabeyi Şehzade Ahmed, isyan hâlindeydi. Kendi kendini "Anadolu Padişahı" ilân etmişti. Şimdilik en yakın tehlike durumundaydı ve hemen bertaraf edilmeliydi. Devlet hayatında iki başlılık olmazdı. Hatırı sayılır derecede bir âlim olan Kardeş Korkud'a, Manisa sancağına dönmesini, ilim
Yirminci yüzyılın ilk yarısında dünyamızı altüst eden iki büyük savaş yaşanan derin üzüntü ve acılar bir tarafa dünya edebiyatına, barıştan, kardeşlikten ve insancıllıktan yana çok güçlü bir soluk kattı. Alman yazar Ernst Glaeser ve onun başyapıtı 1902 Doğumlular, karanlıklar ortasındaki bu umutlu havanın bir parçası. Savaş koşullarını, savaşa giden yolları ve savaşın ta kendisini çocukların bakış açısıyla anlatmak ise bu umutlu havaya ayrı bir renk kattı. Sahiden de çocukların gözüyle anlatılan olayların,
«RUH ADAM», Türk edebiyatında pek alışılmamış çeşitte bir romandır. Müellifin tarihî romanlarını okumuş olanlar, tarihî bir roman gibi başlayan bu eserin öyle olmadığını görecek, sayfalar ilerledikçe kendilerini aşırı bir sembolizmin içinde bulacaklardır. Bir tarih çeşnisinin de yer aldığı roman, yaşamanın gayesini yalnızca askerlikte bulan bir subayın hayatıdır. Tabiatüstü olaylarla anlatılan bir hayat hikâyesinin, dikkatle bakıldığı zaman, gerçeklerin sembollerle çerçevelenmiş ifadesinden başka bir şey ol
İzmir kentine ve burada kaderini arayan İzmirli genç Rum kızına ağıt Yıl 1914 Osmanlı İmparatorluğu giderek zayıflamaktadır. Başta İngilizler olmak üzere tüm Avrupalıların planı, hasta adam ilan ettikleri Osmanlıyı parçalamak, topraklarını işgal etmektir. İngilizlerin Yunanlılarla birlikte hedefi İzmir'dir. Böylece hem Ege'nin zenginlikleri ele geçirilecek, hem de İzmir, İstanbulun işgali için üs olarak kullanılacaktır. İlk adım, İzmir Körfezi'nin girişini bir tıpa gibi tıkayan Kösten Adasını ele geçirmekle
Tükendi
Bir yanda zenginlik, diğer yanda fakirlik... Bir yanda eğlence diğer yanda çaresizlik... Bir yanda değişim, diğer yanda çözülme... Sefahat ile sefalet arasında akıp giden yıllar... Gelişme ve yozlaşmanın birbirini tetiklediği derin fay hatları... Devletin tepesinde bir vezir, halkı peşine takan bir hamam tellağı... Ve derin bir hesaplaşma... Şiirlerin, şarkıların, köşklerin, kasırların, isyan çığlıklarıyla inleyen meydanların Lale Devrini hiç böyle okumadınız... 18 yüzyıl İstanbul'unda nefes kesen bir yolcu
"Hak, dostum haak!" Günlerdir İstanbul ceridelerinde "İlk teravihe müteakip Divanyolu'ndaki Arif Bey'in Kıraathanesi'nde Meddah Eflatun nam kimesne tarafından şâyân-ı temâşâ, bir garip hikâye icra olunacağından" diyerek ilan ediliyordu bu gece. İşte şimdi, üstünde siyah istanbulin, asası bacaklarının arasında, sol omzundaki beyaz makremenin bir ucu ceketinin içine sokulmuş adam, dilden dile yayılmış bir korkuyu fısıldayacaktı kulaklara. Yer Kızıl, II. Abdülhamid döneminin renkli, kargaşalı, hengâmeli, entr
“Midilli’den kalkan bu coşkulu rüzgârlar hangi büyük seferlere, savaşlara, denizlere, şehirlere uğruyordu? Hepsi birer emek harikası olan o gemiler acaba hangi iki kıta arasında hazineler taşıyorlardı?Onları görmeden mi bilmeden mi ölecekti bu ada da? Hayır… Asla… Bir borçadan Midilli’nin nasıl göründüğünü görmeden bilmeden asla olmazdı. Evet, o da duymuştu. Limanda anlatılıyordu Rodos şövalyeleri öncülüğünde tüm adalarda korsan gemilerin cirit attığını Çanakkale Boğazı girişinde Türk gemilerine pusu kuran
Şaman Kız uçuyor... Uçmak ne denli zevkliymiş. Kişi geri dönmek yere inmek istemiyor. O halde kuşların yerde işi ne? Neden hep Gök'te kalmazlar iyi tinler gibi... ?Tak, tak, tak, tak..." Son darbeyi vurun kötülere. Savaşı siz kazanın. İyilerleyiz biz, biz iyileriz. Alkışa durdu: ?Gök bizi bırakmaz. Biz Gök'ü bırakmayız. Gök bizi bırakmaz. Güneş varlığı ile parıldar. Güneş bizi bırakmaz. Ay varlığı ile parıldar. Ay tanık şimdi olanlara. Onun kutunda varlığımız. Ay bizi bırakmaz. Yıldızlar ışıl ışıl. Yıldızl
Sadece tarihçilerin değil, edebiyatçıların da yakın alâka gösterdiği İstanbul'un fethi ve Fatih konusu, Tanzimat'tan itibaren Meşrutiyet'e, Cumhuriyet'ten, Çok Partili Dönem'e ve 1980'den 2000'lere kadar uzanan bir çizgide pek çok tarihsel romana malzeme olmuştur. Yüz elli yıllık süreçte, popüler kültüre ve hamasete yönelik olanlarından, fethin karanlık noktalarını aydınlatmaya yönelik olanlarına kadar pek çok roman kitapçılardaki yerini almıştır. Her yazar, yaşadığı çağın tarih ve kimlik algısına göre, in
Tükendi
Usta yazar Yavuz Bahadıroğlu'ndan uzun yıllar sonra yeni bir roman; Kafkas Kartalı Şeyh Şamil Şeyh Şamil, destanlaşan bir kahraman. Kafkas dağlarında milletinin bağımsızlığı için çarpışan bir yiğit. Karşısındaki düşmanın tüm zalimliğine meydan okuyan ve onca zorluğa karşı dimdik ayakta duran bir cengâver. İşte bu roman inanmış bir komutanın, vatanı uğruna her türlü fedakârlığı göze almış bir vatanseverin, "Kafkas Kartalı" diye ünlenmiş Şeyh Şamil'in destansı hayatını anlatıyor.
"Ben Anadolu'da, Rumeli'nde, Diyarbekir'de, Maraş'ta, Antep'te, Mısır'da, Şam'da, Halep'te ve dahi Hicaz'da ve dahi Kudüs'te yüzlerce yıllık refahı ve nizamı millet ve ümmet adına peşin aldım. Bu uğurda nice bedel ödedim, nice bedel ödettim! Gene de nefsimi temize çıkarmağa gayret etmem. Zira benden sonra gelen her kimse yaşar, görür. Ve tarih beni izah eder. Vesselam..." İletişim bilimci Mücahit Küçükyılmaz, Yavuz: Adaletin Kılıcı adlı bu ilk romanında, Yavuz Sultan Selim Han'ın hayatını, Osmanlı İmparato
Akdeniz'de birer güneş gibi doğmuş olan Midillili Oruç, İshak, Hızır ve İlyas kardeşler, denizciliğe merak sarıp Yavuz'un ağabeyi Korkut'tan büyük yardım görmüşlerdi. Onun ölümü üzerine Tunus taraflarına gidip fetihleriyle Cezayir'de sultanlık tahtına dek yükselmişlerdi. Muhteşem Kanunî'nin Batıda Şarlken'in İmparator olmasıyla gelişen Hıristiyan birliğini parçalaması gerekiyordu. Karada kendisi vardı ama denizlerde Andrea Doria'ya karşı çıkarabileceği bir Kaptan-ı Derya'ya ihtiyacı vardı. Bu da ancak Barba
"Bir sosyalist hareket ve eğilim olarak, siyasi özgürlükleri elde etmeyi acil görevlerinin en önemlisi sayan Rusya Sosyal Demokrat Partisi, Rusya'da geçmişteki tüm devrimci hareketin davasını ve geleneğini sürdürüyor. Sosyal demokrasi, eski Narodnaya Volya'nın şanlı temsilcilerinin açıkça gösterdiği nihai amaca doğru ilerliyor. Geçmişteki tüm devrimci hareketin geleneği, şimdi, Partinin örgütlenmesi, iç disiplininin sağlamlaştırılması, yasadışı çalışma tekniğinin geliştirilmesi için, sosyal demokratların bü
Tükendi
Nizamiye medreselerini bütün tehditlere rağmen canı pahasına koruyarak devletin kalesi haline getiren Selçuklu Veziri Hasan bin Ali et-Tûsî; namı diğer Nizamülmülk... Öte yanda ise devasa bir plato üzerinde yükselen ve sarp zirvelere hâkim, ulaşılması güç, ehlisünnet düşmanı Alamut Kalesi... Hasan Sabbah gibi bariz bir düşmanın ötesinde, yalnızca küçülmüş gözbebeklerinden tanınabilen katil haşhaşi fedaileri... Nizamülmülk, Ulu vezir Hasan et-Tûsî'nin Sultan Melikşah döneminde sonlanan, ancak hikâyesi dild
Yeniden Çarmıha Gerilen İsa, çağdaş Yunan ve dünya edebiyatının en seçkin kalemlerinden Nikos Kazancakisin ünlü romanlarından biridir. Yunanistanın Likovrisi köyünde Paskalya Yortusunda geçen olaylar, köyün ileri gelenlerinin İsanın Çarmıha Gerilişini yeniden canlandırmak istemeleriyle başlar. Köyden bir İsa, bir Yahuda, bir Mecdelli Meryem, bir Yakup bir de Petrus seçilir. Bu seçimlerden sonra köy, bir daha o eski köy, köylüler de eski köylüler olamazlar. Gerçekleştirilmek istenen bu tiyatro oyunu bir gös
Tükendi
Renkli hayatı ile efsaneleşmiş; entrikaları, zekâsı, cesareti ve ihtiraslarıyla ün salmış bir hanım sultandır. Hayatı romanlara, tiyatro oyunlarına, opera eserlerine konu olmuştur. Siyasette ve devlet işlerinde aktif rol oynayarak, Osmanlı İmparatorluğu'nda "kadınlar saltanatı" denilen devri başlattığı rivâyet edilir. Bunun yanında, Osmanlı tarihinin en güçlü ve en etkili kadın sultanlarından birisi olarak kabul edilmektedir.Osmanlı sarayına bir köle olarak gelip sultanlık tahtına kadar yükselen azimli bir
Tükendi
Türkiye’nin en uzun soluklu tiyatro dergisi Kulis’i tam elli yıl boyunca yayımlayan Hagop Ayvaz ömrünü tiyatroya adamıştı. Sahneye ilk kez 1920’lerde çıkan, Cumhuriyet’in ilk yıllarından 2000’lere dek Türk ve Ermeni sanatçıların sahneye koyduğu neredeyse tüm oyunları bizzat izleyen, dergisiyle sahne sanatlarının nabzını tutan Ayvaz, Türkiye tiyatro tarihinin hazine sandıklarından biriydi.Kendisi de oyunculuk yapan, oyunlar yöneten ve genç oyuncular yetiştiren Ayvaz, 1999-2001 yılları arasında Agos gazetesin
Tükendi
Derviş efendi, Abdurrahman Hoca'nın yükünü bir nebze hafifletmek için söze girdi: "Bizler Evlad-ı Fatihanız beyler! Hepimiz ecdadımızın şu topraklardaki cengaverlikleriyle, kahramanlıklarıyla büyüdük. Camilerimizde, kahvelerimizde büyüklerimizden bu destanları dinledik. Analarımız, Şehit Sultan'ı ninni yaptı, söyledi kulağımıza. Lakin ne yapalım, emir devletten olunca bağrımıza taş basacağız. Diğer yandan savaşalım desek mühimmat, kılıç, at, erzak... Bunlar bizi ne kadar götürür. Ölelim ölmesine, ölümden ko
Orta Çağ'ın Orta Asya'sında, karanlık çağların en koyusunda, beyliklerin birbirine düştüğü, hiç bir yerin güvende olmadığı, hiç kimsenin kendini güvende hissetmediği bir çağda, kardeşin kardeşe, kadının kocaya, babanın oğla düşman olduğu bir çağda, Orta Asya'nın ortasında Seyhun nehri ile Ceyhun nehrinin ağzıan kadar kan aktığı bir çağda, insan kellelerinden minarelerin dikildiği bir çağda, henüz on iki yaşında tahta çıkan bir Han. Kıyasıya bir mücadele, yorulmak bilmeyen bir kılıç ustası, yenilmez bir irad
Tükendi
Orta Çağ'ın Orta Asya'sında, karanlık çağların en koyusunda, beyliklerin birbirine düştüğü, hiç bir yerin güvende olmadığı, hiç kimsenin kendini güvende hissetmediği bir çağda, kardeşin kardeşe, kadının kocaya, babanın oğla düşman olduğu bir çağda, Orta Asya'nın ortasında Seyhun nehri ile Ceyhun nehrinin ağzıan kadar kan aktığı bir çağda, insan kellelerinden minarelerin dikildiği bir çağda, henüz on iki yaşında tahta çıkan bir Han. Kıyasıya bir mücadele, yorulmak bilmeyen bir kılıç ustası, yenilmez bir irad
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7