Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8
İslamiyetin Türklerce kabulünden sonraki bilinen ilk eser Kutadgu Bilig'dir. Sultanlara yol gösteren, avam halka baht ve saadet bahşeden bir hikmetler hazinesidir bu kitap. Atam beni Kutadgu Bilig'in yazarı Yusuf Has Hacip'in mezarına ilk defa getirdiğinde 7 yaşında bir çocuk idim. "Oğlum bu ulu kabirde yatan zâta, kim ki Allah'a sığınarak dua ederse duası kabul olur" dedi. Sonrasında defalarca gittim, yüz sürdüm ve şair olma dileğimi belirttim. Mezarda yatan zatın, ulu bir âlim, mütefekkir, şair, devlet er
Peygamber Efendimizin eşi Hz Hatice hakkında yazılmış çok özel bir çalışma! HZ. Muhammedi (s.a.s.) peygamberliğinden evvel tanıyıp seven ve Ona ilk iman eden, müminlerin annesi Hz. Hatice'nin hayatına farklı bir bakış Sadakatin, sevginin, güvenin zirvesi bir kadın Ölümüne dek vefayla bağlı olduğu ve kendisine vefayla bağlı olan Son Peygamberin eşi Tüm Müslüman kadınlar için bir örnek olan bu emsalsiz kadının hayatını, Sibel Eraslan, uzun bir araştırma döneminin ardından, şimdiye dek bilinen ve bilinmeyen
Yalnızlıkla olgunlaşmış dürüst bir Kadı, 1844 yılında, Kütahya'nın ilçelerinin Temettüat Tahrir Defteri'ni doldurmak için Nüfus Sayım Katibi ve askerlerle yola çıkar. Rakamlar insanların aynası olmalı ki Devlet-i Aliyye vergisini almalı, halk kulluğunu tamamlamalıdır. Köy köy dolaşılır canlı cansız her şey rakamlaştırılarak var edilir. M. Altar Kaplan, Halifeler Köyü'nde, kimi zaman bir ağacı, kimi zaman bir köpeği konuşturarak öyküsüne sıradışı bir bakış açısı katıyor. ?Aristo sürgüne gönderildi. Sokra
Timur İmparatorluğu'nun da kurucusu olan meşhur Türk ve Moğol hükümdar: Timurlenk... Yani "Aksak Timur"... Düzenlediği seferlerle bugünkü Orta Asya, Rusya, İran, Hindistan, Afganistan, Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan, Irak ve Suriye'yi kapsayan toprakları ele geçirdi. Cengiz Han'ı örnek aldı kendine ve onun yolunda giderek büyük bir imparatorluk kurdu. Ancak Timur'u bizim tarihimizde önemli kılan asıl mesele, 1402'de yapılan Ankara Savaşı'nda Osmanlı padişahı Yıldırım Bayezid'i mağlup edip esir alması olm
Vatan aşkına mücadele veren ismi meçhul bir vatansever diyor ki: "Kardeşlerim! Allah bizi dört sene süren bu harb-i umumide şehit olarak yanına almadıysa eğer demek savaşımız daha bitmedi. Bilirsiniz, harp bitmeden eve dönülmez. Hepiniz merdane savaşı biliyorsunuz ama o dönem bitti. Görüyorsunuz, düşman her limanda, yarın bütün şehirlerimizde, belki bir saat sonra bu surların içindeki mahallelerde, üç beş saat sonra harbiye nezaretinde, en mahrem yer olan komuta merkezinde olabilir hatta yönetimi ele alabi
İslam'dan önce saygın, dürüst ve Allah'ın birliğine inanan bir tacir olan Hz. Ebu Bekir'in, Hz. Muhammed s.a.v. ile çocukluktan itibaren başlayan büyük dostluğu gittikçe derinleşerek Allah elçisinin hayatı boyunca devam etmiş onun ölümüyle de büyük bir özleme dönüşmüştür. Hz. Hatice'den sonra Allah elçisine ilk iman eden o olduğu gibi dört büyük halifenin ve cennetle müjdelenenlerin ilki de odur. Hz. Ebu Bekir, Allah elçisinin buyruk ve sözlerin tereddütsüz bir şekilde kabul ettiği için onun, Bütün insanlar
Hz. Ömer İslam tarihin en önemli şahsiyetlerinden biridir. Müslüman olmadan önceki hayatında toplumda liderlik ve gerçeği arayan bir kişi iken, oldukça çarpıcı olayların sonucunda müslüman olmuş ve onun İslam'ı seçmesi Müslümanlığın yükselişini ateşlemiştir. Daha sonraki hayatında Hz. Peygamber'in sürekli yanı başında bulunan ve karşılaşılan her meseleyi aşmak için görüşlerini belirten Hz. Ömer özellikle Halife olunca yaptığı idari, hukuki ve siyasi düzenlemeler ile İslam tarihine damgasını vurmuştur.
Yumuşak huyluluğun ve cömertliğin timsali olan Hz. Osman, ikinci halife Hz. Ömer'den devraldığı ve onun büyük zaferlerle genişlettiği devleti on iki yıllık halifelik döneminde iki katından daha fazla büyültmüştür. Mısır güneyi, Kuzey Afrika, hatta Ege'nin bir kısmından Maveraünnehr'e kadar İslam'ı yaymış hiç deniz bilmeyen bir millete donanma yaptırarak İstanbul yakınlara kadar gelebilmiştir. Ahmet Cemil Akıncı'nın elinizdeki kitabı, Hz. Osman'ın hayatını roman üslubuyla ve bütün yönleriyle anlatan mükemmel
İslam'a daha çocuk yaşta giren ve dört büyük halife'nin sonuncusu olarak Hz. Peygamberin bütün hayatına şahitlik ettiği gibi kendinden önceki üç halifenin de yanı başında yer alan Hz. Ali'nin hayatı aslında tam bir asr-ı saadet tarihidir. İnsanlık tarihindeki büyük nurlanmaya daha başından tanıklık eden gözleri, hayatının sonlarına doğru fitne dönemini de görmek zorunda kalmış ve o hayattayken aralanmış olan fitne kapısı, ölümünden sonra açılmış ve yokluğunda nifak rüzgarları daha bir hızlı esmeye başlamışt
Tükendi
"Abla." "Efendim." "Biliyor musun?" "Neyi?" "Senin kaderin benimkini de yazmış..." Savrulan Hayatların Hikâyesi 1900'lü yılların başı, Biga... Savaştan yorgun düşmüş bir millet, bir çiftlik ve zengin bir aile. Bir yemin ve o yeminle vicdanı arasında sıkışıp kalmış bir baba... Gün gelir kader zarını atar ve hayatlar savrulur dört bir tarafa. İncir Kuşları, Piruze-Şam'da Bir Türk Gelin, İki Kişilik Yalnızlık gibi çok okunan kitapların yazarı Sinan Akyüz'ün kaleminden genç yaşta Ürdün'e gelin giden iki kız ka
Tarihi ve güncel gerçekleri kurguyla harmanlamaktaki ustalığı ile bilinen Ayşe Kulin, Nefes Nefese adlı bu romanında okurlarına bir kez daha dünyanın farklı bir yüzünü aktarıyor, İkinci Dünya Savaşı döneminde yaşanan bir öykü Nefes Nefese. Avrupa'yı kasıp kavuran ve tarihin en acımasız gerçeklerinden biri olan Nazizm'i, dönemin Türk diplomasisinin korumaya özen gösterdiği ince dengeyi ele alırken, bu tarihi planın ön yüzünde de Osmanlı vezirlerinden birinin kızıyla evlendiği Yahudi gencin aşkını ve kaçışını
Bir Çanakkale RomanıSavaşın kıyameti içinde tüm hayatını kökünden değiştirecek bir yaralı getirirler hastane çadırına. Esir bir “düşman subayı.” Ve Anzak Hemşire ile Türk teğmeni Suat’ın gönül savaşı böyle başlar...Demet Altınyeleklioğlu’nun yeni romanı “Gülüm”ü okurken, dev zırhlıların içinde, Çanakkale’de ölüm kokan siperlerde dolaşacak, düşman taraflardan iki gencin gönül savaşını yüreğinizde hissedeceksiniz. 1915-1975 yılları arasında gidip gelen dramatik kurgusu ve sürpriz sonuyla “Gülüm”ü nefes nefese
Tükendi
Adalar Denizinde birbirine benzeyen iki güzel şehir vardır biri Selanik, diğeri İzmir... Öyle güzeldirler ki ikisine de her giden onları yeniden görmek ister. Belki de bu kadar güzel olmalarından dolayı yaşadıkları kederler, acılar, sıkıntılar da birbirinin benzeri olmuştur. Buralarda yaşayanlar da şehrin güzelliği kadar da bu acıları yaşarlar. İşte “Çalın Davulları”ında tarihi olaylar eşliğinde, roman kurgusu içerisinde her iki şehirde de sevinci, hüznü, sıkıntıyı yaşayanlar anlatılmaktadır.Selanik’te ken
372
Cepheden dönen gazi Hasan'ın eşi, henüz bir yaşındaki çocuğu ve yüzlerce köylüsünün Pontus-Rum çeteleri tarafından hunharca öldürüldüğünü öğrendiği andaki tepkisi: "-Biz cephede dahi düşmanın askerini yaralı bulsak tedavi ettik. Burada masum insanlara nasıl kıydılar! Bu nasıl bir canavarlık!.." Milli Mücadele yıllarında cephe gerisinde yaşanan dramlar ve en fazla şehit veren köyümüz!.. Karadeniz Bölgesi üzerine "Böl, Parçala, Yut" planları.. Beyinleri ve emir erleri.. Oynadıkları oyunlar.. İnsanın kanın
Tarih geçip giden bir şey değildir. Bugün bile bizimle yaşar. Eskide olmuştur ama eski değildir o. Bizdir, bizimdir. Kahramanlıklarla dolu bu tarihi unutmamak ve unutturmamak için hikâyelerle anlatacak, bizlere o kahramanları hatırlatacak bu seriyi hazırladık. Okurken sadece öğrenmeyecek aynı zamanda da tarihimizde yaşanan bu destanları hissedeceksin. "Gençler İçin Tarih Romanları" serisi tam da bunun için yazıldı ve okunmak için şu an ellerinde bekliyor... Ve seni macera dolu bir dünyaya çağırıyor.
Tükendi
İsfahan'da Maristan'ın, Hekimler Hekimi İbni Sina'nın Talebesi Rob J.'nin Romanı "Karım hasta. Onu muayene edersen minnettar olurum." Eğilerek hocasını selamlayan Rob'un kafası karıştı; İbni Sina'nın karısını muayene etmekten memnun olacak ve onur duyacak seçkin meslektaşları vardı. Fakat hocasının peşinden bir kapıdan geçerek bir salyangoz kabuğunun içine benzeyen taş bir merdivenden evin kuzeyindeki kuleye çıktı. Bir döşeğin üstünde yatan yaşlı kadın donuk ve görmeyen gözlerle onlara baktı. İbni Sina ya
Tükendi
Filippo Brunelleschi, Rönesans döneminde İtalyan hümanist düşünürlerin özgün icatlara yönelik doğal yeteneği ifade etmek için türettiği ingegno yani "deha" sıfatına layık görülen tarihteki ilk mimar hattâ ilk sanatçıdır. Çoğu Ortaçağ mimarının adı dahi bilinmezken onun adına şiirler düzülmüş, kitaplar ithaf edilmiş, biyografiler kaleme alınmış, büstleri ve portreleri yapılmıştır. Onunla birlikte yapı ustaları mimarlık yanında "isim" de yapmaya başlamış, yapıtları dünyaya bakışları, kişilikleri ve hayat hikâ
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8