Edvard Munch (1863-1944) ismi çoğu kişi için unutulması imkânsız bir resmi çağrıştırır: Çığlık, ateş gibi yakıcı, kan kırmızısı bir günbatımı önünde kafatasına benzer bir yüzü olan korkudan sinmiş bir figürün insanın midesini ağzına getirecek bir dehşet içinde attığı çığlık. Bu ikonik resim geç 19.yüzyılda Dışavurumculuk akımında temsil edilen endişe ve korkunun simgesi haline gelmiştir. Ancak resmin yaratıcısı hassas bir ruhtu,

Eserleri ve yaşamı Pieter Bruegel'inkinden daha ilginç olan bir usta zor bulunur. Sanatçı Can Eyck, Matsy, Van Orley, Pourbu, Van Cleve, Coxy, Key, De Vi ve daha sonraları Teniers gibi, sanat yeteneğinin kalıtsal olduğunu düşündüren pek çok Flaman ressam ailesinden birinin kurucusuydu.

Meşk; bir hattatın talebesine aynısını yazmaya çalışması için verdiği veya talebenin hocasına göstermek üzere hazırladığı güzel yazı örneğidir. Hat sanatımızın ta'lik yazı türünün en büyük üstâdı olan Hulûsi Efendi'nin (1868- 1940) hayâtını ve ta'lik meşklerini ihtivâ eden bu eser yenilenmiş baskısıyla okuyuculara sunuluyor.

Resim izleyicisi sanatın farklı dönemlerine ait örneklere bakıp bu resimlerde anlatılanları çözmeye çalışır. Bu resimleri anlayabilmek için resmedilen öykülerin bilgisine de sahip olmak gerekir çoğu kez. "Bu resim ne anlatıyor?" serisinin ilk kitabı olan Bu resim ne anlatıyor? İkonografi, Hıristiyan öğretisi bağlamında, görsel malzemeleri çözümlemeye bir başlangıç olarak sunuluyor. Kitapta Batı resim sanatı tarihinin Gotik, Rönesans ve Barok dönemlerinden ve konusu Eski Ahit ve Yeni Ahit'ten alınan örnekler

Dünyaca ünlü ressam Giovanni Civardi'nin çok satan çizim kitapları şimdi Türkiye'de. Yüz ve figür çizim metodlarını anlatan kitap, anatomi, portre yapımı ve ışık konularının yanı sıra göz, kulak, burun ve dudak gibi yüz öğelerinin çizimini detaylı olarak anlatmaktadır.

Bu kitapta, topladığım öğretici olan birkaç plastik değer konularını yeterince sade ve özetlenmiş olarak; amacım, plastik sanatlara hevesi olan ve başlama arzusu olanlara cesaret vermek.

"Uzaysal Boşluk" dünyanın evrende oluşum kıvılcımlarını göstermeden çok önce var olduğu düşünülüyor. Boşluk evrenin temelinde bizim hiç yadsıyamayacağız şekilde hep vardı ve varolmaya da devam edecektir. O sonsuzdur ve belki de yok olamayacak tek şeydir. Dünü ve yarını yoktur. Bu çalışma, dünyanın oluşum sürecinden bu yana insanoğlunun gökyüzüne olan merakı ve keşifleriyle başlayan bir dönemden, bunu sanat malzemesi olarak kullanmasına kadar giden bir süreci aktarmayı amaçlamaktadır. Boşluk, yaratıldığımı

Kitap, 90'lı ve 2000'li yıllarda plastik sanatlar alanında yoğun şekilde yazan bir sanat tarihçi-bağımsız eleştirmenin, Türkiye'deki resim sanatının durumunu samimi bir gerçeklikle geçmişten günümüze ortaya koyma çabasını gözler önüne seriyor. Bu çaba, toplumundaki resim sanatı algısının mutlak evrenselliği sorgulayarak hareket etmesi gerektiğinin de önemini dışa vuruyor. Ülkemizdeki resim sanatının kökleriyle işe girişen ve iki temel bölümden oluşan kitap, ayrıca söz konusu bölümleri açan giriş metinlerind

Uzayın tek bir rengi varken, yeryüzündeki bu olağanüstü renk çeşitliliğinin nedenini sorgulamak bizi renklerin, olağanüstü renkli dünyasına götürür. Günlük yaşamımızda o gün hangi renk giysiyi seçeceğimizi düşünürken, doğadaki renk zenginliğinin farkına bile varamayız. Çünkü çevremizi hep renkli gördüğümüz için onun doğal bir şey olduğunu sanırız. Aslında renk diye bir şey yoktur. Gördüğümüz renkli dünya, güneş ışığının doğadaki yansımasından başka bir şey değildir. Karanlıkta hiçbir şey göremediğimiz gibi,

Okuyucu bu sayfalar arasında şahsi bir sanat eleştirisi bulamayacaktır. Çünkü konu olarak ele aldığımız insanlar hakkında yüzyıllar hükmünü zaten vermiştir. Louvre'da Mona Lisa'yı seyrederken hayranlık duymaktan başka elimizden ne gelir? Bu ünlü eserin eleştirisini, Leonardo'nun çağdaşı Giorgio Vasari asırlar öncesi yapmış, bugüne kadar da bu fikir çürütülememiştir. Biz de kitabımızı bu temel üstüne kurduk. Adı geçen eserlerden önemli bir kısmını dünya müzelerinde bizzat görmek fırsatını bulduk. Bu izleniml

20. yüzyıl sanatının önde gelen isimlerinden heykeltıraş ve ressam Alberto Giacometti'nin (1901-1966) retrospektif bir yaklaşımla hazırlanmış Türkiye'deki ilk sergisi, gençlik dönemi çalışmalarından son yapıtlarına, tamamlanmamış bir eserine dek, büyük ölçüde, sanatçının yaşamı boyunca çalıştığı Paris, Montparnasse'taki atölyesinde geçen sanat yaşamından örnekler sunuyor. Giacometti, çok erken yaşlarda başladığı kariyerinde yeni-izlenimci etkilerden post-kübist ve gerçeküstücü eserlere yöneldi. Bir dönem iç

Sanatlar arasındaki güçlü etkileşim, ilginç bir olgudur. Resimlerde, edebiyat, tiyatro, müzik ve dansın izlerini aramak, sanat tarihçisine engin bir araştırma alanı sunmaktadır. ?Avrupa Resim Sanatında Dans İmgeleri? adlı bu tezin amacı, resim ve dans sanatlarının buluştukları eserleri değerlendirmektir. Antik Çağ`dan 20. yüzyıla uzanan geniş zaman diliminde, ressamların gözünden danslar ve dansçılar izlenmiş, dans tarihine görsel zenginlik katan yapıtlar bir araya getirilmiştir. Mitolojik ve dinsel öyküle

Bu kitap, edebiyatın 19. yüzyıl Avrupa resim sanatında nasıl canlandırıldığı üzerinde durmaktadır. Edebiyat ve resim arasındaki etkileşim, her ikisinin de ifade sanatı olması açısından olağandır. Şiirin, destanın ya da romandaki kahramanın tuvale nasıl aktırıldığı ise ressamın üslubu ve imge dünyasıyla bağlantılıdır. Farklı akımların temsilcileri olan ressamlar, Antikçağ yazarı Homeros'un İlyada'sından, Lord Byron ve Emile Zola gibi çağdaş şair ve yazarların eserlerine kadar geniş bir yazın kültürüne tanıkl

Kitabın yazarı Prof. Dr. Zühre İndirkaş, kitap hakkında şunları söylüyor: "Bu çalışmada Batı dünyasının kültürel yapısını besleyen mitosların özellikle Batı resim sanatına yansımaları ve geçirdiği anlamsal dönüşümler tartışılmaktadır. Bilindiği gibi Erwin Panofsky'ye göre sanat yapıtının salt biçim olarak ele alınıp incelenmesi onun anlaşılmasında yetersiz kalır. Biçimin yanı sıra bir de konusu, içeriği ve anlamsal boyutu vardır. Çalışmada Panofsky'nin yöntemiyle yorumlanan üç makale yer almakta. Her biri

Perspektif bilgisi, temelinde optik ve geometri kurallarının bulunduğu, çeşitli kurallardan oluşur ve bunlar bilinmeden perspektif çizim yapmak neredeyse olanaksızdır. İçinde bulunduğumuz çevreye ait görüntülerin iki boyutlu bir düzlem üzerinde betimlenmesi ancak perspektif çizim kurallarının uygulanması sonucunda gördüğümüze yakın bir görüntünün elde edilmesiyle mümkündür. Bu kitapta, ressamların ve öğrencilerin kolaylıkla uygulayabileceği perspektif çizim kuralları, çeşitli örnekleriyle birlikte verilme

Resim Sanatında çığır açan ustaların monografileri şimdi set oldu... 8 Kitap bir arada... Setin içinde yer alan Ressamlar; * Claude Monet Hayatı ve Eserleri * Henri de Toulouse-Lautrec Hayatı ve Eserleri * Leonardo do Vinci Hayatı ve Eserleri * Michelangalo Buonarroti Hayatı ve Eserleri * Paul Cezanne Hayatı ve Eserleri * Pablo Picasoo Hayatı ve Eserleri * Salvador Dali Hayatı ve Eserleri * Vincent Van Gogh Hayatı ve Eserleri İçindekiler; * Sanatçıların kapsamlı biyografileri * Resimlerinden hareketle s

Beş Kitaptan oluşan dizinin her bir kitabı 176 sayfadır. Bu dizi resim sanatının çizim, kompozisyon ve boyama gibi en temel tekniklerini resim yapmaya meraklı okuyuculara anlatmak ve uygulama yapmalarını sağlamak amacıyla hazırlanmıştır. Her kitap, okuyucunun yaratıcı yeteneğini harekete geçirecek sayısız örnek ve uygulamalarla zenginleştirilmiştir. Bu kitapları takip ederek ilgilendiğiniz alanda amatör bir ressam olabilirsiniz. Gerisi artık okuyucunun kendisini geliştirme arzunuza bağlı. İçindekiler; *Y

Ne kadar popüler olursa olsun modern resimlerin anlaşılması, sanat konusunda detaylı bilgisi olmayanlar açısından genellikle zordur. How to Read a Painting'e (2004) eşlik eden bu kitapta yazar Jon Thompson, Bonnard'dan, Basquiat'den Warhol'a ve Whistler'a kadar toplam 140 sanatçının yaptığı iki yüzden fazla resimle okuyucuya kılavuzluk ediyor. Sanatçıların diğer resimleri ve etkilendikleri kaynaklar bağlamında ele alarak her yapıtın karakteristik özelliğinin keşfedilmesini sağlıyor. On dokuzuncu yüzyıl gerç

Fernand Léger çağının beklentilerine uygun davrandı: Her şey gibi resmin de bir işlevi olmalıydı. Resim çok kişiye ulaşabilmeliydi. Yüzyıllar boyunca bir duvara süs olarak asılmak amacıyla yapılan tablolar "sehpa resmi" geleneğinde kalıyor, güzellikleri az sayıda kişi tarafından paylaşılıyordu. Léger resmin asıl işlevinin çok sayıda kişiye ulaşmak, kişilere yaşam sevincini aktarmak olduğunu vurguladı. Bu yolda yalnız değildi, yakın dostu Le Corbusier de yaşama sevincinin peşindeydi. Her ikisi de dekoratif

Çağının çok ötesinde bir ressam Üsküdarlı Hoca Ali Rıza İzmirde Türk resim tarihinde eşine rastlanmayan, karakalem çalışmalarında kurallar kurmuş bir ressam olan Hoca Ali Rıza, karakalem, yağlıboya, suluboya ve guaj desenlerinden oluşan 150den fazla eseriyle İzmir Arkas Sanat Merkezinde... Kültür ve sanat dünyasına Arkas Holdingin girişimi ile kazandırılan Arkas Sanat Merkezi, 2014 - 2015 sezonuna kapılarını Yapı Kredi Kültür Sanat Yayıncılık işbirliği ile hazırladığı Hoca Ali Rıza sergisi ile açıyor. Se