Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Kur'an'ın inişiyle başlayan İslam dışı dinlere, özellikle de Yahudilik ve Hıristiyanlığa yönelik eleştiriler, dokuzuncu yüzyıldan itibaren konuları belirlenmiş bir literatür halini almıştır. Söz konusu dinlere yönelik reddiye yazımı, İslam dünyasının büyük kısmında günümüze kadar varlığını devam ettirmiştir. Dinsel çoğulculuk bağlamında kendisinden önceki Müslüman devletlerin varisi olan Osmanlı döneminde de, sayı bakımından nispeten az olmakla birlikte hem Yahudiler hem de Hıristiyanlara karşı bu tür metin
Kadın, erkek ve çocuk, 155 kişiydiler... Osmanlı hanedanı bu 155 kişiden ibaretti ve 1924 Martı'nda, hepsi Türkiye dışına çıkartıldı... Ellerine ikişer bin İngiliz lirası ve bir yıllık ama dönüşü olmayan pasaport verildi. Mal varlıkları tasfiye edildi... Türkiye'ye girmeleri ve transit geçmeleri yasaklandı... Artık ne vatanları, ne de gelirleri vardı... Macera dolu bir sürgün yaşadılar... Geçinebilmek için her türlü işte çalıştılar... Kimisi mezar bekçiliği yaptı, kimisi kapı kapı dolaşıp sabun sattı...
Tükendi
Adalet, Osmanlı Devletini asırlarca ayakta tutan en mühim unsurdu. Bu hissin zayıflaması, çöküşün hem sebebi, hem de neticesi oldu. Padişahlar bile, hukukun önünde boyun eğdiler. Bir seferden dönerken, askerin, ekinlerini çiğnediklerinden yakınan köylüye, Kanunî Sultan Süleyman; Peki bizi kime şikâyet edersin? diye latife edince, köylü; Kanuna şikâyet ederiz, kanuna! demişti. Adalete verilen bu ehemmiyet, Osmanlılara büyük bir itibar kazandırdı. Hıristiyan halklar, kendilerine hüsnükabul gösterdi. Osmanlıla
Tükendi
Osmanlı şenlikleri, Türk gösterim sanatlarının hemen her türünü incelemeye bir ömür adamış ve harcamış olan Metin And için büyük, geniş bir keşif alanı gibiydi. 1950'li yıllardan başlayarak sürekli geliştirdiği çalışmalarını, makaleler ve kitaplar kaleme alarak ortaya koydu; biraz daha uzun yaşayabilse, yeni buluş ve bulgularını yansıtabilse konu gerçek bir "şenlik alanı"na dönerdi. Kırk Gün Kırk Gece, güzel bir kitap adı olmakla birlikte sözel kültürün zirveleri olan masallardan da izler taşır. Masal kahr
Tükendi
Birinci Dünya Savaşında Türklerin Çanakkale de gösterdikleri kahramanlık destanının bir benzeri de Hicaz da kutsal toprakların müdafaasında yaşanmıştır. Mondros Mütarekesi (1918) ile Osmanlı İmparatorluğunu parçalayan güçlerin ve yandaşlarının karşısında Fahreddin Paşa ve kumandasındaki kahraman Türk Askeri, mütareke şartlarını ve Osmanlı Sarayının emirlerini hiçe sayarak bu toprakları hiçbir karşılık beklemeden dinlerine ve Peygamberlerine olan engin sevgi ve saygı ile savunmuşlardır. Allah yolunda; Onun y
Tükendi
Sultan Mehmed alayla şehre girdi ve Ayasofya'ya geldi. Atından inerek mabedin içine girdi. Ayasofya'nın içinde bulunan patrik ve halk padişahın ayaklarına kapanarak ağlaşmaya başladılar. Fatih Sultan Mehmed elleriyle susmalarını işaret etti. Ortalığı sükûnet kaplayınca patriğe: "Ayağa kalk! Ben Sultan Mehmed sana ve arkadaşlarına ve bütün halka söylüyorum ki bugünden itibaren artık ne hayatınız ve ne de hürriyetiniz hususunda benim gazabımdan korkmayınız." Fatih Sultan Mehmed Yediden yetmişe herkese tarihi
Yüce Allah beni atalarımın ocağına padişah yapınca, şeriki ve benzeri olmayan Hakk Teâlâ hazretlerine tazarru ve niyaz ile münacaatlar eyledim. Ey asuman u zeminin yaratıcısı ve ey ins ü cinin ve hayvanların rızık vericisi Kerim ve Rahim olan Rabbim, Harem-i hassın olan Beytullah'ın -ki o Kâbe-i saadet-penâhdır- bulunduğu Mekke-i Mükerreme ile iki cihan fahri habibin Muhammed Mustafa'nın mezarları, saadetlü merkad-i hümayunlarının olduğu Medine-i Münevvere'nin süpürgeciliğini bana nasip eyle! Yavuz Sultan
Mülk ü dünya kimseye bâkî değil, akıbet berbad olur Ey Muhibbî, şöyle farz et kim Süleyman olmuşuz Kanunî Sultan Süleyman O, dinin sultanıdır! Din sarayı, sancaklarının ve süngüsünün direk olmasıyla sağlamlaşmıştır. O, savaşın sultanıdır! Ne tarafa yönelse fetih ve zafer onunla birliktedir. Yabancı ülkeler sancağının dinlenme alanıdır. O, güzel ahlakın sultanıdır! Cömertlik, cesaret, olgunluk gibi tüm iyiliklerin kaynağıdır. O, imarın sultanıdır! Gücünün ve hâkimiyetinin âbidesi Süleymaniye; zarafetin
Sen değil naaşın hükümdar olsa elyakdır bize Dönsün etsin taht-ı Osmaniye tabutun cülus - Ahmet Rasim 2. Abdülhamid Han, saltanattan çekildikten sonra milleti tarafından en çok aranan ve özlenen hükümdardır. Zira onun saltanatta olduğu 33 sene ile sonraki 10 yıllık dönemi karşılaştırmak dahi mümkün değildir. 2. Abdülhamid Han, siyasi bir deha idi. 19. asrın sonlarına doğru neredeyse tarihten silinecek olan son muazzam Türk İmparatorluğu'nu, on sene içinde yeniden dünyada rol oynayan bir hale getirecekti
Osmanlı diplomasisi, Osmanlı Devleti'nin uzun süren siyasi tarihi boyunca diğer devletlerle olan münasebetlerinin derinliklerini inceleyen özel bir ilgi alanıdır. Bu alanın kendi içerisinde çok çeşitli çalışma alanları bulunmaktadır. Günümüzde gerek ülkemizde gerekse yurtdışında Osmanlı diplomasi tarihi ile ilgili birçok çalışma yürütülmekte ve Osmanlı Devleti'nin yüzlerce yıl süren ömrünün arkasındaki en önemli unsurlardan birisi olan diplomasi anlayışı ortaya konulmaktadır. Bu düşüncelerden hareket ediler
Tükendi
Bu kitapta Osmanlılığı temsil eden 36 şayet Fetret beyleri Emir Süleyman ve Musa Çelebi de sayılırsa 38 padişahın yaşamöyküsü, ilgiyle okunacak tarzda ve arada kaynak yapıtlardan kısa alıntılara da yer verilerek anlatılmıştır. Yetki ve protokol bakımından Türk, Sasani, Abbasi, Bizans imparatorluklarının, çağa ve bölgeye uyarlanmış özgün bir sentezi olan padişahlık; temelde "padişah olmazsa düzen de olmaz" ilkesine dayanıyordu. Padişah-halifenin "Buyurdum ki" sözcüğünü içeren ferman ve iradelerinin gereğini
Dersaâdet’te yaptırdığı cami ve külliye bünyesinde bir de medrese inşâ ettiren Sultan II. Beyazıt, şeyhülislâmlık görevinde bulunan kişilerin burada ders vermesini şart koşmuştur. Zamanla şehrin en önemli eğitim kurumlarından biri haline gelen medresede meşhur isimler hocalık yapmıştır. Bu bağlamda medresenin ilk müderrisi, dönemin şeyhülislâmı Zenbilli Ali Cemâlî Efendi olmuştur. Fakat şeyhülislâmların idarî faaliyetlerinin artması, bu medresede ders vermelerini aksatmıştır. Sultan II. Beyazıt’ın medrese i
Tükendi
Umumî tarihin bir bölümü olarak Türk-İslâm Devletleri Tarihi; Türklerin Müslümanlarla ilk temaslarından başlamak üzere, İslâm'la müşerref olmaları, İslâm prensiplerinin hâkim olduğu devletler oluşturmaları süreciyle, bu siyasî teşekküllerde ortaya konan kültür ve medeniyet unsurlarını, bütün bunların genel Türk, İslâm ve dünya tarihindeki mevkilerini ele alarak değerlendirir. Türklerin İslâmiyet'i önce küçük gruplar, sonra da büyük topluluklar halinde kabulleri; ortaya çıkan ve hâlâ da devam eden tezahürler
ALTMIŞ YILIN ÜRÜNÜ; HALİL İNALCIK OSMANLILARI YAZDI Halil İnalcık, Osmanlı sosyal-ekonomik yapısını, onu belirleyen belli başlı kurum ve kanunları, tahrir sistemini, Osmanlı'nın kuruluşuna dair merak edilen soruları, Osmanlı fetih yöntemlerini, tarihten günümüze Avrupa ile ilişkilerle alakalı bugüne kadar bilinmeyen birçok şeyi OSMANLILAR kitabında anlatıyor. Bu kitabı okuyanlar umuyoruz ki, Osmanlı İmparatorluğunun ortaya çıkışı ve gelişimi, fetih yöntemleri, devlet sistemi ve nihayet ezeli rakibi Hıristi
Tanınmış yazarlarımızdan Münevver Ayaşlı’nın amcası, Selanik’e bağlı Menlik’e yerleşmiş Erzincan kökenli Bağanoğulları ailesinden, bölgede bir tür ombudsmanlık görevi gören Bektaşi Rıfat Bey’in üçü asker beş oğlundan emekli Binbaşı Ali Haydar Bey’in, 1800’lü yılların sonlarında Menlik’te başlayıp İstanbul ve Rumeli’de devam eden ve Bağdat, Musul ve Kerkük’te son bulan hatıraları… Menlik şehri ve yaşantısı; Sarıkaçanlar-Karakaçanlar; Bulgarlarla dönmelerin Müslümanlar ve devlet ile olan ilişkileri; Bulgar
Tükendi
Bu çalışma, 19. asrın ilk çeyreğinde Osmanlı Devleti sınırları içinde başlayan modern misyoner hareketlerini ve Müslüman olmayan halkın uluslaşma sürecine girmelerinde rol oynayan yabancı okullar konusunu ele almaktadır. İngiliz, Fransız, Rus, İtalyan, Alman, Avusturya ve Amerikan devletleri tarafından himaye edilen yabancı okulların, faaliyette bulundukları bölgeler, öğretmen-öğrenci sayıları, açılış tarihleri, Osmanlı Devleti ile olan ilişkileri, denetimleri gibi detaylar ilk defa bu ölçüde arşiv malzemes
Tükendi
Yanlışları tekrarlamamak, haksızlıkları unutmamak, bilmek ve başarmak için zaman, 100 yıl öncesini hatırlama zamanıdır. Birinci Dünya Savaşı'nı hatırlamamız gerekiyor. Dünyada hiçbir olay günümüzü bu savaş kadar belirlemedi. Türkiye'nin dünü de, bugünü de bu savaşla ve sonuçlarıyla bağlantılıdır. Dünyanın yeniden dağıldığı günümüzde Budapeşte-Basra ve Hazar-Trablusgarp arasındaki her kilit gelişme yüz yıl öncesine, Birinci Dünya Savaşı'na uzanır. Hâlen dağılmakta olan dünyada Türkiye'nin gündemi olan Sınır
Büyük Bir Medeniyetin Olağanüstü Hikayesi Tarihi geniş kitlelere sevdirmeyi başaran Yılmaz Öztuna, Kısa Osmanlı Tarihi'nde koca bir Osmanlı serüvenini neredeyse bir oturuşta okuyabileceğiniz akıcılıkta anlatırken, aynı zamanda bilgi ve bilgeliği de ustaca harmanlıyor. Söğüt'ten Lozan'a, Ertuğrul Gazi'den Sultan Vahidüddin'e, Hareminden tutun da yeniçerilerine, ordusundan ahlâkına, ekonomisinden dinine kadar tam altı küsur asırlık bir cihan devletinin tarih ve medeniyetinin olağanüstü hikâyesini 200 sayfa i
Tükendi
Hitlerin hayalindeki imparatorluk projesi Avrupanın tarihteki en iddialı, en zalim, en kapsamlı yeniden şekillendirme girişimiydi. Hitler Avrupada bir Nazi Yeni Düzeni kurmak üzere yola çıkmıştı: Almanyayı Avrupa kıtasının hâkimine dönüştürmek ve yönetmek. Ancak 20. yüzyıl Avrupa tarihinin en önemli tarihçilerinden Mazowerin çığır açıcı kitabının ortaya koyduğu gibi, bu imparatorluk bir hayal üzerine inşa edilmişti. İbret alınacak bir berraklıkla ve acı bir mizahla yazılmış, 20. yüzyıl Avrupasının en iyi t
BAŞINDAN SONUNA DEVLET-İ ALİYYE TARİHİ Bazı devletler tarih sahnesinden çekilmiş görünür ama izleri ve tesirleri, hatta ruhu kolay kolay silinmez. Zaten tarihin vazifesi de insanlığın ölümsüz romanını ortaya sermektir. İşte etkisi ve ruhu halen devam eden ender tarihi varlıklardan biri de Osmanlı İmparatorluğu ve onun ruhudur. Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil KAYI/ Bir İmparatorluk Tarihi setinde Söğüt'te kurulan devletin adım adım bir cihan imparatorluğuna dönüşümünü, zirve noktasında yaşamaya başladığı sorunla
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4