Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7
"Batı dünyasında en eski üniversite olarak bilinen İtalya'daki Bologna Üniversite Kütüphanesi muhteviyatı içinde 1658-1730 yılları arasında yaşamış Bolognalı Oryantalist Luigi Fernando Marsigli'nin İslamî eserleri ihtiva eden koleksiyonu arasında Türkçe el yazmaları ve tarihî vesikalar da bulunmaktadır. Marsigli'nin Osmanlı coğrafyasından toplayıp da ilgili üniversitenin kütüphanesine hediye ettiği Türkçe el yazmaları gibi nice gerçek kıymetten; bazen Batılılar vasıtasıyla, bazen bir tesadüf neticesinde, ba
Tükendi
Mustafa Armağan'ın titiz ve akıcı kaleminden Son Sultan'ın Kurtlarla Dansı... Kitabı okuyunca dansın bugün de devam ettiğini fark edeceksiniz... Sultan II. Abdülhamid 33 yıl boyunca etrafı "kurtlar"la çevrili bir gemiyi sağ salim sahile çıkarmanın mücadelesini verdi. Hasta Adam'ın mirasının paylaşılması 1850'lerde gündeme gelmişti. 1878'de Rusya karşısındaki kayıplar emperyalizmin iştahını kabartmıştı ve Türkiye'de darbe üstüne darbe yapılıyordu. Önce Sultan Abdülaziz'e yapıldı darbe, sonra V. Murad'a cinne
Tükendi
- Osmanlı Devleti, orta zamanlardan yeni zamanlara İslamiyet'i, İslâm Medeniyeti'ni ve Müslümanları temsil etmiştir. - Osmanlı aynı zamanda kadim zamanlardan beri devam eden Türk-Kıpçak Bozkır, Roma-Bizans Doğu Avrupa Slav,Arap, Fars,Hind,Afrika Mısır-Berber kültür ve medeniyet birikimlerini de bir potada eriterek belli bir ahenge ve kıvama ulaştırmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu, Fatih devrinin kapanmasından üç yüz yıl sonra bile hâlâ bir ortaçağ devlet sistemiyle yönetilmekteydi. Osmanlı devlet adamları ortaya çıkan problemlerin nasıl giderileceğine dair çeşitli önerilerde bulunmaya 17. yüzyılda başladılarsa da sorunların kaynağının teşhisi ve çözümünde istenilen başarı elde edilemedi. 18. yüzyıla gelindiğinde özellikle askeri alanda olmak üzere Avrupa devletlerinin üstünlüğü açıkça kabul edilmeye başlandı. Osmanlı padişahları, 18. yüzyıldan itibaren de devle
Tükendi
Simavna Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin... Kimi mutasavvıf, kimi filozof, kimi kazasker diyor... Kimi devrimci, kimi dini ve siyasi ayaklanmanın lideri diyor... Kimi sosyalizmin ilk öncüsü, kimi direnişçi diyor. "Zahidin efsanesin koy söyle aşkın halini / Aşığın sebine sığmaz zahidin efsanesi" diyor Nesimi... Bedreddin'i de bir efsaneye sığdırmak mümkün değil. "İşte bu kitap, Bedreddin ile ilgili yazılmış kitapların en kapsamlı ve derin olanı. Sadece Bedreddin değil, onun şahsında tüm tasavvuf fikri, yol ve g
Tükendi
Bu kitap, Osmanlı Tetkikleri şeklinde tasarladığımız serinin ilkini oluşturmaktadır. Eser, Osmanlı'nın iki şeyhulislamı ve bir müderrisini konu edinmektedir. Bu üç şahsın ortak noktaları, hem Erzurumlu olmaları, hem de Osmanlı din öğretimine katkıda bulunan din ilimleri otoriteleri olmalarıdır. Şeyhulislamlardan biri, 1861-1920 yılları arasında yaşamış, dönemin dini ve siyasi alanlarında etkili olmuş olan Musa Kazım Efendidir. Diğeri ise 1639-1703 tarihleri arasında yaşamış olan Sultan 3. Mustafa'nın hocas
Osmanlı Devleti, 19. yüzyılda gerçekleştirdiği savaşların sonucunda, artık tek başına varlığını sürdüremeyeceğinin bilincine yatmıştı, çünkü her zaman çok güvendiği askeri gücü de 18. yüzyılın sonlarından itibaren çöküş sürecine girmişti. İşte bu çöküş sürecini somut biçimde gözler önüne sermek için, Osmanlı'nın, 19. yüzyılda girdiği savaşlardaki âciz durumunu ve ancak büyük güçlere sırtını dayamak suretiyle varlığını bir süre daha uzatabildiğini anlatmak istedim. 19. yüzyılda yaşadığı bu çöküş sürecinin s
Osmanlı İmparatorluğu'nda 19. yüzyılın sonlarına doğru kadın konusuna eğilen, sadece kadın okurlara hitap eden kitapların, süreli yayınların sayısı giderek artmıştı. "Osmanlı Hanımları" Mutfakta da 1880-1926 yılları arasında yayımlanmış çeşitli Osmanlıca kadın dergilerinde yemek, sofra kültürü, beslenme alışkanlıkları üzerine çıkan makalelerden renkli bir seçki sunuyor: Mutfağın ve yemek odalarının nasıl düzenlenmesi gerektiğinden bazı pratik bilgilere, küçük çocukların yemeleri gerekenlerden onlarca çeşit
Tükendi
Osmanlı'nın kalbinin attığı coğrafya Tuna... Tarihin en eski devirlerinden itibaren Tuna Nehri'ne ve havzasına sahip olan devletler siyasi, askerî, iktisadi vb. açılardan büyük avantajlara sahip oldular. Sularıyla beslediği coğrafyalar için adeta bir hayat kaynağı oldu Tuna. Avrupa'nın en büyük ikinci nehri olan Tuna, Almanya'dan aldığı kaynağıyla dokuz ülkenin daha sınırlarını aşarak Karadeniz ile buluşmaktadır. Bu özelliğinden dolayı uluslararası bir su niteliğini taşımakta ve geçtiği her ülkede, sahiller
Tükendi
Avrupa'da İktidar Mücadelesi: Türkler ve Macarlar... Yeniçağ ve Yakınçağ'da Avrupa'daki iktidar mücadelelerinin önemli bölgelerinden birisi Orta-Avrupa'nın merkezini teşkil eden Macaristan'dır. Macarların yaşadığı bu topraklar özellikle Osmanlı-Habsburg hanedanları arasındaki askerî ve siyasî çatışma ve uzlaşı süreçlerinin tarihsel sahnesi olmuştur. Osmanlılar ve Macarlar arasındaki etkileşim 14. yüzyılda Osmanlıların Balkanlar'da yayılması ile başlamış, özellikle Mohaç Savaşı sonrasında ise yeni bir hal
Tükendi
Fransa'da 1883'te yayımlanan İnatçı Keraban, konusu Osmanlı coğrafyasında geçen ve kahramanları Osmanlı halkından seçilen bir roman. "İmparatorluğun en uzun yüzyılı"nda; Boğaz'dan geçiş vergisine yönelik bir itirazla İstanbul'da başlayan olaylar, serüvenlerle dolu ilgi çekici bir Karadeniz turunun ardından yine İstanbul'da sona eriyor. Ali Emre, "Doğu'nun Bir Jules Verne'i Yoktu" başlıklı bir giriş yazısından sonra, romanı olay örgüsü, mekan, zaman ve kahramanlar yönünden ayrıntılı bir incelemeye tabi tutuy
Osmanlı Devleti'nde İstanbul Boğazı, Tuna Nehri, Azak gibi yerler ilk akla gelen balıkçılık merkezleri olmakla birlikte küçük göl, dere, çay gibi balık avlanabilen her yerden beslenme veya satış amacıyla istifade edilmiştir. Deniz, göl veya nehirlerde Osmanlı balık avcılarının (sayyad-ı mahi) en yaygın biçimde kullandıkları av araç-gereçleri, özellikle kıyı sularındaki balıkların avında kullanılan dalyan ve ığrıp ağı ile daha açıklarda kayıklardan bırakılan ağlar ve oltalar olmuştur. Balık avcıları da kulla
Tükendi
Osmanlının son 50-60 yılında yaşanan ve devletin yıkımıyla sonuçlanan bu büyük faciaların sebeplerinin başında ‘perdeleyici tarih’ anlayışının doğurduğu ayrıştırıcı, diğer Müslüman kavimleri küçümseyici zihniyet yatmaktadır.Bu ayrıştırıcı, perdeleyici tarih yazıcılığı hala devam etmektedir.Bunun sonucu olarak ta Selçuklu öncesi Anadolu’da yapılan fetihler gözden kaçırılmakta hatta bazen tersyüz edilmektedir. Dolayısıyla bu anlayışın sonucu olarak kavim kavim, bölge bölge hatta daha küçük gruplar olarak ayrı
Rakka, 1517'de Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi sırasında Osmanlı topraklarına katıldı. Osmanlı topraklarına katıldıktan sonra, XVI. yüzyılın son çeyreğine kadar Diyarbekir Eyaletine bağlı bir sancak olarak kaldı. 1586'da bazı sancaklar Bağdat eyaletinden bazı sancaklar da Diyarbekir eyaletinden ayrılarak müstakil bir eyalet haline getirildi. 1864 yılına kadar eyalet olarak devam etti. Bu dönem zarfında eyalette yüz küsur vali görev yaptı. Bunlar içinde veziriazamlık yapanlar olduğu gibi sadece "paşa" u
Tükendi
Başka uluslarda neredeyse benzeri görülmeyen Türk - Türkmen aşiret özelliklerinin başında, devlet kurma eğilimi gelmektedir. İster münferiden ister federasyonlar biçiminde aşiretler arası birleşmeler sonucu, Türkiye Cumhuriyeti hariç tüm Türk devletleri, Türkmen aşiretleri tarafından kurulmuştur. Önderleri tartışılmaz bir otoriteye sahip, askeri anlayış ve üste kesin itaat gibi özellikler Türk aşiret geleneğinden gelmektedir. Irak ve Güneydoğu Anadolu bölgesinin Osmanlı hakimiyeti altına girmesiyle, aşiret
Tükendi
Günümüzde özellikle iletişim araçları ile Türkiye ve Türk tarihi aleyhinde yapılan propagandalar aslında hiç de yeni değildir. Bu olumsuz propagandaların başlangıcı, Ermeni meselesinin uluslararası alanda ortaya çıkması ile aynı tarihlere denk gelmektedir. Zira Osmanlı Devletinden ayrılarak hiçbir yerinde çoğunluk olmadıkları Anadolu coğrafyasında bağımsız bir devlet kurmak için harekete geçen Ermeniler, bu amaçlarına kendi başlarına ulaşamayacaklarını anlamışlardır. Dolayısıyla bu uğurda faaliyet gösteren
Tükendi
"Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceği ve menfaatleri, Yakındoğu/Güney coğrafyamızda yaşanan gelişmelere uzak kalmaktan değil; bizâtihi 100 seneyi aşkın süredir başlatılan ve hala devam eden muhtelif projelere karşı panzehir politikalar üretmekten geçmektedir." Tarihçi Enes Demir Birinci Dünya Savaşı sebepleri, cereyanı ve sonuçlarıyla bugüne kadar etkileri hala hissedilen mühim bir hadise idi. Şüphesiz bu savaş, birçok imparatorluğun ve devletin geleceğini tayin edecek mahiyette kritik sonuçlar ortaya çıkarmış
Tükendi
Bu çalışmada, kıraat ilminde yer alan farklı okumaların tespit ve tercih amaçlı gerekçelendirmesini ifade eden "ihticâcü'l-kıraat" olgusu incelenmektedir. Çalışma, kıraat disiplininin ihticâc alanıyla sınırlıdır. İhticac olgusunun arka planında yer alan Kur'an tarihi ve kıraat tarihi bağlamındaki bütün sorunlar, çalışmanın kapsamı içerisinde yer aldığı gibi, ihticacın kendi tarihsel problematikleri de çalışmanın kapsamı içinde değerlendirilmiştir. Alt yapısı ve üst yapısı ile ihticacı ilgilendiren bütün
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7