Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8
Ailesinden kalan yüklü mirasla rahat ve tasasız bir hayat süren kahramanımız her zaman yaptığı gibi pazar günü gezmesine çıkar. Orada burada dolanırken yolu at yarışlarının yapıldığı hipodroma düşer. Can sıkıntısından ne yapacağını bilmediği için içeri girer ve yarışları izlerken kendinden geçen yarış severlerin abartılı, çılgın tepkilerini kâh gülerek kâh şaşırarak ama keyifle izlemeye koyulur. Bu arada cilvebaz bir kadınla bakışmaya başlar. Kadına oyun yapıp onu kızdırayım derken kendini bir anda hı
Sıcak bir eve ve rahat bir yaşama alışkın olan Buck, evin bahçıvan yamağı tarafından kuzeye altın aramaya giden insanlara satılınca kendisini hiç bilmediği bir hayatın orta yerinde buluverir. Burada sürekli dayak yer, çoğu zaman aç uyur ve bir kızak köpeği olarak satılıp durduğu hayatı boyunca pek çok defa kavga etmek zorunda kalır. Güneyin sıcağından ve konforundan kuzeyin çetin şartlarına sürüklenen Buck, önceleri neye uğradığını şaşırsa da vahşi hayata hızlı bir şekilde adapte olur. Artık sözü geçsin ist
Baktığımız ne varsa eriyip yok oluyor sanki. Öyle hızlı değişiyor ki her şey, ne dur diyebiliyoruz ne de dokunup bir iz bırakabiliyoruz. İnsan çaresini aradığının zehri oluyor zamanla. Dünyaya karışıp yaptığımız bu. Renk almak değil de kirimizi bulaştırmak içiniz sanki. O değişimin bir ucunda olup payımızı beklemekle ilgili değiliz hiçbirimiz. Yalnız, güçsüz ama nasılsa hep muktedir. Hem de sürekli aynı kalarak. Atakan Boran, ilk öykü kitabı Şey veya Şeyler ile insanı, onun karanlığını ve çürüklerini anl
Cevri Çelebi başlığı altında bir araya getirdiğimiz altı öykü polisiye edebiyat türü içinde ele alınabilir. Çünkü hırsızlık, cinayet, insan kaçırma gibi olaylarla şekillenir her biri. Karakullukçu, asesbaşı, subaşı, bostancıbaşılar, hasekiler dolaşır satır aralarında. Yani bir yanda suçlular diğer yanda güvenliği sağlamakla görevli olanlar var. Bunlar Osmanlı’nın polisiye öyküleri. Polisiye edebiyat meraklılarına duyurulur. Divan Edebiyatı’ndaki sergüzeştnamelerden Ahmet Mithat Efendi’nin Esrar-ı Cinayat ro
Ulusal Sanat Vakfı tarafından bursa layık görülen Anjali Sachdeva ilk kitabı Tanrı’ya Verdikleri Adlar ile 2018 yılında The Story Ödülü’nün uzun listesine girdi, 2019’da ise Chautauqua Ödülü’nü kazandı. Öyküleri The New York Times tarafından “bizimkinde başlayıp başka bir gerçekliğe öyle bir zarafetle ve fantastiği öyle iyi kullanarak geçiyor ki elimizde olmadan inanıyoruz onlara” diye tanımlandı. Gittiği yerden dönmeyen eşini bekleyen bir kadın, keşfettiği bir mağarada kayboluyor. Ciğerlerine yerleşen
“Bu, yıllardan herhangi biri değil. Unutmayacağız. Belki unutma fiilini ortadan kaldıracak denli buna dönüşeceğiz. Belki geleceği tahayyül gücümüzü hatırlamanın bir yolunu bulacağız, değiştireceğiz. Varlığını, her veçhesiyle sömürgeciliğe, cinsiyetçi iş bölümüne, derin bir eşitsizliğe ve milyarlarca insanı alternatifin imkânsızlığına ikna edebilmesine borçlu olan bu düzen, kötücül bir virüs gibi ruhlarımızı ve bedenlerimizi sarmışken ‘iyileşmek’ nasıl mümkün olacak?” Pınar Öğünç Salgın hayatının ağır yük
Tükendi
Geleceğin mühendislerine hayallerini gerçekleştirmeleri için ilham veren bir bilişim hikayesi! Yıldız Mühendisi Ara, hayallerini gerçeğe dönüştürme yolculuğuna devam ediyor. Ara’nın hayalleri var, BÜYÜK hayalleri! Rüyasında gördüğü hayalleri çözmek ve saklayabilmek için kendine bir rüya dekoderi tasarlıyor. Peki ama ya onun gibi büyük hayalleri olan diğer çocuklar? Ara, çok daha büyük bir rüya dekoderi yapmak için insansı robotu DiDi’yle süper problem çözücülerden yardım alıyor.
Tükendi
Matematikçi Charles Lutwidge Dodgson 1865 yılında Lewis Carroll takma adıyla Alice Harikalar Diyarında kitabını yayımladı ve gerçekliğin sınırlarını aşan fantastik bir dünyayla, müthiş bir hayal gücüyle tanışmış olduk. Bundan yüz yıl sonra, 1969 yılında sürrealist ressam Salvador Dali'nin yaratıcılığı Alice'le buluştu ve Alice için illüstrasyonlar yaptı. Şimdi bu klasik eseri, Dali Vakfı'ndan aldığımız izinle, Salvador Dali'nin Alice için yaptığı resimlerle birlikte, büyük boy renkli baskı olarak sunuyoruz.
…Bu eser hakikî bir kültür hazinesidir. Gerçek bir bilim ve ülkü adamı Prof. Dr. Hacıeminoğlu bu eserinde, millî ve mânevî hasletlerimizi, bizi gerçekten biz yapan değerleri hikâyeler aracılığıyla öğretiyor. ...Türkler onuncu imparatorluğu kurdukları çağlarda, bugünkü ileri milletlerden hiçbirinin henüz ne adı, ne devleti, ne de kültürü vardı. Şimdiki İngiliz, Alman, Fransız, İtalyan ve Amerikalıların tarihleri sekiz asırdan daha geriye gitmez. Bizimki milâttan önce iki bin yılına kadar iniyor. Onlar s
On İki Gezici Öykü, 1982 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Gabriel García Márquez'in on sekiz yıllık bir zaman diliminde aralıklarla tekrar tekrar kaleme aldığı kısa öyküleri bir araya getiriyor. Yıllar öncesinin gazete notları, senaryo ve TV dizisi taslakları, zamanla García Márquez elinde usta işi, olağandışı birer öyküye dönüşmüş. "Maria dos Prazeres" adlı öyküde, kendine bir mezar satın alan bir fahişe, küçük köpeğine mezarı başında nasıl ağlayacağını öğretiyor. "Kendimi Rüya Görmek İçin Kiralıyorum" adlı öyk
Oğlan, kızın yolunu bekliyordu pencerenin önünde. Kız, susuz toprakların hiç tanımadığı, alışınca da vazgeçemediği bir su gibi akarak geliyor; pencereye, gün boyu beklenmiş bir gülücük taktıktan sonra ardında çiçek kokuları bırakarak karşıdaki köhne eve giriyordu. Sonra bahçe akşama yakalanıyordu. Serin gecenin içinde kayan taşra otobüsleri, şehri bilen hemşeriler, alacakaranlık bakan adamlar, eskisi gibi olmayan gökyüzü, yorgun düşmüş ameleler, kum taşı, harç kar, tuğla getir Şoseler, çıtır çıtır konuşan
Tükendi
Semra Bülgin, istihzadan kaçınan kalemiyle okuru kapı duvar gerçeklerin, kapanmamış hesapların, bastırılmış arzuların ve utkuların gizlendiği sırrı dökük aynalarda kendini görmeye davet ediyor. Kaçak oynadıkça kabul görme, ilendikçe kazanma, kaybettikçe hırçınlaşmaya meyleden karakterlerin ayakta ve hayatta kalma çabasının yüksek perdeden sesleri kadar, kırılgan iç çekişleri de doluyor kulaklara. Kara Kaplı: Ânın değil başka bir hayatın izlerini taşıyan bedenlerdeki yara berelerin haritası.
Bu kitap yazarın  yaşanmışlıklardan hareketle, kaleme aldığı öykü denemelerinden oluşmaktadır.
Tükendi
“Aşk nedir? Ona sahip olan kim? Kim sevmeye muktedir? Kim, aşk şöyledir, böyledir ve bunun haricinde başka bir şey değildir diye konuşma cüretine sahip olmayı hak eder? Kim bu kavram ile ilişkili şeylerin ötesine geçip, bireysel oluşumunu, pragmatik değerini, kendi saf benliğini açığa vurmaya cesaret eder? Aşk, korkunç derecede nadir bulunan bir şey Faustina. Bunu kabul edelim, gerçek aşktan, dilden dile dolaşandan bahsetmiyorum; gerçek aşk bir fenomen, bir deha misali nadir bulunan, olağanüstü, büyüleyici
Amerikalı yazar O. Henry öykülerinde şaşırtıcı, beklenmedik, öngörülemez sonları tercih ediyor. Her hikâyesindeki karakterler, hayatlarını kendi kararlarına göre yaşıyor. Zaman zaman tebessüm ettiren detaylarla dolu kitapta atılan her adımın muhteşem bir değişimin başlangıcı olduğunu göreceksiniz.
Bir zamanlar binlerce beyaz gergedan, Afrika’da özgürce dolaşıyordu. Ta ki onların değerli boynuzları kaçak avcılar tarafından keşfedilene kadar... Sonra beyaz gergedanlar ortalıkta görünmez oldu. Acımasız avcılar, dünyadaki son beyaz gergedanın da peşine düştü ama o yalnız değildi artık. Dünyadaki son tekir kedi onun yardımına koştu. Tekir kedi dünyadaki son kedi değildi. Kim bilir belki de son gergedan gelecekteki ilk gergedan olacaktı.
Tükendi
Yazısı : Kâğıttan Bin Turna Kuşu “Dünyanın her yerindeki tüm çocukların ve yetişkinlerin okuması gereken bir kitap.” Hiroşima’ya atom bombası atıldığında henüz iki yaşında olan Sadako Sasaki, yara bile almadan kurtulmuştu! Ancak on yıl sonra… Etkisi altında kaldığı radyasyonun yarattığı lösemi hastalığı sonucunda hayata gözlerini yumdu. Sadako asla vazgeçmedi ve uzun, zorlu geçen aylar boyunca yaşama tutunmak için savaştı. Kâğıttan bin turna kuşu katlamayı başarırsa, dileğinin kabul olacağına ve iyileşeceği
Seksenlerden kalma oturma takımı salonun bej duvarlarını hüzünlendiriyor, fiskos masasının üzerindeki sigara paketleri ve kristal kâsenin içindeki şekerler, bakanı zamanda seyahate davet ediyordu… “Benim baktığım yerden hiç bakmamışlardır salona” dedi belli belirsiz. “Benim gördüğüm gibi görmemişlerdir hiç.” Bir süre olduğu yerde kaldı ve öylece salonu izledi. Camlı vitrinin karşısına geçip elleri belinde içerideki biblolara, kahve fincanlarına, üzeri desenli tabaklara baktı. Kapakları açıp alt rafla
"Taşlama yapılarak yüceltilen, kılı kırk yaran bürokrasi, ?Timsah'taki tamamlanmamış fantezinin temel konusudur. Öykünün ortamı düşseldir ve karabasana dönüşmek üzeredir. Bu seçkide, Andreyev ve Dostoyevski arasında aşinalık bulunduğu düşüncesinin keyfi olduğu hükmüne varılabilir. Bununla beraber, hazin dürtülerin ve düşman bir dünyanın teselli kabul etmediği görüşünün örtüştüğünü gözlemlemek mümkündür. Kişisel bir gerçekmiş gibi dünya anlayışımızı değiştirebilen ?Elazar' öyküsü, kendi aynasında Andreyev
Alfonso Reyes'in İspanyolcaya çevirdiği Ciddi Olmanın Önemi Üzerine adlı eseri gibi ?Lord Arthur Savile'in Suçu' da İyi ve Kötü'nün ötesinde bir yapıt. Bir cinayetin öyküsünü anlatır; ama cinayet, uçarılığından dolayı Binbir Gece Masalları'nda kasten yaratılan fantastik ortamdan daha az gerçek olmayan bir dünyada işlenir. Bu benzerliği vurgulamak için Stevenson ve Chesterton'ınkilerle kıyaslanabilecek düşsel bir Londra'da geçen öyküye, İslam dinine özgü kader anlayışının hâkim olduğunu eklemek gerek. Dünyev
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 140-160 / Aktif Sayfa : 8