Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 96-112 / Aktif Sayfa : 7
Samipaşazade Sezai Küçük Şeyler'i kaleme alarak basit konuların bile iyi anlatıla¬rak önemli bir eser yazılabileceğini ortaya koyar. Yazar, ilk örnek olma özelliği kazanan bu hikâyelerde; kaygı, özlem, hayal kırıklığı, sıkıntı ve aşk acısı içinde yaşayan insanları anlatmıştır. ?Hiç" hikâyesinde bir gencin yaşadığı hayal kırıklığı, ?Arlezyalı" ve ?Pandomima"da aşk acısı sonucu intiharı düşünen insanlar, ?İki Yüz Elli Kuruşa Bir Asır"da ağaç kesiminin, tabiatı seven bir insanın dünyasını nasıl yıktığı hikâye
“Bütün yolculukların bir oyun ve hareket etmek fiiline endeksli bir macera olduğuna inanıyorsanız, gitmemenin de aynı dokuya sahip olduğunu keşfedersiniz kısa bir süre sonra. Gitmemek de bir oyundur aslında, içinde hareket etmek yerine durmak fiilini barındıran.” Çağdaş edebiyatımızın usta yazarlarından Müge İplikçi, Transit Yolcular’da gitme ve kalma eylemi, yolculuk ve dolayısıyla yaşam yolculuğu gibi asli konuları kurguyla harmanlıyor. Kadın karakterlerin ön planda olduğu bu öykülerde sıradanın sınır
“Hırkayı sırtımdan çıkardım. Biçarenin haline baktım. Gözlerimden yeniden yaş boşandı. Ne hazin manzara! Ne büyük üzüntü! Hırka koltuğumun altında olduğu halde eve ulaştığım zaman ağlamanın devamı olarak içimi çekmekteydim. Valide beni o durumda görünce telaşla, ‘Sana ne oldu oğlum? Ne ağlıyorsun? Hırkanı niye çıkardın? Vah vah! Nedir bakayım söyle!’ diye üzüntüsünü göstermeye başladı. Hırkayı koltuğumun altından aldığı sırada dedim ki: ‘Köşe başında kuyruksuz bir köpeğe rast geldim de... Üzerime atladı.’
Bu seçki erkeklere, erkeklik dünyasına ilişkin yalnızlıkları konu edinen, “erkek yalnızlığının” evrensel ölçekte paylaşılabilir yanlarına değinen öykülerden derlendi. Kendisine öğretilmiş erkekliğin içinde tutuklu kalmış, bir türlü bunun dışına çıkamayan erkeklerin farkındalık bilinci taşımayan yalnızlığı en yaygın yalnızlık çeşitlerindendir. Bu nedenle seçkide erkeklerin içine kıstırıldıkları koşullara izdüşümler içeren öyküler bulunmasına özen gösterdim. Erkekler Yalnızlıklar’da farklı kuşaklardan yazarla
Tükendi
Evvel zaman içinde hayat bulan bu öyküler silsilesi, okuru farklı zamanlarda ve farklı hayatlarda unutulmaz bir seyrüsefere çıkarıyor. Yolu kâh Tuna’ya, kâh Konstantin’in Hipodrom’una, kâh Fatih’in İstanbul’una, kâh Tebriz’e, kâh Türkmen yaylalarına uğrayan Evvel Zaman Öyküleri bir atın yüreğinde, bir hükümdarın hayallerinde, bir eşkıyanın öfkesinde, bir devşirmenin nasibinde, bir sürgünün aşkında duruyor. Tarihi bir methiye malzemesi olmaktan çıkarıp insana odaklanan bu öykülerde ruhun amansız çelişkileri,
Dipsiz Göl’de bir araya getirdiği öykülerde, her günün sonundaki o tanıdık çıkmazın, yaşamdaki en hayati sorunun cevabını arıyor Faruk Turinay: “Neden?” Kitaptaki on iki öykü “kült metinlerle konuşan sıra dışı metinler” ve herkesten çok kendisiyle konuşan kahramanlar aracılığıyla, o büyük rüyanın kaynağına, yaratıcılıkla gelen tesellinin anlamına ışık tutuyor: Bir engizisyoncunun günlüğündeki çaresizlik Don Quijote’nin sahte ikinci cildinin gerçek yazarına, “göklerden” düşen bir mektup ise naif bir Ulysses
Ruhunu dinlendirmek için ara sıra çocukluk hatıralarının gölgesinde oturanlar, kısa süreliğine de olsa görülen geçmiş zaman gelgitlerine kapılıp beyaz geçmişin köpüklü dalgalarına karışıp huzuru bulurlar. Görülen geçmiş zamanlar, benim için öngörülen gelecek zamanlardır; kimi geçmişe bakarak geleceği anlamaya çalışır, ben geleceğe baktıkça geçmişe daha farklı anlamlar katıyorum. İzninizle, yeraltında yatanların yeryüzünde bıraktığı zenginliklerden arta kalanları yâd ederek; yaşadıklarımı ve şahit olduklarım
Şilili yazar Antonio Skármeta bugün dünyaca ünlü bir yazarsa bunu kuşkusuz Neruda’nın Postacısı adlı romanına borçludur. Ünlü şair Pablo Neruda ile onun sayesinde kelimeler ve imgelerin baştan çıkarıcı gücünü keşfeden postacısı arasındaki dostluğu konu alan roman, 1994 yılında Postacı ismiyle sinemaya uyarlanmış ve ertesi sene birçok dalda Oscar ödülüne aday gösterilerek büyük ses getirmişti. Skármeta bu sayede şöhrete kavuşmuş olsa da yazarlığı eserinin gölgesinde kalmış ve örneğin romancılığı yanında aynı
Tükendi
Hadi biraz maziye gidelim. Yok yok, o kadar eskilere değil; tutalım anılarımızın elinden, filmimizi geriye saralım ve geçmişimize bi bakalım. Dijital esaretin olmadığı, sokakların bizim seslerimizle çınladığı çocukluğumuza… Belli ki en güzel çocukluk, bizim çocukluğumuzdu. Yazarın, bu iki kapağın arasına koyduğu aynayla bakalım mazimizin tatlı yapraklarına… Arkadaşlarımızla misket oynayıp bilyeli arabaya binelim, bisikletlerimize atlayıp bahçelere dalalım, naylonlardan kızak yapıp anılarımızı sobeleyelim. A
İşte karşınızda Katır Kutur! Omuzlarında kuş kanadı, yüreğinde katır inadı... Hikâyesiyle göz göze gelenin, anlattıklarını işitenin bir türlü tadına doyamadığı; yazarının, çizerinin, yayımlayanının küçük katırı, tatlı hayallere doğru dörtnala koşanı… Kahramanımız Katır Kutur (Müdür Karayel’in ona verdiği ad tam da budur), bir katır olduğu için her yıl düzenlenen Tay Koşusu’na katılamayacağını öğrenir. Sorar durur, bu haksızlık değil midir? İş başa düşer, Katır Kutur gizli planlar yapar, kendi yolunu ka
Günümüz öykücülerinden Eylem Ata Güleç'in ikinci kitabı Uzak Değil Yapı Kredi Yayınları'nda Eylem Ata Güleç, önceki kitabı Boşlukta Büyüyen'de olduğu gibi, şiddetin, çatışmanın, gerilimin izlerini; kadınların, çocukların, yaşlıların günlük yaşamındaki olumsuz etkilerini ustalıkla öyküleştiriyor. Kitapta yer alan on üç öyküde yazar, hep canlı tutulan bir ateşin közlerinde dağlanmış yaşamları güçlü simgelerle, soyutlamalarla, yer yer de ironiyle yazınsal katlara taşıyor. Toplumsal gerçekler, siyasal olaylar,
Tükendi
Toz duman kenarlardan, taşradan ve kuytulardan, memleketten yoksulluk halleri. Utananlar, üzülenler, âşıklar, yevmiyeciler, küçük kasabalar, hazin ve uzakta kalan hayatlar. Devran, inatçı neşesiyle geçip giden zamanın çarpıklığını anlatıyor. Umut umut, cümle cümle... Evvela mahsus selam ediyor doğan güne. Selahattin Demirtaş, yaralıların, umarsızların, kalbi hızla çarpanların hikâyecisi. Sofrasında konuk ağırlayan, durup durup konuşan... Doksanların başı, ziraat fakültesini yeni bitirmişim, iş güç
Bugün çağdaş Türk hikâyeciliği ve Millî Edebiyat Akımı'nın kurucularından biri olarak kabul edilen Ömer Seyfettin gerek kaleme aldığı hikâyelerdeki konu ve karakter çeşitliliği, gerekse hikâyelerinde sade ve kolay anlaşılabilen bir dil ve üslup kullanmaya özen göstermesiyle çağdaşlarından sıyrılarak Türk Edebiyatı'nın en fazla tanınan ve okunan kısa hikâye yazarlarından biri hâline gelmiştir. Seçme Hikâyeler adlı bu eserde yazarın Ant, Büyücü, Diyet, Efruz Bey, Falaka, Ferman, Forsa, Gizli Mabet, Kütük, Pem
Tükendi
Hayat bazen bir uyku sersemliğiyle karşılar bizi. Üstümüze bir ağırlık basar, olmayacak yerde uyuyakalırız, tutulup kalır her yanımız. Hep özlemini çektiğimiz bir ses gelip uyandırır sonra, “Kalk, yerine yat” der ve insan bu sesin sıcaklığına tutunur. Ve evet, herkes günün birinde yerini bulur. Şermin Yaşar’dan sağda solda uyuyakalmaktan tutulup kalmış, günün birinde uyanıp yerini bulmuş insanların sıradan ve bir o kadar da olağanüstü öyküleri…
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 96-112 / Aktif Sayfa : 7