Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 460-480 / Aktif Sayfa : 24
Bir kış günü, tepeden tırnağa sımsıkı giyinmiş bir yabancı, uzak bir İngiliz kasabasına varır. Kaldığı handa, bilimsel deneyler yaptığını söyleyerek kendini odasına kilitleyen yabancı, tuhaf hareketleriyle şüpheleri üstüne çeker. Kasabalıların giderek artan merakı ve baskısı, yabancının sırrını ortaya çıkaracak ve ölümcül bir korku sürecinin başlamasına sebep olacaktır.Bu grotesk macera, anti-kahramanının yaşadığı psikolojik değişimlerle, hikâye boyunca hiç düşmeyen gerilimiyle, yazıldığı günden bu yana hiç
Ana
Maksim Gorki Çehov ve Tolstoy ile birlikte Rusya dışında dönemin en çok bilinen ve okunan Rus edebiyatçısıdır. Hiç kuşkusuz bu konuma erişmesinde basımından sonraki iki yıl içinde, aralarında Türkçe ve Ermenicenin de olduğu on iki dile çevrilen eseri Ana’nın önemli bir rolü bulunmaktadır. Rusya’da proleter romancıların başında gelen isim olarak görülen Gorki, yine aynı romanı sayesinde, Sovyetler Birliği’nde uzun bir dönem resmi edebi akım olarak kabul edilecek sosyalist gerçekliğin de öncüsü olarak kabul
Tükendi
Dostoyevski, ruhsal çözülmelere örnek teşkil eden bu öyküsünde, karısının kendisini aldattığı düşüncesine paranoyakça saplanan ve ruhsal bir bunalımın eşiğinde olan İvan Andreyeviç’in, kıskançlık içgüdüsünün sosyal yaşantısına nasıl işlediğini ve karısını suçüstü yakalamaya çalışırken düştüğü durumları, trajikomik bir üslupla anlatıyor. Öyküde, kıskanç bir kocanın hastalık boyutlarına ulaşan evhamları tahlil edilirken, okura Ahlâk ve erdem! gibi kavramlar da sorgulattırılıyor.
Hayalperestin tekiyim ben, gerçek hayattan çok uzakta yaşıyorum. Dostoyevski’nin ilk eserlerinden olan Beyaz Geceler, hayalperest bir adamın, tesadüfen tanıştığı, kendisi gibi yalnız ve mutsuz genç bir kadınla yaşadığı dört günlük aşkının anlatıldığı öyküdür. İlk kez 1848 yılında yayımlanan bu eser, yazarın gençlik yıllarını geçirdiği ve pek çok eserinde hayranlıkla sözünü ettiği St. Petersburg şehrinde geçer. Şehrin sokaklarını ve mimarisini oldukça iyi bilen öykünün kahramanı; evleri, mekânları, sokak
Mary sabah erkenden kalkar işe koyulurdu. Çalıştığı evi de, evde yaşayanları da gönülden severdi. Cedric’in temiz ve tertipli giysiler içindeki asil görüntüsü ve davranışları onu büyülerdi. Yaşlı kadın onu küçük bir lorda benzetirdi.Cedric küçük bir lorda benzediğinin farkında değildi, hatta lordun ne demek olduğunu bile bilmiyordu. En yakın arkadaşı köşe başındaki aksi manavdı, adı Bay Hobbs idi. Cedric onunla çok iyi geçinirdi. Manav dükkânındaki elmalara, portakallara bakar, Bay Hobbs’un çok zengin ve ço
Tükendi
Yalnız Bir Avcıdır Yürek, Carson McCullers’ın otobiyografik öğeler taşıyan ilk romanıdır. Sadece karamsar bir varoluş düşüncesinin yansıdığı derin bir duyarlığın romanı değil, yazıya geçirilmiş içli ve tedirgin bir müzik parçasıdır. 1930’lu yıllarda ABD’nin küçük ve kasvetli bir Güney kasabasında yaşayan sağır bir kuyumcu, bir genç kız, siyahi bir doktor, bir lokantacı ve aykırı bir gezgin işçinin ayrı sesler olarak yankılanan öyküleri birleşip romanın temel yapısını oluşturur.
Laín Entralgo’nun “İspanyol bilincinin ve kişiliğinin uyanışı” biçiminde nitelediği “98 Kuşağı” yazarlarından Miguel de Unamuno (1864-1936) Madrid Complutense Üniversitesi’nde felsefe doktorasını tamamladıktan sonra atandığı Salamanca Üniversitesi’nde ders verirken bir yandan da deneme ve makalelerini yay›mlamaya başladı. Yönetim karşıtı yazıları yüzünden işine son verildi ve Fuerteventura Adas›’na sürüldü. Ancak 1931’de Cumhuriyet’in kuruluşuyla aynı üniversiteye rektör olarak atandı. Tarihsel roman
Tükendi
Sefilleri sefaletten kurtaran ölüm,şimdi sevimliydi. ““O gidiyor. Babası İngiltere’ye götürüyor. Büyük babam da bir âlem. Felakette bir değişiklik yok. Öyleyse...” Ölüm onun için daha kolay geliyordu. Şimdi aklına iki fikir geldi. Birincisi Kozete’ye ölümünden haber vermek, ikincisi de Tenardiye’nin oğlunu tehlikeden kurtarmak.Birden kararını verdi. Cebinden çıkardığı defterden bir yaprak yırttı. Kurşun kalem ile şu satırları yazdı. “Evlenmemize imkân yok. Büyük babama müracaat ettim, reddetti. Başka imkânı
Zacharius Usta olağanüstü ince bir işçilikle ürettiği kusursuz saatlerle Cenevre şehrinin gururudur. Ünü İsviçre sınırlarını aşıp Fransa ve Almanya’ya kadar uzanmıştır. Saatçiliğin ilerleyen bilime ayak uydurmasıyla, Zacharius Usta da “saat maşası”nı icat eder. Bu icadının ardından kibir başını döndürür. Öyle ya, Tanrı sonsuzluğu yarattıysa, kendisi de zamanı yaratmıştır. Ancak günün birinde imal edip sattığı bütün saatlerin ortada görünür bir sebep olmaksızın birden durmasıyla, öfkeli müşteriler evinin kap
Halil Cibran’ın zamanında küçük kâğıt parçalarına ve defterlerine karaladığı aforizma ve mesellerden oluşan bu küçük kitap, sanatçının parçalı bir “otoportresi”ni ortaya koyuyor. Ruhunun derinliklerinden gelen çarpıcı ve çağrışımlı imgelerle aşk, güzellik, doğa ve insanlık durumuna ilişkin bir türlü ifadesini bulamayıp “suskunluğa gömülmüş” olanı ifşa ediyor.Cibran’ın yetmiş yılı aşkın bir süre önce yayımlanmış yapıtları, bugün dünyanın dört bir yanındaki okurlara ulaşmayı sürdürüyor. Sözcüklerinin bütün co
1930’lu yıllarda Moskova’da sıcak bir bahar günü… Günbatımına yakın saatlerde Şeytan, iyi giyimli ve yabancı görünümlü bir beyefendi kılığında şehre iner ve kendini kara büyü uzmanı Profesör Woland olarak tanıtır. Onun garip maiyetiyle birlikte gelişini, Sovyet başkentini kasıp kavuran bir dizi esrarengiz ve tekinsiz olay izler. Bulgakov 20. yüzyıl Rus edebiyatında çığır açan romanında, biri 1930’ların Moskova’sında, diğeri eski Kudüs’te geçen iki ayrı hikâye arasında baş döndürücü zikzaklar çizerek sürdürü
Hikâyemiz, Flandre’da, hayali Quiquendone kentinde geçer. Kentin sakin, ölçülü, tutumlu ve ağırkanlı insanları yüzyıllardır hiçbir konuda aşırılığa kaçmadan, herhangi bir duygu belirtisi göstermeden, uyum içinde son derece durağan bir yaşam sürmektedir. Yöneticileri bile yaşamları boyunca inisiyatif kullanmadan, hiçbir önemli karar almadan bu dünyadan göçüp gitmektedir. Ancak Doktor Ox’un sözde kenti aydınlatma projesiyle gelişi Quiquendone’da bir şeyleri değiştirecektir.Doktor
Jack London, Kuzey topraklarını konu alan eserlerinde okurlarını buzla sarmalanmış bir diyarda adım adım gezdirir. Biri 1902’de, öbürü 1908’de yayımlanan ve “Ateş Yakmak” başlığını paylaşsalar da birbirlerinden olay örgüsü yönünden ayrılan iki hikâyeyle, “Yaşama Azmi” adlı üçüncü bir hikâyenin bir araya getirildiği bu derlemede de Jack London insanın buz kaplı doğayla ve kendi benliğiyle yüzleşmesini anlatır.  Gençliğinde Klondike bölgesine altın aramaya giden ve soğuğun hüküm sürdüğü bu topraklarda bi
Jules Verne, 1828'de Fransa'da doğdu. Ailesi denizciydi. Denize olan ilgisi sebebiyle küçük yaşlarında evden kaçıp tayfalık yapmak istemesi Jules Verne'nin hatıraları arasındadır. 1847'de Hukuk öğrenimi için Paris'e gitti. Edebiyata olan merakı, hukuk eğitimini yarıda bırakmasına sebep oldu. Jules Verne, 1905'te hayata gözlerini yumdu. Olağanüstü hayal gücü ve yazım yeteneği sebebiyle ölümsüz yazarlar arasına girmiştir. Jules Verne, yaşamından geriye onlarca eser bırakmıştır. “Balonla Beş Hafta, Buzlar Sfen
Tükendi
1-19842-ASPİDİSTRA3-HAYVAN ÇİFTLİĞİ4-BOĞULMAMAK İÇİN5-WİGAN İSKELESİ YOLU6-PARİS VE LONDRA’DA BEŞ PARASIZ
“Karanlığın olmadığı yerde tekrar buluşacağız.”Orada karanlık yok çünkü orada batacak olan bir güneş yok.Geçmişin, gerçeğin ve sevginin olmadığı; savaşla barışın, özgürlükle esaretin, cehaletle gücün birbirine karıştığı bir dünya. Evliliklerin Parti iktidarını güçlendirmek için yapıldığı, çocukların bu iktidarı sürekli kılmak adına casus olarak yetiştirildiği bir dünya. Winston Smith, işte böyle bir dünyada, Büyük Birader’in onu izleyen gözleri ardında gördükleriyle dayatılanlar arasında hakikati ararken ke
1-19842-ASPİDİSTRA3-HAYVAN ÇİFTLİĞİ4-BOĞULMAMAK İÇİN5-WİGAN İSKELESİ YOLU6-PARİS VE LONDRA’DA BEŞ PARASIZ
Tükendi
Stendhal’ın meşhur eseri Parma Manastırı, yaklaşık iki ayda yazılan bir roman olduğu hâlde Balzac’ın “Elli yıldan bu yana, yayımlanmış romanların en güzeli” sözleriyle övüp bir başyapıt saydığı, Tolstoy’un ise “Parma Manastırıolmasaydı, Savaş ve Barış’ı asla o hâliyle meydana getiremezdim. Stendhal bana savaşı anlamayı öğretti.” dediği mühim bir eserdir. Romanın ilk baskısı 1839’da yapılmış ve Türkçeye de birçok kez tercüme edilmiştir. Parma Manastırı, del Dongo ailesinin oğlu Fabrizio’nun hikayesini konu e
İnsanın Ay üzerinde ilk yürüyüşünden yaklaşık yüz yıl önce, 1865’te yayımlanan bu roman, insanlı Ay yolculuğuna dair bilimsel düş gücü ve hiciv yönünden hayli zengin bir kehanet gibidir. Baltimore Silah Kulübü’nün seçkin üyeleri, Amerikan İç Savaşı’nın sona ermesiyle boşluğa düşünce, kulübün başkanı bir uzay silahı icat ederek, Ay’a bir yolculuk gerçekleştirme önerisini ortaya atar.Yeni bir roman türünün, bilimsel romanın yaratıcısı olarak görülen Jules Verne, çağdaş bilimkurgunun da temellerini atmıştır. B
Dünya edebiyatına aşina olan tek bir kimse yok ki Werther adını duymamış olsun. Bu mustarip, heyecanlı ve kabına sığmayan âşık iki yüzyıldan fazla bir süredir hayatımızın tam ortasında kendisine bir yer edinmiş durumda. Öyle ki, artık Werther'den haberi olmayan birinin gerçekten âşık olduğuna inanmak çok zor. Goethe, Genç Werther'in Istırapları'nı yayınladıktan elli yıl sonra, bu eserin nasıl doğduğuna dair bir soruya şu cevabı verir: “Yaşadım, sevdim ve çok acı çektim! Hepsi bu.” Goethe'ye bunu söyleten ne
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 460-480 / Aktif Sayfa : 24