Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 860-880 / Aktif Sayfa : 44
Hayat bazen inişli çıkışlı bir hız treni gibidir. Hem kendi çizdiğimiz yolculukta hem de karşımıza çıkan sürprizlerde umudumuzu, sakinliğimizi, önceliklerimizi korumak; her yolun düzlüğe varacağını unutmadan devam etme gücünü bulmak insana zor gelebilir. İşte o zaman içinizdeki güce ayna olacak bir yol arkadaşının desteği size kim olduğunuzu hatırlatır. Yaşam Aynasını Kendine Çevir, kendimize söylemeyi ihmal ettiğimiz cümleleri kurmaya yardımcı olacak bir yol arkadaşı. İlham verici sözleriyle, gözden ka
Biz devrimciler olarak.. Sayımızın azlığına, düşmanın çokluğuna bakmadan, bıkmadan, yılmadan, yorulmadan Tam Bağımsız ve Gerçekten Demokratik Türkiye İçin; bizi mahvetmek isteyen emperyalizme, bizi yutmak isteyen kapitalizme karşı, son nefesimize kadar mücadele edeceğimize, devrimci şerefimiz üzerine ant içeriz. 68'in Devrim Andı Devrimlerin savunucusu 68 kuşağını yaratan öğretmenlere, bağımsızlık sevdasının uykusuz aydınlarına saygıyla, gençlerine sevgiyle.
Bir ilişkinin dinamiklerinin ve zıvanadan çıkışının bireysel tanıklıklarla anlatımı olarak başlayan (Balığın Esir Düştüğü Yer); bir ülkedeki devrim hareketinin “belgesel”ine dönüşen (Sönmemiş Kireç); yüzyıllar boyunca dünyanın kaderini yönlendirmeye çalışan bir grubun galaksilerarası mücadelesinin tutanakları şekline bürünüp sonlanan (Oyun İmparatorluğu) bir distopya: Olgunluk Çağı Üçlemesi. Gelecek zamanda geçen ama bilimkurgu olmayan bu üçlemede Cem Akaş, mikroskobik bakıştan teleskobik bakışa bir diz
Tükendi
“Nıetzsche’nin ‘insanca, pek insanca’ dediği şey; yüz elli yıla yakın bir süre önce benim zihnimde şu an dönüp duran düşüncelerin yansıması mıydı? oysa her şey iyi insan ideasıyla şekillense, dünyanın tüm kötülükleri platon’un güneşe benzettiği iyi ideasının ışığında yok olup gitse ne olurdu? kötülük de iyilik kadar gerekli miydi?” İnsanlığın düşündüğü kötülük ile gerçek kötülüğün savaştığı bir hayatın anlatıldığı Ser Altından Notlar, sizi yaşam ve ölüm- iyi ve kötü arasında bir seçim yapmaya itecek.
Tükendi
- Poster - Halef – 1 DÜŞ - Halef – 2 DÜŞÜŞ
Tükendi
Sıcak. Çeşme yazında güneş cayır cayır. Sıcak. Hava yorgun, yazlıklarda zaman rehavet içinde. Sıcak. Ev sahibemiz Rezzan’ın lüks villasında gün yeni başlamış; manzarayı, mutfağı, ağaçları, çiçekleri, havuzu, pergolayı, masayı, iskambil kâğıtlarını, gümüş takımları, yelpazeleri ve hizmetçiyi yine yoğun bir gün bekliyor. Bugünkü misafirler, Amerikano olarak da bilinen Küt oyun grubu. Bu zengin yazlığın bahçesine, iskambilin cilvesine neler sığmayacak ki: 50-80 yaşları arasındaki yedi kadının bireysel ve
Cânım kâri, görmek bir şeye hudut koymaktır belki. Ya görmeden yaşayanlar, bizim anladığımız gibi dünyayı anlamayanlar? Hem görmek için illa göz mü gerekir ki? Bence hayır. Bazıları bakmasa da görür, gözleri görmese de bilirler... Hayal mi gerçek; gerçek mi hayal kestiremediğim zamanlarım oluyor benim de. Ve bazı şeylerin hayali güzel kendisi değil, biliyorum. Bu kez kendi hayal ettiğim birinin hayalleriyle kuruyorum cümlelerimi ben. Kitabı okuyup da bitirdiğinde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksın
İkinci Dünya Savaşı sırasında Alsacelı bir genç kız, Fransa için savaşan bir Faslı askere âşık olur. Evlenip Meknes yakınlarındaki çiftliğe yerleştiklerinde doğanın, taşranın zorlu koşulları, yabancı ya da azınlık olmanın farklı biçimleri yanında Fas’ın siyasi çalkantılarıyla da yüzleşmeleri gerekecektir. Dünya savaşı ve sömürge savaşlarının şekillendirdiği dünyada bireysel mücadeleler öne çıkar; Fas topraklarına yerleşmiş sömürgeliler, yurdundan kaçmak zorunda kalmış bir Macar Yahudisi, ne Fransız ne Faslı
“Birlikte çok eğlenirdik” diyerek sürdürdü konuşmasını. “Onunla sadece gönül eğlendirdiğimi düşünürdüm hep. Hiçbir zaman âşık olmadım. Ta ki ayrıldığımız güne kadar… O gün sevgilimi son kez gördüm ve âşık oldum. Daha sonra da öldü zaten.” “Ne zaman öldü?” “Birazdan.”
Tükendi
Halef – 1 DÜŞ Halef – 2 DÜŞÜŞ
Tükendi
Mizah edebiyatımızın usta kalemi Cihan Demirci, yıllar önce “Zombilirkişi”de okurunun karşısına ilk kez bir romanla gelmiş ve ilgi görmüştü… Zombilirkişi uzun yıllar sonra yepyeni basımıyla karşınızda… Kitabın asla kahraman olmayan kahramanı senarist, gazeteci-yazar Fani Ölümlüoğlu, bir gece kendini Mississipi nehrinde Zombilerin arasında bulur ve hayatının bütün akışını değiştirecek o müthiş gerçeği öğrenir... O artık Zombilerin de ötesine geçmiş iflah olmaz bir Zombilirkişi’dir. Peki ama Zombilirkişi ned
Tükendi
“Evin, kalbinin attığı yerdir.” Josie Sullivan, Cedar Key’de yaşayan, otuzlu yaşlarda bir hemşire ve bekâr bir annedir. Genç kadın çalıştığı klinikteki işini kaybettiğinde ihtiyaç doğduğu için yerel yün dükkânında yardımcı olarak çalışmaya başlar. 16 yaşındaki kızı Orli’nin babası Grant ise hem Noel’i hem de kızlarının doğum gününü kutlamak için Josie ve Orli’yi Boston’a davet eder. Bu sırada Josie yeni bir iş teklifi alır. Doktor Simon Mancini, adada bir muayenehane açacaktır ve hemşireye ihtiyacı vardır.
Tükendi
Günümüz dünyasında kodlar ve şifreler hayatımızı çevrelemiş durumda. Telefon görüşmelerimiz, televizyonda izlediğimiz diziler, banka uygulamalarında yaptığımız çevrimiçi işlemler… Hepsi bizi bir şekilde bilgisayar şifreleme sistemlerine bağlar. Ancak şifreler ve kodlar hayatımıza yeni girmedi. İki bin yıldan fazla bir süredir siyasetten kanlı savaş alanlarına, suikastlardan suça karşı savaşmaya kadar birçok alanda hayati, hatta belirleyici rol oynadılar. Gizlice iletilen bir mesajla savaşlar kazanılmış ya d
Ayanzade Namık Ekrem’in 1899’da kaleme aldığı manzum romanı Hicran, Osmanlı edebiyatında mesneviden romana geçişin, iki tür arasındaki sürekliliğin bir temsilcisidir. Hicran, yazım tekniği olarak büyük oranda manzum olsa da, anlatıcının değişimi, monologlar, yer yer tiyatroya dönen biçimi ve ara başlık kullanımıyla da dönemine göre benzersiz bir okuma sunuyor. Okurlar için dönemin ilişkileri, yaşam tarzı hakkında fikirler veren Hicran romanı, açıklamalı orijinal metin ve günümüz Türkçesi bir arada ilk kez o
“Yaşam nedir? Nerede gizlidir yaşamın özü? Yaşayan r uh mudur yoksa kemikler mi? Yahut fikirler midir aslında yaşayan? Ölen bir insan hayata dönebilir mi veya bir iskelet dirilebilir mi kemikleriyle? Bir insan öldükten sonra ahlaki değerleri değişir mi? Bir iskelet dirilseydi, onun, bugünün ahlakına veya ahlaksızlığına karşı söyleyecek bir sözü olur muydu? Dirilen İskelet’in sorduğu temel sor ular bunlar işte. Hüseyin Rahmi Gürpınar, Dirilen İskelet ile bir yandan polisiye ve fantastik ögelerle okurda merak
“Bir fikir, bu kadar kurban vermeye değer miydi?” “Eğer fikir değişim istiyorsa o zaman mücadele de istiyordur. Mücadele ise kurbanlar ister.” “Hangi mücadele bunca kurbana değer ki?” “Bizim kalbimizin ve aklımızın desteklediği mücadele!” “En yakınlarını kaybetmek pahasına olsa da mı?” Amaç ne olursa olsun yakınlarımızı feda etmeye hakkımız var mıydı? Derviş ve Ölüm’ün ve Ada’nın yazarı Meşa Selimoviç’ten kendinden büyük bir şeyler arayan iyi ve kötü insanlara, değişime, yozlaşmaya, iyiliğe, aşka, aile
“Geçmişi, annemin geçmişini didiklemek beni üzecek miydi? Yoksa uzun süredir aklımı kurcalayan bir şeyi bulduğum için sonunda huzura mı erecektim?” Berkley Whitmore birlikte yaşadığı büyükannesi, ardından da annesi ölünce bazı sorularına cevap aramak üzere Cedar Key’e taşınır. Burayı tesadüfen seçmemiştir. Kendisi beş yaşındayken annesi Jeanette Whitmore, kızını yanına almadan bir yaz boyunca ortadan kaybolmuş, nereye ve neden gittiğini ne o ne de büyükannesi, kendisine açıklamışlardır. Ancak Berkley’ni
Tükendi
“Hayır, o benim öz kızım değildi ama bunun önemi yoktu. Yaş aldıkça, ailenin doğumla ilgisinin olmadığını daha iyi anlıyordum.” Kocası Andrew’nun ani vefatının ardından Marin Kane’in Cedar Key’e dönmekten başka çaresi kalmamıştır. Marin iğne oyası mağazası işletmeyi ve sakin memleketine bir kez daha yerleşmeyi planlarken bir gün, merhum kocasına ait bir mektubun varlığından haberdar olur. Aklında soru işaretleri oluşturan bu mektup, aslında çok daha fazla sırrı içinde barındırmaktadır. Mektubu okuyan Marin,
Tükendi
Kendi kurduğu krallığın içinde kimseye güvenmeden yaşamayı öğrenen Deryal Yiğit, çizdiği sınırlardan içeri başkalarını sokmayan bir adamdır. Tehlikeden korkmaktansa tehlikenin ta kendisi olmayı seçmiştir uzun zaman önce ve böyle bir hayatın içinde kimseye yer yoktur. Ancak bir gece, barından içeri giren Burcu’yla birlikte, kurallardan ördüğü duvara ilk darbenin indiğini fark eder. Burcu’nun kendisine doğru attığı her adımla, Deryal de ona yakınlaşır ve kısa bir süre sonra, kendine çizdiği o sınırların dışın
Birbirlerini çocukluklarından beri tanıyan iki gençtir Ali ve Arya. Babalarının sıkı dost olması, ikisinin de hayatını çözülemeyecek bir düğümle birbirine bağlamıştır. Önce zorunluluktan başlamıştır bu ilişki. Ali, kendisine emanet edilen baş belasıyla vakit geçirmekten pek memnun değildir. Arya da kendisine göz kulak olma işini fazlasıyla abartan bay ukalayla. Sonra her şey değişir. Didişmeler arkadaşlığa, zorunluluklar vazgeçilmeze dönüşmüştür farkında olmadan. Birbirlerinin en yakın arkadaşı hatta sırdaş
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 860-880 / Aktif Sayfa : 44