Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 459 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6
Şahsi hatıralarımız kendimize mi aittir? Küçük bir çocukken büyükbabamızla birlikte tanık olduğumuz bir toplumsal olay, lisedeki ilk günümüz, bir Paris seyahatinde görüp yaşadıklarımız... Peki ya tarih ile sosyal bakımdan hatırladıklarımız aynı şey midir? Tarih bir sosyal grubun hatırlama şekli midir? Belleğin ve hatırlamanın zaman ile mekân ile hatta müzik ile bir ilişkisi var mıdır? Maurice Halbwachs'ın arkasında bıraktığı el yazmalarından yola çıkarak hazırlanan bu metin bize uzun vadede yayımlamayı tas
Bir sosyoloğun kitaplığında olması gereken bu sözlük; sosyolojiye ilgi duyanların yanı sıra öğrenciler, öğretmenler ve akademisyenler için de başvuru kaynağı niteliğindedir. Sosyoloji Sözlüğü sayesinde Auguste Comte'den Emine Durkheim'e; ampirizmden totalitarizme; çatışma kuramından pozitif ayrımcılığa; sosyoloji tarihindeki önemli kişilere, teorilere, olaylara ve terimlere a'dan z'ye ulaşabileceksiniz
Bu kitapta yer alan söyleşiler 2007'den itibaren tarafıma yöneltilen sorulara verdiğim cevaplardan oluşuyor. Akademik, bürokratik ve entelektüel ilgilerimle kesişerek çeşitlenen bu söyleşiler bir anlamda Türkiye'nin son 10 yılına ilişkin kişisel tanıklıklarımın bilançosunu yansıtmaktadır. Öteden beri üzerinde yoğunlaştığım alanlar arasında özellikle din ve dini hayat benim akademik yönelimlerimin merkezinde yer almaktadır. Türkiye'de dinin modernleşme süreçlerine bağlı olarak ortaya koyduğu harita,bugün baş
Bugün eğer içtiğimiz suya para ödüyorsak, ve ayrıca içtiği¬miz suya ödediğimiz paranın vergisini veriyorsak, ve o vergi ile bize yol, elektrik, eğitim gibi hizmetler sunuluyorsa, vergileri¬mizle edindiğimiz bu hizmetler için tekrar para verip, para ver¬diğimiz için yeniden vergi ödüyorsak; geyik avlayarak karnını doyuran insanların olduğu bir dünyadan buralara geliş yolculu¬ğumuzu anlamamızda fayda var demektir. Şu anda normal olarak kabullendiğimiz hemen her şey geçmişteki bir gurup egoist manyağın ileri
Tükendi
Televizyon bir cazibe mkerkezi olarak hayatımızı baş köşesine oturdu. Yirmi dört saat yayın yapan kanallarla tam bir görüntü sarhoşluğu yaşıyoruz. Alışkanlıklarımız, konuşma biçimimizi, ilişkilerimiz teleizyona endeksli sanki. "Eğlenceli", "renkli" bir hayat yaşamaya başladık. Resmi ideolojinin yasakları, toplum kıyısında yaşayanlar bütün "giz"leriyle evlerimizde artık. Kameralar pervazsızca mahremiyetimizin en ücra köşelerine giriyorlar. Şiddetin bütün türleriyle tanıştık. "Realityy show"larla kan ve acını
Tükendi
Bu gruplardan her biri farklı bir düşünce ve otorite çizgisini temsil etmekte olup, diğer gruplarla rekabet hâlindedir. Hepsi de taraftar kazanmak için birbirleriyle yarışırlar. Dolayısıyla, arayış içinde bir genç olarak her birinin meşru hedefiydim. Bu ilgiden hoşnut olmakla birlikte, amaçsız olmamaya kararlıydım. Teklif edilen farklı İslam yorumlarını bizzat deneyimlemek, her birinin görüşlerini sorgulamak ve çağrıldığım cennetin ne tür bir cennet olduğunu keşfetmek istiyordum... Rıza'nın beni, Haşhaşili
"Eğer sorun bize dışsal sınıf çelişkilerini ortadan kaldırmak olsaydı, azade olduğumuz bir sistemi yıkacak özneler olsaydık ne de kolay olurdu. Ama lütfen artık biri bana şu sistemi tarif etsin. Sınıf çelişkileri gövdemizin tam orta yerinde atıyor. Tik tak, tik tak. Asla şaşmayan bir saat gibi. Sınıf bizim öyle içimize işlemiş ki, organizmanın dengesi bozulduğu zamanlarda bile homeostatik dengeyi o kuruyor. Mesela o genç çocuklar âşık olduğu ve her şeyin mümkün olabildiğini düşündüğü zamanlarda onları kend
Tükendi
...Kantinciliğe gelince; kantincilik farklı bir meslektir, kariyerdir.Bir kere öncelikle çalışma saatleri çok uygundur. Sabah 07.30 ile akşam 17.00 saatleri genelde uygulanan saat dilimleridir. Akşam saat 17.00 den sonra tamamen özgürsünüz. İstediğinizi yapabilirsiniz. İster zamanı kendinize ayırabilir, dinlenebilir eğlenebilir veya kendinizi daha geliştirmek için çeşitli meşgaleler içine girebilirsiniz. Veya topluma hizmet edebileceğiniz sosyal aktiviteler ile meşgul olabilirsiniz. Toplumun, özellikle tica
Tükendi
Bizi eyleme geçiren korkularımız, endişelerimizdir; ama genelde eylemimiz, endişemizin arkasında yatan hakiki nedenlerden başka yönler esapar. Hayatımızı anlamlı kılmaya çalışırken, başarısızlıklarımızdan, zayıflıklarımızdan kendimizi sorumlu tutarız hep. Böylece de her şey iyiye gideceğine kötüye gider. Eğer biz mantıklı insanlarsak bunlar nasıl başımıza gelir? Neden bu gibi durumlarla başa çıkamayız? Bireyselleşme kaderimizse toplum içinde var olmaya nasıl devam edeceğiz? Yaşamakta olduğumuz çağın kuşkus
Tükendi
Taha Akyol salt gazeteci yazar olarak değil, tarihsel ve sosyolojik perspektiflerden bakarak derinlikli tahliller ve ciddi yorumlar yapmaktadır... Türkiye'de akademik tarihçiliğin ne yazık ki boş bıraktığı önemli bir alanda, İran'da Şiiliğin, Osmanlı'da Sünniliğin nasıl bir tarihsel süreçte ve hangi şartların sevkiyle devlet ideolojisi olarak işlendiğini, bunun kurumsal ve siyasi tezahürlerini dikkatle ve isabetle ortaya koymaktadır. -Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak İran ile Türkiye hiç benzemiyor. Ne geçmişte
Tükendi
İnsanların araçlarını park edebilmek için caddelerde tur atmadığı ve bunun yerine bir mobil uygulamayla civardaki müsait noktaları görebileceği bir dünya düşünün. Ya da sadece yakınına biri geldiğinde yanan ve böylece bir yandan şehirlerimizi daha güvenli halde tutarken bir yandan da elektrik tüketimini ve maliyetleri düşüren sokak lambaları. İnsanlar görüntülü bir TelePresence ("uzaktan katılım") donanımıyla dünyanın başka yerlerindeki gruplarla bağlantı kurabilse ve öğrenciler İspanyolca derslerini İspany
Tükendi
Emek Yıldırım ve Özlem Şendeniz, bir kısmı Karadeniz'de doğup büyümüş bir kısmı hasbelkader yolu bu coğrafyaya düşmüş ve burada yaşayan bir grup kadınla birlikte ilmek ilmek ördükleri bu çalışma ile, okuyucuları, Bafra'dan Hopa'ya Karadeniz'deki kadınlık hallerini irdelemeye çağırıyor. Kitapta temel olarak ele alınan iki ana hat; bir yandan bölgedeki mevcut milliyetçi, muhafazakâr ve devletçi yapılanmayla organik bir bütünlük içinde varlığını sürdüren patriyarki ve "hegemonik" erkeklikleri daha görünür kılm
Elinizdeki çalışma, Theodor Adorno'nun eleştirel yaklaşımı ışığında bir yandan kültür endüstrisini açımlamaya ve sorgulamaya çalışırken, diğer yandan okuru beğenilerimizi tartışmaya çağırıyor. Kültür endüstrisinin kıskacında yaratılan kültürün, bireyin özgün beğenilerini yansıtamayacağını savunarak, bir başka seçeneğin mümkün olduğu sonucuna da varıyor. Günümüzde kültür endüstrisinin internet ve dijital oyunlar aracılığıyla kazandığı etki ve yaygınlaşma, dahası endüstriyel kültürün tüketicilerinin aynı zam
Metin Atamer, rüzgar enerjisi alanında Türkiye'nin en önemli isimlerinden biridir. Oğlu'nun isteğiyle, tutkuyla bağlı olduğu ülkesini, temiz ve yenilenebilir enerji üreten bir ülke haline getirmeye karar verdi. Akdeniz'i, Ege'si, Kuzey'i, Güney'i güneş ve rüzgar potansiyeli ile iştah kabartan memleketinde bir tane bile rüzgar türbini dönmüyordu. Fosil yakıtların atmosferi ne kadar kirlettiğinin daha tartışmalı olduğu yıllarda, bir mucizeyi andıran rüzgar enerjisine yöneldi. Çok geçmeden asıl mucizenin, bu ü
Tükendi
Kültür nedir? Bir hayat tarzı mıdır? Bir anlama biçimi midir? Neden insan kültür üretmektedir; kültürsüz insan olabilir mi? Sosyoloji için kültürün önemi ve anlamı nedir? Kültür sosyolojisi nasıl ve neden ortaya çıkmıştır? Neyi tartışmaktadır? Kültür tartışmalarına ne gibi katkıları olmaktadır? Kültürel incelemeler ile kültür sosyolojisi aynı mıdır? Kültürel incelemelerin bir sosyo-politik zemini var mıdır? Elinizdeki kitap kültür sosyolojisinin ve kültürel incelemelerin zemini ve yönü hakkında kalem
Tükendi
Genel kanı, sosyal bilimler ile felsefe arasında derin bir yarık görür; birbirini karşılıklı olarak yok sayan, hatta dışlayan iki ayrı dünya arasındaki bir yarık. Oysa bu, en başından beri sosyal bilimler düşüncesine eşlik etmiş olan felsefi sorgulamaları ve aynı şekilde bilimsel düşüncenin de felsefede tetiklediği tartışmaları görmezlikten gelmek demektir. Ülkemizde ne yazık ki ekseriyetle "herhangi bir özne felsefesi" olarak alımlanmış olan Fenomenoloji, yine en başından beri, bu iki "bilme biçimi" arasın
Tükendi
Ülkelerin kalkınmışlık düzeyleri ile doğal kaynak zenginliği ve bu kaynaklarını verimli kullanma becerileri arasında doğru bir ilişki vardır. Burada doğal kaynak ifadesini her türlü yer altı ve yer üstü varlıklar (madenler, akarsular, göller, denizler, flora, fauna hatta insan varlığı vs.) anlamında kullandığımızı belirtmek isteriz. Nitekim bu kaynaklarını ekonomik değer haline getirerek, toplumun refah düzeyini artırmak için verimli kullanabilen toplumlar, günümüzde gelişmiş ülkeler olarak nitelendirilirke
Tükendi
David Gress, The Wall Street Journal'daki yazısında Francis Fukuyama'nın Siyasi Düzenin Kökenleri isimli kitabından "ilmine hâkim ve hayran olunacak şekilde hudutsuz bir hırsa sahip" şeklinde bahsetmişti. The New York Times Book Review'da Michael Lind, kitabı "zamanımızın öncü entelektüellerinden birinin devasa bir başarısı" diye yorumlamıştı. Ve de Gerard DeGrott, The Washington Post'ta "bu, her daim hatırlanacak bir eser, ikinci cildi bir an önce tamamlansın" diye yazmıştı. Pek çoklarına göre en azından
"Hippokrates ve "hatanın öğretmenliği" meselesi, bir dert edinme ve bilim yolcusu olma meselesi olarak da okunabilir. Kendi başına (per se) bir bilim olmayan, bir bilimsel ve bilimler-arası disiplin olan tababette hiçbir şey "yüzde yüz" değildir. Tıbbî pratiği zorlaştıran da, keyifli kılan da bunca olasılık ve olumsallık karnavalıdır." Bu kitapta yer alan metinler, izleğini şu veya bu ölçüde saha formasyonunun ve klinik nosyonun belirlemiş olduğu metinlerdir: Klinik karar ve tanılama sürecinin mutfağı,
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 459 kayıt bulunmuştur Gösterilen 100-120 / Aktif Sayfa : 6