Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Victoria Woodhull, Mary Wollstonecraft, Aimee Semple McPherson, Edwina Mountbatten, Margaret Argyll ve Coco Chanel cesur kadınlardı. Toplumun yapabileceklerini ve yapamayacaklarını söylediklerine zamanları yoktu dahası; dünyanın onlardan önce büküldüğünü göreceklerdi. 1872'de Victoria Woodhull adında büyüleyici bir medyum, Beyaz Saray'a koşarak geleneği paramparça etti. Eğer kazanabilseydi, kesinlikle günümüzdeki çağdaşlarıyla rekabet edebilirdi. Böyle bir gösterişten nefret eden Mary Wollstonecraft, k
Popülasyon genetiği alanına büyük katkılar sağlamış ödüllü biliminsanı Luigi Luca Cavalli Sforza, Kültürün Evrimi’nde genetik biliminden biyolojiye, kültürel antropolojiden dilbilime uzanarak disiplinlerarası bir yaklaşımla insanlık tarihinin yüz bin yıllık serüvenini yeniden okuyor. Evrim kuramının anahtar kavramlarından hareketle, “yaklaşık yüz bin yıl önce, bugün yaşayan herkesin atası olan bir avuç insanın gündelik iletişim kurma becerisi geliştirmiş olması sayesinde” filizlenerek insanlığa eşlik etmiş
“Elinizdeki eser, Tunus’taki Nahda Hareketi’ni kapsamlı bir biçimde ele alırken, 2011 Tunus Yasemin Devrimi sonrası siyasî bir harekete dönüşen Nahda Hareketi’nin yayılması, sürdürülebilirliği ve temsiliyeti açısından nasıl bir “sosyal hareket” olduğunu birincil kaynaklardan ortaya koyan ve Türkiye’de yayınlanan nadir eserlerden biri…” Prof. Dr. Ertan ÖZENSEL “Kuzey Afrika ile ilgili derinlemesine akademik çalışmaların az bulunduğu dönemde sahaya dönük ciddi bir çalışma olması, Ahmet Gökçen’in çalışmasını d
Tükendi
Safderun, alafranga, züppe ve entelektüel kavramları hem Osmanlı ve Türkiye batılılaşmasının/modernleşmesinin hem de bu sürecin içinde ortaya çıkan romanın önemli kavramlarındandır. Her bir tipolojinin kendine özgü özellikleri ve görünme biçimleri olsa da hayatın ve romanların içinde, özellikle alafrangaların, safderunlukla; züppelerin, ahlâksızlıkla ve entelektüellerin de karamsarlık ve kötücüllükle algılandığı/anıldığı da bir gerçek. Bu kitap, bu yaygın kanaati değerlendirmekle birlikte asıl olarak Türk r
“Pierre Bourdieu, şüphesiz çağdaş sosyolojik düşünce birikimine damgasını vurmuş önemli toplum bilimcilerden birisidir. Fransa’daki sosyal bilim camiası içinde onu diğer düşünürlerden ayıran en önemli özellik, Althusserci skolastiği veya 70’li yıllara egemen dogmatik Marksizmin Sovyet veya Çin menşeili masallarını ikna edici bulmayan sol eğilimli aydınlara yeni bir öneride bulunmasıdır. Bourdieu modern sosyolojinin dogmatik görüşlerinden uzak durmuş, bu görüşlere çekici bir alternatif sunmuş ve toplumsal so
Tükendi
Antik Akdeniz uygarlıkları ve onlar arasındaki kültürel etkileşimin çağdaş dünyaya yön veren baskın bir vurguya sahip olduğu savından hareket eden bu kitap, sadece bu kültürel ve toplumsal ortak paydanın değil, aynı zamanda bu uygarlıkların da kendi içinde çözümlendiği başlıca bir kaynak olma niteliğini taşıyor. İÖ 3200 tarihiyle başlayan geniş bir bağlam içinde, insanlık tarihinin birçok alandaki temel kazanımlarının kökeni olduğunda birleşilen kapsamlı bir uygarlık çözümlemesi ve konuyu anlaşılır kı
Tükendi
“Küreselleşme”, günümüz dünyasını tanımlamak için diğer bütün kavramlardan çok daha sık kullanılıyor. Peki bu tartışmalı olgu gerçekten modern zamanların bir icadı mı? Ya da hangi uzun vadeli süreçler günümüzdeki bu durumu ortaya çıkardı? Osterhammel ve Petersson’a göre dünya bir gecede “küreselleşmedi” ve bu süreçler, “küreselleşme” terimi henüz ortada yokken de mevcuttu. Bugünkü küreselleşme uzun soluklu bir dönüşümün parçasıdır ve öncekilerden tamamen farklı bir “küresel çağ”ın habercisi değildir. K
Kriminolojinin kurucusu olarak kabul edilen Cesare Lombroso tarafından kaleme alınan Suçlu İnsan, alanının ilk bilimsel çalışması olarak kabul edilmektedir. On dokuzuncu yüzyılın sonları ve yirminci yüzyılın başlarına denk gelen dönemde suçun nedenlerine dair Avrupa ve Amerika’da yaygın olarak kabul edilen düşünceleri temelinden sarsmayı başaran Lombroso, bu çalışmasında İtalyan mahkûmların baş, vücut, el, kol, yüz, bacak, deri gibi dış özelliklerini inceleyerek İtalyan askerlerle kıyaslamıştır. Elde ettiği
-Felsefi, Sosyolojik ve Tarihi Boyutlarıyla- Milli eğitim düşüncesi ve buna eşlik eden kanun olabildiğince nesnelci durumdayken yapılandırmacılık aksi bir yönde öznelliğe dayanmaktadır. Yapılandırmacılık düşünsel arka planındaki temel felsefi tercihleri nedeniyle sadece sınıf ortamıyla sınırlı bir öğrenme kuramı değildir. Bu durum beraberinde birçok çelişki getirmektedir ve gelecek nesilleri eğiten düşünce ve sistem açısından tehlikeler barındırır. Kendini hissettiren bu çelişkinin daha görünür kılınması
Platon ve Aristoteles gibi antik düşünürlerde topluluk düzenine ve onun şekillerine dair birçok düşünce, hattâ sistemleşmiş düşünce bulmak zor değildir. Ortaçağ’ın Batılı ve Doğulu sayısız düşünüründe de aynı şeye rastlayabiliriz. Keza bunlara modern zamanların düşünürleri de eklenebilir. Belli tarihsel dönemlerde, toplumsal hareketler, yatağına sığmayan bir ırmak gibi içinde bulundukları ‘devlet’ kalıbından taşmış, kurtulmuşlardır. Fransız Devrimi ideallerinin ve sanayileşmenin başlangıç çağında ilk makine
Tükendi
Yazar bu eserde Fas sivil toplumunda İslam dîninin yerini soruşturuyor ve cevap unsurlarını iki temel Fas İslâmî hareket nezdinde yapılmış coşku verici bir anket arasından çıkarıyor. Arap baharına angaje olmuş, demokratik ve seküler Fas solu içinden gelen Yusuf Belal, mobilizasyon uygulama şekillerine önem veren bir din sosyolojisi yardımıyla, İslam’ın demokrasi ile uyuşmaz olmadığını, monarşinin veya islamî denilen bazı hareketlerinki olsun, Fas’ta gelişme gösterdiği gibi politik islam’ının, bu ülkenin top
Tükendi
Nazar, her zaman bir başkasından gelir. En bilinen tarifiyle, sahip olduklarıma, güzelliğime dikilen kem bir bakıştır. Ancak nazar, ben ve başkası arasında cereyan eden sayısız görme, görülme, bakma, bakılma, bakışma yollarından sadece birisidir. Eğer ikimiz arasında kem bir nazar varsa, "adil" biçimde ilişki kurmadığımız içindir. Başkasının bakışı, "doğru" bir ilişkide, bakılana zarar veren bir görüngü olmaktan çıkar. Hattâ bu bakış, kendim olmak için zorunlu bir bağlantı da olabilir. Başkasının görme ve g
Şehir, şehirleşme, şehirli, şehirlileşme. Neredeyse hepimizin hayatında yeri olan bu kavramları uzman uygulamacılar ve akademisyenlerle konuşup tartıştık. Ortaya çıkan metinleri ise bir araya getirip derli toplu bir şekilde okuyucuya sunuyoruz. İdeal, kültür, sosyoloji, yönetim, hukuk, ekonomi, ritüel, muâşeret, sivil toplum, dil, su, karantina ve geleceğin şehirleri gibi mühim konular üzerine yoğunlaşılıp, günümüzün şehir ve şehirli sorunlarının irdelendiği bu çalışma, şehre dâir sözü olanların sözlerinden
Permakültür nedir? Neye hizmet eder? Permakültür’e nasıl başlanır? Ne gibi kazanımlar elde edilir? Tüm bu sorulara ve daha pek çok konuya dair yanıtlar bulacağınız, pratik çözümler üreten kapsamlı bir eser Tek Yol Permakültür. Elinizdeki eser, bir yaşam biçimi olarak Permakültür’ü ve sonuçlarını anlatıyor. İsrafı en aza indiren, çevreye zarar vermeden zenginlik yaratan, kaynakları maksimum düzeyde kullanırken doğayı da bozmayan, gezegeni onararak geleceğe umutla bakmamızı sağlayan yöntemler sunuyor. Tek Yol
Direniş bir toplumsal sınıfın sahip olduğu ortak hareket etme ve etkileme gücüne işaret eder. 21 yüzyılda inatçı köstebeklerin yeri ve rolü ne olacak? Diğer bir deyişle sınıf, gençlik ve direniş bu yüzyılın bugününü ve yarınını nasıl belirleyecek? Yüzyılın başında karşı karşıya kaldığımız salgınla bu sorular daha da görünür oldu. İşçi sınıfının ve gençliğin çalışma ve yaşam koşullarının doğrudan tehdit altında olduğu günlerdeyiz. Etkisizleşen sosyal haklar, çalışma yasalarının her geçen gün daha da daralan
Hepimiz bağlanmak için doğarız! Bağlanmak, hayata tutunabilmektir. İnsan ilk bağlanma ilişkisini ailesiyle kurar. Anne babayla çocuk arasında üç farklı bağlanma biçimi vardır: Göbek bağı, kalp bağı, beyin bağı! Göbek bağı doğmadan oluşur, ekonomik bağımsızlıkla biter! Kalp bağı, doğumla başlar, ergenlikte biraz sarsılır, mesafelerle sınanır. Beyin bağı ise, duygular kadar anlamlara da bağlıdır. Daha derin, sağlam ve güçlüdür. Beyin bağı kurmak, çocuğun iç dünyasına demir atmaktır. Bu kitap, çocuğuyla
Ülkemizin her bölgesi çok farklı ve zengin geleneklere sahip. Bu zenginlikte evliliğe ilişkin ritüeller ve âdetler önemli bir yer tutuyor. Türkiye’de evlilik gelenek ve görenekleri, bölgelere göre benzerlik göstermekle beraber, pek çok farklı unsuru da barındırdığından hayli zengin. İnsanların bağlı bulundukları kültürlerin yapısına göre gelişen ve değişim gösteren bu geleneklerin bazıları varlığını sürdürürken bazıları çağın gereği yok olmaya yüz tutmuş durumda. Dünyada Tuhaf Evlilik Gelenekleri kitabının
Tükendi
Kahvehanelerde, sokakta, sosyal medyada hatta televizyon programlarında sağdan soldan duyduğu komplosal görüşleri fazla sorgulamadan benimseyen ve tekrarlayan, bunu yaparken zaman zaman kendi kendileriyle de çelişen insanlar (negatif-genellemecilerin zihnindeki, gerçek hayatta da örneklerini bulabileceğimiz komplo teorisyeni imgesi: homo conspiratus) rasyonel yeteneklerine başvurmayan vasat tipler olarak görülebilir. Ancak onları işaret parmaklarıyla göstererek alaycı ve kibirli bir tavır eşliğinde "komplo
Günümüzdeki ilke ve kuralları belirlenmiş evlilik kavramı yaklaşık dört bin yıllık bir geçmişe sahip. Genel kanıya göre, evlenmenin ve aile kurmanın tarih boyunca temelde üç işlevi vardır: çocuk sahibi olmak, sosyal, ekonomik vb. konularda destek bulmak ve elbette sevgiyle gelen duygusal tatmin. Nedeni ne olursa olsun evlilik, dini kurumlar ve devlet tarafından da desteklendiği gibi toplum açısından da önemli bir dönemeçtir. Sonuç olarak bu kadar kutsanan ve üzerine titrenen bir kurumun oluşum aşamaları da
Tükendi
Ziya Gökalp'ın düşünce dünyasında “töre” kavramı çok önemli bir yere sahiptir. Türk sözünün “töreli” anlamına geldiğini ve töre kelimesiyle aynı kökene dayandığını ileri süren Gökalp’ın elinizdeki eseri, Türklerin eski dini konusunu mitolojik, destan ve sosyolojik boyutlarıyla ele alan kitabıdır. Kitap, töre kelimesinin açıklanması ile başlamaktadır. “Türk töresi, eski Türklere atalarından kalan bütün kuralların toplamı demektir.” diyerek kitabına giriş yapan Gökalp, bu tanımla birlikte kitabın çerçevesini
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4