Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Anlam, bir beden içerisinde bireyleşen ve bir şahıs olarak sosyalleşen insanın bilincinde inşa edilir. İnsanlık tarihinin her döneminde görülen yüksek anlam katmanları hem gündelik hayata karşılık gelen hem de gündelik hayatı aşan alanla ilgili krizlerin üstesinden gelinmesinde önemli bir rol oynar. Fakat modern dönemde anlamın üretilmesi ve iletilmesi derin bir kriz içerisine girmiştir. Modern çağda bireysel ve toplumsal düzlemde anlam krizini oluşturan en önemli faktör, modern sekülarizm değil; modern çoğ
Hollandalı çocuklar çoğunlukla hallerinden memnun görünür. Uyku problemleri neredeyse yok gibidir. Anne-babalar çocuklarının dışarıda tek başlarına oynamalarına izin verir, okula onları bisikletle gönderecek kadar güvenirler çocuklarına Hollanda'daki okullarda 10 yaş altındaki çocuklara ev ödevi verilmez. Hollandalı ergenler asla isyankâr değildir. Çocukların esenliği üzerine yakın tarihli bir UNICEF araştırmasına göre Hollandalı çocuklar genel mutlulukta birinci sıradalar. Peki dünyanın en mutlu çocukla
Osmanlı İmparatorluğu’nun İstanbul’u fethinden sonra Avrupalı güçlerin Hindistan pazarlarına ulaşma arayışları bir yandan Amerika’nın keşfine yol açarken diğer yandan da zengin Afrika topraklarının da Avrupalı deniz güçleri tarafından işgal ve sömürülmesine yol açan yeni bir sürecin başlangıcını oluşturmuştur. Özellikle Avrupa’nın daha sonraları Merkantalizm olarak adlandırılan ekonomi politik yaklaşımları sonucu Afrika’nın birçok bölgesi dönemin askerî olarak güçlü Avrupalı ülkelerinin sömürgesi haline dön
Türkiye'de cezaevlerinin tarihi baskı ve zor kadar direnişlerin de tarihidir. 2000'de gerçekleşen 19 Aralık Katliamı ve Ölüm Orucu Direnişi bu iki dünyanın kıyasıya çarpıştığı, sonuçları ve etkileri bugüne dek uzanan belirleyici bir tarihsel kesit; Lale Çolak ise insanca bir yaşam için bedenini ölüm olasılığının üzerine kararlılıkla süren onlarca devrimciden biridir. Kavgasının şehri İstanbul sokaklarını zihinsel yolculuklarla tabana kuvvet adımlayan, çiçeklerin kokusunu, gökkuşağının tüm renklerini sansürl
Jacques Rancière, geçmişten bu yana çeşitli deneyimler ve karşılaşmalardan hareketle, arşivlerde saklı belgeler ve yeniden yorumlanmayı bekleyen kâh edebi kâh sinematografik anlatılar ışığında, ütopyanın temelindeki dürtüyü, karşı konulmaz arzuyu mercek altına alıyor: halka, halkın ülkesine doğru yolculuk. Burada halk sosyoekonomik bir kategori değil kesinlikle, otantik bir ütopya diyarında yaşayan muhayyel bir toplumsal gövde. Diyar ise gerçekte hiçbir yerde var olmayan bir uzak ada değil örneğin. Tam ters
Modern dönem inşasında, toplumsal ve bireysel manada insanı ve onun dış dünyayla ilişki biçimini inşa eden sosyal bilimler hakkında ne kadarının bilim, ne kadarının ideoloji olduğu kanısına varmak hiç de kolay değildir. Bugün kurulan dünyanın temelinde, ekonomiyi merkeze alan bir toplum modelinin inşa edilme amacının olduğu gözden kaçırıldığında bilim ve onun özelinde sosyal bilimin fonksiyonunu anlamak neredeyse imkânsız bir hale gelecektir. Bu açıdan bu çalışma, öncelikle bilim serüveninin, ardından da Av
Tükendi
Endüstri Devrimi öncesinde çevremiz ve doğayla uyumlu yaşıyorduk. Ne zaman şehirler, fabrikalar kurmaya başladık, bütün gücün bizde olduğu ve istediğimiz her şeyi yapabileceğimiz yanılgısına düştük. Şimdiyse kendi yarattığımız ama yaşamaktan memnun olmadığımız bir çevrenin içine hapsolduk. Buradan kurtulma yolu ise yine doğaya dönmekten geçiyor. Bu kitapta gözlerimizi doğaya çevirerek ana enerji kaynağımız Güneş’i yeniden keşfediyoruz. Bu keşif A. Selin Mutdoğan editörlüğünde üç bölümde gerçekleşiyor. İl
Tükendi
"Felsefe tarihi, insanın batıl inançlardan ve dinin körleştiren inançlarından entelektüel olarak özgürleşmesinin öyküsüydü. Kilisenin dogmalarına meydan okumaya cesaret eden insanların şehitliği yoluyla, bilimin doğuşunu anlatıyordu. Tertullian'ın örneklediği ilk kilise babalarının tavrının aksine, akıl yolunda olan yaşamı yüceltiyordu. Tertullian şöyle demişti: Credo ergo absurdum est. Yani şu demek: Absürt olmalarına rağmen, kilisenin dogmalarına inanıyorum. İlk Hıristiyanların çileciliği ve bu yaşamın so
Tükendi
Ülkemizin çağdaşlaşmasında çok önemli bir dönemeç olan köy enstitülerinin hayata geçiş sürecinde ilk kurulan iki enstitüden biri Çifteler Köy Enstitüsü’dür. Çifteler Köy Enstitüsü’nün kuruluşuna giden yol, İsmail Hakkı Tonguç’un “Bakanlığa ait Çifteler Harası’nın bulunduğu Mahmudiye’de bir eğitmen kursu açıyoruz” sözleriyle başlar. Bunu 1936 ve 1937’de Eskişehir’in Mahmudiye ve Hamidiye köylerinde açılan ilk eğitmen kursları ile ilk köy öğretmen okulunun hizmete girişi izler. Çalışmalardan olumlu sonuçlar a
Kimlik üzerine yürütülen tartışmaların geçmişi, hem kişisel hem de toplumsal kimlik bağlamında, Sokrates’in “Kendini Tanı” deyişine kadar götürülebilir. Kendini tanı deyişi, kendinin bil deyişini de kapsayacak biçimde tanımlayıcı ontolojik ve epistemolojik bir zemin inşa etme girişimi olarak görülebilir. Bu varsayımdan hareketle, kimlik temelli tanımlayıcı ontolojik ve epistemolojik zemin arayışını herhangi bir tekil insanın ya da grubun kendisini ayırt edici şekilde konumlandırabilmek amacıyla bir “fark” i
Tükendi
Bazı yazarlar tasnif dışıdır. R. Hoggart birçok açıdan böyle bir yazardır. Okuryazarlığın Kullanımları aslında bir otobiyografidir. Kendisi işçi sınıfı kökenli olan Hoggart, toplumsal yörüngesi üzerinden, işçi sınıfının içeriden ancak mesafeli, olabildiğine detaylı, realist fakat aynı zamanda da eleştirel bir tasvirine girişir. ‘‘Yakınlık ve mesafe’’, muhtemelen Hoggart’ın maharetini özetleyebilecek kilit formüllerden biridir. Bu ona işçi sınıfının gündelik pratiklerinde, dışarıdan (başka bir toplumsal sını
Tükendi
Cepçiler, çorcular, yankesiciler, düzenbazlar, ayan ablalar, silkeleyiciler, çeteler, işbitiriciler, patronlar, namuslu ve namussuz aynasızlar, savcılar, hâkimler, enayiler ve organize işler: Hırsızlık, mülkiyet kadar eski bir olgu. Hatta bugün ‘çalıyor ama çalışıyor’ denilerek siyasetçilerin olağan faaliyetinin bir parçası haline bile getirilmiş durumda. 20 yüzyılın en etkili kriminologlarından sayılan Edwin Sutherland’in, Şikago’da hırsızlık mesleğini yürüten ünlü Chic Conwell’le yaptığı işbirliğinin ürün
Nuray Mert, Batı İslâm’ı Çok Sevmişti-Batı’nın İslâm Siyasetleri ve İslâmcılık’ta, tarihsel-siyasal süreçleri göz ardı etmeden, yalnızca Müslümanların yaşadığı topraklarda değil, aksine ve özellikle Müslümanların yaşadığı topraklar dışında İslâm’ın nasıl İslâmcılığa dönüştüğünü soruyor, bunda Batı’nın rolüne odaklanıyor. Bu çerçevede özellikle Birinci Dünya Savaşı sonrasında Nazilerin İslâm’ı siyasette nasıl kullandıklarını; Soğuk Savaş döneminde bir “komünizmle mücadele” aracı olarak İslâm’a nasıl şekil ve
Tükendi
Freelance Emek, “ofissizleşen” emeği anlatıyor. İnsanları evinden veya istediği yerden, istediği zaman, istediği kişilerle, istediği gibi çalışarak geçimini kazanabileceği fantezisiyle ayartarak, onlara güya özgürlük vaat eden bir emek rejimi bu. Bu sözüm ona özgürlük, 7 gün 24 saat işe koşulabilmek anlamına geliyor; üstelik “evde” olduğu için hem işveren hem hane halkının gözünde kolaylıkla görünmez hale gelen bir çalışma söz konusu. Freelance’in tasfiye ettiği iş güvencesinin yerine konan “network” (ilişk
Tükendi
Günlük rutinlerinizde basit fakat akla pek de uygun olmayan durumlar karşısında hayatın ne kadar tuhaf olduğunu düşünüyorsanız acele etmeyin. Çünkü gerçek ilginçliklerin yanında değil böylesine sıradan olaylar, devede tekerlek bile hafif kalıyor. Bizi hayatla barıştıracak, günlük olayları pamuklara sarmalatacak tuhaflıklar Davut Bayraklı ve Sedat Bayraklı’nın hazırladığı İlginçlikler Kitabı’nda bir araya getirildi. Dünyanın dört bir yanından ilginç mekânlar, kanunlar, sıra dışı âdetler, icatların tuha
Tükendi
Trakya Bölgesi, 1980’lerden itibaren yoğun bir şekilde göç alarak kentleşmektedir. Bölgenin aldığı bu yoğun göç, başta kentsel ve çevresel sorunlardan emek piyasalarına kadar pek çok sorunun ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bölgenin emek piyasası sorunlarından birini de kadın istihdamının artırılması oluşturmaktadır. Bölgenin sanayi merkezi haline gelmesi yeni istihdam imkanlarını doğurmasının yanı sıra kadınlara yönelik çeşitli ayrımcı politikaları da gündeme getirmektedir. Kuşkusuz, kadın istihdamının a
Şimdiye kadar durduğumuz tüm zeminler altımızdan kayıyor adeta. Ait olduğumuz tüm gruplar, bildiğimiz yollar ve alışkanlıklar... Dijital teknolojilerle beraber değişiyor, gelişiyor ve hızlanıyor. Zemin sabit dursa da bir zaman sonra biz bambaşka bir yere savruluyoruz. Ancak insan olarak, yaşadığımız hayat her ne kadar hızlı, değişken ve şaşırtıcı olsa da anlama merakımızdan vazgeçemeyiz. Bu çalışma, dijital teknolojilerin toplumsal ilişkiler ve yapılardaki zemin kaymalarını, ortaya çıkan yeni eşitsizlikleri
Tükendi
Bilen, bilim yapan insan giyotinle tehdit ediliyordu. İnsan zekâsı ''Tanrı'' tarafından ''bağışlanmış'' ve bu teklik bütün çokluğu yaratmıştı. İnsan bilgisini derinleştirdikçe, bilim de gelişiyordu. İnsan eliyle ve beyniyle madde ve bilinç üretiyor ve bu diyalektik bir ilişkidir. Bütün bu süreçler birbiri içine geçmiş birbirini tamamlayan bir yapısal döngü içinde birbirini bütünleyen süreçler olup; bu süreçler giderek fizyolojik, ekonomik, sosyal, siyasal ve psikolojik toplumsal süreçlere dönüşüyor. Doğa in
Tükendi
Modern kent, insan ile tabiat arasında çekilmiş bir engeldir; bu engel beton ve demirden inşa edilmiş. Tabiattan insanı koparan engel, aynı zamanda kozmolojik sırlardan, tabii güzelliklerden, manevî erdemlerden, kısaca hayatın kaynağı olan Allah’tan da radikal bir biçimde koparıp ayırmaktadır. Geleneksel şehirler, uyum ve barış halinde oldukları kozmolojik düzen ve tabiatın manevî hakikati gibi gerçekten zengin bir çeşitliliğe sahiptirler. Kent ise eritici bir kazan gibi her şeyi homojenleştiriyor, farklılı
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2