Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 980-1000 / Aktif Sayfa : 50
Antropologlar, alan çalışması sırasında yaşadıkları çeşitli kişisel deneyimleri arkadaş sohbetlerinde sık sık dillendirirler. Ama nitel çalışmalar kâğıda dökülürken "önemsiz detaylar", "terslikler", hatta "başarısızlıklar" olarak görülen bu deneyimler genellikle yansıtılmaz. Oysa araştırmacının sahada karşılaştığı ya da dahil olduğu kimi durumlar (kimlik çatışmaları, bürokratik ve ideolojik engeller gibi), araştırmanın ilerleyişini etkilediği gibi, yönünü dahi değiştirebilir. Etnografik Hikâyeler, işte bu k
Tükendi
"İlkel dünyayı doğal olmayan bir dünya olarak düşünememesine karşın Hobbes, savaşın Devletsiz düşünülemeyeceğini, bu ikisini bir karşılıklı dışarıda bırakma ilişkisi içinde düşünmek gerektiğini ilk fark eden olmuştur. Ona göre, insanlar arasındaki toplumsal bağ şu "herkesi hizaya getiren ortak iktidar" sayesinde kurulur: Yani, Devlet savaşa karşıdır. Peki bunun karşısında ilkel toplum, daimi savaşın sosyolojik alanı olarak bize ne söylüyor? İlkel toplum, Hobbes'un söylemini ters çevirerek tekrar ediyor; dağ
Tükendi
Dr. Mehmet Hasgüler ve Dr. Mehmet B. Uludağ tarafından hazırlanarak üçüncü baskısı yapılan bu çalışma ciddi bir boşluğu doldurmaktadır. Uluslararası örgütlenmenin süreç içerisindeki gelişimini veren yazarlar, bu örgütlenmenin klasik örnekleri olan hükümetler-arası kuruluşları küresel ve bölgesel örnekleriyle ele almakta ve günümüzde önemleri giderek artan hükümetler-dışı örgütlerin sergilenişini ortaya koymaktadırlar. Küresel ve bölgesel nitelikli hükümetler-arası kuruluşların analizlerinde donuk, sadece ku
Tükendi
?Hep başkalarınca üzerime vazife görülmeyen işlerle uğraşırken buldum kendimi. ?Sen mi kurtaracaksın?' diye dalga geçenler de oluyor, ?Sana mı kaldı?' diyenler de. Ben de, ?Evet bana kaldı,' diyorum. En azından pek çok insan gibi ikiyüzlü değilim. Doğrularımın peşinden koşuyorum. İçim rahat." Doğrularının peşinden gitmekten asla vazgeçmeyen Avukat Feyza Altun Meriç, bir ilki gerçekleştirerek duruşmaya yedi aylık oğlu Ali Yiğit'le birlikte girdi. ?Helal olsun," diyen de oldu, ?Madem çocuğunu bırakacak kimse
"Yöntemi bulmak ve bilimi oluşturmak gerekir" diye yazan Jean-Paul Sartre, kanımızca, bilimsel yöntemin önemini ve önceliğini vurgulamak bakımından en özlü sözlerinden birini söylemiştir. Daha önceleri de Hegel, "Tanımak, bilmek değildir" diyerek insan biliminin yöntembilimsel ilk ilkesini koymuştu. Yöntem "Nasıl?" sorusuna cevap verir. Ve bilimler yöntemleriyle tanımlanırlar. "Nasıl" sorusuna en iyi cevabı bulabilmek için en sağlam, en güvenilir, en verimli yöntemi bulmak gerekir. Bilimsel bilgiyi başka tü
Egemenliği içeren modern devlet, XVI. yüzyıl sonlarından başlayarak XVII. yüzyıl boyunca çeşitli kuramcıların katkılarıyla düşünülebilir bir olgu haline gelir. Egemenliği tek kişinin, kralın kişiliğinde somutlaştığı bu devlet, Hobbes'un deyişiyle karşı konulamaz büyük bir gücü temsil eden Leviathan gibidir; hatta ölümsüz Tanrı'dan sonra, yeryüzünde kendisiyle kıyaslanabilecek bir gücün bulunmadığı ölümlü bir Tanrı'dır.
19. Yüzyıl'ın modern toplumun süregelen sorunlarının temellerinin atıldığı veya sağlamlaştırıldığınbir yüzyıl olduğu söylenebilir. 21. Yüzyıl'da da hala bu temel sorunlar devam etmektedir. 21. Yüzyıl'a miras kalan sorunları o zamandan analiz eden Marx hala güncelliğini korumaktadır. Bundan dolayıMarx'ı yeniden düşünmemiz gerekmektedir. Özgür bir toplumun ön koşulu ne olabilir? Bir birey kendini gerçekleştirirken bu aynı zamanda toplumun tüm bireylerinin kendini gerçekleştirmesine nasıl olanak tanır? Daha da
Tükendi
Yeşil büyüme, var olan küresel ısınma ve küresel eşitsizlikleri hafifletecek, dünyayı daha yaşanabilir bir yer haline getirecek, potansiyel olarak geleceğe dönük, insanoğluna yeni fırsatlar sunan yeni bir büyüme paradigmasıdır. Bu nedenle gelecekte dünyada siyasetçilerin bu yeni büyüme paradigmasını anlamaya ve içselleştirmeye çalışması gerekmektedir.
Tükendi
Karşılaştırmalı-tarihsel sosyoloji alanındaki aşikâr canlanmada Max Weber'in katkısının epeyce ihmal edildiği tespitinden hareketle Kahlberg, bu yapıtında, Weber'i ‘karşı konulamaz bürokratikleşme', ‘evrensel rasyonelleşme' ve gündelik hayatın rutini içerisinde karizmanın ‘devrimci gücünün' dönüşümü gibi kapsamlı ve evrensel kavramlardan çok daha fazlasını üreten bir sosyal bilimci olarak resmediyor. Sadece kavramsal üretimin enginliğini değil ustalıklı araştırma stratejilerinin niteliğini de gözler önüne s
Tükendi
Şimdi sosyoloji bir yol ayrımında! Gündelik tüketimin sıradan "call center"ını yetiştiren bir rol mü üstlenecek, çıkar gruplarının ajanı mı olacak, yoksa siyasal aklın mezesi mi? Bunların hepsinin katkısına varım, fakat sosyoloji medeniyetimizin epistemolojisi olmayacaksa ben bu oyunda yoğum.İşte ben bu makalelerle birçok sorunu medeniyetimizin ve gerçeklerimizin kesişim kümesinde yeni bir kavramlaştırma ve sistemlileştirmeye gitme çabasında oldum.
Zygmunt Bauman ve Stanislaw Obirek, dünyaya ve kendilerine dair bu sohbetlerinde parçalanmış, bireyselleşmiş bir toplumun sakinlerinin yüz yüze kaldığı sorulara, sorunlara ve karşılaşmalara kendi kişisel tarihlerinden devşirdikleri bilgelik ve deneyimle, üstelik bu karşılaşmaların nasıl dönüştürücü olabileceğinin ipuçlarını da vererek bakıyor. Yola farklı yerlerden çıksalar da –belki de aslında tam da bu nedenle- ikisinin de rotasını çizen, sorularına ve cevaplarına ışık tutan hep aynı kaygı: Sahici
Henri Lefebvre'nin üç ciltlik başyapıtı Gündelik Hayatın Eleştirisi'nin Giriş ve Gündelik Hayat Sosyolojisinin Temelleri başlıklı ilk iki cildinde yazar iktidar ilişkilerinin, meta fetişizminin ve yabancılaşmanın her gün yeniden üretildiği, buna rağmen değişimin ve devrimlerin temeli olmaya devam eden gerçek hayatın eleştirisine odaklanmıştı. Moderniteden Modernizme (Gündelik Hayatın Meta-Felsefesi) başlıklı bu üçüncü ciltte ise ilk iki cildin eleştirisinin ardından, modernitenin içinde bulunduğu krizi ve t
Türkiye'nin Modernizm serüvenini, farklı disiplinleri bir araya getirerekülkenin geçirdiği süreçleri ve olayları özgün biçimde anlatan MODERNİZMİN YANSIMALARI serisinin dördüncü kitabı Modernizmin Yansımaları: 90'lı Yıllarda Türkiye. 1990'lı yıllar, 20. yüzyıla damgasını vuran iki kutuplu dünyanın yıkılıp yerine henüz ne tür bir düzenin geleceğinin kestirilemediği, bir yandan kapitalizmin zaferi olarak nitelendirilen tek dünya metaforunun ortaya çıkışı, diğer yandan neo-liberal politikaların sonuçlarının i
Tükendi
Eğitim iyi bir birey mi yoksa iyi bir vatandaş mı yaratmayı hedeflemelidir? Çocuğun doğal gelişiminin önündeki engelleri kaldırmakla yetinmeli ve bireyin özgürlüğünü mü esas almalı, yoksa ona ahlak normlarını ve bilgiyi mi dayatmalıdır? Örgün eğitim ile aile ve toplumsal çevre arasında nasıl bir denge kurulmalıdır? Özetle, iyi bir toplumun inşasında eğitimin rolü ne olmalıdır? Bertrand Russell bu kirabında eğitimde disiplin, katılım yetenek, sınıf ayrımı, rekabet, vatanseverlik, bürokrasi, din, ekonomi ve
Tükendi
"‘Erkeklik' en çok erkeği ezer." Tayfun Atay'ın kitabındaki ilk yazısınınbaşlığı, erkeklik meselesinin özünü söylüyor aslında! "Maçoluğundayanılmaz ağırlığı" altında erkek erkeğin kurdu oluyor. Erkeklikrolünün dayatmalarının yol açtığı kasılmalar, erkekleri ebedi ergenleredönüştürüyor. Atay, bu acıklı olduğu kadar acıtıcı da olabilen hali tasvirederken, geleneksel erkeklik rollerinin yeni rolleri de göz atmayıihmal etmiyor: Metroseksüeller, gettoseksüeller, entelseksüeller,‘dobraseksüeller'... "Memleketimi
Tükendi
İzmir'de görev yapmış valiler, belediye başkanları, ordu komutanları, konsoloslar, öğretim görevlileri ve işadamları... Hepsi de kentin yakın tarihinde hizmetleriyle öne çıkmış kişiler. Melih Gürsoy kendi hayat hikayesi içinde, bu kişilerle tanışmasını, dostluklarını ve yaptığı yüzyüze görüşme ve yazışmalarla biraraya getirdği hayat hikayelerini anlatıyor. İzmir Mozaiğinde Belirgin Taşlar bu güzel kendin zengin insan mozaiği konusunda önemli bir kaynak oluşturacaktır bugünün İzmirlilerine ve gelecek kuşakla
Tükendi
Kasım 1999'da Seattle'da, Dünya Ticaret Örgütü'ne karşı gerçekleştirilen gösterilerle belirginlik kazanan liberal küreselleşmeye karşı mücadelenin başlıca temalarını ve aktörlerini sunan ve irdeleyen bir yapıttır "Bu Dünya Bizim". ‘Başka bir küreselleşme', bir sendika yöneticisi ve ATTAC uluslarası ilişkiler sorumlusu olarak bizzat bu hareketlerin içinde yer alan Christophe Aguiton tarafından tamamıyla ‘içerden' ele alınmaktadır. Aguiton bu yapıtında, öncelikle liberal küreselleşmenin dayanaklarını irdeleme
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 980-1000 / Aktif Sayfa : 50