Bulutlaraydı sevdası,
Dağların ardından,
Doğan güneşe.
Köylünün, nasırlı elleriyle devşirdiği,
Toprağaydı özlemi.
Uçmak isterdi, oysa
Kanatları olsaydı
Beyaz bir güvercin gibi uysal
Ve bir o kadar özgür.
Her hülyası,
Her rüyası Anadolu üzerindeydi.
dostluğu ve sevdasıydı
Bir şarkı gibiydi kimileyin.
Sesiydi bel ki de diz sessizlerin.
Biz sesimizi,
Siz Anadolu sevdalısını yitirdiniz.
Güvercinler şimdi öksüz.
Güvercinler şimdi yetim.
O artık gözyaşlarında saklı
Birbirinize bakınca göreceğiniz.
Çok etnik yapı bulunan siyasal ve toplumsal yapılar olan imparatorluklar milliyetlerin uluslaşması sonucunda çözülürken, ulus devletler doğdu, ama iki ya da daha fazla ulusu barındıran ülkelerin yapısına uygun düşecek şekilde çok uluslu devletler de oluştu. Bugün aradan bir asır geçtikten sonra Avrupa'da Britanya, Rusya, İspanya, Belçika, İsviçre gibi devletler böyle yapılardır.
Osmanlı İmparatorluğu çözülürken merkezdeki Türk uluslaşmasının yöneticileri çoğulcu devleti reddettiler, tekil devleti tek ulus,
Gözümün önünden gitmeyen bir sahne vardır bu hikayede. Hakan, yeni doğan bebeğini çırılçıplak gökyüzüne doğru havaya kaldırır ve "Bir oğlum oldu" diye haykırır. Tabii o 'Tarkan', o bir kahraman, o gerçek bir erkek... Hani Türk'lerin dediği gibi 'sapına kadar erkek...' bu deyimi de anlamış değilim ya neyse... O erkek... harbi erkek... sapına kadar erkek... Allah onu yaratırken ona öyle bir özellik eklemiş ki, bu ne yazık ki tartışmaların odak noktası haline gelmiştir.. Ama bu bir görece değil mi? Erkek de, n
Hiçbir Kongre üyesinin, hiçbir devlet yöneticisinin, hiçbir federal görevlinin Başka Spencer'e karışmaya hakkı yoktu. Mütevelli Kurulu tarafından seçilmiş, ağır bir suç dışında işten el çektirilemeyen bu kişi salt vicdanıyla haraket ediyordu. Yetkisi neredeyse mutlaktı. Misis Spencer'e gelince, yüksek bir görevlinin eşi olmaktan çok, uzaktaki bir müstemleke valisinin eşinin ya da doğrusu küçük bir prensliğin kadın hükümdarını andırıyordu. Öğrenciler ve "Fakültenin evli çiftleri" üzerinde yumuşak, sağduyulu
"Tatile kadar, dedi. Öte yandan her türlü kolaylığı sağlayacağız sana: Gizli görevler, izinler, vb. Para dışında her şeyi. Bir kere dürüst bir yönetimi temsil ediyoruz. Şimdi inanmıyorlar. Ama daha sonra, düzenbaz olmadığımızı anlayacaklar. Nitekim delarbre'ın eli kirli değildir. Sonra gizli fonlar İçişlerinde, yani koca tarafında. Sen iki bin dört yüz franklık aylığına talim edeceksin. Bir de Madam Pelisson'u nasıl baştan çıkaracağını düşüneceksin!"
İlk sözü Merhaba alır "Nerden başlasam ki? Kolum bacağım yara bere içinde. Bunca yıl el üstünde tutulurdum insanın bulunduğu her yerde, birbirini tanısın tanımasın, karşılaşmalarda herkesin ilk sözüydüm ben. Dostça bakan iki gözün sevgiyle aralanan iki dudağın arasında sıcacıkça süzülüverirdim yüreklere.
Bize, bir yaban köpeği ve yaratık gibi davranılıyordu. Birkaç kişiye ihtiyaçlarını temin etmek ve arkadaşlarını ziyaret etmeleri için izin verildi. Sonra Tokat'a doğru yola devam ettik.
Tokat'ta şirin bir Ermeni kızı gördük. Kız tek başına bir bahçede ağaçtan meyve topluyordu. Ondan, bütün dindaşlarımızın sürgün edildiklerini öğrendik. Önce erkekler sonra da kadınlar. Diğer taraftan ona evine girmesi ve orda kalması emredildi. Cezaevinin önünden geçtik. Oreda birkaç Ermeni'yi tutuyorlardı. Karıları onlara y
Wilhelm Capelle, felsefenin bir disiplin olarak ortaya çıkmasına kaynaklık etmiş dört yüz yılı kapsayan bir dönemdeki ilk filozoflar diye nitelenen düşünürlerin metinlerini eksiksiz olarak derlemiş.
Sokrates´ten Önce Felsefe, Thales´ten Pythagoras´a, Xenophanes´ten Herakleitos´a, Empedokles´ten Anaxagoras´a, Elealılardan Sofistlere, Demokritos´tan Genç Pythegorasçılara uzanan bir felsefe tarihine doğrudan fragmanlar ve belgeler aracılığıyla ulaşma olanağı sağlıyor.
Ömer Faruk Ciravoğlu'nun anıları 25 yıllık bir dönemi kapsıyor. 1960'ların sonunda genç yaşta devrimci olan Ciravoğlu tutukevlerinde, parti toplantılarında, mitinglerde yaşadıklarını anlatıyor, bu kitapta... Kimler yok ki bu anıların içinde: Yılmaz Güney, Zülfü Livaneli, Erkan Yücel, Mahir Çayan, Uğur Mumcu, Fatma Artunkal (Bursalı), Oğuzhan Müftüoğlu, Bülent Tanör, Hikmet Kıvılcımlı, Mihri Belli, Sevgi Soysal, Yaşar Okuyan, Taha Akyol, Temel Ateş, Ertuğrul Günay, Kerem Çalışkan, Nasuh Mitap, Doğu Perinçek,
Bugün ´soykırım´ kavramı, sözcük dağarcığımızın kopmaz bir parçası oldu. Bazı okurlar her gün benzeri ölçüde insan hakları zedelenmeleri gözümüzün önünde dururken, bizim neden ´unutulmuş´ bir soykırımla uğraştığımızı merak ederek sorabilirler. Eğer biz unutulmaması gerekeni unutacak olursak, gelecekte de buna benzer veya daha berbat olaylarla karşılaşabiliriz. Çiçero şöyle demişti. ´Historia... Est magistra vitae´ (Tarih yaşamın öğretmenidir.) Bunun gerçekten de doğru olmasına karşın, insanlık tarihten çok
... Bu kitabında müziğe yeni bir bakışla yaklaşımı, besteci, orkestra şefi ve müzik eleştirmeni Virgil Thomson´un, Finkelstein´ı New York Herald Tribune´un müzik eleştirmenleri arasına almasını sağladı...
Gecenin İçinden -II
Dolan dolan gece olsun
Geç zaman bir an önce geç
Saatin kovanı çabuk
Yarın olsun gece olsun
Dizeler geç kaldı çabuk
Acı olsun hüzün olsun
Şiirim gönlüme dolsun
Yarın olsun gece olsun
Boğaz´dan ayrılmayı hiç istemiyordu.
- Şimdi yaptığımız bu yürüyüş, adım adım hep aklımdaydı. Ömer. Şu büyülü manzarayı hiçbir yerde görmedim. Özlemi hep içimi yaktı. Konuşarak Ortaköy´e giderken akşam olmuştu. Hindistan´da yaşadıklarının etkisindeydi.
- Hayal aleminde yaşıyor gibiydim. Sina´da birden uyandım, tepeden düşer gibi. Hangi dünya gerçek diye sordum kendi kendime. Benaris´e güdüsel olarak sürüklenmiştim. Özümü bulmaya çalıştım. Hayallerim kılavuzluk ediyordu bana. Sonra kendimi tümüyle resme ve
Gazeteci Bodmar, Stalingrad´da ölen bir Alman teğmenin oğludur; Stalingrad´daki korkunç savaşlara ait olayları, babasının yazdığı ve ancak büyüdükten sonra okuyabildiği mektuplarından öğrenmiştir.
"Don´da Aşk"ta, Bodmar´ın gezileri sırasında yanına verilen gizli polis teşkilatında görevli bir genç kızla kurduğu ilişkiler, Kazak kızı Nyuşa´ya duyduğu tutkulu aşk, casusluklar, kovuşturmalar, işkenceler, adam öldürmeler, Kazakların KGB´ye karşı direnişi, Sovyetler Birliği´nde halkın günlük yaşamı büyük bir us
Uyuyorken ruhum bir şara vardı
İlahi mevladan oldu hidayet
Gönül azmettiği didarı gördü
Dedi benden işin olsun selamet
Dedim mevla evla nedir cihanda
Muhammed Ali´ye ola gör bende
Yarın sıratı geçersin niranda
Resülün aşkına verir selamet
İçindekiler:
* Dostoyevski´nin Sanatsal Düşüncesi
* Dünya Edebiyatı Bağlamında "Suç ve Ceza"
* Rus Anarşizmine Yönelik Bir Saldırı: "Ecinniler"
* Bir Döneme Ait Toplumsal Gerçekliklerin ve Ütopyacı Seçeneklerin Ayrıntılarıyla Betimlenişi: Karamazov Kardeşler"
* Dostoyevski´de Karnaval Öğeleri
* Süje ve Sanatsal Yöntem
* Kaynaklar
´Bu kitabın kapağında yer alan yelpazenin üstündeki yazı, Çin´in Hunan eyaletinin dağlık bölgelerinde kadınlar tarafından yaratılmış ve yalnızca onlar arasında kullanılmış. Kadınlar, yüz yıla yakın bir süre boyunca bu yazıyı yelpazelerinin, baş örtülerinin, mendillerinin üzerinde, birbirleriyle iletişim kurmak, dayanışmalarını güçlendirmek için kullanmışlar. Ama hepsinden önemlisi, kendi tarihlerinin kaydını kendileri tutmuşlar. Ayrı bir kadın yazısı, tıpkı ayrı bir kadın dili ve edebiyatı gibi, bazı sorunl
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.