Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 147 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7
"Kürt Sorunu" ya da "Doğu Sorunu", Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminden başlayarak günümüze kadar Türkiye'nin başlıca siyasi, ekonomik ve toplumsal sorunlarından biri olmuştur. 1940'lara kadar sadece doğudaki bazı isyanlarla kendini gösteren bu sorun belli bir ölçüde lokal bir problem olarak görülmüş ve dolayısıyla "doğu sorunu" olarak adlandırılmıştır. Bugün ise bu sorun geldiği nokta itibariyle çok boyutlu çok karmaşık bir hale dönüşmüştür. Sorunun siyasi, ekonomik, toplumsal boyutlarının yanında 1980
Nobel ödüllü ünlü yazar Elias Canetti, 1930-31 yıllarında yazdığı ve 1935 yılında Viyana'da yayınlama olanağı bulduğu Körleşme (Die Blendung) adlı romanında değerlerini yitiren, iletişim becerisini kaybeden, körleşmekte olan bir toplumun yaşadığı çöküşü, sürüklendiği felaketi bir bilim adamının yaşamına indirgeyerek, çok çarpıcı bir şekilde anlatır. Mikro ölçekte toplum özelliği gösteren örgütlerin de; boyutları, uğraş alanları, amaçları ne olursa olsun iletişim becerilerini kaybettikleri takdirde, Canetti'
Yazar, 2012 yılından itibaren dünyada meydana gelecek olan değişimleri, Çarmıh metaforu üzerinden kurgulayarak anlatmıştır. Yazarın en farklı yönü kendi sistemini ortaya koyarken, başta Kuran-ı Kerim olmak üzere tüm ilahi kitaplardan, peygamber hadislerinden, birçok büyük filozofun sözlerinden referans almasıdır. Ona göre Hazreti Peygamber 1400 yıl önce zamanı gelince sufi filozofların açıklayabilmesi için aşağıdaki hadisi buyurmuşlardır. "Hayatım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki; çok sürmez Mer
Muhtemelen, bugüne değin, Arap (İslami Doğu) dünyasında gerçekleşen Arapların söylem düşkünü olarak yer aldığı savaşlar dışında- neredeyse hiçbir olay, dünyanın en büyük ikinci Amerikan Üssünün yer aldığı, küçük Körfez ülkesi Katardan yayın yapan haber kanalı El Cezireden daha fazla ilgiye mazhar olmamıştır. Kurulduğu 1996 yılından itibaren, yüzlerce haber metnine ve akademik çalışmaya konu olan kanal, ağırlıklı olarak tek bakış açısını yansıtır şekilde ele alınmıştır. Doğu Batı İkilemi üzerine bina edile
Tükendi
Erillik (müzekkerlik) ve dişilik (müenneslik) gerçekte sadece canlılarda bulunan fizyolojik bir örnektir. Arap dilindeki müzekkerlik müenneslik olgusu ise, filolojik bir durum arz etmekte ve bu özellik sayesinde canlıların isimlendirilmesi kolaylaşmaktadır. Bu durumun diğer varlıkların isimlerine uygulaması ise ancak mecaz yolu ile gerçekleştirilmektedir.
Tükendi
Tarih ve sosyoloji, ilişkisinin niteliği, nasıl olması gerektiği ve bu ilişkinin teorik boyutta yarattığı tartışmaların kapsamı ile uygulamada ortaya çıkardığı sorunlar sosyoloji yazınının büyük bir külliyatını oluşturmaktadır. Bu külliyatın önemli bir yanını epistemolojik ve metodolojik tartışmalar meydana getirmektedir. Bu tartışmalar eşliğinde aslında temelde sosyolojinin nasıl bir bilgi/bilim çabası olduğu tanımlanmaya çalışılmakta, böylece bu soruya verilen cevaplar dolayımında çeşitli sosyoloji anlayı
Tükendi
İletişim 19.yüzyılda olduğu gibi 20.yüzyıla da damgasını vurdu. 21.yüzyıla da vuracak gibi görünmektedir. Kuşkusuz ki, büsbütün karmaşık bir hal alan sosyo-kültürel, siyasi ekonomik çevresini kavramak amacıyla medyayı kullanan 19.yy. ın yurrtaşbireyinin ya da 21.yy. da kişisel bilgisayarından evrene "acilleti"ler gönderen kişinin yaşamındaki iletişimin önemi, avını alt eden ilkel insanın çığlıklarının yaşamsal öneminden daha az değildir. Dolayısıyla iletişimin yaşamsal anlamı, zaman ve mekana göre değişmemi
Tükendi
Çince son yıllarda dünyada ve ülkemizde ilgi çeken dillerden biri olmaya başlamıştır. Uyuyan ejderhanın uyanmaya başladığını gören yerli yabancı sayısız insan Çinceye merak salmış; Çince belki de tarihinde hiç görmediği kadar ilgi görmeye başlamıştır. Elinizdeki kılavuz Türkiyede doğan bu ihtiyaca bir nebze olsun cevap verebilmek için hazırlanmıştır. Kılavuz Çincenin yanında, Çini ve Çinliyi anlamanıza yardımcı olacak, Çinde bulunduğunuz süre boyunca yaşamınızı kolaylaştıracak birçok ayrıntıyı içermektedir
Bu çalışma her cümlesi dünyanın en zengin arşiv hazinesine sahip olan ve yerli yabancı bütün tarihçiler tarafından Osmanlı belgeleri bütünüyle incelenmeden değil Türk tarihi, dünyanın hiç bir devletinin tarihi tam ve doğru yazılamaz dedikleri Osmanlı Arşiv belgelerine dayalı olacaktır. Başbakanlık Osmanlı Arşivleri katalog içerisinde yer alan Sadaret dairesi, Yıldız evrakı, Meclis-i Vükela mazbataları, Dahiliye nezareti, Hariciye nezareti, Şifre kalemi gibi pek çok fonlarda tasnif edilmiş binlerce belgeler
Tükendi
Rusya Federasyonu´nun dünya sistemindeki yerini bilmek, Uluslararası İlişkiler bilimi açısından son derece önemlidir. Bu eserde geçmişte bir süper güç olan SSCB´nin varisi Rusya Federasyonu´nun, değişen uluslararası sistemdeki yeri, ülkenin dış politikasını inceleyerek tespit edilmeye çalışılmıştır. Rusya´nın dış politika dinameklerini araştırmanın, özellikle 11 Eylül saldırısı sonrasında uluslararası ortamda meydana gelen gelişmeler açısından yeni uluslararası yapının, tanımlanması konusunda yardımcı olaca
Tükendi
Mülazim Ahmet Hilmi, Osmanlı´nın yıkılışı ve Cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık etmiş askerler kuşağındandır. Allahuekber dağlarından, Sibirya esir kamplarına, Milli Mücadeleden, Afganistan ordusuna uzanan Ahmet Hilmi´nin cesaret ve vazife örneği hayatı, üst rütbeli bir Türk subayı olarak Erzurum kışlasıda nihayete erer. Ahmet Hilmi´nin anılarından yola çıkarak yazılan ve bir insanın kendisinden sonra gelecek kuşaklara bırakabileceği, hayal ürünü olmayan acı fakat yaşanmış gerçeklerdir. Eğer bu gerçekler bir
Tükendi
Mustafa Kemal ve arkadaşları, o dönemin şartlarında kendilerine göre bir siyaset izlemiş ve Anadolu`yu Üstad Necip Fazıl`ın ifadesiyle "mekan planında" kurtarmışlardır. Ne yazık ki Anadolu sadece mekan planında kurtarılmış olmakla kaldı, çünkü Anadolu`yu mekan planında kurtarma başarısı Türk`ün gidebileceği en uç nokta kabul edildi. Daha fazlası için gayret edilmedi, gayret edenlerin önü kesildi.
Tükendi
İttihat ve Terakki Cemiyeti nin Maksad-ı Teessüs ve Suret-i Teşekkülü ve Devlet-i Aliyye-i Osmaniye nin Sebeb-i Felaket ve İnkısamı Mısır da, 1918 senesinde Bildiklerim adıyla bastırdığı kitabında İttihat ve Terakkiye karşı en sert tenkitleri yönelten Mehmet Selahattin, bu kitabından dolayı, tanınması gereken bir şahsiyettir. Mehmet Selahattin in kitabı II. Meşrutiyet devrinin en dikkate değer mehazları arasındadır. Çünkü bu devrede İT muhalifleri İstanbul da seslerini duyurmamışlar, esas itibariyle İT v
Tükendi
Türkiye`nin 1 numaralı gündem maddesi Suriye ile birleşmek olmalıydı. Ne hazindir ki bunu söylediğimizde bazı şuurlu kardeşlerimiz bile müstehzi bir yüz ifadesi takınıyorlar; olur muymuş öyle şey? Özgürlük özgürlük deyip duruyoruz; önce beyinlerimizi ve yüreklerimizi özgürleştirelim. Emperyalistler tarafından çizilen suni sınırı beyinlerimize ve yüreklerimize kabul ettirmekten utanmıyor muyuz? Suriye halkıyla dinimiz, coğrafyamız, tarihimiz, medeniyetimiz, çarşımız, mutfağımı, neşemiz, kederimiz, ümidim
Bu kitabın merkezi ilgisi, Türkiye`de devletle toplum arasında varolan geleneksel çelişkilerin zaman zaman yol açtığı gerginliklerin modernleşme süreci ile ilgisi ve kamu bürokrasisinin demokratikleşme sürecindeki rolü, isteği ve tavrı net bir şekilde ortaya konulmak zorundadır. Bürokrasi sözcüğünün ilk doğrudan çağrışımı, "bugün git yarın gel" deyişinde dile getirilen sonuçsuzluk duygusu olmaktadır. Doğal olarak `bürolar` ise, işlerin `yürümediği`, gizemli kararların alındığı `mekan`lar olarak algılanmakta
Tükendi
Körfez Savaşı'nı izleyen zamanlarda dünyamız yoğun bir "Yeni Dünya Düzeni" söyleminin bombardımanı altına girdi. Bu bombardıman birçok entelektüel veya popüler ilgiyi harekete geçirdi. İlk bakışta bu söylemin en önemli işlevi ABD'nin dünya egemenliğini pekiştirmekten başka bir şey olarak görünmemekle birlikte kendisine eşlik eden tartışmalar, bazen en derin entelektüel mevzuların bile iktidar ideolojisi açısından ne kadar işlevsel kılınabileceğinin en önemli gösterisini sönüyorlardı. Nitekim, doğrudan ABD
Tükendi
Geçmişe baktığımızda, yaşanmışlığın öğrettiği, modernleşmenin kendi kültürünü ve kurumlarını "arzulardan temennilerden değil tecrübelerden çıkarttığıdır. Batıyı bir bütün olarak benimsemeyi öngörenlerin hayatlarını, bu coğrafyaya ait yerlilikten, fikirleri kadar kolay kurtardıkları söylenemez. Zihni fanteziler ile yaşanan arasındaki mesafe arasındaki sayısız siyasi versiyon için de söz konusudur. Bu ülkede yaşanan her kesimin eleştirileri kadar ortak kültürel alan için önerileri de olmalıdır, bunlardan
Tükendi
Sosyal Bilimlerin felsefeyle ilişkisini ele alan ve yayınlandığı günden bu yana Sosyal Bilimlerin klasikleri arasında sayılan Sosyal Bilim Düşüncesi ve Felsefe’de Winch, kitabın genel stratejisini iki cepheli bir savaş olarak ilân eder: Birincisi, felsefenin doğası hakkında yaygın kabul gören bazı çağdaş düşüncelerin eleştirisi… İkincisi, sosyal araştırmaların doğası hakkında yaygın kabul gören bazı çağdaş düşüncelerin bir eleştirisi… Felsefenin doğası konusunda net bir bakış açısına sahip olmak il
Birkaçı onları yerinde gördü. Bir kısmı onları yazdı. Ama herkes onları konuştu. Konuştukça dışladı, hor gördü, küçümsedi... Sayıları yüzbini aşalı çok oldu. Onların hepsine ulaşmak mümkün olmadı. Onların sesi ve vicdanı olabilecek 7 farklı coğrafyadaki, 14 farklı tipte,28 İlde, 32 cezaevinde bulunan 3555'i ile görüşüldü. Konuşma sırası onlardaydı. Onlar ne düşünüyordu dışarıdakiler için. İçeriden dışarı nasıl görünür? Nasıl mı? İşte bu kitap onun için yazıldı. Hükmedilen gerçek MAHKUM!
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 147 kayıt bulunmuştur Gösterilen 120-140 / Aktif Sayfa : 7