Dönüş bir türküdür
Tam bırakıp gittiğin yerde başlar
Sessiz söylenir, gölgeli yoldan geçilir.
Sönüş bir sözcüktür
Bir türlü getiremem sana uyan hecesini
Yarımdır, hiçbir şey anlatmaz, içlendirir yeniden.
Dönüş bir sessizliktir
Kapı açılır yoktur kimseler
Dönüş kadınsız sonrasız bir evdir.
Genç hukukçu Werther, ruhsal bir çöküntü yaşadığı şehirden kaçarak doğanın içindeki bir kasabaya sığınır. Burada soylu genç bir kadın olan Lotte'ye âşık olur. Ancak bu umutsuz bir aşktır, Lotte başka bir adamla nişanlıdır ve onunla evlenir. Werther, Lotte'yle dost olmaya çalışsa da bunu başaramaz. Bunda Lotte'nin, Werther'e karşı duyduğu gizli hislerin de suçu vardır. Genç kadın bunu fark ettiğinde Werther'e bir daha görüşmek istemediğini söyler. Böylece genç Werther'i intihara sürükleyecek süreç başlar.
T
Faust, Alman edebiyatının en büyük ve en etkili eserlerinden biridir. Diliyle Almancayı zenginleştirmiştir. Eserin kahramanı, daha yüksek bilgi düzeyine ulaşmaya çalışırken dünyasına "İyi"yi ve "Kötü"yü getiren modern bilim insanının ilk örneğidir.
Goethe Faust figürünü bulmamış, sadece yorumlamıştır ve bunu da mükemmel bir şekilde başarmıştır. Eserin her iki bölümünün yazılışı yaklaşık 60 yılda tamamlanmıştır, bu durumda yazarın metni yaratmak için tüm gücünü harcadığını söylemek mümkündür, hatta Goethe,
Dayanmış duvara gölgeler
kuru otların sessizliğini dinlerken
hızla bir ölü geçiyor önlerinden
haziranın içinden aylar yıllar geçiyor
inceliyor suyu nehirlerin
anılarımız henüz ıslak
Bir top beyaz kâğıttan geriye
bazı sözcükler kalıyor okunaksız
bazı sözcükler, çevrilmesi imkânsız
ihanetler, mezarlar, mezar kazıcıları
iç içe geçmiş halkalar gibi
ölüler kemik kemiğe
Bir baba öldüğünde sözcükler yetim kalır
evdeki bazı eşyalar gibi
koltuğa şiirin adı yazılır
aynaya annenin, masaya oğulun,
torunun adı yazılır
Saçlarının rüzgârında soluklanırken
İnsanın belki derviş gibi kalbi olmalı
Mum oldum, karanlığa karşı durdum
Oysa gitmek dünyasından geliyorum
Yârimin kabahat sofrasından kalktım
Ey gündüz ağlayışı, koca suskunluk
Bir bulut kadar, sarhoş olma zamanı
Varlık denizi, kör yazgının aynası
Senden sevginden yalandır gayrisi
Başkasının günahlarıyla yıkanarak
Hiç temize çekemeyiz kendimizi
Şiir sanatının sessiz yolcusu Ünal Ersözlü, Yunus Nadi Ödüllü "Kapıyı Çalıyorum" adlı kitabından sonra, okurlarıyla
"Bu radyumu uranyum taşından elde ettim
Yaktım elimi onun yasak alevinde ben
Sen ey cennetim benim yüz kez bulunup yiten
Gözlerin Peru'm benim Hint'teki altın kentim
Bu akşam paramparça oldu evren ansızın
Korsanların ateşe verdiği kayalıkta
Baktım deniz üstünde ışıl ışıl yanmakta
Elsa'nın o gözleri o gözleri Elsa'nın"
"Elsa'nın Gözleri", Aragon'ın Elsa'ya yazdığı aşk şiirleriyle birlikte, İkinci Dünya Savaşı sonrası, Fransa'nın işgaline ve faşizme karşı direniş şiirlerini de kapsar. Aragon'un "Elsa'nın Gö
"() Marc Bloch bu eseri için 'bir soru dizini' diyordu. Aslında haklıydı; bu kitap kökleri ondan alan ve genellikle onun bulgularını kabul eden bunca araştırmanın kaynağıdır. Derinlik sanatı, sözcüklerin doğruluğu, üslubun çekiciliği, görüntünün anlamı onu yaşlanmaktan korudu. Bir başyapıt da zaten bu özellikleriyle kendisini ortaya koyar." (Robert Fossier)
Bloch, yakın dostu ve meslektaşı Lucian Febvre'le birlikte 1929'da Annales d'Histoire Economique et Sociale dergisini çıkarmaya başladığında yepyeni bi
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.