Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 168 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Utku, annesiyle birlikte yakın arkadaşı Meriç'e doğum günü hediyesi almak için oyuncakçıya gitti. Utku reyonları tek tek dolaşmaya başladı. İstediği gibi bir oyuncak bulamıyordu. Robotların bulunduğu reyona geldi. Robotlara baktıktan sonra ayrılırken arkasından, "Pişttt, baksana!" diye bir ses duydu. Dönüp baktı. Ortalıkta kimsecikler yoktu. Tekrar arkadasını dönüp giderken aynı sesi yine duydu. Ses, kırmızı renkli robottan geliyordu.Utku, şaşkınlık içinde kırmızı renkli robota doğru yaklaştı ve onunla konu
Bir varmış bir yokmuş. Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde. Deve tellal iken, horoz imam iken, manda berber iken, annem karşıkta, babam beşikte iken... Ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallar iken, babam düştü beşikten, alnını yardı eşikten... Annem kaptı maşayı, babam kaptı küreği, gösterdiler bana kapı arkasındaki köşeyi... Köşeyi döndüğüm gibi kendimi ormanda bulmayayım mı? Orman da orman ha! Yeşil mi yeşil. Hayvanları, insanları barış dolu, uyumlu. Tam ben ormanda gezerken bir uçan daire gelmesin
Dağlar yürüyebilir mi sence? Bu hikayenin kahramanı büyük dağ yürümek istiyor. Neden mi yürümek istiyor? Kendini çok yalnız hissediyormuş çünkü. Dağda yaşayan hayvanların, bitkilerin, nehrin ve bulutların arkadaşlığı büyük dağa yetmiyormuş. Yürümek ve bir dağla arkadaş olmak istiyormuş. Ona göre, bir dağın arkadaşı ancak bir dağ olabilirmiş. Hikayenin ortasında işin içine bir ejderha karışıyor. Ejderha, acaba büyük dağın derdine bir çare bulabilicek mi?
Gülce, çok sıkılan bir çocuktur. Okulu, ödevleri, annesi ve babasının söyledikleri Gülce'yi sürekli sıkmaktadır. Bir gece, bir mucize olur. Gülce'nin odasında Panki diye bir kız çocuğu belirir. Panki, Hayalya adında çok uzak bir gezegenden gelmiştir. Hayalya, insanın hayal ettiği her şeyin gerçek olduğu bir yerdir. Panki, Gülce'yi Hayalya'ya götürmek ister. Birlikte hayaller gezegeni Hayalya'ya giderler. "Gülce'nin Hayalya'da canı sıkılacak mıdır? Hayallerin gerçek olduğu bir gezegen nasıldır? Gülce'nin Ha
Tükendi
Arda tablet oyunları meraklısı bir çocuktur. Bir gece yatağında oyun oynarken uyuyakalır. Uyandığında karşısında "Degman", "Gıdik" ve "Zekavet"i görür. Bu üç kahraman Arda'nın tablet oyunundaki kahramanlardır. Bir büyü sayesinde oyundan çıkıp Arda'nın yanına gelmişlerdir. Çok önemli bir görev vardır ve Arda'yı tabletin içindeki oyuna götürmek isterler. Arda görevi kabul eder. Tekrar büyü yaparlar ve üç kahramanla birlikte Arda tablet oyununun içine girer. "Tabletin içindeki oyun dünyası nasıl bir yerdir? A
Tükendi
Hiç bir filozofla sohbet ettin mi, üstelik Kant gibi felsefe profesörü olan bir filozofla? Hazal, Selin, Umut ve Barış Kant'la söyleşi yapmak istiyor. Sen olsan bu büyük filozofa neler sorardın? Yanıtların belki de sayfaların içinde...
Evvel zmana içinde, kalbur saman içinde deve tellal, pire berber iken, ben bağda üzüm beklerken, derede odun yükler iken, bulmayayım mı kendimi şehirde. Gökkuşağı renginde bir şehir. Sağıma soluma bakarken görmeyeyi mi bir dükkan! Dükkanın önünden rengarenk torbalar ile sakkalı bir adam... Şaşırıp kaldım. Karnım da aç mı aç. Varıp yiyecek bir şeyler isteyecektim ki gelmesin mi bir çocuk. Ak sakallı adam ne istediğini sordu çocuğa. Çocuk yanıt verir vermez gelmesin mi gökyüzünden mavi birisi! Elindeki yıldı
Tükendi
Ayrıldı Mori Güneş'ten, Yeryüzüne inmek için. Ama karşısında buldu Ozi'yi kalkanıyla. "Zararlı ışınsın!" diyerek, İzin vermedi Ozi, Mori'nin geçmesine. Mori anlamadı neden zararlı ışın olduğunu. Çaresizce dolaşırken gökyüzünde, Bir delikten kayıverdi... Mori'nin macerasına olursanız ortak, Öğrenirsiniz yeryüzünde, Başına gelenleri.
Tükendi
Düşerken gecenin içinde farecik, Yakaladı onu bir yarasa peri. Farklıydılar birbirlerinden, Gece ile gündüz gibi. Teşekkür ederken farecik, Arkadaş oldular, Gece ile gündüz gibi.
Kitap Tanıtım Yazısı : (Arka Kapak) Küçük Flala siz çevreci çocukları Kuş Cenneti'ne bekliyor. Diyor ki:İzmir Kuş Cenneti yarınlarda da var olsun! Flamingolar Kuş Cenneti'nin temsilcisi olsun. Haydi, hep birlikte Kuş Cenneti'ni koruyalım. Haydi, hep birlikte flamenko dansı yapaım... Oley! Şak Şak Şak!
Çiçek ekecektim bahçeye, Buldum elimde bir kitap. Önce bahçe aletlerini, Ve nasıl kullanılacağını bilmem gerekiyormuş. Okuyunca kitabı, Giydim çizmelerimi, Taktım takıştırdım önlüğümü. Aradım taradım bir kürek. Daldırdım toprağa. Doldurdum saksıyı. Gübreyi de unutmadım, Karı kararınca. Suladıkça çiçeğimi, Kokusu sardı sarmaladı çocukluğumu.
Kitap Tanıtım Yazısı : (Arka Kapak) Yeşil mont giyerim, Siyahtır düğmelerim, İçimde kırmızı lezzet beslerim. Bil bakalım ben hangi meyveyim? Yarım aya benzer, Maymunları besler, Herkes beni çok sever. Bil bakalım ben hangi meyveyim? Sulu sulu turuncu top, İçimde C vitamini çok. Bil bakalım ben hangi meyveyim? Bulmak için hangi meyve olduğumu, Bu kitabı okuman gerek.
Tükendi
Melis okula başlayacaktı, ama okula gitmek yerine evde çizgi film seyretmek ve parkta oyun oynamak istiyordu. Okuma-yazma öğrenip de ne yapacaktı? Ailesi, Melis'in kaydını evlerine yakın bir okula yaptırdı. Melis okulun ilk günü isteksiz gitti. Okulda, aklı oyunda olduğu için çok dalgındı. Okulun ikinci günü Melis okuma-yazma bilmediğinde yanlış servise bindi. Servisten indiğinde evinde de okuldan da uzaktaydı. Yürüyerek eve dönmeye karar verdi. Dinlenmek için oturduğu bankın üzerinde, "Dikkat boyalıdır!
Tükendi
Esin'in babası bahçeye bir sarmaşık dikti. Sarmaşık duvara tutunup büyümeye başladı. Esin, "Sarmaşık kedi gibi duvara tırmanıyor." dedi babasına. Sarmaşıklar, kediler gibi mi duvara tırmanırlar sence? Bu sorunun yanıtını bulmak için Esin babasıyla birlikte sarmaşıkların yapısını inceledi. Sonra da sarmaşıkları örümceklere benzetti. Sence sarmaşıklar duvara nasıl tırmanıyorlar? Sarmaşığın yanında küçük bir sarmaşık daha büyüdü ve o da duvara tutunup tırmanmaya başladı. Ve bir gün.. Esin penceresini açtığında
Tükendi
Ege'nin en yakın arkadaşı kuzeni Begüm'dü. Utku, Begüm ile bilrlikte babasının midillilerle ilgili hediye ettiği öykü kitabını okudular. Öykü kitabındaki, "Asya'nın Başına Gelenler" nasıl bir öyküydü acaba? Bu öyküden etkilenen Ege ile Begüm, bir midilli çiftliğine gitmek istediler. Anneleri, onları isteklerini kırmadılar. İki kuzeni, evlerine yakın bir midilli çiftliğine götürdüler. Utku ile Begüm'ü atların bakımından sorumlu bir görevli karşıladı. Midillilerle ilgili bilgiler verdi. Midilliler, şekeri ç
Tükendi
Utku, dayısını çok seviyordu. Dayısı ile sık sık telefonlaşıyorlardı; ama dayısı son bir kaç gündür aramıyordu. Dayısınına darıldığı gün dayısı elinde bir kitapla geldi. Kipta, Şiva adında bir yavru aslanın başında geçen öyküyü anlatıyordu. Utku, aslanlara bayılıyordu. Merak ve heyecanla kitabı okumaya başladı. Şiva her yavru gibi meraklıydı. Annesiyle birlikte ormandaki gölden su içmeye giderken bir kelebeğin peşine takıldı ve kayboldu. Çaresizce yolunu bulmaya çalışırken kara bir bulut belirdi gökyüzünd
Tükendi
İleri düzeyde yazma becerisi gerektiren, bilimsel dilin kullanıldıgı, kendine özgü kuralları olan dizgesel bir metin olusturma süreci olarak tanımlanan akademik yazma, bilimsel metin olusturanlar açısından oldukça önemli bir kavramdır. Akademik yazma ve akademik yazmaya dair metindilbilimsel konuları ele alan çalısmaların egitsel işlev boyutuyla metin olusturucuların daha nitelikli bilimsel metinler ortaya koymalarına olanak saglanabilir. Bu kitap da akademik yazma eyleminde bulunanların oluşturmaya çalıstı
Attılar balıkçılar ağlarını denize, Ve başladılar beklemeye. Balıklar gelince de çektiler ağlarını ağır ağır. Güneş doğup aşınca dağları, Koydular tezgahlarına balıkları. Bağırırken balıkların adlarını teker teker, Müşteri gelsin diye. Yağmur indi yeryüzüne. Giydiler yağmurluklarını balıkçılar, Ama düğmeler vardı kopup dağılmış etrafa, Şişman bir balıkçının.
Tükendi
Aylardan ocak, Dışarısı soğuk mu soğuk. Oya evde, Elinde kitap, Obur kedisi Ozi de yanı başında. Durur mu hiç uslu obur kedi Ozi, Okşamasını istiyor Damla'nın kendisini. Bir eliyle Ozi'yi okşarken, Çalmasın mı kapı! -Kim o? Ses yok! -Kim o? Diye seslenecekken Oya, O! O! Oya Oya duvarı boya Oya haydi oyna Oyna doya doya On, on bir, on iki Oya oyunda birinci! Sesleri gelmesin mi!
Tükendi
Üç üzüm tanesiydi Üzgün, Güleç ve Ürkek aynı asma dalında duran yan yana. Gece olunca, "Üüüfff!" diye ağlamaya başladı Üzgün Üzüm. Geceyi hiç sevmiyordu. "Mutlu olmak için geceleyin dikkatlice etrafını gözlemlemelisin." dedi Güleç Üzüm. Çoktan başlamıştı etrafını gözlemlemeye Üzgün Üzüm. Acaba gecenin içinde hangi canlıları fark edebilecekti? "Üüüfff!" diyerek kulaklarını kapatmıştı Ürkek Üzüm, ürktüğü için geceden. "Ürkmemek için geceyi dikkatlice dinlemelisin." dedi Güleç Üzüm. Çoktan başlamıştı gözleri
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 168 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4