Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 411 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
“Sırat-ı Müstakim dergisinde yayınlanmış olan bu sohbetler, Vacibin İspatı, Nübüvvetin Hakikati, Kaza ve Kader meseleleriyle, Dinsizliğin Mahzurları ve benzeri bazı önemli konular hakkında aklî ve naklî birtakım mülâhazaları içermektedir. Zevk ve vicdanîliğin doğru ölçütü, “fıtrî-tabiî” esenliktir; dinsizlik, onu temelinden bozan; insanı kendinden aşağı derecelere indiren yırtıcı canavarlardır. Dinsizlik hastalığı, vicdanı öyle mânevî azaplarla sıkıştırır ki, cehennem meşakkati onlara nispetle cennet nimetl
Tükendi
İslâm bilim tarihinde taşlar hakkında yazılan en eski eser, Aristoteles'e mâledilenKitâbu'l-Ahcâr'dır. Günümüzde yalnız Arapça tercümesi bulunan ve kaynak dildeki metni kayıp bueser, mineraller hakkında son derece şaşırtıcı gözlem ve bilgilerin bâtıl inançlarla iç içe geçtiği, farmasötik kimyadan simyaya, simyadan İskender hikâyelerine uzanan geniş bir tayftır. Arapçaya mîlâdî9. yüzyılın ilk yarısında çevrildiği tahmin edilen eser, aynı konuda nispeten geç dönemde yazılmış başka kitaplara önemli oranda kayn
Tükendi
Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir’de İstanbul’u anlatmaya başlarken, ihtiyar bir kadının bu şehirden ayrıldıktan sonra bir Arabistan şehrinde hastalandığında İstanbul’un sularının adlarını sayıklayarak iyileştiğinden bahseder. İstanbul tıpkı bu kadında olduğu gibi kiminde suları ve çeşmeleri, boğazı, bahçeleri, laleleri, erguvanları; kiminde camileri, medreseleri, türbeleri, kütüphaneleri; surları, sarayları, yalıları, konakları, hanları, hamamları; kimisinde ise eğlenceleri; kahvesi, şerbetleri, tatlıları ve
Tükendi
İnsan bedeni ve özelde de insan yüzü ilâhi hikmetin cüzlerinden biri. Her insan, öncelikle yüzüyle biricik ve eşsiz. Ve bu özelliğiyle yüz, insanın insana açıldığı ilk kapı. Her şey bundan sonra başlıyor. İnsanın insan kardeşleriyle ilk iletişimi çoğu zaman başka bir şeye hacet bırakmayacak şekilde gözün yüze açılmasıyla, yüzün göz tarafından algılanmasıyla gerçekleşiyor. İnsan yüzü suskun bir lisandır denmiş. Ruh ve sîmâ bir nevi aynı lisanı konuşuyorlar. Çünkü her sîmâ yaratılışıyla ruhun dilini terennüm
Tükendi
"Hem dostuna hem de düşmanına iyilikle davran. Böylelikle dostunun sevgi ve muhabbeti artar, düşmanının kin ve öfkesi azalır. Hükümdarın ferasetsiz olanının tavrı şöyle olur; küçük düşmanı ihmal edip ciddiye almadığı halde dostuna öyle dayanak verir ki bir gün gelir düşmanlık yapar. Her nimet için şükretmek vaciptir. Zenginliğin şükrü sadaka vermek, padişahlığın şükrü halkı koruyup iyi davranmak, hükümdara yakın olmanın şükrü halkın hayrı için çalışmak, mutlu olmanın şükrü ihtiyaç sahiplerinin dertle
Son dönem Osmanlı ve erken dönem Cumhuriyet tarihinin çok yönlü mütefekkirlerinden biri olan Mehmed Ali Aynî (1869-1945), maârif müdürlüğü, muallimlik, idâdî ve sultânî müdürlüğü, istatistik kalemi başkâtipliği, mektupçuluk, mutasarrıflık, valilik, Dârülfünûn müderrisliği gibi çok çeşitli memuriyet ve idâreciliklerde bulunmuş, aynı zamanda bu yoğun hayatına sığdırdığı 35’e yakın telif ve tercüme eser, pek çok makale, çıkardığı veya çıkartılmasına yardımcı olduğu dergilerle de velûd bir kalem olmuştur. 1913
Bu eser, tarihçi Ahmed Refik'in başlı başına Sinan hakkında kaleme aldığı yazıları bir araya getirmektedir. İlk bölüm, Mimar Sinan’ın hayatı ve eserlerine dair kaleme alınan Yeni Mecmua (1917), Yedigün Mecmuası (1934-1935)’ındaki yazıları dışında 1924’de yayımladığı Âlimler ve Sanatkârlar isimli eserindeki Mimar Sinan bölümü ile 1931’de yayımladığı Mimar Sinan kitabının karşılaştırılarak bir bütünlüğe kavuşturulmasıdır. İkinci Bölümde Mimar Sinan’ın eserlerinin listesini veren Tezkiretü'l Ebniye-Binalar
Tükendi
Bu eser, Abdurrahman Câmî’nin (ö. 898/1492) Divan’ında yer alan Cilâü’r-rûh adlı kasidenin, sabık Erzurum Müftüsü Lütfullah Vehbi Efendi (ö. 1329/1912’den sonra) tarafından yapılan Türkçe şerhidir. Lütfullah Vehbi Efendi eseri şerhetme sebebini şöyle ifade etmektedir: “Abdurrahman Câmî’nin Cilâü’r-rûh (Ruhun Cilâsı) isimli kasidesinin ahlâk ilmine ve sıfatlarına dair pek faydalı inciler, kıymetli mücevherler ihtiva ettiğini görünce, içimdeki arzular beni kolları sıvayıp bunları, olgunluk ve hayrın yöntemler
Tükendi
Bu eser, Tâhirü’l-Mevlevî’nin “şairlerin sultanı” Bâkî ile ilgili kaleme aldığı üç risaleyi bir araya getiriyor: Bâkî’nin Sünbül Kasidesi ve Şerhi, Bâkî’nin Kanûnî Süleyman Hakkındaki Mersiyesi ve Bâkî’ye Dair. Mütevazı bir ailenin çocuğu ve serrâc çırağı iken şahsî gayreti ile kazaskerliğe kadar yükselen Bâkî’nin sanatının ve hayatının safhalarına şekil veren en önemli vasfı belki de sahip olduğu zekâsı ve Allah vergisi liyakatıydı. Bâkî açık tabiatlı, şuh, şen, zarif ve nüktedandı. Tabiatının bir diğer y
Tükendi
Kemâlüddîn Abdürrezzâk Kâşânî, Horasan erlerinin büyüklerindendir. Pek çok eserler kaleme almıştır. Bütün büyük sufîler gibi zahirî dünya hayatı hakkında bilinenler pek azdır. Bugün İran sınırları içinde bulunan Kâşân şehrinde doğduğu, İlhanlı hükümdarlarından Olcaytu Han (1304-1316) ve Ebu Said Bahadır Han (1317-1335) dönemlerinde yaşadığı, o devirde hemen bütün İslâm coğrafyasını dolaştığı, Hicaz ve Irak’da zamanının ünlü sufileri ile görüştüğü, nihayet doğduğu yere dönerek 1335’de Kâşân’da vefat ederek o
Tükendi
İmam Birgivî’nin bu eseri, sayıları beş yüzü bulan kırk hadis kitapları arasında başka örneği olmayan bir metotla hazırlanmıştır. Osmanlı’da Kanuni dönemi âlimlerinden olan İmam Birgivî, zamanında insanlar arasında bidatlerin sünnetlerden fazla rağbet gördüğünden şikayetle sünnetleri insanlara anlatmak ihtiyacı hissederek bu kırk hadisi tasnif etmiştir. Eserde her hadis cennetin sekiz kapısını temsilen rivayet, lügat, belagat, irap, şerh, tefrî, sual ve fayda başlıkları altında açıklanmıştır. Hadislerin
Tükendi
Bu eserde bir araya getirilen yazılar, Tâhirü’l-Mevlevî’nin 1920-1923 yılları arasında “Büyüklerimizden” serlevhası ile Mahfil dergisinde ve 1949-1951 yılları arasında ise “İslâm Büyükleri” serlevhası ile İslâm Yolu Mecmuası’nda neşredilmiş sahabe-i kiram hazretlerinden bir kısmının hayatından örnekler içermektedir. Müellifin böyle bir yazı dizisini kaleme almasının sebeplerini ondan dinleyelim: “Semavî dinlerin en büyüğü Müslümanlık olduğu gibi Müslüman efradının en büyükleri de ashab-ı kiramdır. Çün
Tükendi
Oflu Yusuf Şevki Efendi (v. 1904), Osmanlı’nın son devir âlimlerinden Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî (v. 1893)’nin önde gelen halifelerindendir. Gümüşhanevi’nin halifeleri, savaş, göç ve yıkımların getirdiği bir dönemde tesis ettiği organizasyonlarla topluma bir yönüyle ümit ve destek kaynağı olurken, diğer yandan kurduğu kütüphaneler, yaygın eğitim müesseseleri ile onlara rehberlik ve yol göstericilik yapmışlardır. Bu rehberliğin yöntemi ise hadis okuyarak ve okutarak, Peygamber ahlâkını tatbik eden bir
Tükendi
Mahmud Celâleddin, Celi Sülüs Levha Muhammedun beşerün lâke'l-beşer, Bel hüve ke'l-yâkûtî beyne'l-hacer. Muhammed de bir beşerdir, fakat öbür insanlar gibi değil, Nasıl ki yâkût taştır, fakat öbür taşlar gibi değil.
Türklerin İslâmiyet’i kabul edip “diyâr-ı Rûm”u yurt edinmeye başladığı XI. yüzyıldan itibaren Orta Asya’daki Türk illerinden Anadolu’ya gaza erleriyle beraber alperenler, teşkilatçı dervişler de gelmeye başlar. Bu yolla Anadolu’da kurulmaya başlanan gönül medeniyeti Osmanlı Devleti’nin kuruluşuna, hattâ İstanbul’un fethine kadar devam eder. İşte bu yeni toprakların manevî çehresinin oluşumunda daha ilk günlerden başlayarak en büyük rolü, özellikle Anadolu’nun dört bir köşesinde faaliyete başlayan tarikatla
Tükendi
Hem kaynağı hem gayesi bakımından Kur’an-ı Kerim ve Sünneti esas alan pendnâme ve nasihatnâmeler tasavvuf, edebiyat ve ahlâk vadisinde yoğrularak Osmanlı/Türk tarihinde Müslüman şahsiyetin ve milli hayatın inşa ve idamesinde önemli bir yer tutmuşlardır. Feridüddin Attâr’ın şâheserlerinden biri olan Pendnâme’nin çok çeşitli tercüme ve şerhleri yapılmış, eser yeni idraklerle buluşa buluşa, farklı gönül aynalarından yansıyarak günümüze kadar etkisinden hiçbir şey kaybetmeden gelmiştir. Elinizdeki kitap, Attâr’
Tükendi
“Ne bir coğrafyayı tanıtmak ne de o coğrafyanın kültürüne ya da tarihine dair bir araştırma yapmak gayretinde oldum. Bu bambaşka bir gayret ve emeği gerektiriyor. Benim yapmaya çalıştığım şey: Bir coğrafya ve zaman aralığında fark ettiğim, olduğunu düşündüğüm hikâyelerin kendi içindeki bileşenleriyle karşılaşmaktı. Bir şeyin hikâyesinin peşine düştüğünüzde onu anlamaya, kavramaya ve aktarmaya çalıştığınızda anlamla, değerle, niyetle, ilişkilerle, sebep ve sonuçla karşılaşırsınız. Bundan dolayı hikâyeye konu
Medeniyet dünyamızın kurucu metinlerinden Ahlâk-ı Alâi, Kınalızâde Ali Efendi’nin hikmet-i ameliyye yani ahlâk ilmine dair yazdığı önemli bir eseridir. Bu eser İbn Miskeveyh’in Tehzîbü’l-Ahlâk’ı, Nasîrüddin Tûsî’nin Ahlâk-ı Nâsırî’si ve Celâleddin Devvânî’nin Ahlâk-ı Celâlî’sinin Osmanlı ilim dünyasındaki devamı niteliğindedir. Kınalızâde, eserini meydana getirirken yukarıda sayılan kitaplardan, Gazzâlî’nin İhyâ-i Ulûmi’d-Din’inden ve İslâm ahlâk literatüründeki diğer pek çok eserden istifade etmiştir. Ahlâ
Tükendi
"Tarihte Kudüs kadar çığlıkla anılan başka şehir olmadı. Tarihte hiçbir şehirde Kudüs’te olduğu kadar efsanelerle hakikat çarpışmadı. Hiçbir şehir Kudüs gibi “geleneğin” temsilini üstlenmedi. Kudüs, hakikati boğan efsaneler adına binlerin akın ederek insan kanını sel edebildiği bir çekim merkezi... Aynı zamanda kadim “gelenekleri yok etmeden, onları kuşatıcı son muştunun öteki ile yüzleştiği mekânın adı... Kudüs bugün bir çığlıktır! Boğulmak istenen hakikat medeniyetinin çığlığı... Bu çığlık, onu tutsa
Tükendi
Tâhirü'l-Mevlevî'nin Divan edebiyatı hakkındaki yazılarını bir araya getiren ve Divan Edebiyatı Yazıları / Birinci Kitap'ın devamı olan bu çalışma, yazarın çeşitli süreli yayınlardaki yazılarının derlenmesinin yanı sıra; yine onun Süleymaniye Kütüphanesi, Fethi Sezai Türkmen Koleksiyonu'nda kayıtlı defterlerindeki çeşitli şiir şerhlerini ihtiva etmektedir. Neler var bu kitapta? Edebî Bahisler kısmında: Gülşen-i Râz hakkında Rıza Tevfik'e yazdığı cevaplar, Ahsenü'l-Kasas'tan Birkaç Vak'a başlığıyla Molla Câm
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 411 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2