Kara bulutlar arasında Bir gökkuşağı Yaşamın yedi rengini sarkıttı Aşağı Kim hangi rengini tuttuysa O renge boyadı Kader ağı Kiminin dolarken tabağı Kiminin yandı ocağı BİR kadın kendini aradı Kuşlar yardımcısıydı Kanatlandı Aşk kızılıyken üstü başı Bulutlara değdi başı Severek yaşadı Kuşlar gitti anılar kaldı Sen gittin, Aşk Baki kaldı

Gökçe, Osman ağasıyla buluşacakları köye vardığın da karşılaştığı manzara içler acısıydı. Köy tamamen yanmış, ara ara dumanlar yükseliyor ve etrafta gezinen bir kaç köpekten başka hiçbir hareketlilik görünmüyordu. Bir yandan sırtında taşıdığı kardeşini sakinleştirmeye çalışırken bir yandanda akşam karanlığı çökmeden sığınacakları kuytu biryer arıyordu. Tam o sırada yakınından gelen bir sesle olduğu yerde kalakaldı. Kendisine çevrilmiş tüfeğin namlusunu gördüğün de; "Ne ararsın burada bire adam" sözleriyle k

Kitabımızla hayvan dostlarımıza merhametli olmamız vicdanlı davranmamız için hayvan haklarının gerekliliğinibelirtmeye çalıştım. Bu hususta Kur'an'ı Kerim'den ve sevgili peygamberimiz Hazreti Muhammed(s.a.v.)'in Hadis-i Şeriflerinden, sünnetlerinden faydalandım. Daha doğrusu MEDüİsTlüÖmRa nlıkta hayvan haCkElaRrıEnNı iKçeUreMnS şAiirLlerimi bir araya getirdim... Kaynak belirtemediğim için bu samimi ve iyi niyetli hakka vesile şiirlerim dinimizce bir ölçü kabul edilemez...

Bu satırların sonunda ondan bahsedeceksin ve koca bir baş harfi kalacak satırlarında. Ne kadar çabalasan da yüreğinden silemeyeceksin, onu her gün daha fazla özleyeceksin belki de nefret edeceksin. Nedenini bilemeyeceksin, kendine kızacaksın çok tuhaf olacaksın kan kaybından giden bir yaralı gibi bakacaksın o güzel yüzüne fazlasını yapamayacaksın korkacaksın ama olmayacak bakmak yetmeyecek salon gelecek gözlerinin önüne eskiler diyecek olmaz boşver unut diyecek. Sen de değişeceksin, en az onun kadar değişec

Ey bu kitap kendisine ulaşan kayıp ruhlar! Rüzgar gibi esip suratınıza çarpıyor ve size sesleniyorum. Ruhlarınıza kıvılcımlar atıyorum. Sorun kainata! Sorun dalgalara! Sorun geçmişe, geleceğe! Şifrelerle, kodlarla dolu bu kitabı çözdükçe; aslında kendinizi çözeceksiniz. Kitapla birlikte iç dünyanızda maceralı bir yolculuğa çıkacaksınız. Sahipsiz bir yalıda bulunmuş... Sahipsiz bir ceset... Ve yüzü gülüyor. Çok mutlu görünüyor. Sanki ölmemiş de... Hep ölü iken daha yeni dirilmiş gibi. Bu kitaptan sonra si

Gece yarısıydı, havada yağmurun getirdiği ürpertici bir esinti vardı. Genç kız hızlı adımlarla yolda yürüyordu. Altın sarısı saçları ıslanmış, esen rüzgârdan dolayı önüne düşmüştü. Kız başını kaldırıp saçlarını eliyle arkaya attı. Ve melek, genç kızın yüzünü gördüğü o ilk an duraksadı. Evren tersine döndü; cennet, cehennemin ateşiyle kavruldu ve cehennem vadilerinde rengarenk çiçekler açtı. Bu, kader çarkının onun yüzünden ilk aksayışı değildi, yıllar önce bir kez daha kaderle tehlikeli bir kumar oynamıştı.

Yalnızca dalga sesleri ile kuş cıvıltıların duyulduğu bir deniz kenarındasın. Ayağın kuma basıyor, üstünde seni sıkmayan birer şort ve gömlek. Güneşin deniz ile birlikte muhteşem görüntüye sahip olduğu ikindi saatleri. Hava ılık, gökyüzü ne sarı ne turuncu ne lacivert ne mavi... Onun gülüşü gibi taçlandırıyor yıldızlar gökyüzünü. Sağında uçsuz bucaksız deniz, solunda alabildiğince farklı tonlarıyla yemyeşil orman. Önünde ise sana doğru koşan bir papatya... Ah papatya... Şiir gibi gelecek sana, en başta gö

Yağmurlu bir günde kaçmalı bu kentten Esila! Bir insanın sesine aşık olunabilir mi? Ben oldum! Güzel , esmer bir kadının Sesi girdi geceye, en ince yerinden kırıldı tüm duygular. Açık koyu teni ruh katmış sanki bedenine. ‘'Yaşamamışım bunca yıl ‘'der gibi anlattı kendini sabahlara kadar, gözleri siyah kadın. Ne çok susmuş! Bir boynunu kaldırışı var Esila'nın, gömülesi gelir huzur köşesine insanın! Oynar Esila!.. Hiç izleyeni olmamış şimdiye kadar! Tanımlayamadığım neşe kahkahasında, ne çok özlemiş gülmeyi

Ben Dora Güney. Yirmi yaşında hayatını hiçliğe adamak zorunda olan bir kızdım. Babamın bizi terk etmesiyle oluşan güvensizliğimin Doğukan'ı tanımamla son bulduğunu düşünmüştüm. Ama yanılmıştım ve her şeyin bir senaryodan ibaret olduğunu bilmediğim sevginin sesine kulak vermiştim. Ardından en derinden yaralanmış on yedi yaşında bir genç kızken, on yedi yaşında genç bir kadına dönüştürülmüştüm. Yüreğim parçalanırken koruyamadığım bir bekaretim vardı artık benim. Ve şimdi olmayan bekaretimi koruma altına almış

Annesizlik öyle zormuş ki yaşamadan tarif etmenin imkânı yokmuş. Kaç yaşına gelirsek gelelim annemize olan ihtiyacımız hiç bitmiyormuş ve annem hayatıma öyle bir nüfuz etmiş ki unutuyorum bazen gittiğini. Bir şey aklıma takılınca, "Anneme sorayım." diye geçiyor aklımdan tam elimi telefona uzatacakken aklım başıma geliyor. Artık arasam da telefonun öbür ucunda hiçbir zaman, "Annem." diye cevap veren bir ses olmayacaktı. Kolum kanadım kırık, sırtım bomboş kalmış gibi hissediyordum. İsyan etmek değil tabii tu

Ökkeş on üç, Selim ise on altısında olan iki delikanlı ve birbirleriyle çok iyi anlaşan iki arkadaşlar. Birinci cihan harbi sonrası bölge halkının Fransız işgaline karşı verdiği mücadeleyi bu iki çocuğun penceresinden göreceğiz. Osmanlı'nın son dönemlerde yıllar süren art arda savaşlar nedeniyle eli silah tutan bütün erkekler askere alınır, geriye köylerde altmış yaşının üzerindeki yaşlı erkekler ve on beş yaşından küçük erkek çocukları kalır. Selim'in akranları on beş yaşına gelince askere alınır fakat Sel

Ve nedense hiç sevmezdim ben şiirleri. Hep derdim kendime; okunacak o kadar raf dolusu roman varken bir kaç satırlık şiirler ne ifade eder ki? Günler, haftalar, aylar geçti böyle; büyüdüm. Ufacık yüreğe, koskocaman duyguları sığdırdığım zaman anladım; şiirlerin ne denli önemli olduğunu. Siz gerçekten hiç sevdiniz mi? Yine günler, haftalar, aylar geçti; olgunlaştım. Raf dolusu şiirler girdi hayatıma, onlarda insanlar gibiydi sanki. Kimilerini okuduğumda yalan üzerine kurulduğunu gördüm, kimilerini okuduğu

Kadın ve çocukların çığlık sesleri yükseliyordu. Feryatları bize kadar ulaştı. Zalimlerin elinden kurtarın diyordu. Oluk oluk kan akıyor, küçücük bedenler ölüyordu. Ne mal kalmıştı, ne can, ne namus. Feryatlar yükseliyordu topraklardan. Bir taraftan sınırlarımızda sesler geliyor. Kimi toprak üstünden, kimi toprağın altından! Toprağımız adeta inliyordu, çığlık atıyordu. Teröristler bağrını kazıp deliyorlardı sınırlarımıza doğru. Dur demeliydik. Onlar sınırlarımızdan bu vatana girmeden, biz bir gece ansızın g

Arıyorum seni kar beyaz bulutlardaUzatsam ellerimiÇıkıp o temiz bulutların içindenTutacakmışsın gibi geliyorSöz konusu sen oluncaErişilmez oluveriyor benim hayallerimGözlerine benzetiyorumMavi gökyüzünün büyülü renginiKaybediyorum kendimi o mavilikler içindeTıpkı bakınca gözlerineKaybolduğum gibiYer yer kavuşuyor mavi gökyüzüTertemiz beyaz bulutlarlaİki çağlayan nehrin buluşması gibi geliyor banaBiri sen biri ben...Tek vücut olmuş iki bedenDeli düşünceler hücum ediyor beynimeÜrperiyor vücudumMasum sevdamın

Kimse kimsenin hayatından tesadüfen geçmiyor. Tesadüfen değil hiç bir inanmışlık hiç bir hayal kırıklığı hiç bir kalp çarpıntısı. Beni mutlu edenve sizleri mutlu edebilecek aslında çok şey var biliyorum. Biraz eski kafalıyım ben hatta baya! Hayatınız da dediğiniz en güzel kelime şu olsun. İyi ki doğdum değil, iyi ki yaşıyorum!

"BU KİTAP; kimi sayfada, sizi oturduğunuz cisim üzerinden alıp bir adamın sırtında gezinmenize, kimi sayfada durup dururken çatıya çıkmanıza, kimi sayfada samanlık köşelerinde salınmanıza, kimi sayfada evreşa yollarında, kimi sayfalarda ise Malabadi köprüsü ile Başıbüyük, Küçüksu, Yalakdere, Ahırkapı, Çıksalın, Horhor, Kulaksız isimli güzide semtlerimizde dolaşmanıza sebep olmayacaktır... BU KİTAP; piyasadaki kitaplar ile kıyaslanmak amacıyla yazılmamış, her türlü polemiğe karşı kapağını sıkı sıkı kapa

Bir hastalığı ya da acıyı, en iyi okuyan değil, yaşayan anlar. Herhangi bir yaşadığınız ya da okuduğunuz; gözlerinizi doldurmuyorsa, boğazınızı düğümletmiyorsa o dolan gözlerden yaş akıtmıyorsa kalbinize dokunmamış demektir. Bu satırları okuyan kardeşim! Benimle aynı kaderi paylaşıyorsan, söz veriyorum sana kitap bittiğinde derdini seveceksin. Eğer benimle aynı kaderi paylaşmıyorsan haline şükredeceksin. Bunlardan hiçbiri olmazsa yani yarana merhem olmaz ve şükretmene sebep olmazsa, kitabı iade edip paran