Hiçbir zaman istememiştim yalancı dünyana sığınmayı! Gafil avladın beni! Esaretim oldun, tutsağın oldum.
Özgürlük düşlerken deli gibi kör, karanlık zindanım oldun! Ama kurtuldum.
Geçte olsa kurtuldum kirli duvarlarından. Kırdım zincirlerimi. Fırlatıp attım kelepçelerimi. Şimdi derimde senden kalan çizikler, yara bere içinde tüm bedenim. İzlerin bana daha da güç veriyor her baktığımda! Toprağa verdiğim sevdiklerim, zindanlarda kalan kirli günahlarım, yitip giden masum çocukluğum, mavi düşlerim hepsi i
Mansur haşin ve asık suratını yüzüme çarparcasına bana baktı ve ayağa kalkıp dedi ki:
"Hoş geldin, Ya Ebu Hanife, otur yanıma"
Güç-bela ilerleyip yanına oturdum.
Teşrifatçıyı çağırıp ona sevik getirmesini istedi. Sevik getirildiğinde kadehi bana uzattı:
"Hadi, iç!"
Sevik zehirliydi. Bunu fark etmiştim. Mansur beni zehirleyerek öldürecekti.
"Hayır, içmeyeceğim. Bana bunu içirtemezsin!"
"Hey askerler, gelin buraya. Bu adama şu seviki içirin zorla. İçmezse boğazından dökün!"
"Gerek yok, ver seviki, kendim içer
"Bir kadınla üç şey yapabilirsin; ya onu seversin, ya onun için acı çekersin ya da onu yazarsın."
-Lawrence Durrell-
Şehrin en işlek caddesinde, bir başıma yaşadığım çatı katındaki evimde olsak... Sabahlara kadar bıkmadan usanmadan yaşadığımız günleri, biz olmayınca yüzünün hiç gülmediğine inandığım çay bahçelerini, gri renkli otobüs duraklarını, tenha sokakları, o yangın zamanları, ders notlarını, amfileri, dostlarımızı, fakülte kantinlerini, hiç ilgimi çekmediği gibi bir şey de anlamadığım ve anlamak içi
Toplam 263 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 260-280 /
Aktif Sayfa : 14
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.