Saim Sakaoğlu Konya 1939 doğumlu... İlk, orta ve lise öğrenimi orada tamamladı. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünden ve Çapa Yüksek Öğretmen Okulundan diploma aldı. Tokat'ta lise (1965-1967) ve Erzurum'da üniversite hocalıkları yaptı. 1988'de profesör olarak geldiğe Konya Selçuk Üniversitesinde Eğitim Fakültesi Dekanlığı ve Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Başkanlığı yaptı. Türk Halk Kültürü Uygulama ve Araştırma Merkezini kurup emekli oluncaya kada

Şehir tarihi ve kültürü üzerine yapılan akademik araştırmalar şehrin tarihi, sosyo-kültürel yapısı, dili ve iktisadi durumunu en ince ayrıntılarına kadar ortaya koymayı amaçlayan çalışmalardır. Bu anlamda önemli bir konuma sahip olan Adıyaman ve çevresinin birçok alanda kayda değer bir rol oynadığı tarihsel bir gerçektir. Bu kitapta yer alan bilimsel çalışmalar Adıyaman ve çevresinin değişik dönemlerine ait tarihi ve kültürel dokuyla iligili bilgileri ihtiva eden on bir makaleden oluşmaktadır. Her bir araşt

Selçukluların siyasi, idari, ekonomik durumu pek çok araştırmaya konu olmuş ise de, Selçuklu şehirleri hakkında yeterli çalışma yapılmamıştır. Selçuklu şehirlerini çalışan tarihçinin müracaat edeceği kaynaklar birkaç vakfiye, seyahatname, menakıbname, vekayiname, vb. Eserden ibarettir. Bu eserlerdeki bilgiler de esas itibariye Konya, Kayseri, Sivas gibi dönemin büyük şehirleriyle ilgilidir. Kaynak problemi, burada olduğu gibi Niğde vb. Küçük şehirler söz konusu olduğu zaman daha belirgin olarak hissedilmekt

Çalışmasının asıl amacının Altay Şamanizmi bir din midir? sorusuna cevap bulmak olduğunu ifade eden Potapov, Altay Şamanizmini yazılı olmayan bir din olarak nitelendirmektedir. Bu kanaate ulaşmasında da derlediği etnografik materyaller ile yararlandığı diğer etnografik, tarihi ve folklorik materyaller etkili olmuştur. Bu dinin teolojik esasları, özü ve dogmalarıyla kanunlarının kendi yazılı kaynaklarından araştırılamayacağına, bu nedenle çeşitli Şaman inanç, görüş, tören ve ayinleriyle Şamanların ruhlara ve

Elinizdeki kitapla, Türkçe şiirleri ilgilenenlere sunulmuş bulunan Burhan, Şeyh Süleymanın oğludur. 300 kişiyi bulan kafileyle birlikte Belhten İstanbula uzanan göç macerasını bizzat yaşayanlardan biridir. Yaşadıklarını türlü manzumelerinde fırsat düştükçe ifade ettiği gibi, ayrıca sadece bu göç hadisesini anlatmak için mesneviler kaleme almıştır.

Muğla ilindeki kadın merkezli uygulamalarla bu uygulamalara bağlı sözlü ürünlerin işlevlerine odaklanan bu çalışma, doktora tezi olarak hazırlanmıştır. Ana ekseninde kadınların yer aldığı, birden çok kadının bir araya gelerek icra ettikleri geleneksel uygulamalar üzerinde kapsamlı bir çalışmanın bulunmaması ve işlev bağlamında değerlendirilmemesi, böylesi bir çalışmanın ortaya çıkmasında etkili olmuştur.

Yerlerini yurtlarını sordum: "Biz yörüğüz yerimiz yok" dediler. Şu kadar ki en ziyade Konya Vilayeti'nde, Isparta toprağında, Sandıklı ve Eğridir havalisinde yaşarlanmış. Sandıklı'ya tabi la-akall 200 kara çadır kendilerinden imiş... Pek yakınlarındaki iki kadına tesadüf ettim, kendilerine Acemmisiniz dedim? "Acem macem tanımak" dediler. Çaylak mısınız dedim? "Melemenci'nin kökündeniz" diye cevap verdiler... Bu güne değin gündeme getirilmeyen ve ilk defa tarafımızdan ele alındığını düşündüğümüz; bölgeyi b

İhtiyat zabiti Mehmet (Oral)'ın kaleme aldığı ve "HicazÇöllerinde Bir Avuç Türk'ün Kahramanlığı" başlığını taşıyan bu hatırat, Mehmet (Oral)'ın önce Kafkas Cephesi'nde sonra Hicaz çöllerinde, daha sonra İngiliz esir kampında yaşadıkları ile nihayet hürriyete kavuştuktan sonra Milli Mücadele dönemindeki faaliyetlerini konu alıyor...

Eski Türk inanç sisteminde önemli bir yere sahip olan ata ruhları, yerini, günümüzün Müslüman Türk topluluklarında özellikle de geleneksel meslekler esasında atalarla pirlere (örneğin Korkut Ata ozanlarla baksıların, Kambar Ata (Baba Gammar) bagşılarla yılkıcıların, Baba Dihkan çiftçilerin, Çoban Ata ise koyun çobanlarının piridir) ve peygamberlere (Örneğin Hz. Adem çiftçilerin, Hz. Musa çobanların Hz. Şit hallaçların, Hz. Nuh marangozların, Hz. Muhammed ise tüccarların piridir) bırakmıştır.

Türkçe konuşan çok geniş bir coğrafyanın ismi olan Türkistan, Sovyet Rus idaresi zamanında, küçük bir alana, Yesi'ye şehir ismi yapılmış. Böylelikle, çok dar bir alana sıkıştırılmış. Sir derya ile Karatavlar arasındaki bu kutsal bozkırlık alanda bulunan bu küçük şehrin talihi 1990'larda Sovyet Rusya'nın yıkılmasıyla değişti.

Ey oğullarım, ben çok aştım; çok vuruşmalar gördüm; çok kargı ve ok attım; atla çok yürüdüm; düşmanları ağlattım; dostları güldürdüm. Ben Gök Tanrı'ya borcumu ödedim. -Oğuz Kağan Babamızın, amcamızın kazanmış olduğu milletin adı sanı yok olmasın diye Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım. Küçük kardeşim Kül Tigin ile, iki şad ile öle yite kazandım. Ben kendim kağan oturduğumdan her yere gitmiş olan millet yaya olarak, çıplak olarak, öle yite geri geldi. Milleti besleyelim diye kuzeyde Oğuz kavmi

Saha (Yakut) Türklerinin yüzyılın başında yetiştirmiş olduğu en önemli araştırmacıarın başında G. V. Ksenefontov gelmektedir. Aslen hukukçu olsa da Yakutlardaki milli benliğin oluşması için yaptığı tarih ve folklor çalışmaları ile tanınmıştır. Stalin döneminde "Saha (Yakut) milliyetçi aydınlarının önde gelenleri" ile beraber öldürülmüştür.

Bütün dillerde kullanım açısından öne çıkan kelimeler vardır. Bu kelimeler, dili kullanıcıların eğitim durumundan yaş gruplarına kadar birçok faktörden etkilenir ve kullanıcılar arasında farklılık gösterir. Kelime sıklığı, bir dilde kullanılan kelimelerin birbirlerine oranla kullanım sıklığını ortaya koyan çalışmalardır. Biz de bu kitabımızda geriye dönük bir çalışma yaparak 1945-1950 yılları arası yazılı Türkçenin kelime sıklığı sözlüğünü meydana getirdik.

Türk kültürünün zenginliklerinden biri olan köy seyirlik oyunlarını, köy ve kırsal kesimle bağı olan herkes ya izlemiştir ya da hatırlamaktadır. Unutulmaya yüz tutan, birçoğu hafızalara hapsolan ve hafızaların tarihten silinmesiyle birlikte oyunların birçoğunun da tarihe gömülecek olması özellikle Türk kültürü açısından son derece endişe verici bir durumdur. Üzülerek söylemeliyiz ki buradaki oyunların bazıları bugün oynanmamakta, ancak şimdilik hafızalarda varlığını korumaktadır.

Aydın vilayet meclisi görüşmelerinden yola çıkarak hazırladığımız bu çalışmada bilgi yığını olarak yer alan görüşmelerin daha anlamlı bir hale getirilebilmesi konusunda bir transkripsiyonla sınırlı kalmaması için görüşmelerin içeriğini yansıtarak, aynı zamanda dönemin bakış açısı sunulmaya çalışılmıştır. Bu çalışmada savaş yıllarının getirdiği güç şartlar altında yerel yönetimlerin kendi sorumluluk alanlarında önemli sayılabilecek işleri de gerçekleştirebildiği görüşme tutanaklarına yansıyabildiği şekilde

Kültürel ürünlerimizden olan atasözlerinin sözlü kültürde uzun süre yaşayabilmesi ve hafızalarda canlı kalabilmesine şiirsel yapısının katkısı büyük olmuştur. Bu çalışmada atasözlerinin şiirsel yapısı ele alınmış ve manzum yönü ortaya konulmaya çalışılmıştır. Adeta Türk milletinin gen haritası olan atasözü hazinesinin kapağı, manzumluk yönüyle aralanmaya çalışılmıştır.

Ahi teşkilatı Anadolu'da Evhadüddin-i Kirmani ve Ahi Evren'in görüşleri, Selçuklu Sultanlarının siyasetleri çerçevesinde esnaf teşkilatı haline gelmiştir. Ahi teşkilatı Anadolu'da öyle elverişli bir ortam bulmuştur ki, ticaretin gelişmesinde de etkin bir rol almıştır. Buna en güzel örnek Ankara'dır. Ticaret yaparak zengin olmuş birçok Ahi isimleri biliyoruz. Ankara'da mimari Ahiler tarafından olması bunu göstermektedir. Burada Ahilerin bu kadar güçlü olması Bacıları da ticaretin içine sokmuştur. Ankara'da A