Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
Bugün Binbir Gece Masalları’nın en ünlü kahramanlarından olan Denizci Sinbad, rivayete göre Bağdatlı bir tüccardır. Çıktığı her yolculukta ada zannedilen balinalar, insan yiyen devler, korsanlar, dev kayalar gibi büyük tehlikelerle karşı karşıya kalır. Kâh her şeyini kaybeden kâh büyük servetler kazanan Sinbad’ın yaşadıkları, denizlerdeki eski hayatın masallardaki bir izdüşümü sayılabilir. Ancak bu hikâyeler ayrıca, yüzlerce yıldır maceracı ruhların ilham kaynağıdır da. Pek çok farklı kültürdeki benzerleriy
Jean Giono’nun, dünya çapında ses getirmiş, tartışmalar yaratmış Ağaç Diken Adam’ı, yaşamının son otuz yılını, yüzlerce hektarlık çorak bir alanı tek başına yeniden ağaçlandırmaya adayan ve bunu başaran olağanüstü bir karakterin hikâyesi. Doğanın, insan emeğini nasıl da fazlasıyla ödüllendirdiğini gözler önüne seren, etkileyici bir örnek. Jean Giono’nun bu muhteşem öyküsü gerçek mi? Elzéard Bouffier gerçekten yaşadı mı? Fark eder mi?
Amerikalı yazar Henry James’in Halıdaki Motif adlı öyküsü, Türkçede ilk kez, bu yepyeni açıkhava dizimizde yayımlanıyor. Öykünün isimsiz anlatıcısı bir edebiyat eleştirmenidir. Günün birinde en sevdiği yazar hakkında bir yazı kaleme alır ve bir süre sonra yazarla karşılaşır. Bu tanışmada yazarın yapıtının gizemli özünün “bir Acem halısındaki karmaşık bir motif gibi” olduğu anlaşılır, o da bu sırrın peşine düşer. Gelgelelim tıpkı onun gibi bu gizemi çözmeye çalışan başkaları da vardır. Bu arayışın giderek sa
Nazlı Eray, olağanüstü olayları ve insanları inanılır kılmayı, fantastik evrenler kurmayı en iyi bilen yazarlardan. Bu seçkide onun benzersiz bakışıyla, incelikle işlenmiş bazı öykülerini bir araya getiriyoruz: Geceyi Tanıdım, Mutlu Yuvalar, Sıcak Yuvalar, Nehri Bana Geri Ver, Güzel Bir Kuşluk Vakti İnsan Gibi Yaşamak İstedik, Monte Kristo, Laz Bakkal, Ömür Uzatma Kahvehanesi; her biri capcanlı, ayrı bir aleme davet ediyor okuru.
Fernando Pessoa, 20 yüzyılın ilk çeyreğinde Lizbon’un edebiyat çevrelerinde bilinen bir isimdi. Bununla birlikte, 1935’teki ölümünden sonra, sağlığında yayımlanmış olanlardan katbekat fazlasını yazmış olduğu keşfedildi: Pessoa arkasında günışığına çıkmamış binlerce metin bırakmıştı ve bunların büyük çoğunluğu farklı isimlere, yazınsal yaklaşımlara, siyasi görüşlere sahip yazar kimliklerinin imzasını taşıyordu. Kalabalık bir yazar kadrosu ve ürünleriyle, adeta başlı başına bir “edebiyat evreni” inşa etmişti
Sovyetler Birliği ve edebiyat dendiğinde ilk akla gelen isimlerden olan Mihail Bulgakov, defalarca sansürle başı derde girse de, Sovyet tarzı modern yaşamı ve bürokrasiyi fantastik kahramanlar ve kurgularla hicvetmekten hiç vazgeçmedi. 1924’te yazdığı Şeytanname’de bu işte ona aracılık eden “küçük insan” Genel Kibrit Malzemeleri Merkez Ofisinde çalışan Korotkov’dur. Ömür boyu aynı yerde kalacağını düşünürken aniden kovulur ve durumu düzeltmek için koşturmaya başlar… Sovyet bürokrasisinin dehlizlerinde her o
Victor Hugo, 1829’da yayımlanan Bir İdam Mahkûmunun Son Günü’nde infazını bekleyen bir idam mahkûmunu edebiyat sahnesine çıkarır. Claude Gueux’nün hikâyesiyle, bekleyiş sırasında çektiği fiziki ve manevi acıların tarifiyle okuru toplumsal adalet üzerine düşünmeye, çarpıklıkları görmeye çağırır. Bir İdam Mahkûmunun Son Günü, zamanın ötesinde bir bakışla yazılmış, sorgulamalarıyla güncelliğini koruyan bir eser.
Melih Cevdet Anday, Mikado’nun Çöpleri’nde bir kış gecesi karşılaşan bir kadınla bir erkeği çıkarır sahneye. Erkek, kadını bir sokakta, kucağında çocuğuyla beklerken görür ve kalacak yeri olmadığını anlayınca alıp evine götürür. Her ikisi de konuşma ihtiyacındadır ve yaşam karşısındaki tutumların, kadın ve erkek hallerinin çatışma ve uzlaşmalarıyla örülü diyalogları şafak sökene dek sürer. Mikado’nun Çöpleri ilk olarak 1967-68 sezonunda Kent Tiyatrosunda sergilendi. Şu an İstanbul Şehir Tiyatrolarının bir p
Hayat, insanın kendi potansiyeline ulaşabilmesi için dikkatle, incelikle, muhteşem bir zekâyla dizayn edilmiştir. Yapman gerekeni yapamıyorsan, olamıyorsan, doğamıyorsan hayat çok acıtır, anlaman için hırpalar, yorar. Seni sen yapabilmek için ne gerekirse yapmaya hazırdır. Asla rahat bırakılmazsın. Öylesine, anlamsız varolamazsın. Mutluluğa saklanamazsın. Öyleyse acına sahip çıkmalısın! Çünkü acı, bilginin bedene inmesidir. Bilgiyi bedene indirmeli, olman gereken şeye dönüşmelisin. Bu kitap
Tanrı görmesin harflerimi İnsan bir hata diyor durmadan Ve hatasını düzeltmek için Acı veriyor Sadece acı.
Sana geldiğimde Kanatlarımı Siyah taşlarla örülmüş O ıssız şehrin üzerinde açacak Bulduğum bir ağacın dallarına tüneyecek Ve acıyla bağıracaktım. Her kadın kendi ağacını tanır. Uçtum o gece. Karanlığın girmeye korktuğu şehri geçtim. Gölge olmayınca ruh yalnızdı. Uludum.
Doğduğumuzda Bizim için yaptırdığı sandıklara Gümüş aynalar Lacivert taşlar Ve Halep’ten kaçak gelen kumaşlar Dolduran annemiz Bir zaman sonra Bizi koyup o sandıklara Yol Rüzgâr Ve konakları fısıldayacaktı kulağımıza. Yalnız kalmayalım diye karanlıkta Çocukluğumuzu ekleyecek Avunmamızı isteyecekti O çocuklukla. Sırtımızdan jiletle akıtılan kanın Karıştığı uzun ırmağa Bırakıldığımızda Annemiz bu kadarını istemezdi Bu yüzden O uyurken Uzaklaştık Diyorduk sulara.
Akademisyen, gazeteci, yazar Miguel Herráez, Julio Cortázar: Gözden Geçirilmiş Bir Biyografi’de 20 yüzyıl dünya edebiyatının en önemli isimlerinden Julio Cortázar’ın Brüksel’de başlayan, Buenos Aires ve Paris’te devam eden yaşamını ve yazarlık serüvenini aktarıyor. Herráez’in yüzlerce mektubu, gazetelerde kalmış yazıları ve bire bir görüşmeleri kullanarak yazdığı bu biyografi, Cortázar’ın ailesi, öğretmenlik serüveni, çevirmen kimliği, dostlukları, yolculukları, siyasal aktivizmi gibi yaşamının birçok yönün
Akademisyen, gazeteci, yazar Miguel Herráez, Julio Cortázar: Gözden Geçirilmiş Bir Biyografi’de 20 yüzyıl dünya edebiyatının en önemli isimlerinden Julio Cortázar’ın Brüksel’de başlayan, Buenos Aires ve Paris’te devam eden yaşamını ve yazarlık serüvenini aktarıyor. Herráez’in yüzlerce mektubu, gazetelerde kalmış yazıları ve bire bir görüşmeleri kullanarak yazdığı bu biyografi, Cortázar’ın ailesi, öğretmenlik serüveni, çevirmen kimliği, dostlukları, yolculukları, siyasal aktivizmi gibi yaşamının birçok yönün
Bu dünyanın kokusu çıktı! Gönül rahatlığıyla ?burnunuzun dikine" gidebilesiniz diye hazırlanan Kokular Kitabı'nın Parfümler'e odaklanan bu yeni cildinde, koku dünyasının görünen yüzündeki hülyalı ifadelerin perde arkasına tanık olacaksınız. Hazır olun, beklentilerinizden farklı şeylerle karşılaşabilirsiniz. Sert bilimsel gerçekle yumuşak hayallerin tam ortasında bir yerde ayağı kaymadan durmaya çalışarak, Shalimar'dan cK One'a, Grasse'taki yasemin tarlalarından koku moleküllerine uzanan şaşırtıcı bir yo
Hayat ve Hüzünde yazdıklarım, babamın da var olduğu dünyada geçirdiğim kırk yılın, dürbünüme çarpan resimleridir; özelimde ve ülkemde 1941 'den bu yana yaşadıklarımdan, gördüklerimden seçmelerimdir. Kitabıma, beni çok etkileyen, çok üzen, çok sevindiren, bende iz bırakan, belleğimde hep kalan anılarımı aldım. 1983'ten sonraki yıllarımın serüveni belki bir başka kitaba konu olur ama bu kitaplar, 1983 yılına kadar, Edip Cansever'e rahmetle selam olsun, "Ben Ayşe Kulin Nasılım?" 'a yanıtımdır. Veda ve Umut
İngiliz edebiyatı öğretmeni Leda, yıllar yılı kendini işine ve iki kızına vermiş orta yaşlarda dul bir kadındır. Kızları büyüyüp babalarının yanına, Kanada'ya gitmesiyle yalnızlaşacağını düşünür. Ancak beklenmedik bir şekilde özgürleşme, hafifleme hissedince, bundan güç alarak uzun bir yaz tatili planlar. İtalya'nın güneyinde bir kıyı kasabasına gidecek, orada hem dinlenecek hem de çalışmalarını tamamlayacaktır. Gelgelelim saatlerce güneşlenmek, yüzmek, okumakla huzurlu bir şekilde geçen günler anb
Bu kitap, kendi bilgi ve görgülerim dışında, bir lokma ekmek için kötü iş şartları içinde zehir gibi bir hayatı yaşayanlardan derlenmiş malzemeyle meydana gelmiştir. Yayımlanmadan önce, çeşitli ırgat, usta, usta yardımcısını toplayarak bir gece sabaha kadar okudum onlara. Dinlediler. 'Pardon,' dediler, 'bu bu kadar olur. Bütün anlattıkların doğru. Eksik bile. Çukurova'nın bereketli topraklarında öyle işler olur ki, aklın durur. Sana anlatsak, bir değil beş roman çıkarırsın...'" Orhan Kemal'in kitapları b
Emir ve Hasan, Kabil´de monarşinin son yıllarında birlikte büyüyen iki çocuk... Aynı evde büyüyüp, aynı sütanneyi paylaşmalarına rağmen Emir´le Hasan´ın dünyaları arasında uçurumlar vardır: Emir, ünlü ve zengin bir işadamının, Hasan ise onun hizmetkârının oğludur. Üstelik Hasan, orada pek sevilmeyen bir etnik azınlığa, Hazaralara mensuptur. Çocukların birbirleriyle kesişen yaşamları ve kaderleri, çevrelerindeki dünyanın trajedisini yansıtır. Sovyetler işgali sırasında Emir ve babası ülkeyi terk edip Califo
Bu kitapta doksanlı yıllardan itibaren İstanbul taksilerinde yaşadıklarımdan bir demet sundum okurlarıma. Turistleri, savunmasız yaşlıları, özellikle de yaşlı kadınları hedef alan taksici eziyetine sık maruz kalmış biri olarak yazdıklarımın çok kişinin yüreğine dokunacağına inanıyorum. Amacım, İstanbul’un taksi şoförlerini incitmek değil, sorunun çözümünü engelleyerek İstanbulluları kendi çıkarları için mağdur edenlere dikkat çekmek. Mesleklerini hakkıyla, namusuyla yapan çilekeş sürücülere ise saygılar ols
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3