Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Bir muz plantasyonundaki evde, bir anlatıcı, A… olarak anılan bir kadın ve Franck adında bir erkek. Anlatıcı, yalnızca gördüğünü aktaran kamera gibi, okurun anlatıyı “gözlemlemesine” aracılık ediyor. Gözlemci-okurun “görebileceği” ise roman sanatında bir devrim: Doğrusal akış, duygu durumlarının tahlili, diyaloglar, iç monologlar yok. Bunun yerine, saplantılı derecede ayrıntılı olarak betimlenen mekânda ve nesneler arasında, konumu belirsiz karakterlerle türlü ihtimallere açılan, müphem bir metin olar
"Bir Salı sabahı uyandım. Bütün gazeteler hayatta en çok sevdiğim kadının bir cinayet işlediğini yazıyordu.Bunu hiç beklemiyordum. Beynimden vurulmuşa döndüm. İç dengelerim şiddetle sarsıldı. Oysa gerçeği biliyordum ama bana kimse tek bir şey sormamıştı.Onu mahkûm etmişlerdi! kapı çalındı. İki asker beni almaya gelmişti. İç savaş çıkmış, seferberlik ilan edilmişti. Bunu bekliyordum. Hiç şaşırmadım. Bunu uzun zamandır korku ve kuşkuyla hep bekliyordum. Hazırlandım ve o Salı sabahı evden çıktım. Genç bir öğ
"Ozan, şiirini yazarken, belleğindeki tüm sözcüklerden anlatmak istediğine en uygun olanları bulmak, sonra da sezgisiyle, özeniyle ve ustalığıyla bu sözcükleri yan yana, alt alta getirerek şiirini kurmak zorundadır. Bu konuda bilinmesi gereken tek kural, her söz dizisinin şiir olmadığı ama her şiirin bir söz dizisi olduğudur."
20 yüzyılın en etkili kalemlerinden Simone de Beauvoir’ın ilk romanı Konuk Kız 1943’te, İkinci Dünya Savaşı devam ederken yayımlandı. Bu tarihte Fransa, Almanya’nın işgali altındaydı ve işbirlikçi Vichy Hükümeti vatan, aile, çalışma gibi değerleri öne sürerek kitleleri elinde tutmaya çalışıyordu. Konuk Kız, bu anlayışa tamamen karşıt bir kurgu ve atmosfere sahiptir. Savaş yaklaşırken Paris’te bir tiyatroyu ayakta tutmaya çalışan Pierre ve Françoise çiftiyle himayelerine aldıkları, taşradan gelen genç kızın
Güneş Yiyen Çingene, Türk öykü sanatına zengin düşgücü, dinamik ve şaşırtıcı üslubuyla yepyeni bir renk katan Buket Uzuner´in dokuz Öyküsünden oluşuyor. ´Genç, modern ve kentli´ diye tanımlanan anlatımıyla Buket Uzuner bu kitabında ´gülmek ve düşlemek´ eylemlerini ciddiye almamızı öneriyor. Güneş Yiyen Çingene, "Erişilmeyecek hiçbir şey yoktur, çünkü aslında her şey insanın kafasındadır. Güneş bile erişilmez değil artık!" diyor. Ve her zamanki gibi bütün bunları özgün kara mizah ve güleryüzlü ciddiyet
Nahid Sırrı Örik’in Kıskanmak romanında olayların ve karakterlerin temel meselesi, en yoğun haliyle yaşanan bir duygudur: Bir kız kardeşin ağabeyine duyduğu kıskançlık. Nahid Sırrı Örik, iki kardeşin İstanbul’da bir konakta başlayan, Zonguldak’ta bambaşka bir yöne sapan yaşamlarını bunun üzerine inşa eder. Kıskanmak 1946’da, kitap halinde ilk basıldığında, basında çıkan bazı değerlendirmelerde hem beğenilmiş hem de karakterleri aykırı bulunarak yadırganmıştı. Aradan geçen zaman, karakterlerin işlenişinin öz
Nahid Sırrı Örik’in Kıskanmak romanında olayların ve karakterlerin temel meselesi, en yoğun haliyle yaşanan bir duygudur: Bir kız kardeşin ağabeyine duyduğu kıskançlık. Nahid Sırrı Örik, iki kardeşin İstanbul’da bir konakta başlayan, Zonguldak’ta bambaşka bir yöne sapan yaşamlarını bunun üzerine inşa eder. Kıskanmak 1946’da, kitap halinde ilk basıldığında, basında çıkan bazı değerlendirmelerde hem beğenilmiş hem de karakterleri aykırı bulunarak yadırganmıştı. Aradan geçen zaman, karakterlerin işlenişinin öz
Nahid Sırrı Örik, Sultan Hamid Düşerken’de, 20 yüzyıl tarihinin en önemli dönüm noktalarından birini hikâye eder: Roman 23 Temmuz 1908’de, Manastır’da patlayan isyan karşısında Sultan II. Abdülhamid’in askıya almış olduğu 1876 Anayasası’nı tekrar yürürlüğe koymasıyla başlar, 1909’da, tahttan indirilmesine neden olan 31 Mart Vakası ile biter. Nahid Sırrı Örik bu sarsıcı dönemi, yılların devlet adamı Mehmet Şahabettin Paşa, iktidar hırsıyla dolu kızı Nimet, onun siyasi beklentilerle evlendiği İttihatçı Binbaş
Nahid Sırrı Örik, Sultan Hamid Düşerken’de, 20 yüzyıl tarihinin en önemli dönüm noktalarından birini hikâye eder: Roman 23 Temmuz 1908’de, Manastır’da patlayan isyan karşısında Sultan II. Abdülhamid’in askıya almış olduğu 1876 Anayasası’nı tekrar yürürlüğe koymasıyla başlar, 1909’da, tahttan indirilmesine neden olan 31 Mart Vakası ile biter. Nahid Sırrı Örik bu sarsıcı dönemi, yılların devlet adamı Mehmet Şahabettin Paşa, iktidar hırsıyla dolu kızı Nimet, onun siyasi beklentilerle evlendiği İttihatçı Binbaş
Gece vakti, çölü bir el arabasını çekerek geçen bir baba. Arabanın içinde annesiz iki çocuk; iki kardeş; biri kız, biri erkek. Küçük Peri için ağabeyi Abdullah, ağabeyden çok öte. On yaşındaki Abdullah'a sorsanız Peri, her şey demek. Köylerinden Kabil'e varmak için çıktıkları yolculuğun sonunda aileyi yürek parçalayıcı bir son bekliyor. Fakat aslında bu bir son değil... Kardeşlerin başlarına gelenler -yakın ya da uzak- ilişki kurdukları tüm insanların hayatlarında nesiller boyu yankılanacak... Hayat fark
Kar altındaki bir kışlada ya da yaz ortasında bir otel odasında, bir taşra otogarında ya da rutubetli bir bodrum katında, şehrin göbeğindeki bir pastanenin gölgeli masalarında ya da ara sokaktaki eski kırtasiyecinin tozlu raflarında, beslenme çantasının kokusunda ya da çizgili pijamanın kıvrımında... Evlerde, dağlarda, yollarda, parklarda: “Parçadan bütüne insanoğlu... Büyük şaka.” Herkesin her zamankinden daha görünür olduğu bir çağda, dünyanın gözünün içine baka baka gizlenenlerin öyküleri... Murat Uğurlu
Nilgün Marmara'nın günlüklerinin, "Kırmızı Kahverengi Defter" adıyla izinsiz bir şekilde yayınlanmasından itibaren başlayan yanlış anlamalar, yersiz kuşkular, haksızlıklar, aşırı yorumlar silsilesine bir son vermek amacıyla eksiksiz olarak yayınlanan Defterler, Nilgün Marmara ile ilgili soru işaretlerini ortadan kaldırıyor. Defterler ile Nilgün Marmara adı etrafında dönen spekülasyonlar, yalan haberler, yanlış ithaflar sona eriyor. Defterler, gündelik yaşama, çevresine, ilişkilerine bakışını yansıtarak, ş
Cemal Süreya’nın şairce ve yerinde saptamasıyla, şiirimizi elinden tutup sokağa çıkaran, ona kasket giydiren Orhan Veli Kanık üzerine pek çok şey yazıldı ve söylendi şimdiye kadar. Ama 36 yıllık bu kısacık ömrün aslında nasıl da dolu dolu yaşanmış verimli bir hayat olduğu tam anlamıyla görülemedi, elimizdeki beş on sayfalık tanıklığın aydınlatmak yerine daha da bulandırdığı bir efsaneye dönüştü. Edebiyat tarihimize arkeolog sabrı ve titizliğiyle eğilen Haluk Oral, 2016 Sedat Simavi Edebiyat Ödülüne lay
Cemal Süreya’nın şairce ve yerinde saptamasıyla, şiirimizi elinden tutup sokağa çıkaran, ona kasket giydiren Orhan Veli Kanık üzerine pek çok şey yazıldı ve söylendi şimdiye kadar. Ama 36 yıllık bu kısacık ömrün aslında nasıl da dolu dolu yaşanmış verimli bir hayat olduğu tam anlamıyla görülemedi, elimizdeki beş on sayfalık tanıklığın aydınlatmak yerine daha da bulandırdığı bir efsaneye dönüştü. Edebiyat tarihimize arkeolog sabrı ve titizliğiyle eğilen Haluk Oral, 2016 Sedat Simavi Edebiyat Ödülüne lay
Herman Melville’in ünlü yapıtı Moby Dick, Fransızcada eksiksiz olarak ilk kez 1941’de yayımlandı. Çeviride üç kişinin imzası vardı: Antikacılıkla uğraşan Joan Smith; İngilizceyi iyi bilmeyen şair, ressam, dansçı Lucien Jacques ve 20 yüzyıl Fransız edebiyatının önde gelen isimlerinden Jean Giono. Kitabın yayıncısı Gaston Gallimard, Giono’dan bir de önsöz istedi: Melville’e Selam Olsun, bu önsözün başlı başına bir kitaba dönüşmüş halidir. Metnin merkezinde Melville ve hayatından bir kesit vardır, ancak Giono
“Başlangıçta her şey soğuk, boş ve anlamsızdı. Kutsal Rüzgâr sular üzerinde okşar gibi anaforlarla esiyor, güneş ve ayın, burçlar ve yıldızların henüz yaratılmadığı zifirî gecede, gözleri mucizevî bir dokunuşla açılmış halde bizzat kendini, yani karanlığın yine ta kendisini gören kör tabiatı sanki teselli ediyordu. Onun uyanıp cisimleşmiş hâli olan diğer çelik canavarın belirsiz silueti ise satıhtaki zayıf aydınlığın hemen altında âdeta kımıltısızdı.” İhsan Oktay Anar’ın derin denizlerde kurduğu âlemde, o b
“Başlangıçta her şey soğuk, boş ve anlamsızdı. Kutsal Rüzgâr sular üzerinde okşar gibi anaforlarla esiyor, güneş ve ayın, burçlar ve yıldızların henüz yaratılmadığı zifirî gecede, gözleri mucizevî bir dokunuşla açılmış halde bizzat kendini, yani karanlığın yine ta kendisini gören kör tabiatı sanki teselli ediyordu. Onun uyanıp cisimleşmiş hâli olan diğer çelik canavarın belirsiz silueti ise satıhtaki zayıf aydınlığın hemen altında âdeta kımıltısızdı.” İhsan Oktay Anar’ın derin denizlerde kurduğu âlemde, o b
“Olumlu yönde siyasi ve toplumsal değişim için yalın, apaçık bir manifesto.” Paschal Donohoe - İrlanda Ekonomi Bakanı “Gücü beklenmedik bir ironiyle etkisiz hale getiren, size bir neşter ve bir çiçek vererek günümüzü anlamanızı sağlayan dehaya sahip. Ece Temelkuran’ın büyüsü bu.” Roberto Saviano - Yazar “Üstesinden gelebileceğimiz bir kederden mustarip olmak. Henüz sahip olmadığımız bir özgürlüğe hasret kalmak. Bunlar, Beethoven’ın ruhumda bıraktığı duygulardı. HepBeraber de bende aynı duyguları uyandırdı.”
“Bir toplumda rüyada görülenlerle yaşananlar arasında bir fark yoksa oranın adı Uyku Ülkesi’dir.” Uyku Ülkesi tüm zamanlar için yazılmış bir roman. Tıpkı rüyaların zamansız olması gibi. Yazar bu romanda Doktor Sevda Kül’ün rüyalarıyla karışan ve bir kâbustan farksız görünen yaşamını anlatıyor. Orhan Kemal Roman Ödülü, Ankara Üniversitesi Roman Ödülü ve Notre-Dame de Sion Edebiyat Ödülü sahibi Gürsel Korat, Uyku Ülkesi’nde gerçek ile düşü harmanlayarak yirmi birinci yüzyılın distopyasını ortaya koyuy
Edebiyatın farklı türlerindeki eserleriyle tanınan dünyaca ünlü Amerikalı yazar John Cheever özellikle kısa öyküde 20 yüzyılın ustalarından sayılır. Öykülerinde Amerikan yaşam tarzına ironiyle yaklaşan Cheever, karakterlerini çoğunlukla refah toplumunun çelişkileri içinde bocalayan orta sınıf mensuplarından seçer. 1947 ile 1964 arasında The New Yorker’da yayımlanmış olan, “Yüzücü” ve “Dev Radyo” gibi klasikleri de içeren bu öyküler 1978’de bir araya getirildi ve bir yıl sonra da Pulitzer Ödülüne layık görül
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1