Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 105 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5
İslam mutasavvıfları yaratılışı açıklarken Cenâb-ı Hakk'ın bilinmeyi murad etmesinden ve ilk olarak da Hazreti Muhammed'in (s.a.s) nurunu yaratmasından bahsederler. Daha sonra yaratılan her ne var ise bu nurdan yaratılmıştır. Hazreti Muhammed'in (s.a.s) âlemlere rahmet oluşunun anlamı burada gizlidir ki var olan her şey varlığını ona borçludur. Şu halde varlığımızın özü olan Nûr-i Muhammedî'yi tanımak, aslımızla irtibat kurmak ve kendimizi keşfetmek adına büyük önem taşımaktadır. Nûr-ı Muhammedî'yi tanımak
Tükendi
Yaşadığı devrin manevi sahibi olan Hazret-i Mevlânâ insanlığın şifa bulmak için sarıldığı bir çok eserin de sahibidir. Hazret-i Mevlânâ'nın bütün eserleri derin araştırmalar ve incelemelere tabi tutulmuş, tasavvuf ilminin anlaşılmasında ve özellikle sosyal ilimlerin geliştirilmesinde kaynak olarak kullanılmıştır. Her eserinde farklı hikmetler, farklı idrak seviyelerine hitaplar bulunmasına karşılık, Mesnevî isimli esere bütün tasavvuf tarikatları ayrı bir önem atfetmiştir. Zira Mesnevî, Kur'an âyetlerini ve
Tükendi
Tasavvuf, insanın çevresiyle kurduğu ilişkiyi Allahla irtibat olarak algılaması ve buna göre yaşamasıdır. Bu noktada, kişiyi her an Allahla irtibatta olduğu gerçeğiyle buluşturacak ve ona kulluk zevkini hatırlatacak bir rehbere ihtiyaç vardır. Bu da ancak tasavvufu hâl etmiş, onu yaşayan bir insan olabilir. Tasavvuf, Kuran ve sünnetten ayrı bir yaşam tarzı değildir. Tasavvuf ilmi ise bu iki kaynaktan beslenen İslâmî bir ilimdir. İnsanı bu dünya ve ötesinde cennete ileten yegâne yol İslâm tasavvufudur. Cem
Tükendi
XIII. asrın son yarısı ile XIV. asrın ilk yarısında yaşamış olan Dâvûd el-Kayserî, İbnü'l-Arabî sonrası tasavvufunun en önemli konusu olan vahdet-i vücûd anlayışını felsefi bir dil kullanarak anlatmıştır. Bu yönüyle, teorik bilgi ile keşfî ilmi birleştiren tefekkür tarzına sahip İslâm âlimlerinin başında gelmektedir. Osmanlı Devleti'nde kurulan ilk medresenin başmüderrisi olan Davud el-Kayserî'nin varlığa ilişkin tasavvufî yorumu İran, Arap ve Hint kültürleri üzerinde derin etkiye sahiptir. "Tasavvuf İlmin
Tükendi
"Hacılardan biri Medîne'de para kesesini kaybeder. Telâş ve şaşkınlık içinde aranmakta iken, kalabalık arasında Câfer-i Sâdık'a rastlar ve "Kesemi sen aldın!" diye tutturur. Câfer-i Sâdık, Hz. Peygamber soyundan gelen varlıklı, cömert, âlim ve fâzıl, bir zattır. Parasını kaybeden adama acıyan Câfer, kesesinde ne kadar parası olduğunu sorar ve bin dinar cevâbını alınca, adamı evine götürür ve kendisine 1000 dinar verir. Şaşkın hacı, kaldığı yere dönünce, akşam bir de bakar ki, kesesi köşe bucak bir yerde d
Tükendi
Âlem hareket üzerine kurulmuştur. Çünkü âlemin başlangıcı hareketle gerçekleşmiştir. Bu yüzden ulvî âlemde ve süflî âlemde seferler asla bitmez, zerreden küreye, maddeden mânâya bütün âlem sefer üzeredir. Elinizdeki kitap tasavvuf dünyasının iki önemli yazarı olan İbnü'l-Arabî ve Abdülkerîm Cîlî'nin, maddî ve mânevî seferleri yorumladıkları el-İsfâr isimli eserlerinin Türkçe tercümelerinden meydana geliyor. İbnü'l-Arabî ve Cîlî bu kitaplarında sefer kavramını metafizik bir tarzda yorumluyor ve ilâhî isimle
Tükendi
Resûllulah Efendimiz "Dünyanızdan bana üç şey sevdirildi. Kadın, güzel koku ve gözümün nûru namaz." buyururken "kadın"la başlar sıralamaya... Zira âlemin yaradılışının kaynağı olan "aşk" kadından zuhûr etmiştir. Bu sebepledir ki Hz. Mevlânâ "Kadın Hakk'ın nûrudur, sâdece sevgili değil, sanki hâliktir, mahlûk değil." der. Ken'ân er-Rifâî Hazretleri de aşkın Allah'ın sıfatı olduğunu ve kadından zuhûr ettiğini söyler. Aşk, cemâl ve celâlin birlendiği dinamik bir olgudur. Yansıdığı mekânda güzellik, yenilik ve
Tükendi
Zaman bakımından Hz. Muhammedden (s.a.s) önce gelen bütün peygamberler arasında Hz. Nûh (a.s) tenzihin temsilcisidir. Zîra inatçı bir putperestliğin egemen olduğu bir devirde yaşarken putları yerle bir edip, tek olan Allaha ibâdeti savunmuştur. Devir bunu gerektirmektedir. Buna rağmen tek başına tenzih de edebe aykırıdır. İbn Arabîye göre; mutlak tenzihte olan kişi yolunu kaybetmiş kişidir. Bu durumda eğer biz Allahı hâdiselerde tecellî ettiği şekliyle nitelersek, Onu hâdiseye katmış oluruz ki bu imkânsız
Tükendi
Meryem Sûresi yaratılış hakîkatini anlatırken, Allahın Rahman ve Rab isimlerinin tecellîlerini ve duânın hakîkatini öğretiyor. Her şeyin Allahın ezelî nasibi ile olduğunu ama bu nasibin ortaya çıkması için gayretin gerekliliğini öğreten yüce Allahın, her an hareket halinde olmanın Allahın isim ve sıfatlarını idrak için mecburiyet olduğunu anlatıyor. Kenan er-Rifâî: Bulunduğun yerde kalma ileri geç, geç ne kadar geçersen geç yoksa ömrünün geçmesi mezara yaklaşman olmasın. Yürü, dâima yürü. Eğer ölüm seni
Tükendi
Bakara Suresinin bu bölümü her şeyin hakikati olan Hz. Âdem'den bahseder ki Allah onu iki eliyle yaratmıştır. Allahın lütuf ve kahrı, ruh ve çamur halinde Âdemde ortaya çıkar. Çamurun kahrı Âdemin halife olmasını sağlar. Sadece ruh olsaydı, kusurlardan arınır ama dünyaya uygun olmazdı. Her şey bir halifenin tecellisi içindir. "Bakara 3", Kur'ân-ı Kerîm'in en uzun sûresi olan Bakara sûresinin 30.ilâ 39. ayetlerinde sıkça zikredilen Âdem peygamber üzerine yapılmış detaylı bir şerh çalışmasıdır. Cemalnur Sargu
Tükendi
Yaratıcı-Âlem-İnsan üçgeni arasında bir denge kuran tek medeniyet İslâm Medeniyetidir. İslâm Medeniyeti yaşamın merkezine Allahı koymuş, böylece tüm kâinata hizmet ve hürmet edilmesi bilincini topluma yaymıştır. Bu anlayışla, Halka hizmet, Hakka hizmettir idrakine sahip çok sayıda düşünce, fikir, sanat ve bilim adamının yetişmesine ve tüm dünyaya hizmet edecek eserler bırakmalarına vesîle olmuştur. Mutasavvıf yazar İsmet Binark tarafından kaleme alınan elinizdeki eser; Türk topraklarında İslâm Medeniyeti
Tükendi
Halk benim, hâne benim, Tuzak benim, dâne benim. Akıllı ve deli benim, Tutsak ve özgür benim. Üzüntülü ve mutlu benim, Uzaklaşma, uzaklaşma, Sırlar Kâbesi benim, Şems-i Tebrizî İslâm tasavvufunda, Hakîkat-i Muhammediyyenin Celâl ismi ile ortaya çıkışı olarak ifade edilen güneş, tüm varlığını Allahın manası ile doldurmuş bir velî olan Şems-i Tebrizî Hazretlerinde tecellî etmiştir. Bu tecellî, Hz. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî gibi yanarak olgunlaşan bir meyvenin vücûda gelmesi ile kendisini göstermiştir.
Tükendi
I am the people, I am the home, I am the trap, I am the seed, I am both wise and delirious, I am both enslaved and free, I am both sad and happy, Do not part, do not part, I am the Kaba of Secrets. Shams al-Tabriz In the Muslim Sufi tradition the sun, representing the Magnificence / Jalal attribute of God which manifests the Truth of the Prophet Muhammad, was brought forth in Shams al-Tabriz, a friend of God whose entire existence was filled with the meaning of God. This manifestation has shown itse
Tükendi
Aşk sultânı Hz. Mevlânânın, Mesnevî isimli eserinde Ey bizim sevdası hoş olan, güzel olan aşkımız, Ey bizim bütün mânevî hastalıklarımızın, dertlerimizin tabibi diye anlattığı aşk, Allahın yeryüzünde kendisinden göründüğü İnsan-ı Kâmilden, yani Allahın mânâsından başkası değildir. O, bu mânâyı rehber edinip, kendi vücûdu içinde nefsini rûhunun esiri haline getirerek birlemiş, aşkın da bu birliğin efendisi olmasına vesîle olmuştur. Bunun içindir ki ona, nefisleri efendi kılan mânâsında Efendimiz (Mevlânâ) d
Tükendi
Asırlar boyunca sayısız velî, alim ve düşünce adamı yetiştiren İslâm medeniyeti, topraklarını, bu tarihî sahşiyetlerin ışığı ile aydınlatmış ve kutsallaştırmıştır. İslâm toprakları bu insanlara yaşarken kıymet verdiği gibi vefatlarından sonra da sahip çıkmıştır. Onların hayat hikayelerini, üstün vasıflarını, ahlâkî meziyetlerini, olağanüstü iş ve davranışlarını örnek alarak yaşamış ve menkıbelerinin destânî-efsânevî bir üslûpla nesilden nesile, dilden dile aktarılmasını sağlamıştır. Şüphesiz buradaki amaç i
Tükendi
Dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan, farklı din, dil ve ırka mensup kişilerin aynı aşkla keşfetmeye çalıştığı Hz. Mevlânâ, Mesnevî isimli eserine Dinle diye başlamıştır. Bütün âleme Dinle diye seslenen Hz. Mevlânânın sözlerinin menbaı ise Oku diye başlayan Kurân-ı Kerîmdir. Cemâlnur Sargutun radyo konuşmalarından derlenen bu kitap, Mesnevîyi Cemâlnur Sargutun kendine has üslûbundan dinlemek isteyenler için bir rehber niteliğindedir. İblis neden İblis olmuştur? Miraca yükselme biz insanlar için nasıl
Tükendi
Hz. Peygamber bir hadiste şöyle buyuruyorlar; Münafığın alâmeti üçtür; konuştuğu zaman sözüne yalan karıştırır, düşmanlık ettiği zaman edepsizlik eder, bir şey emânet edildiği zaman hıyanet eder. Münafıkların bu halinin en büyük sebebi aşırı şüpheciliktir. Kendi iç dünyalarında, kendilerine karşı besledikleri şüphecilik zamanla dış dünyaya da akseder. Nitekim herkese ve her şeye ancak bu nazarla hükmetmeye başlarlar. Fakat kendilerinden emin olmadıkları için bu hallerinin de farkına varamazlar Bakara 2, K
Tükendi
Bu kitap; Peygamber Efendimiz niçin birden fazla evlilik yapmıştır, bir eş, bir baba olarak nasıl davranmıştır? Onun hayatında yer alan kadınlar kimdir ve onları yüce kılan nedir? İslam dininin ve Peygamberinin kadına verdiği değer hangi ölçüdedir? gibi son derece merak edilen ve çoğunlukla eksik ya da yanlış bilinen soruların cevabı niteliğindedir. Hz.Muhammed (s.a.v.) Bana sizin dünyanızdan üç şey sevdirildi: Kadın, güzel koku ve gözümün nûru namaz buyurmuşlardır. Mutasavvıflar bu benzersiz Hadîs-i şerî
Tükendi
Cân-ı candır Hazret-i Ahmed Muhammed Mustafa Tende hem rûh-i revânımdır Aliyyül Murtazâ Resulullahtan evvel zuhura gelmiş şu mevcudattan muradın Ruh-i Muhammedî olduğunu anlatan, Kenan Rifainin bu dizeleri kitabın özünü vermektedir. Bilgelik dünyamızın seçkin sîmâsı Saygıdeğer Cemâlnur Sargut hanımefendinin irfan ve aşk aynasına yansıyan Hakîkat-ı Muhammediyyenin en kapsamlı ifadesinin bir örneğini şu an elinizde tutuyorsunuz. Kitap; Kenz-i mahfi (gizli bir hazine idim, bilinmeyi sevdim), men are
Tükendi
İnsan vücudu ateş, hava, su ve toprak unsurlarından tertip edilmiştir. Kâbenin dört duvarı bu dört unsuru sembolize eder. İnsanın iç âleminde ise akıl, ruh ve nefis kuvvetleri bulunur. Bu da Kâbenin içinde bulunan üç sütunla madde boyutuna aksettirilmiştir. Bu kitap Hac ve Kâbenin hakikatini, içimizdeki seyr-ü seferi anlatan büyük mutasavvıfların yorumlarından derlenmiştir. Kâbeyi tavaf edenler, kendi elbiselerinden soyunup, ihrama bürünürler. Tıpkı bunun gibi âşıkların da ilâhî güzelliğin ve ilâhî varlığın
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 105 kayıt bulunmuştur Gösterilen 80-100 / Aktif Sayfa : 5