sol nasıl solmasın
anlamadan inandıkça
insan nasıl kanmasın
on dört yılda bir kitap okudukça
iplik neden unutmasın tüm geçmişini
bunca ezilip bükülerek azaldıkça
parçalanmış sol nasıl solmasın
klor yağmurları hep üstüne yağdıkça
çiçekle kurşun savaşında
Ali İsmail nasıl yerde kalmasın
baskıcılar barbarlığı aştıkça
çalınarak bulandırılmış anın
görülmemiş kanlı vahşetinde
sol direnirken nasıl solmasın
daha güzel günlere inandıkça
en uzak yıldızın ışığı
karanlıkta niçin parlamasın
biber gazında boğulmuş
gülüm canım çapraz yanda
76da dar akşama doğru
tanısı konmadık yayvan ağrı
dirimsilineyazan dinde
gün doğdu
gün doğdu
meşe kesildi kesere sap
kanlar nakış iplik kaynadı
yaşı tutmayan kumda oynadı
serim aşağı kelikte hep
gün yükseldi
Bir sevgili göz yaşı döker; tarihi bilinmeyen bir günde
Göz yaşları yanaklarından süzülür, süzülür de ağlamaktan gözpınarları kurur, kuruyunca kan çanağı olur o gözler. Sonra zaman geçer, yeni günler doğar yüreğe, yürek filizlenir, yeni aşklara kucak açar
yeniler aşk kendini
Dışavurum
ben kimsenin görmediği bir rüyada kaçak yaşıyorum
ıssız köylerdeki yaban incirlerine benziyorum unutuldukça çürüyen
birilerine bir şeyleri anlatmaya nerden başlayacağımı bilmiyorum
içimde gezen sürekli bir sevgili değiştirme isteğiyle boğuşuyorum
çocukluğumu satışa çıkarsalar kendiminkine beş kuruş vermem
ben artık nasıl öldüğümü anlatıyorum dostlarıma çünkü
aslında hiç kimse yok suçlayacak etrafta kendimden başka
kalkıp sabahları su içmeye dere kenarlarına iniyorum
ağzımda tuz ve limon, kalbimd
Adele uzanmış ve bu kıpır kıpır, kımıl kımıl kutuyu yakalamış. Onu göğsüne doğru sıkıca tutarken kapağını açmış. İçine baktığında bir sürü kek görmüş ve bir tanesi hareket ediyormuş.
Gene çok fazla televizyon seyrediyorum, diye kendi kendine düşünmüş.
Sihirli kek elimizdekilerin kıymetini
Bilmekle ilgili bir kitaptır.
'22 baba ve onların evlatları ile olan ilişkilerini' anlattığı bu kitapta çocuklar babalarını; babalar evlatlarını bulacak
'Mahmut Gümen, bu kitabı sadece kendine has akıcı üslubu ile yazmakla kalmamış, öyküleri değişik yazım tarzlarıyla bize sunmuş. Bu da kitaba çok renklilik getirmiş. Kolay okunur bir tarzı olmasına rağmen, her öyküden sonra insan bir iki dakika hikâyeyi düşünmeden diğerine geçemiyor.
Her bir öyküsü bir film, bir dizi olacak nitelikte olan 22 hikâyeyi unutamayacaksınız'.
gir harflerin magmasına
yanarsa yansın
tükendi aşk
sustu yeşilin derininde orman
kuşlar özgür kuru dallarında
su düşse harlayacak toprak
ne çok acıya gebesin
başkaldıran çığlığa...
Art gören kindar kâhin
hangi yöne gideyim, her yön
yine kendime dönerken?
Hangi yön, hangi yöre,
kime göre? Her erk gerici, niye?
Ey köhne gök gerin, meni dök!
Ey kemirgen gece,
irin hem kan emdir!
Yan yedi cihan,
diren kadim keman
eri demir kader,
dirhem dirhem öde âdem,
diri diri göm kendimi derine iyice.
Rahim ki, yerin dar örgenidir,
Men, hem kan, hem irindir.
Hadi kör, iki derin imge ör.
İnsanlar gibi dillerin de birbiriyle konuşmak, duygu ve düşüncelerini aktarmak ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçtan doğan çeviri etkinliklerinin bizim topraklarımızdaki serüvenine yakından bakan Tozan Alkan, bir taraftan gözden kaçmış çevirmenlerin ortaya koyduğu eserlere eğilirken, diğer taraftan diller arasında dolaşıp durmuş sözcüklerin çeviri üzerinden kültür hayatımıza yansıyışını resmediyor. Beş yıl Boyunca çıkardığı "Çevirmenin Notu" [Ç.N] dergisiyle çeviri edebiyatımıza yoğun emeği geçmiş bir şairin dile
ah gül koyarlar gecenin yarasına
uzun paltolu yazılar ayaklanıyor içimde
cinayettir gülün kırılışı
bu sular ecel, bu sular kara, bu sular ziyan
bahara
sen külközün içinde kedi olduğunda
ben çembere alınmış çocuk yüzüyüm
şiirlerine saçlarında kanat arayan
çağılda ey kahır, beni atlara sür
sıyır ve götür lallarımı
"Kitap tanıtımı düşüncesinde değilim. Çünkü şiir ve şaire başka yaklaşımların, daha derinlikli farklı yazıların (değerlendirmelerin) olması gerektiği görüşündeydim. Bir açıdan artık klasik eleştirinin de modern, postmodem... Şiir örnekleri karşısında aşılması uyarılarıydı düşündüren. Değerlendirme, birtakım ayırd edici öğelerin farkına vararak ürünün ruhuna inmek; pırıltılarını farket(tir)mek yoluyla şiirin elinden tutulmasını, kitap raflarmdaki boynu bükük sessiz bekleyişlerineson vererek el verilmesini sa
Cesare Pavesenin meşhur dizesidir: Ölüm
gelecek ve gözleri gözlerin olacak. Pavese,
bir müntehirdi. Yaşama Uğraşı adlı günlüğü, şairi intihara götüren süreci görmemize imkân verir. Tabii, akla şu soru gelmeli bu sözü söyledikten sonra: Bu imkân neye yarayacak? Yani, onu intihara götüren süreci göreceğiz de ne olacak? Olacak olan bence şu olabilir: Şairi intihara götüren süreci görmek, belki bize, şairi hayatta tutan süreci görme imkânını verebilir. Çünkü hayatta kalmak gerçekten zordur. Yaşamak, diyoruz biz
Çölün kumunun kımıl kımıl edişi rüzgarın gücüne boyun eğişinden değil, mecnun duyarlığından; nergisin boyun büküşü kurumuşluğuna değil güneşin sert bakışına kırılgan oluşundan, dağın karından vazgeçişi yükünün ağırlığından değil, ovanın çatlamışlığına dayanamamasındandır. Bozkır insanının sert yapısının altında nazeninlik kıvamı vardır. Ahmet Üresin nasıl da duyarlı ülkesinin her sorununa boyun bükmeme adına şiire bulaşır, şiir içer, sarhoş olur, sevdalanır. Gül Kurusu Akşamlarında gezidedir, erken ölümlere
"Ben bir prensesim. Bu ada da benim ülkem. Ağaçlar, kuşlar, rüzgâr, tüm canlılar benim arkadaşım. Onları duyabiliyorum. Onlarla konuşabiliyorum; benim gerçeğim de bu.'
Neden daha önce söylemedin bana dedi, Melis. Biraz şaşkındı.
Sevgili prensesim önünüzde saygı ile eğiliyorum."
Bazen hayâl dediklerimiz gerçeğin tâ kendisidir. Melodi'nin dünyasına misafir olmaya hazır mısınız?
Susuz ve çölleşmiş bir dünyada çocuk olmak ne kadar zordu. Yağmur bir efsaneydi.
Orman çok uzaklarda kalmıştı.
Bora ve arkadaşlarının suya yolculuğu ..Geçmişte mi? Gelecekte mi?
Yoksa şimdi mi? Kurgu içinde kurgu, mektup içinde rüya,hayalci ama yeşil bir dünya
İçin mücadele eden bir grup çocuğun öyküsü..
bu kenti ikiye böldüler, seni sınırıma yerleştirdim
dikenli teller çiçek açtı göz göz
öte yanda: mimoza
.
tomurcuğa oturmayalım, beklesinler çiçek
açmamızı
bahar da şaşırsın kalleşliğimize
gözleri: mahmur
.
cenneti vaat etme bana geceye girerken
cennetinde yaşat sen beni
dalımda: zeymuran
Bu rüyadan sakın uyanma; ölüm sonsuz yaşam
Mesnevi dudağını Mevlânâ teriyle ört.
Var dergâhta aşka dur ki, seferi olasın.
Çünkü gülü bahçe korur; onsuz hep kurumuştur
İşte Hacı Bektaş, işte Pir Sultan ve bazı
Gurbet suları gergin, özlemli içilir hüzünle
Tüllenen hülyandı efsuni uykuya daldıran.
Kurşun peltesi dizlerim; tanrıya niyaz
İçin el açar. Hatıralarım ağır aksak yürür
Karlı dağların seccadesinde açan karanfiller
Erikli sularıyla abdest alırken huzur diyorlar.
Modernist bakışın; köhneleşmeyi üfürü
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.