Bu kitap aslında bir şiir dinletisidir. Salgın nedeniyle yüz yüze gelemeyince sizlere ulaşabilmek için bu yolu seçtim. Bunun içindir ki kitabın adına ŞİİR OKUTUSU dedim. Umarım dinletideki havayı yakalayabiliriz.Saygı ve sevgilerimle.

Hanginizin ahsen amel yapacağını sınamak için ölümü mevt ve hayatı yaratandır.

Önsen bağı, bu kitapta bulunan onlarca güzel öyküden bir tanesidir.

Bu olayların birçok yönüyle serinkanlılıkla değerlendirilmesi gerekiyor. Ben şimdilik vaktim olmadığından kısa keseceğim, belki zamanla daha çok şeyler yazarım. 1. Eylem ve direniş açısından çok başarılıdır. Hattâ efsane olacaktır. Bir halk ihtilâlinin ne olduğunu ve nasıl olacağını burnumuzun dibine kadar getiren bir belge niteliğindedir. Bu şuuru uyandırmıştır. Tarihinde hiç böyle şeyler olmayan Türk halkına öğretici olmuştur.2. Başarısız bir darbe girişimidir. Kemalistlerin peşinde darbe yapmaya çalışan,

Ağlatan besteler yaklaşık yirmi senelik birikimim ve deneyimlerimden elde edilmiş, geneli ayrılık ve ağır, yoğun duygular barındıran şiirlerimdendir. Birçok kişiyi ve ruhu içinde barındırdığına inandığım nadide şiirlerdir.Uzun yıllardır gerek kendi hayatımda gerekse yaşadığımız toplumun içinde bulunan bazı duyguları kaydedip zaman içerisinde o duyguyu yoğurarak harmanladığım şiirlerimin her birinin bir hikâyesi olduğuna inandığım için ‘Ağlatan’ adını koydum. ‘Besteler’ kısmına gelince neden şiir değil de be

“Duvarların uçuk rengi, tavandan sarkan çıplak ampulün yaydığı soluk ışıkla belirsizdi. Hiçbir eşya yoktu. Kız on dokuz yaşlarında gözüküyordu ve çıplaktı. Saçları omuzlarından aşağı sarkmış ve göğüslerini örtmüştü. Beyaz teni odanın loşluğunda belirsizdi. Üşümüş gibi omuzları öne eğilmiş, kolları çıplak bedenini örtmek ister gibi önünde birleşmişti. Ağlayamayacak kadar şaşkın ve korkmuş görünüyordu. Bacakları birbirine sıkıca birleşmişti. Çok utandığı belliydi.”İnsanın üzerinde suç teşkil edecek bir nesne

“Ama ben hâlâ anne olmak istiyorum,” dedi Serpil çaresizlik içinde.“Anne olmak için doğum yapmak tek yol değil ki Serpilciğim. Evlat edinebilirsiniz. Harika bir çiftsiniz. Eğitimli, şefkatli, bir çocuğa iyi bir gelecek verebilecek insanlarsınız. En önemlisi, anne baba olmayı her şeyden çok istiyorsunuz. Eminim, evlat edinebilmek için tüm gereklilikleri kolayca karşılarsınız.”“Ama kendi canımızdan, kendi kanımızdan bir çocuğumuz olmayacak bu durumda,” dedi Cem itiraz eder gibi.“Orası öyle tabii...” “Başka bi

Tekdüze yaşantısıyla kendi halinde bir çağrı merkezi çalışanı, gördüğü kabusların etkisinde attığı birkaç adımla, acımasız hesaplaşmaların ortasında kalır.Toz, İstanbul’un gecekondu mahallerinde, karanlığın yanan bedenlerle aydınlandığı geceyle başlayan ruhlarından çok önce kurtulmuş insanların hesaplaşmalarını anlatan bir uzun öykü.“Gözlerini zar zor açabilmişti. Görüşü pek net sayılmazdı. Soğuk betonun üzerinde omzunun üzerinde yatıyordu. Dışarıdan gelen zayıf ışığın yardımıyla nerede olduğunu anlamaya ç

Hayatının son deminde genç bir kadını seven Suat Bey'in büyük tutkusu... Geçmişiyle hesaplaşan, yaşamını sorgulayan, acılarını ve pişmanlıklarını gözden geçiren yaşlı adamın çırpınışları... Başka bir öykünün, başka bir yaşamın içinde affedilemeyenler, yüzleşilemeyenler... Kesişen ve kırılan hayatlar... Biri genç, biri yaşlı bu iki insanın çok kısa süren dostluklarından doğan, aşk ve acıma üzerine buruk bir öykü...

Eczaneler her ne kadar bir sağlık noktası olsa da aynı zamanda birer mağazadır. Mağazacılıkta ise tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarından yola çıkılarak oluşturulmuş bazı kurallar ve uygulamalar vardır. Bunlar doğru uygulandığında müşterilerin daha kolay alışveriş yaptığı ve bundan da daha fazla keyif aldıkları bir ortam hazırlanmış olur. Bu sayede müşterilerin bazı planlanmamış ihtiyaçları ortaya çıkarılır ve ilaç dışı ürün gruplarında alışveriş yapma ihtimalleri yükselir.Mağazacılık, bu çerçeveden bakı

Hayat, kendi kurallarıyla oynamak isteyen cesur yürekler için fazla acımasızdı. Her yerin kendine göre kuralları, kanunları vardı. Tek başına, kendi inandığın gibi özgürce yaşamanın bir yolu yoktu işte..

Bilgi Toplumu Olabilmek Neden Önemlidir?Bilgi toplumu olma gayretinden yoksun devletler, günümüzde ileri teknoloji süreçleri ve ekipmanları sayesinde işlem gören tüm sistemlerden uzak kalarak, çağı yakalamakta zorluk çekerler. Beraberinde bünyesindeki toplumlar da bilgi toplumu olma bilincinden uzakta, gelişmişlik evreninden pay sahibi olamadan, medeniyetlerini sadece tecrübe ederek kazandıkları geçmiş kültür varlıklarıyla sürdürmek durumunda kalırlar. Bireysel anlamda kişisel gelişimlerini, diğer bilgi top

Dünyayı kendine dert edenin dünya kadar derdi olurmuş. Sizi bilmem ama ben dünyayı kurtarmaya devam edeceğim. "E, hadi okuyuverin gari!" Bodrish: Hu goca dönyayı gendine dert eyleyenin dünya gadan gosgocaman derdi oluverimiş. Sizi bilmen emme ben hu dönyayı gurtarmeya devam edivecem. "E, hadin bakem okuven gari!"

"Dün akıllıydım, dünyayı değiştirmek istedim. Bugün ise bilgeyim, kendimi değiştirdim." Hz. Mevlana Dışarıdan nasıl görünürse görünsün herkesin içine döndüğü, mutsuz olduğu, kafasının çok karışık olduğu anlar, dönemler vardır, olmaması da mümkün değil. İnsanlarla ilgili yaşadığı büyük sıkıntılar, hayal kırıklıkları ve mutsuzluklar onu hayatından bezdirmişti. Neredeyse kimseye güveni kalmamış, kırılmış, incinmişti. Aynaya bakıp daldı gitti. ‘Biz kimiz? Neden doğduk? Neden varız? Neden yaşıyoruz? Ve nede

Çerkesler Kafkasya'nın yerleşik halklarından biridirler. Tarih öncesi devirlerden beri Kafkasya'nın sakini olarak sürdürdükleri yaşamları Rus işgali ile sekteye uğramıştır. Çarlık Rusyası XIX. yüzyılın başından itibaren Kafkasya'yı işgal etmek için askeri faaliyetler yürütmüştü. Bu işgal yöntemlerine askerî mücadele ile karşılık veren Çerkeslerin direnişi 1859'da Şeyh Şamil'in Ruslarca esir alınması ile kırılmıştı. 1853 yılında yapılan Kırım Savaşı'nın sonuca bağlandığı Paris Antlaşması'nı takip eden yıllar

Yazar, şair Dursun Can Eyüboğlu'nun "TURKUAZ" adlı şiir kitabı; serbest şiir, Türk şiir geleneği ve Japon haiku şiir sanatının harmanlanmasıyla oluşturulmuş, kendine özgü, çeşitli konular hakkında yazılmış üç dizelik şiirlerden oluşmaktadır. Özellikle doğa ve yaşamdan, tarihten, kültür ve sanattan esinlenen bu şiirler çeşitli konularda; yaşam, doğa/mevsimler, dünya/gezi, tarih/edebiyat/kültür/sanat, sevgi/aşk, bilim/teknoloji, yiyecek/içecek hakkında yazılmış üç yüzden fazla kısa şiirden oluşmaktadır. Bir

Bir defasında Mevlana'nın oğlu ona gerçek Derviş'in her zaman ‘gizli' kaldığı yönündeki sözün ne anlama geldiğini sordu -veya başka bir deyişle, kendini hep ‘saklı tutar'- bu olay kendini giysileri sayesinde saklıyor anlamına mı geliyordu, yoksa bu bir ruh hali mi idi? Mevlana'nın cevabı şöyle oldu: "İkisi de olabilir. Yolun gerçek amacını saklamak için bir meslek edindiklerinde bile," diye devam etti Mevlana, "bazı evliyalar aşk şiirleri yazarlar – ve o aşkı insanlar bedensel aşk olarak algılarlar – diğer

"Beni bir sen anlarsın bir de bu kirli çocuklar. Senin sevdan gibi dokunur yüreğime gülüşleri, Gülüşleri ile bu çocuklar, hepimizden aktırlar. Bir ucu hep senin kalemin, diğer ucunda, Onların bu dağlarda bıraktığı yiğitlikleri. Sen deli sevdam, onlar vatan sevdası, Yalnız sizin içindir bu kavgada, yüreğimdeki sancılar. Beni bir sen anlarsın bir de bu kirli çocuklar, Sen seni ne çok sevdiğimi bilirsin, Onlar hasretliğin yüzümde bıraktığı çizgileri, Çünkü onlar da ben gibi birilerine aşıktırlar.

Niçin yazıyorsun? Sadece yazmak için. Ne için yazıyorsun? Otobanda ezilen kediler için. Niçin yazıyorsun? Ömürden bir gün daha tükettiğim için. Peki niçin yazıyorsun? Süresiz yalnızlıklarımın öz evladı olduğum için. Peki ama niçin yazıyorsun? Gündüzlerden kaçıp gecelere sığınmak için. Tamam da niçin yazıyorsun? Duyurmak için. İyi ama niçin yazıyorsun? Susmak için. Öyleyse niçin yazıyorsun? Kusmak için.

Ben çok uzaklara gittim ama her daim sizleri hissedeceğim bu gece uykumu sana feda ettim... hey hayat... sen değil miydin bu cana can veren... ben de sana can vereyim dedim... verdim... bir film şeridi gibiydin... herşey vardı... evrendin... noktayı verdin aldım... sen üzülme hayat noktalara alışığım... senle noktalar bitmez ki... ama son noktayı ben imzanı...zzzzzzz olarak atıyorum, alnına... şimdi sen düşün... kaybeden ben kazanan sen... hep böyle olmadı mı zaten... the end... Sani