Oğuzcan sürekli sevgi sözcükleri söyleyerek beni rahatlatmaya çalışıyordu. Sonra dün gece kendime verdiğim sözü tutarak konuştum.
- Seni her şeyden çok seviyorum. Seni daha önce üzdüysem çok özür dilerim.
Çarpık bir gülümsemeyle konuştu.
- Ben de seni çok seviyorum, her şeyden çok.
Elini tutup konuştum. - Dün gece uyudun mu?
- Hayır.
- Ben biraz uyudum doğrusu.
Kıkırdadıktan sonra yemeğine geri döndü.
Şu anki mutluluk karışımı üzüntümü anlatamam. Oğuzcan'a kavuştuğum için dünyanın en mutlu insanı olabilird
Mozart, Beethoven, Shakespeare, Tolstoy, Vinci, Van Gogh, Edison, Gandi gibi büyüklerin hayatları kendini bilmeyi ve yönetmeyi bir hayat tarzı olarak sunar hepimize. Galileo, ?Hiç kimseye hiçbir şey öğretemezsiniz. Olsa olsa, onu kendinde keşfetmesine yardımcı olabilirsiniz." sözleri ile sanki koçluk sanatını tarif eder asırlar öncesinden.
Her bireyin kendisine has olan elmas gibi ham bir potansiyeli vardır. Potansiyelin kinetik hale geçmesi için keşfedilmesi gerekir. Vaktinde keşfedilmeyen istidatlar zama
Zayıf masa lambası ve köşelere serpiştirilmiş üç beş beyaz kalın mum içeriyi aydınlatıyordu. Loşluk, selüloz kokusunun az biraz boş bıraktığı yerlerden geçerek adeta her yana sinmişti. Radyo mırıltı halinde eski bir makam tutturmuş gidiyor, sarı ışığı kısık yanan gösterge paneli dibini belli belirsiz aydınlatıyordu. Kitaplar sehpalardan, dolaplardan, raflardan fışkırıyor, dükkanın tüm eşyaları ile birlikte eski dostlarını huşu içinde izliyorlardı.
Garson çocuğun sesiyle irkildim.
"Kirlileri alayım mı abla?" diye sordu önümdeki çay bardağını ve tabağı göstererek.
"Al" dedim. "Hayatımda kirli ne varsa al ve bana demlenmiş anılarımı getir."
Anlamadan baktı yüzüme, ben de onun anlayacağı sözcüklerle dile getirdim isteğimi. "Kirlileri al, demli bir çay getir."
Hüseyin yeniden çocukluğumun kahraman kovboyu olmuştu.
Bir devrimciyi, bir kovboya emanet ediyordum.
Dünya espriyi de , sürprizi de seviyordu.
Dünya denen gözü bağlı, ahmak değirmen eşeği ha babam
1973 yılında İzmir'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini İzmir ve Denizli'de tamamladı. 1995 yılında İstanbul Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 1992 yılında henüz öğrenciyken bir meslek odasında bilgisayar programlama eğitimleri vermeye başladı. 1994 yılında yine henüz öğrenciyken kendi eğitim merkezini açtı. Eğitim merkezinde daha çok sistem eğitimleri ve şirketlere yönelik raporlama teknikleri eğitimleri verdi. 1997 - 2014 yılları arasında farklı kurumlarda yöneticilik ve eğ
BİR ÖĞRETMENİN ANILARI ÜZERİNDEN TÜRKİYE'DE EĞİTİMİN,
OKULLARIN, ÖĞRETMENLERİN PANORAMASI
TÜRKİYE'NİN EĞİTİM GERÇEĞİNİ BİRİNCİ AĞIZDAN, USTA VE ÇARPICI BİR DİLLE ANLATAN BU KİTABI OKUMALISINIZ
ÖĞRETMENSENİZ, BU KİTABI OKUMALISINIZ
ÖĞRENCİYSENİZ, BU KİTABI OKUMALISINIZ
VELİYSENİZ, BU KİTABI OKUMALISINIZ
POLİTİKACIYSANIZ, BU KİTABI OKUMALISINIZ
TÜRKİYE'DE YAŞIYORSANIZ BU KİTABI OKUMALISINIZ
Kentlerin kaderini, üzerlerinde kurulu oldukları coğrafya belirler. İstanbul, coğrafi koşullarının hazırladığı harikulade kaderi ile dünyada eşsiz bir kenttir. İstanbul'un kaderini belirleyen coğrafi özellik Boğaziçi'dir. Diğer boğazlar arasında bir benzeri yoktur. Ilıman bir iklimde yer alır. Verimli tarım alanlarına ve zengin su kaynaklarına sahiptir. Eski dünyanın bütün kara ve deniz yollarının kavşak noktasında bulunur. Bu özellikleriyle tarih öncesi devirlerden itibaren insan topluluklarını kendisine ç
Her mesleğe okula giderek veya ustasının yanında çalışarak az çok öğrenerek başlarız.
Hiçbir eğitimini almadan deneme yanılma yoluyla yönümüzü bulmaya çalıştığımız geleceğimiz çocuklarımız, umutlarımız.
Hayatımızdaki ve zihnimizdeki fazlalıkları bir kenara atar, yaşamlarımızı basitleştirirsek, beklentilerimiz azalır ve gerçek yaşamın tadına varabiliriz.
Çocuklarımızı doğru sevmeyi becerebilirsek, bakmak ile görmek arasındaki farkı keşfetmiş oluruz.
Onları büyütürken, kendimize ve sevdiklerimize bunaldığım
Biriktirilmiş öyküler bunlar. Sevsen Aslantepe kendi sessiz köşesinde yıllarca emek verip örmüş, dokumuş öykü kozasını. Birbirinden farklı yaşam alanlarına küçük, tedirgin dokunuşlarla zengin duygu dünyalarını bize kolayca aktarması bundan...
Hemen söylenivermiş gibi görünen sözün arkasında meyvesini vermiş bu sabır var. Bildiğiniz bir dünyaya ayna tuttuğunda da tümden yabancısı olduğunuz bir yaşamı anlattığında da yüreğinize dokunuyor anlatımı. Gözünüze sokmuyor, allayıp pullamıyor, doğallıkla, sadelikle
İnsan evrelerini, yaşamlarından kesitler, fantastik ve bilimsel olgularla bütünleyerek sunan gerilim romanlarının yazarı Sibel Atasoy, bu kez dünyanın 2000 yılından bu yana hızlanan bilinç yolculuğunda, algılarımıza şok geçişler yaptıran rastgele 12 istasyonun öyküsünü anlatıyor. İnsanların aşkla, endişeyle, geçiş sancılarıyla, fantezileri ve belki bozamadıkları sözleşmelerle, öyle ya da böyle uğradıkları ara istasyonlarda, bilincin; her birimiz vasıtasıyla damıttığı öz'ün, bazen hüzünlü, bazen eğlenceli a
Sevgili Kardeşim, bu kitabın bu satırlarını okuyorsan seni buraya kadar getiren içsel enerjinin farkına varmış olman gerekir. Şu an elinde tuttuğun bu kitap tesadüfler sonucu karşına çıkmış bir kitap değildir. Bu senin kader planının bir parçasıdır. Bu anlatım sana şu an uzak düşebilir ancak bu anlatımın bir gün senin yolunla birleşeceğini söyleyebilirim. Buraya kadar gelip bu kitabı elinde tutuyorsan bu kitapta seninle ilgili bir şeyler vardır. Bu kitabı bir şekilde yanında bulundurman sana katkı yapacaktı
? Diller için Avrupa Ortak Başvuru Metnine Uygun
? Konu Anlatımlı
? Okuma Metinleri
? Yazma Soruları ve Ayrıntılı Cevapları
? Konu Testleri ve Cevapları
? Bol Örnekli Dilbilgisi Anlatımı
? Temaya Dayalı Kelime Öğretimi
? Eşleştirme, Boşluk Doldurma Gibi Farklı Soru Türleri
? Öğrenciler İçin Bireysel Çalışmaya Uygun
? Öğretmenler için Konu ve Müfredat Takibi Amaçlı Kaynak Kitap
? Türkçeyi Hızlı ve Pratik Öğrenmek İsteyenler İçin
Uygun Çalışma Kitabı
? 90 farklı mekanda gerçekleştirilen, kapsamlı ve güncel bir konuşma kılavuzu
? Alışveriş merkezleri, kuaförler, lokantalar, manavlar, sinema bilet satış gişeleri, eczaneler...
? Günlük hayatta kullanılan, işlevsel konuşma Türkçesi
? Mekanlara göre kelime listeleri
? Mekanlara göre kelime grupları listeleri
? Mekanlara göre fiil listeleri
? Mekanlara göre örnek diyaloglar
? Fillerin günlük konuşma dilindeki kullanımları
? Soru ifadeleri
? Resimli örnekler
? Yabancılar için konuşma Türkçesine yönelik
"Bir yüzüm çocuk, bir yüzüm ihtiyar, bir yüzüm hayata koşuyor, diğer yüzüm ölüme, yorgun ve ihtiyar. Senin annen ne özgür olmayı, ne de hayatta kalabilmeyi beceremedi. Huzursuzluklarımla birlikte taşınıyorum. İyi ki beni görmüyorsun. O kadar ihtiyar ki tebessümlerim, inan ki ihtiyacın yok beni görmeye. Bana bakıp güneşini soldurmanı istemedim. Bu yüzden erteledim seni yıllarca. Özür dilerim. Ve ben 4B'nin önüne geldiğimde, çocukluğuma kadar çığlık atacağım. Sesim çocukluğuma kadar ulaşacak; nasılsa 4B'nin ö
Bernis-i Aşk
Baharda açan ilk tomurcuk,
Sevdaya düşer toprak onun uğruna
Bekler ya hücresinde mahkum azadı
Kafeste bülbül Kozada tırtıl
Yumurtada civciv
Ve rahimde bebek
Güneşle bulutun kavgasının sonudur
Cemrelerin düşüşü
Nevrozun geçişi
Ve Bernis bir umut yoludur
Düşer toprağa
Umutlar yeşerir
Korkular körelir
Muhtaçlar sebeplenir
Azad edilir bilcümle canlı
Yuvasında yavru serçe
Kanadında motiftir kelebeğin
Bir gezgin, bir Lando, bir dünya, 131,969 km, 1137 gün; Patagonya'nın en güneyi, Sibirya'nın en doğusu, Alaska'nın en kuzeyi, Kuzey Amerika'nın en batısı, Afrika'nın dibi... İstanbul'dan İstanbul'a bir dünya seyahati.
Ali Eriç, bir bahar sabahı İstanbul'dan kendi aracıyla tek başına, doğuya doğru yola çıktı, Asya'nın steplerini, Alaska'nın buzullarını, Patagonya'nın adacıklarını, Afrika'nın çöllerini ve Avrupa'nın kırlarını aşıp yeniden İstanbul'a ulaştı. Bu kitap, Türk plakalı bir araçla yapılmış dünya se
Bir Yudum
Damlalar; sessizliği, rüzgârı,
Bir bardakta üzeri tüten çayı alıp,
Çatırdayan metal sacların altında,
Tahtadan uzunca taburede,
Mayhoşça bakışan adamlar da az ileride,
Bedeni köz olmuş çocukluğu,
Nedeni bir çift söz olmuş, tutukluluğu,
Derdi, tasası olan yolluğu yanında,
Yudumluyordu.
Her gözümle bakarım sana
ağlar şafak şafağa çekilirdi ve
kızların bakışları dökülürdü babamın paltosundan
ipler eklenirdi eriyen mumlara
başladığımız ve soluyan patiskam
yerleşti sorgu odasına
görevli memur
çıkarıp kunduralarını ve kol saatini
arkasına yaslanıp, yaslanıp karanlığa
sigarasını yaktı gülerek, homurdanarak
yeni basmıştı çünkü emeklilik yaşına
kırmızı mührü yeni basmıştı vezneci
körpe kağıtlara,
bakir köreşeye bile.
Burasının ev değil de, bir şapkacı dükkânı olduğunu şaşırarak fark etmiş. Ama ?Şehirden bu kadar uzaktaki bir şapkacı dükkânına da kim gelir ki? diye içinden düşünmüş
Toplam 1000 kayıt bulunmuştur
Gösterilen 980-1000 /
Aktif Sayfa : 50
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için, amaçlarla sınırlı ve gizliliğe uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Çerezleri nasıl kullandığımızı incelemek ve öğrenmek için Çerez Politikamızı inceleyebilirsiniz.