Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 561 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3
"Günümüz dünyasının somut gerçekliğinde yerler ve mekânlar, yerler ve yer-değiller birbirine karışmakta ve birbirinin içine girmektedir. Neresi olursa olsun bir yer yer-değile dönüşme ihtimalinden asla beri değildir. Yere geri dönmek, yer-değillerin müdaviminin (örneğin bir yörenin derinliklerinde ikinci bir konut hayalini kuran) sığınışıdır. Yerler ve yer-değiller onları betimlemeyi mümkün kılan kelimeler ve kavramlar gibi birbirine karşıttır (veya birbirini çağırmaktadır)." Fransız etnolog ve antropolog M
Tükendi
İstanbul şehrinin en güzide semtidir Fatih. Her şey bir yana Peygamber Efendimiz'in (sas) "Ne güzel kumandan!" buyurduğu Fatih Sultan Mehmed Han, ismiyle anılan bu semtte medfundur. Fatih Camii ve civarı İstanbul'un Mekke'si, Eyüp Sultan Camii ve haziresi İstanbul'un Medine-i Münevvere'si ve Hazret-i Pir Yusuf Sünbül Sinan Camii ve türbesi ise İstanbul'un Kerbela'sı olarak kabul görmüştür. Ancak Fatih Camii ve civarının İstanbul'un yüzünü aksettiren ve şehrin hatta bütün memleketin nasıl bir durumda olduğun
İslâm ve Batı'nın iç içe geçmiş tarihinin ana hatlarını ele alan bu çalışma, siyasî, askerî ve toplumsal ilişkilerin yanı sıra, "ben" tasavvuru, "öteki" algısı, zaman ve mekân tasavvuru, sembolik dil ve imgeler üzerinden inşa edilen anlamlar dünyasına eğilmeyi hedefliyor. Elinizdeki kitap, İslâm ve Batı toplumlarının etkileşim içinde olan tarihlerinin dün ve bugün ifade ettiği anlamları ortaya koymak için tarihten felsefeye, teolojiden sanata uzanan disiplinlerarası bir yaklaşımı esas alıyor. İslâm ve Batı
21. yüzyılda yaşayan faniler olarak nasıl bir dünya ile kuşatılmış olduğumuzun farkında mıyız? Alo fetva hatları, online zekât mecraları, Youtube'dan yayınlanan vaazlar, zikirmatikler, Mescid-i Haram'dan naklen yayınlanan namazlar... Bu yeni teknolojiler, yeni araçlar dinî neşvenin, ilmin, fıkhın, maneviyatın aktarılmasında kullanıldığında, esasında olmakta olan nedir? İşitmenin yerini görmenin aldığı, görüntünün gerçekten daha gerçekmiş gibi kabul gördüğü bir dünyada ferâseti ve basîreti nasıl kuşanacağız
Avrupa 1945'ten beri savaşlarını ihraç etti. Bugün ise kargaşaya yol açan bir salgını ithal ediyor. Koronavirüs, küreselleşmenin bir ürünü olarak, teknik, ekonomik, tahakküme dayanan bir kuvvetler mekaniğini tetiklerken aynı zamanda büyüme modelini tekrar sorgulamaya açıyor. Bu sağlık krizi yaşam, beslenme ve zehirlenme koşullarımızdan kaynaklanıyor. Eskiden "İlahi" olan şimdi "insani" oldu –Nietzsche'nin dediği gibi aşırı insani. Viral büyüteç tenakuzlarımızın ve sınırlarımızın vasıflarını büyütüyor. Bu, k
"Her şey, zincirin en alt halkasına kadar birbiriyle bağlantılıdır ve Tanrı'nın hakikî zâtı hem yukarıda semalarda hem de aşağıda yeryüzündedir ve hiçbir şey O'nun dışında var olamaz. (...) Bunun üzerine tefekkür et ve anlayacaksın ki Tanrı'nın zâtı tüm bu âlemlerle bağlantılıdır, varoluşun tüm formları birbiriyle irtibatlıdır fakat onlar Tanrı'nın varlığından ve zâtından neşet eder." Moşe de Leon Kabala, "Tevrat'ın özü", "zamanın başlangıcından beri saklı sırların Yahudiliğin kalbindeki mahzeni" olarak m
Batı ve Osmanlı toplumu arasında başta iktisadi zihniyet ve dünyaya bakış olmak üzere maddi alandaki gelişmelerde bir farklılaşma ortaya çıktı. Osmanlı toplumu belli bir kararda, istikrar içinde normal bir iktisadi gelişme sürecinde seyrederken Batı toplumu belli bir dönemden sonra "sürekli daha çok kazanma ve tüketmeyi" önceleyen bir ekonomik anlayışı hayatın en önemli önceliği hâline getirdi. Modern kapitalizmin maddi zenginleşme ve büyüme hedefleri doğrultusunda kurdukları ekonomik sistemlerin kısmen dı
Her kuşak çocukluğunun renklerini kendi çocuklarına armağan olarak saklamayı düşünür. Her kuşak dünü bugüne, bugünü yarına taşıyacak toplumsal çerçevenin kavi olmasını talep eder. Barbarosoğlu ve Şişman, neoliberal politikaların inşa ettiği yeni ebeveyn kültürünü, anne baba olmanın tarihî tecrübesi üzerinden değerlendirerek günümüzde çocuk yetiştirmenin neden giderek zorlaştığını hem genç anne babaların hem de eski kuşakların anlaması için bir izlek ortaya koyuyor. Adı Konmamış Çağda Yeni Anne Babalar, çağd
Fârâbî'nin Eflâtun'dan aktardığı düşünülen hikmetlerden oluşan bu kitap, bu iki filozofun "insan idare etme sanatı" hakkındaki düşüncelerini içermektedir. Her ne kadar yüzyıllar önce yazılmışsa da günümüzde geçerliliğini koruması, bu hikmet damlalarının insana dair oluşu sebebiyledir. Siyasi ve beşerî bilimlerle ilgilenenlerin deneyimledikleri olgular içeren cümleler, bizlere daha olgun bir insan olmakla beraber iyi bir idareci ve iletişimci olabilmenin bazı püf noktalarını vermektedir. İnsanın değişimine,
Elinizdeki kitapta Osmanlı coğrafyasında yaygınca okunan Noktatü'l- Beyân risâlesi ve bu risâleye dair bir inceleme yazısı yer almaktadır. Risâlede "nokta" sembolünden hareketle Tanrı, insan ve âlem arasındaki ilişkinin nasıl olduğu ve nihayetinde nasıl olması gerektiğine dair açıklamaların geliştirildiği görülmektedir: "Ey tâlip! Hiç şüphe yok ki noktadan ne meydana geldiyse yine bir noktadır. Çünkü âlemin meydana gelişi noktadandır. Nokta deyince yazan kişinin kaleminin ucundan meydana gelen noktayı düşün
Mevcut baskın algıya ve değer yargılarına göre "normal" denebilecek bir insan, yani henüz okul öncesi dönemde teknolojik aygıtlar üzerinden görsel-işitsel araçlarla tanışan, ergenlik dönemi boyunca vaktinin önemli bir kısmını popüler kültür ürünleri ve dijital oyunlarla geçiren, düzenli bir şekilde televizyon seyreden ve sosyal medyayı kullanan, çoğunluğu yeni Batı yapımı olan filmleri ve dizileri büyük oranda seyretmiş olan, insan ilişkilerine bakışları farkında olmaksızın büyük ölçüde popüler kültür taraf
Elinizdeki çalışmada, Fârâbî'ye nispet edilen ama aidiyeti tartışmalı olan Uyûnu'l-Mesâil'in karşılaştırmalı bir tercümesi yapılmıştır. Tabiat ve ilahiyata dair meseleleri ihtiva eden bu risale, bilginin kısımlandırılması konusuyla başlar. Kâinatın ve insanın yaratılışı, mümkün varlık ve Mutlak Varlık'ın isimlerinin nitelikleri, mevcudatın varlık buluşu, İlk Akıl ve arazları, anasır-ı erbaanın maddeye etkisi gibi temel felsefi meselelere değinerek ruh ile ilgili bahisle nihayete erer. Uyûnu'l-Mesâil küçük h
"Bu harikulade kitap, Batı'yı ve İslam dünyasını birbirinden ayıran sınırların ve duvarların ötesindeki okuyucuların kalplerine ulaşmak için yapılmış bir gönül çağrısıdır. İmanın sıcaklığı ve bilgeliğin hafifliği ile vücut bulan bu eser, şüphecilik, izafilik ve inançsızlık ilkelerinin hâkim olduğu bir çağda yaşamış bir inananın kaleminden çıkmıştır. O yüzden de, modern Batı ile İslam dünyası arasında kurulmuş nadide ve eşsiz bir köprüye benzemektedir; ve her iki dünyaya, imanla beslenmiş bir güven, hikmete
"Düşünceler ruh ve zihin dünyamızda cereyan eden soyutlamalardan ibaret değildir. Var olma biçimimizi, benimsediğimiz düşünceler belirler. İyi olmak için iyiyi düşünmek, doğru olmak için doğrunun peşinden gitmek, güzel olmak için de güzeli kavramak gerekir." diyen İbrahim Kalın, düşünmenin çileli ama kendini bilmek ve bulmak için varoluşsal bir gereklilik olduğunu derinlikli bir şekilde ortaya koyuyor. Düşünmenin değil; iyi, güzel ve doğru düşünmenin erdemini vurguluyor ve düşüncenin ufkunu açık hâle getiri
Küresel iş birliği mimarisinde geçmişten bugüne uzanan hayal kırıklıkları, hem uluslararası camiada hem de literatürde geniş çapta kabul edilen bir gerçeklik hâlini almıştır. Bu ise dünyanın insaniyetçilik ve kalkınma iş birliğinde acilen yeni bir anlayışa kavuşmasını gerektirmektedir. Öte yandan hayata geçirilmiş birtakım iyi uygulamalar göz önüne alındığında, hâlen bir umut ışığı mevcuttur. Türkiye'nin resmi kalkınma yardımlarındaki sıra dışı katkısı ve insaniyetçilik odaklı iş birlikleri, bu küresel aray
Gelenek'ten moderne doğru gerçekleşen değişimde modern insanın anlam ve hakikatten uzaklaşmasına sebep olan bir kırılma meydana gelmiştir. Bu sapma nedeniyle modern insan varlığa anlam verme problemi yaşamaktadır. Gelenekselci perspektiften bakıldığında bunun sebebi, insanın varlığın özüne, hakikatine ilişkin bir metafizik ilkeden yoksun oluşudur. Elinizdeki kitap, merkezine René Guénon düşüncesini alarak insanın anlam probleminin çözümünün nasıl bir süreçle gerçekleşebileceğini inceliyor. Dinlerin özünde
Bir dere kıyısında yüksek bir duvar vardı. Duvarın üstüne de, susamış dertli bir kişi çıkmıştı. Suya ulaşmasına, susuzluğunu gidermesine o duvar engel oluyordu. Ansızın suya bir kerpiç parçası attı. Suyun sesi, bir sevgilinin sesi gibi tatlı idi. O adam, suyun sesini duymak için duvardan kerpiç koparıp suya atmaya başladı. Sudan da "Ey İnsanoğlu!" diye ses geliyordu. "Böyle kerpiç atmaktan sana ne fayda var?" Adam cevap verdi: Ey su! Bu atıştan benim için iki fayda vardır. Birinci fayda: Benim suyun sesini
Yeryüzünde yeni bir hakim olduğuna dair yapılan ilan, en mükemmel ifadesini Jean-Jeacques Rousseaunun Sosyal Kontrat doktrininde bulmuştur. Ama son tahlilde belirtilmesi gereken gerçek şudur ki hikayelerle, rüyalarla, ütopyalarla bundan böyle bir yere varamayız. Hayır, bu herşeye gücü yeten insanın ilanı anlamına gelen yetkinleştirilmiş ifade, varlığın kendi orjininde, Tabiat içinde kökleşmiş bir mitten başka bir şey değildir. Dolayısıyla bu mit ile beyan edilen güç, özgürlük ve eşitlik temeline, bizzat Tab
"Biz en fazla mesaimizi (Hz.) Muhammed'in peygamber olmadığını ispat üzerine yoğunlaştırdık. Zira o peygamber değilse Kur'an da vahiy olmayacaktı." - Norman Daniel "Müslümanların Kitabı ve (Hz.) Muhammed'in peygamberlik tecrübesi o kadar iç içedir ki, biri olmaksızın diğeri asla anlaşılamaz." - Alfred Welch "Dünyadaki büyük insanlardan hiç biri Muhammed kadar iftiraya uğramamıştır." - W.M.Watt Batı'da Hz. Peygamber imajına dair çok sayıda literatür üretilmiştir. İslâm'ın doğuşu dönemindeki Kilise baba
İslâm üzerine yazılmış çok sayıda eser, İslâmın çağdaş dünya ile canlı bir ilişki içinde olduğunu kabul etmektedir; fakat İslâmın gözünden âlemin nasıl göründüğünü veya onun ne olduğunu, bunların çok azı göz önünde bulundurmaktadır. Biz bu kitapta aynı zamanda İslâmî dünyaya giden kapının sırlarını açmaya ve araştırmaya çalışıyoruz. Modern ilmi zihniyetin, konuyu değerlendirmek için, çeşitli çağdaş kendini anlama tarzlarını esas alan hâkim bakış açılarından hareket etmek sûretiyle İslâmı değerlendirmeye ilg
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 561 kayıt bulunmuştur Gösterilen 40-60 / Aktif Sayfa : 3