Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 561 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2
Çağımızda, din ve toplum ilişkileri açısından ortaya çıkan evrensel boyuttaki büyük sarsıntıya paralel olarak, bütün dünyada, din olaylarının bilimsel, özellikle de deneysel ve sosyolojik incelenmesine duyulan ilgide kayda değer bir artış gözlenmektedir. Ülkemizde de toplumumuzun karşı karşıya bulunduğu çok hızlı ve köklü toplumsal değişikliklere paralel olarak geleneksel din anlayışları, dinî yaşantılar, tutum ve davranışlarda ciddi sorunlar kendini göstermekte; bunların sağlıklı teşhis ve çözümlere kav
Yazarlar: Sadettin Ökten Mustafa Kara Savaş Barkçın Metin Önal Mengüşoğlu Nebi Bozkurt Tahsin Özcan Mehmet Genç Kemal Sayar Ömer Tuğrul İnançer "İnsan, medeniyet tasavvurunu eylemler üzerinden görür. Bilinmelidir ki her eylemin ardında ona hayat veren bir değer vardır. Değerler, kendi içinde tutarlı bir sistem oluşturduğu için bunlardan doğan eylemler de çelişkisiz bir bütünlük içerisindedir. Toplum, tarihin bazı devrelerinde kendi değerlerinden biçim üretemediğinden dolayı yabancı medeniyet tas
Bazen bir hikmetli söz, bir anekdot insanın hayatını, düşünce ufkunu, zihniyetini ve her şeyini alt üst edecek güçte şok tesiri yapar. Bu yüzden bu tür hikmetli kıssalar bir aynadır, insanın iç dünyasını yansıtır. Bizden önceki yaşayanların halidir. Bize iyi veya kötü yönde örnek tarafları vardır. İbrettir, örnektir, uyarıdır, çağrıdır... Hikâyeler, öğüt verir, hikmeti anlatır, rehberlik eder, vicdani rahatlatır, hikmet ekseninde uyanmayı sağlar. Bu eserde insanın zihninde geçmişteki insanların şimşekler
Ey sultan! İnsanın kalbinde marifet ve itikattan olan her şey imanın köküdür. İnsanın yedi uzvunda adalet ve itaatten doğan her şey imanın dalıdır. Dalın zayıf olması kökün zayıflığına işarettir. Böyle bir dal ölüm anında payidar olmaz ve düşer. Amel, imanın belirtisidir. İmanın dalı olan ameller haramlardan uzak durmak ve farzları yerine getirmektir. Bu da iki kısımdır. Biri seninle Cenab-ı Hak arasındadır; namaz, oruç, hac ve zekât gibi… İçkiden sakınmak, haramdan uzak durmak da böyledir. Diğeri seninl
“Estetik teorisini, sanat ismi verilen ebedî bir objenin doğası hususunda ahlaki değerleri araştırma ve şerh etme teşebbüsü olarak görmüyor, aksine estetik teorisinin sanatçıların kendilerini içinde buldukları bazı durumlardan kaynaklanan bazı problemler üzerine düşünülerek çözümlerine ulaşma teşebbüsü olduğunu düşünüyorum. Bu kitapta yazılmış her şey, sanatın durumu üzerinde doğrudan yahut dolaylı bir pratik etkisi olacağı inancıyla ve başta sanatçılar olmak üzere sanata karşı duyarlı ve ilgili olan ins
Büyük anlatılar öldü, artık kullanıcıya özel üretilen hikâyelerle sarılı etrafımız. Büyüsünü yitiren ama kullanıcı verilerinin yeniden yorumlanmasıyla efsunlanan bir zamandayız. Dijitalliğin her şeyi değiştirdiği konuşulsa da sanata ne yaptığını çok az soruyoruz. Sanatın özünü dönüştüremeyen bir dijitallik hayatın anlamına dokunabilir mi? Bilginin her yerde olmasından ziyade, muhatabına nasıl ulaştığı, düşünce kalıplarını şekillendirmez mi? Hakikat sonrası zamanlarda habere mi maruz kalıyoruz yoksa kurgu
Ey Rabbim! Emirler, yasaklar, âyetler ve verdiğin hükümler sayısınca, Kalplerde meydana gelen düşünce, vesvese ve ilhamlar sayısınca, Bütün hareketler, sükûnetler, nefesler ve varlıkların renkleri sayısınca, Seçtiğin, kendine yakın eylediğin ve en güzel kelamı indirdiğin resûle salât olsun. (Salavât Kasîdesi, IV) Şeyh Muhammed el-Hazîn (1819-1890), Gavs-ı A‘zam Şeyh Abdülkâdir-i Geylânî’nin soyundan, şerif oldukları da rivayet edilen bir şecereye sahiptir. Hz. Pîr Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin pergel metafo
Modernleşme Kuramı, en özlü ifadesiyle, modern Batılı sosyal bilimcilerin modern olmayan toplumlar için yazdığı sosyolojik reçetenin adıdır. Eğer bugün toplumsal mühendislik diye bir şeylerden bahsediyorsak bunun duayenleri modernleşme kuramcılarıdır. Modernleşme Kuramı, Ikinci Dünya Savaşı sonrasında ABD'nin önde gelen üniversitelerinde geliştirilmiş teorik bir çerçevedir. Homojen bir çerçeve olmamakla birlikte Batılı sosyal bilimcilerin Batı-dışı toplumlara bakışlarına yön vermiş ve hâlâ yön veren bir par
Dinler tarihi alanında akademik çalışmalarıyla tanınan Kürşat Demirci, elinizdeki bu eseriyle tarih boyunca ortaya çıkan Dinler Tarihindeki meseleleri, bu meselelere yaklaşımların temel mantığından yola çıkarak tartışır. Dinler Tarihi araştırmalarındaki tasvirî yaklaşımlara teorik bir zemin kazandırma gayreti ile kaleme alınan bu eser; kutsal, mitoloji, semboller gibi dinî fenomenler üzerine çalışan sosyal bilimleri de ilgilendiren ilginç tespitlerde bulunuyor. Yazara göre, dinler tarihi çalışmaları mila
Memlûk hakimiyeti altındaki Kahire'de Hanefî mezhebinin başmüftülüğü görevine kadar ilerlemiş olan Bergamalı Muhyiddin el-Kâfiyeci, tarih usûlü alanında -bilinen- en eski eseri telif etmiştir. Onu önemli kılan, evrensel anlamda bir tarih usûlü ortaya koymaya çalışması, tarih yazımı konusunda tutarlı bir yöntem teklif etmesi ve bu yöntemin tarih bilgisinin değerini tesbit etmek için bir kriter teşkil etmesidir. Kâfiyeci'nin tarih anlayışının ele alındığı bu eserde yine aynı müellifin (el-Muhtasar fî İlmi't-T
Çağdaş epistemoloji, sadece içinde bulunduğumuz çağda üretilen bilgi teorilerinden dolayı ayrı bir isim almış değildir; bu özel isimlendirmenin esas nedeni, bilginin nitelik ve şartlarına ilişkin analitik yönteme sahip olmasıdır. Buna göre bilgi, artık ne mutlak dogmatizm (klasik epistemoloji) ne de mutlak şüpheciliğin (modern epistemoloji) konusudur. Bu ikisi arasında yer alan analitik yöntem, özneyi, içinden çıkmak için kendince bir yol bulmak ve bunun için de, deyim yerindeyse, yolun sonunu değil de bir
Elinizdeki eser; İbn Arabi'nin "Tevhid" konusunu ele aldığı, kısa ama içeriği oldukça yoğun bir eserdir. Bu nedenle eser değişik adlarla birçok kez Türkçeye çevrilmiştir. Risalenin merkezinde Hz. Peygamber'in zikretmiş olduğu "Men arefe nefsehu fegad arefe Rabbehu / Nefsini bilen Rabbini bilir" hadisi vardır. İbn Arabi, bu hadisten hareketle -öğrencisi ve evlatlığı Konevi tarafından "vahdet -i vücut" olarak adlandırılan ve sistemleştirilen "Tevhid" anlayışını derinlikli ve ufuk açıcı bir şekilde işlemişt
Daha çok Şeyh-i Ekber İbnü’l-Arabî hazretlerinin tercümanı ve şârihi olarak tanınan Abdülganî en-Nablusî (Allah sırrını takdis eylesin), pek çok tarikatı cem eden bir sûfîdir. İslam ilimlerinin zahirî veçhesinde otorite olmasının yanında bâtınî cihetinde de mürşid ve rehber olan Nablusî üç yüzden fazla eser kaleme almıştır. Üstadın medresede ilim tedrisiyle ve tekkede seyr u sülûk eğitimiyle sürdürdüğü doksan yıllık ömründe yedi yıllık bir uzlet hayatı dikkat çekicidir. Elinizdeki kitapta İmam Nablûsî’nin b
İslâm dünyası, yapılan fetihlerle birlikte yabancı kültürlerle karşılaşınca İslâm’ın en önemli inanç esaslarından biri olan nübüvvet meselesi ciddi anlamda tartışılmaya başlanmış, İslâm’ın ruhuna aykırı fikirler tezahür etmiştir. İslâm bilginleri, nübüvveti inkâr eden bu fikirlere karşı reddiyeler yazmıştır. Bu meyanda yazılan en en önemli eserlerden birisi İbnü’n-Nefîs’in Fâzıl bin Nâtık adlı eseridir. Eser, nübüvvetin ispatı ve gerekliliği konusunda yazılmış en özgün kitaplardan biridir. O, eserinde
"Benim düşünceme göre aşk, ruhların çeşitli yaratıklar arasında bölünmüş parçalarının birleştirilmesidir. Bu birleşme, onların en yüksek temel öğelerinde meydana gelir. Beraberlik ve ayrılığın, varlıkların birleşimi ve ayrışımıyla ilgili olduğunu biliyoruz. Her şekil kesinlikle kendine uygun olan şekli çağırır, onu arar, bulur. Her şey misli mislinedir. Aramızda karşıtların birbirlerini ittiğini, benzerlerin birbirlerini çektiğini, hemcinslerin birbirleriyle uyum sağladığını bilmeyen yoktur. Niçin aynı duru
"Işk imâmdur bize gönül cemâat Dost yüzi kıbledür daimdür salât" Yunus Emre'nin şiirlerinde aşk, onun dünya görüşünü şekillendiren merkezi bir unsur olarak karşımıza çıkar. Bu merkezi unsur Yunus Emre'nin felsefesinin tam anlamıyla bir insan felsefesi olduğunu ortaya koyar. Bu çalışmada Yunus'un insana bakışı ile karşılaştırmalı olarak ele alınan hümanizm, personalizm ve egzistansiyalizm akımları aşk kavramı çerçevesinde okura sunulmaktadır. Aşk yolunda giden kamil insan portresiyle evrensel mahiyetteki
Leopold Weiss, Avrupa’da Madam Gorki ile görüşme fırsatını ele geçirip gazetecilik mesleğine atıldığı ve Ortadoğu’ya gazeteci olarak gönderildiği zaman, bundan sonra hayatını İslâm dünyasında ve Müslümanlar arasında geçireceğini hayal bile etmemişti. Ama kısa zamanda Müslümanların yaşayış tarzı, Batılılardan çok farklı kültürleri ve dünya görüşleri onu bu dünyayı daha yakından tanımaya zorladı. At ve deve sırtında, Mısır’dan Afganistan’a, Yemen’den Rusya’ya kadar uzanan uçsuz bucaksız coğrafyayı otuz sene b
Yüce kitap Kur'ân-ı Kerîm'i tefsir eden, peygamber vârisi büyük âlimlerden biri de Şeyh-i Ekber Muhyiddin İbn Arabî hazretleridir. Çeşitli eserlerinde yaptığı atıflarla kendisine ait iki farklı tefsirin bulunduğunu kesin bir şekilde bilmekteyiz. Bunlardan biri olan Îcâzu'l-beyân fi't-tercemeti ‘ani'l-Kur'ân isimli tefsirin Fâtiha sûresinin ve Bakara sûresinin başından bir bölümünün (1. cüzün) tefsirini ihtiva eden miktarı elimize ulaşmıştır. Daha büyük bir tefsir olan el-Cem‘u ve't-tafsîl fî ma‘rifeti me‘ân
Elinizdeki çalışma hadis usûlü, tarihi ve literatürüyle ilgilidir. Hadis usûlü ve literatürünün daha kolay öğrenilmesi amaçlanarak hazırlanmıştır. Özgün tarafı, tüm konuların tablolarla anlatılmasıdır. Bu, esere görsel bir boyut katmakta olup konuların daha kolay öğrenilmesini temin etmeye matuftur. Eser, Ammad Ali Cum‘a'ya ait iki kitabın birleştirilerek tercüme edilmesinden müteşekkildir. Birinci bölümde Mustalahu'l-hadîsi'l-miyesser, ikinci bölümde ise Tahrîcu'l-usûl ve dirâseti'l-esânid adlı kitap terc
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 561 kayıt bulunmuştur Gösterilen 20-40 / Aktif Sayfa : 2