Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 112 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1
Hegel’den Nietzsche’ye 19. yüzyıl felsefe ve düşünce tarihi üzerine yazılmış en önemli eserlerden biridir. Löwith bu klasiğinde Hegel ve Nietzsche’yi 19. yüzyıl Alman düşüncesinin tarihinin iki ucu olarak konumlandırıyor. Hegel ve Nietzsche yüzyılın tarihinin başı ve sonudur, ama düşüncenin kendisi söz konusu olduğunda baş ile son adeta yer değiştirir. Karşıtlıkların evrensel uzlaşmasını temellendirmeye dönük rasyonalist çerçevenin mimarı Hegel’den, modernliğin hiçliğine karşı yeni bir başlangıcın peşinde,
Tükendi
Félix Guattari’nin aramızdan ayrıldığı 1992 yılında yayımlanan bu son kitabı, gerek filozofun öznellik, semiyotik, şizoanaliz, ekonomi ve politika gibi üstüne çalışma yürüttüğü muhtelif alanlara dair analizinin genel bir toparlanışı niteliğindeki sunumu gerekse güncel politik gidişata ve geleceğe dair öngörülerinin en kuvvetli ifadelerinden biri olması bakımından gerçek bir entelektüel miras niteliği taşıyor. Bir ömürlük psikoterapi ve militanlık tecrübesinin en rafine ifadesine ulaştığı bu kitapta Guattari
Tükendi
Bir yandan iki paylaşım savaşı sonrası yıkımı ortadan kaldırmaya, bir yandan da sermayenin uluslararası yeniden yapılanmasına dâhil olmaya çalışan bir coğrafya. Hem sermaye ve devletin hem de solun kurumsal yapıları içinde sıkışmış, devrimci bir çıkış arayan işçi sınıfı hareketi. Otonomist Marksizmin kurucu metni İşçiler ve Sermaye, işte bu arayışın ürünü. Kapitalist toplumu sermayenin değil de işçi sınıfının bakış açısından okumaya davet eden ilk metin. Emeğin politik öznelliğini sermayenin içindeki ve kar
“Bana olanaklı olanı verin, yoksa nefessizlikten boğulacağım!” Guattari ve Deleuze 1984’te birlikte yazdıkları “68 Mayıs’ı Yaşanmadı” metninde, 68’in “harfiyen” bir hayat memat meselesi olduğunu böyle tarif etmişlerdi. Katlanılamaz olanın ne olduğu açıkça görülmüştü. Ama aynı anda yeni bir şeyin olanağı da! Guattari’nin 1977 yılında Moleküler Devrim’de bir araya getirdiği metinler 68’in ortaya çıkardığı bu iki boyut arasında çapraz geçişlerle örülüdür. Kadınların, göçmenlerin, delilerin, güvencesizlerin, ço
Tükendi
Ucubeler, insan ve insan olmayan üzerine düşünürken, birbirine bağlı öyle çok duygu ve düşünceyi çözüp çözüp tekrar örüyor ki. Derin, yakın ve tanıdık; bir o kadar da yabancı, tuhaf ve esrarengiz. Hem suskun hem çığlık çığlığa. Ucube ama ne olduğu da belli. İnsan ile insan olmayan arasındaki geçirgen, bulanık, hassas, gözenekli sınırların büyüleyici, şiirsel bir anlatımı.Bu satırlardan cömertçe saçılan fikirler, varoluşun kırılganlığına salmış derin köklerini. Bir gelecek dünya ütopyasında değil, bugün
Tükendi
“İyi hoş da söylediklerinizden bir şey anlaşılmıyor,” denmesi incitir düşünürü. Strong da bu düşünürlerden biridir. Ne yapmalı da kulağa karmakarışık gelen felsefi kavramları, problemleri insanlar yolculuk ederken bile okuduklarında anlayabilsinler… Çareyi bu hikâyeleri yazmakta arar: Bir fabl olarak felsefe kitabı… Evrenin yaratıklarıyla felsefi problemleri kavramak… Strong, insanın “üstün” aklıyla çözemediği “yüce” felsefi problemleri, bu sefer yeryüzünün yaratıklarını da işin içine katarak anlatmaya giri
Ölümünden yıllar sonra değeri keşfedilmiş güçlü bir sestir Kate Chopin. Cinsellik, toplumsal cinsiyet, sınıf ve ırk motifleriyle bezeli öyküleri, yaşadığı dönemde geniş bir kesim tarafından “rahatsız edici, dehşet verici, hatta ahlâksız” bulunur. Ancak yirminci yüzyılın ortalarından itibaren feminist hareketin güçlenmesiyle birlikte hak ettiği itibara kavuşur. Hem seçtiği üslup hem de işlediği konular bakımından geleneklerden kopan Chopin, gerçekçi ve doğal bir yaklaşım benimser. Öyle bir yazar ki öykülerin
Lacan ve Freud'un psikanalitik görüşlerini bazen yan yana koyup, bazen üst üste yerleştirip, bazen de farklı mecralara akıtan Grosz, psikanalize dair feminist bir okumanın haritasını çıkarmaya çalışıyor. Bu harita üzerinde, psikanalizin feminizm için hem kapattığı ve kapatabileceği hem de açtığı ve açabileceği güzergâhları gösteriyor. Grosz'un ifadesiyle "feminizmi büyüsü altına alan" psikanaliz, feminist öznelliğin kuruluşu bakımından ufuk açıcı açıklamalar sunmuş olsa da esasen "fallosantrik"tir. Bu sebe
"Dostluk nedir? Nasıl Yaşanır? Hangi güç ilişkilerini kurar ve işletir ya da hangi güç ilişkileriyle kurulur ve işletilir?" sorularıyla haşır neşir oluyor elinizdeki kitap. Bir yandan dostluk kavramının tarihselliğini ve uğradığı dönüşümlerin izini sürerken, bir yandan da toplumsallığın inşasındaki konumunu araştırıyor. Dahası bunu yaparken dostluk kavramına atfedilen çeşitli felsefi anlamların soybilimini çıkarıyor. En nihayetinde de dostluk kavramının tarihselliği ile felsefi anlamlarının kesiştiği alana
Tanrı ile pire bir ve aynı anlamda olabilir mi? Bu soru karşısında ortaçağ kiliselerinden yükselen itiraz seslerini duyar gibiyiz. Hem Tanrı'nın aşkın ve ayrıcalıklı bir konumu olmalı hem de farklı doğalarımız olmasına rağmen onun bilgisine erişmeliyiz, ne de olsa varlığının ispatı şart. Ama bu nasıl olabilir? Ortaçağda bu soruya kimi tekanlamlılık kimi de çokanlamlılık üzerinden yanıt vermeye çalıştı fakat problem derinleşerek devam etti. Tarihsel olarak kazanan ise, orta yolcu analojik yöntem oldu. Yani k
"Edebiyat olarak adlandırılan şu esrarengiz şey" üzerine düşünmelerin izini sürüyor elinizdeki kitap. Edebiyatın hem kendi içindeki değişim ve dönüşümleri hem de yaşamla ilişkisinin sürekli oluş halindeki devingenliğini anlamlandırmaya girişiyor. Bu minvalde edebiyatın tek bir nitelikle ya da işlevle, örneğin eğlendirici olma ya da haz vermeyle veya salt kurgusal, gerçekdışı anlatılar olmayla sınırlandırılamayacağını ileri sürüyor. Aksine, edebiyatı bir karşılaşmalar alanı, dolayısıyla sınırların ve işlevle
Ha-Ha bir çığlık, bir kahkaha, bir feryat, bir soru... "Akıllılık"la "delilik" arasında duran köhne bir duvar, görünmez bir sınır... Ve varolmanın püf noktasını yakalamak isteyen ama bir türlü yaşam oyununun kurallarını öğrenemeyen genç bir kadının hikâyesi... Katı ve tuhaf bir anneyle büyümüş, Oxford'da okumaya başlamış ve nihayet bir akıl hastanesine kaldırılmıştır Josephine. Etrafında hoplayıp zıplayan hayvanların, tesadüfen yan yana gelmiş türlü nesnenin ya da bir çarşafın çizgilerinin arasında, bir tav
Tükendi
"Vaktinde, doğamız şimdi olduğu gibi değildi. Üç cinsten oluşuyordu: güneşten doğan ve iki erkekten oluşan erkek, yeryüzünden doğan ve iki kadından oluşan kadın, aydan doğan ve bir kadınla bir erkekten oluşan androjen. Yuvarlak biçimli, dört kollu, dört bacaklı, birbirine ters duran iki yüzü, tek bir başı olan bu üç cins de, her yöne hareket edebiliyor ve bir çemberin içinde dönen akrobatlar gibi hızla toparlak olabiliyordu. Son derece güçlü ve zinde olan bu olağanüstü insanlar, tanrılara saldırmak için gök
Tükendi
Kabul etmek gerek, Hegel kötü ününü en çok kendisine borçlu. Bu ün böyle bir ihtişama başka nasıl sahip olabilirdi ki! Hegel'in Gözyaşları, Hegel'in yaklaşımının üstünü örten bir yığın yorum ve önyargının arasından, onun dediklerine doğrudan ulaşmayı deniyor. Olivia Bianchi, Hegel'den alıntılarla, filozofun düşüncesi içinde bir güzergâh oluştururken, okuyucuya kendi namına, şimdi ve burada düşünmesi için fırsatlar sunmayı da ihmal etmiyor. Baribeaud'nun resimleri ise, mutlağın o muzaffer, kendinden emin ve
Caliban ve Cadı... Kapitalizmin gelişiminin tarihini yeniden oluştururken, soykırıma kadar varan bir şiddetin öncelikli hedefi haline gelmiş olan bu iki figürü birden geri çağırıyor Silvia Federici. Kapitalist birikime kazınmış olan yıkımın bedelini ikisi de bedeniyle, emeğiyle ve yaşamıyla öder. Yine de ne Caliban ne de Cadı, kapitalizmin sınır tanımayan ırkçılığı ve cinsiyetçiliğinin birer kurbanından ibarettir. Yaşamı, ortak olanları, ilişkileri, mücadeleleri ve belleği, kısacası üretimi üreten bedenleri
Tükendi
Bugün bir içkinlik etiği teorisi oluşturmak, pratik bir öğreti olarak etiği olumsuz ikizi ahlaktan ayırt edebilmekten geçiyor. Aralarındaki ilk fark iki disiplinin faaliyet biçimi açısından düşünülebilir ve şöyle ifade edilebilir: Ahlakın en temel fiili buyurmak, etiğinki ise üretmektir. Ahlak eyleme sabit ve değişmez ilkeler buyururken; etik, süreç içinde değişebilir ilkelerin eyleme eklemlenmesiyle işler. Dolayısıyla ahlak bir mahkemeyi andırırken; etik bozularak çalışan bir makine gibidir. Eylemi deneyim
Tükendi
Var olmanın, beraber yaşamanın her geçen gün daha fazla zorlaştığı bir dünyaya uyanıyoruz. Bu uyanışa birlikte yaşamı çoğaltmaya dönük düşünce ve eylemlerdeki bir yoğunlaşma olarak başka bir uyanış eşlik ediyor. Elinizdeki bu çalışma birlikte yaşama dair böyle bir uyanışın izini sürüyor. Bir son, mükemmel bir varış noktası hayaliyle şimdiden vazgeçmekten ziyade şimdide birlikte yaşamanın yollarını arıyor. Söz konusu yolları keşfedebilmek için öncelikli olarak gerçekliği tahayyül biçimimizi değiştirmemiz ger
Öznel duygu ve sezgileri romanlarına aktarmadaki ustalığıyla tanınır Lawrence. Karakterleri düşünce ve fikirlerle değil bilinçdışı akışlar içinde sürekli dönüşüm geçirir. Yaşamın tüm canlılığı, zihinden değil bu yaratıcı akışların parıltılı izlerinden sürülür. İdeal ve fikirler adına değil, cinsellik akışları ve bilinçdışının derinlikleri adına konuşur o. Bu doğrultuda kaleme aldığı bu küçük kitap, psikanalize getirilen ilk eleştiridir. Freud'un "bilinçdışı" ve "ensest-güdü" mefhumlarına bir meydan okuma, b
Tükendi
Günümüzde "beden", hem direniş imkânları bakımından hem de iktidarların kendi hegemonyalarını sürdürmeleri bakımından radikal ve kurumsal politikaların merkezinde yer alıyor. Federici de direnişin ve tahakkümün mücadele alanı olarak gördüğü bedenin bir tarihi olduğunu ileri sürüyor. Feminist, ırkçılık karşıtı, trans ve çevreci bütün hareketler açısından beden, devlet ve sermayeyle karşılaşmanın bir zemini, dönüştürücü toplumsal pratiklerin yeşerebileceği bir imkân olarak algılanıyor. Öte yandan kapitalist g
Tükendi
Örümcek, at, köpek. Aslan, fare. Kanatlı at. Sirenler. Hayaletler... Gerçek hayvanlar, düşsel yaratıkların toplandığı bu resimli ansiklopedi, Spinoza'nın büyük temalarını ortaya koyarken sözcükler kadar imgelerden, bilgi kadar mizaktan da yararlanıyor. Spinoza, geometrik yönteme dayalı kanıtlamalarını hayvan ve melez yaratık imgeleriyle desteklemekten hiç çekinmez. Üstelik bu imgeler, insanın arzuları ve eylemlerini geometrik çizgiler, düzlemler ve cisimleri inceler gibi incelemenin içerdiği mizahı daha da
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 112 kayıt bulunmuştur Gösterilen 1-20 / Aktif Sayfa : 1