Anasayfa Arama sonuçları
Sonucu Daralt
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 112 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4
Fransa'da Heidegger felsefesinin alımlanışı, I. Dünya Savaşı'nın gölgesinde yetişen ve daha sonra geleneksel Fransız felsefesine yüz çevirerek, yabancı entelektüeller aracılığıyla Almanya'dan ithal edilen felsefi düşüncenin yeni ve farklı yapısına yönelen bir neslin -bir grup entelektüelin (Raymond Aron, Jean-Paul Sartre, Maurice Merleau-Ponty, Jean Beaufret vd.)- hikâyesidir. "1933 nesli" olarak adlandırılan bu genç Fransız entelektüellerin yanı sıra 1950'lerden sonra Heidegger'i ilginç bir şekilde "farklı
Kapitalist modernleşmenin şafağı Mülksüzleştirme ve işçileştirme pratiklerine karşı direnenlerin tarihi. Çitlemelere, üretimin makineleşmesine, yoğun köle emeği kullanımına karşı, efsanelerden, mitolojik figürlerden, kehanetlerden beslenen, kapitalist üretimin tahakkümüne girmeyi reddeden ve en önemlisi de ortak olandan yoksun bırakılmaya ve değersizleştirilmeye meydan okuyan bir başkaldırı tarihi. Proleter isyanların en doğrudan, en tehditkâr ve ilk küresel biçiminin öyküsü: Makine Kırıcılar.
Geleceğe güvenen 20. Yüzyılın Ütopyacılığı, artık bir gelecek imgelemi bile olmayan 21. Yüzyılda terse dönerek Distopyacılığına nasıl dönüştü? İşte Franco "Bifo" Berardi'nin Gelecekten Sonra kitabının temel izleği bu. Terse dönüş, her şeyden önce emeğin toplumsal ve politik bileşiminde paradigmatik bir değişime yol açar. Kapitalist değer birikim sürecinin tahakkümü altında doğanın artık hiçbir şekilde geri döndürülemez yıkımının yanında, emeğin duyumsama ve kolektif eyleme kudreti de yıkıma uğratılmış durum
Tükendi
Deleuzeün her durumda yenilikçiliğiyle ayırt edilen felsefe tarihi, sinema, resim, edebiyat ve politika üzerine eserleri hakkında yapılan incelemelerin sayısının giderek artmakta olduğu kuşkusuz. Yine de, Deleuze'ün kavramsal yaratımlarının dayandığı çok çeşitli kaynakların, bir şekilde karanlıkta kaldığı ve henüz keşfedilmeyi beklediğini de teslim etmek gerekiyor. Elinizdeki kitap, öncelikle Deleuzeün mirasının bu zengin kuramsal arka planını gündeme taşıyor. Kitabın önde gelen Deleuze yorumcuları tarafınd
Silvia Federici ev işi, toplumsal yeniden üretim ve kadın mücadeleleri üzerine 1974'ten bu yana kırk yıldır yürüttüğü çalışmalardan oluşan makalelerini bu kitapta bir araya getiriyor. Kitap boyunca hem Federici'nin hem de kadın mücadelelerinin ve feminist hareketin gelişimini izlemek mümkün. Ev işi için ücret mücadelelerinden başlayıp günümüzde özellikle Üçüncü Dünya'daki kadınların kendi emeklerini değerli kılabilecekleri maddi koşullardan nasıl koparılarak mülksüzleştirildiğini ve buna karşı kadınların ör
Tükendi
Chiapas, Seattle, Porto Alegre, Buenos Aires, Tahrir, Puerto del Sol, Sintagma, Zuccoti, Rojava, Gezi Dağlarda, bir şehirde, bazen tüm bir ülke, bir kıta, bazen beş kıtada birden, sonra yine bir meydan, meydanlar ya da bir parkta yankılanmakta olanı duyabiliyor muyuz? Coğrafyaların sesleri var mıdır? Bir beden gibi, onlar da etkileyebilir ve etkilenebilir mi? Coğrafyalar eyleyebilir mi? O zaman coğrafyalar nasıl hareket eder? Coğrafyalar arzulayabilir mi? İsteyebilir mi? Olmuşların bir tarihi yerine, bedenl
Sermayenin toplumsal ilişkileri içinde insanın değersizleştirildiğini ve onursuz bir yaşama mahkûm edildiğini iddia eden Bonefeld, bu kitabında sermayeye, devlete ve sınıf ilişkilerine karşı mücadelenin olanaklarını araştırıyor. Sadece eleştirmenin yetmeyeceği, aynı zamanda alternatif bir toplumsal yaşamın kurucu pratikleri ve deneyimleri üzerine düşünüp bunları hayata geçirmemiz gerektiği konusunda ısrar ediyor. Emeğimizin ve insanlığımızın sermaye ve onun devleti tarafından tahakküm altına alınmasına karş
Tükendi
Deleuze ve Guattari üzerine yapılmış pek çok inceleme arasında bu kitap, bu iki düşünüre yaklaşımında tam da onların geliştirmeye çalıştığı düşünme tarzını benimsemesiyle ayırt edilir. Bu yüzden mesele asla Deleuze ve Guattari'nin düşüncelerinin oluşumunun ya da evriminin bir anlatısını sunmak değildir. Aksine kitap, bağlantılı kuvvetler çokluğunun kesintisiz bir oluşu olarak tasarlanmıştır. Bu, bizzat eserlerin, sorunsalların, figürlerin fail olduğu "göçebe bir yolculuk"tur. Öyle ki bu yolculukta, Deleuze
Gerald Raunigin Bin Makine adlı kitabı Antik Çağdan günümüze makine kavramının farklı tarihsel dönemlerde taşıdığı anlamların ve geçirdiği dönüşümlerin soybilimini araştırır. Kitabın temel izleğini makine kavramına dair iki farklı yaklaşım oluşturur bir yanda salt teknik bir alet araç olarak öte yanda toplumsal bir ilişki bir iletişim bir mübadele olarak ele alınan makine kavramı. Bu iki farklı makine kavrayışı hem toplumsal tahakküm ve tabi kılma mekanizmalarının kuruluşuna ve işleyişine hem de toplumsal d
Anti-Oedipus felsefede son otuz yıldır yayımlanan en önemli metinlerden biridir. Gilles Deleuze ve Félix Guattarinin ilk ortak çalışmaları olan metin, kapitalist kurumların gerici, suça teşvik edici ürünü olarak mahkûm ettiği Freudcu Oedipus karmaşasının parlak ve etkili bir eleştirisini sunar. Gerçekten dikkate değer ve çok karmaşık bir metin olan Anti-Oedipus, postyapısalcılığı ve kıta felsefesini kökten değiştirmiştir. Deleuze ve Guattarinin Anti-Oedipusu: Şizoanalize Girişte Eugene W. Holland, bu güç v
Tükendi
Niçin Nietzsche ısrarla bize maskeler halinde geri dönüyor kendisini fütursuzca çoğaltan bu seyyar figürün çağdaş uğrağımızdaki işlevi nedir Güncel felsefenin temel ilgilerinden bazılarını belirleyen bu soru kendi tarihini ciddi bir referans noktası ve tehlike kaynağı olarak gören felsefenin kendi üzerine katlanma serüveninin doğal bir sonucu olarak da görebileceğimiz çağdaş yeniden okuma stratejilerinin odağındaki Nietzscheyi sorunlaştırmaya yöneliktir. Sorunun yanıtı da iki savaş arası yıllarda daha çok e
Tükendi
Bu kitap hayatının neredeyse otuz kırk yılını hapishanelerde ve dışarıda olduğu çok kısa sürede de sokaklarda ve barikat savaşlarında geçiren politik bir devrimcinin kuramsal ve politik yaşamının günümüze bıraktığı unutulmuş mirasına dair bir anlatıdır. Devrimci tarih doğruları ve yanlışlarıyla devrimci önderlerine her zaman sahip çıkmıştır. Blanqui devrimci tarihin bilinçaltına atılarak unutulan ve unutturulan devrimci bir hayattır. Oysa Blanqui hala geçmişteki geleceğin deneyimi olarak duran Paris Komünün
Doğrudan Adorno hakkında yazılan bir kitap değilse de bu, Adorno ve onun özelinde Eleştirel Kuram'ı yeniden ve bir başka bağlamda güncelliyor. Adorno'nun nefret ettiği ve 1968 sonrasından başlayarak onu akademik bir bibloya dönüştürmüş kültür sanayinin Adornosunu değil; ya da Amerikan üniversitelerinin yazınsal bir egzersize dönüştürdüğü Adornoyu da değil; tam burada ve şimdi, küresel kapitalizm hapishanesine karşı gezegenin her tarafında yükselen hayır! çığlıkları arasında yankılanan bir Adorno'yu güncelle
Ev Canavarı hayatımızın çok gündelik ve vazgeçilmez bir olgusunu, yalnızca bir "ev"i merkeze alarak onun etrafındaki türlü toplumsal ilişkileri inceliyor. Şantiyeden ve evlerin fiziksel inşasından başlayan kitap, yavaş yavaş daha fazla meseleyi birbirine bağlıyor. Kentsel dönüşüm ve şehir politikalarından cinsiyet rolleri ve kimlik politikalarına, taşeronluk ve spekülasyondan sendika sözleşmeleri ve müzakerelerine, tümüyle kişisel olan düşünce ve etkileşimlerden büyük ölçekli politik ve ekonomik kuvvetlere,
Modern politik teorinin güncel krizi, politik tahayyülümüzde köklü bir değişiklik arayışını da beraberinde getirdi. Bu arayışa bir yanıt olarak Virno, klasik politik felsefenin Hobbesçu "halk" kavramına karşıt olarak, Spinoza'nın "çokluk" kavramına dikkat çeker. Çoklukta, temsili olmayan ve devletsiz bir toplumsal-politik varoluş tarzının olanaklarını bulur. Klasik politik teorinin temsil, halk, devlet ve egemenlik gibi kurucu öğelerinin hepsi de Bir ve Çok'un ilişkisinin belli bir kavranışına dayanır. Her
Tükendi
Pierre Macherey'in Hegel ve/veya Spinoza'sı 1979 yılında Fransa'da yayımlandığında, izleri özellikle Alain Badiou, Antonio Negri ve Gilles Deleuze'ün eserlerinde takip edilebilen büyük bir etki uyandırır. Macherey, iki karakteristik filozofun yakınlığını aralarındaki uzlaşmaz gerilime dayandıran bir soruşturmaya girişir. Ona göre, "Spinoza'nın her Hegelci okurunun, keza Hegel'in her Spinozacı okurunun hissettiği tuhaf yakınlık duygusu"nu açıklamanın başka bir yolu yoktur. İki filozofu birbirinin içinde okum
Tükendi
Kathi Weeks, Feminist Öznelerin Kuruluşu adlı çalışmasında, 1980'li yıllarda yürütülen modernizm/post-modernizm tartışmasının ötesine geçerek, günümüzde feminist öznelerin kuruluşuna dair yeni olanaklar üzerine düşünmenin önünü açıyor. Modern ve post-modern özne kuramlarının ve bunların felsefi temellerinin, feminist düşünce ve pratik üzerindeki etkilerini tarihsel bir yaklaşımla inceliyor. İster metafizik isterse doğallaştırıcı olsun özcü yaklaşımların dışında özcü olmayan bir feminist yaklaşımın nasıl kur
Tükendi
Bence hâlâ Leninist olunmalı. -Felix Guattari- "Anti-Oedipus" ve "Bin Yayla" tamamen Marx'la, Marksizmle katedilmiştir... "Denetim toplumu" üzerine yayımladığım makale, örneğin, tamamen Marksisttir. -Gilles Deleuze- İnsanlar Marx'ın yanılmış olduğunu söylediklerinde ne demek istediklerini anlamıyorum. Hele ki Marx'ın öldüğünü söylediklerinde. Bugün bekleyen acil görevler var: Dünya piyasasını, bunun dönüşümlerini analiz etmeye ihtiyacımız var. Ve bunun için, Marx'ın içinden geçmek gerekiyor. -Gilles Deleuze
Küresel Ekonomide Kriz, 2008'deki finansal ve ekonomik krizin ilk sinyallerini takip eden aylarda Uninomade ağı içinde yürütülen kolektif tartışmaların bir ürünüdür. Sonradan pek çok dile çevrilmek üzere 2009'da ilk defa İtalyanca olarak yayımlandığında kitap, finansla sınırlı kalmayıp küreselleşme ve neoliberal kapitalizm açısından da ciddi sonuçlar doğuran bu krizi analiz etme yönündeki ilk girişimlerden biri olmuştu. Kitabın başlangıç noktası, yaşanan finansal krizin 1980'lerden beri gelişmekte kapitaliz
Tükendi
Michael Hardt, Gilles Deleuze: Felsefede Bir Çıraklık'ta Deleuze'ün ilk eserlerini güçlü bir gelişim çizgisini ayırt edebilmek üzere baştan sona gezer: Bergson, Nietzsche, Spinoza. Hardt'ın araştırması, felsefe tarihi içindeki herhangi bir egzersiz değildir. O daha ziyade felsefenin bugün karşı karşıya olduğumuz sorunlar karşısında, Hegelci temelden özgürleşmiş, nasıl güçlü ve radikal alternatifler içerdiğini göstermeye yönelir. Hardt, önce Deleuze'ün Bergson'un ontoloji ve belirlenim eleştirisi üzerine inc
Tükendi
Sadece stokta olanlar : 
Toplam 112 kayıt bulunmuştur Gösterilen 60-80 / Aktif Sayfa : 4