Yükümmüş Meğer Topuğumu Çürüten.

Yedi Tepemde Aşk KokarBenim şehrim deniz kokarBenim şehrim balık kokarAma en çokAşk kokarAşk eserBuram buramYedi tepelerinde... Aşktır saçları dalgalı mavilerdeİncidir gözleriışıldarBoğazın zümrüt yeşillerindeNe aşklar ne sevdalar ne yangınlarınFeryatlarını duyarsınAşkEsen esintilerinde

"... Günümüz edebiyatında Karadayı, deneme ve günlükleriyle de tanınır... Şiirlerindeki dünya görüşü, hümanist, toplumcu bir anlayışı yansıtmaktadır; zorlayıcı, özentili bir halkçılığa düşmemiştir..." -M. Yaşar Bilen "... İsmet Kemal, acı çekmesini, acıları yakalamasını bilen ve bunları sanatında özümleyen bir sanatçıdır. Güçlü şiirinin içine girmek, şiir vadisinde şiiri yorumlamamış olanların pek harcı değil...." -A. Gülvahaboğlu "... İsmet Kemal Karadayı, adalete emek verdiği kadar şiire de emek vermiş

Lakırdı benimkisi sözcük yarası içimde zor iyileşen can kesiği dilime gelmişken boşa gitmesin işgüzarlığı lakırdı işte hem boş, hem hoş hayattan aldığım diş kirası hepsi biraz demlenmek biraz hallenmek tutunarak sözcüklere; yaşamak, yaşlanmak, kendi halince...

Cemal Süreya anısına 4. kez düzenlenen Uluslararası Şiir Buluşması'nın, yerli ve yabancı katılımcılarla anlamlı bir anmaya dönüşmesi birincil hedefimiz oldu. Şiirle yakından uğraşan usta şairler yanında, şiir sevgisini oluşturdukları dizelerle somutlaştıran şiir yazan dostları bir araya getirmenin ve bu seçkide onları kucaklamanın heyecanını taşıyoruz. Umudumuz, Türk ve dünya şiirinin her zaman birbirlerine kapılarını ve gönüllerini daha çok açmasıdır. Şiirde demokratik katılımcılığın örneği olduğunu düşün

Caddenin uzak ucundaki gökdelenin bomboş hayaletine bakıyorum. Bir tespihin uyuz korkusunu yerlere döken reklam panolarına... Gökyüzünde hiç kuş yok ve sokaklarda tek insan! -Evrenin en hızlı süvarisidir zaman, hiçbir ölünün yatağında beklemez. - Duvardaki ayna eski bir gecenin karanlığını tel tel eğiriyor odamda. Gümüşi aydınlığına sızıyorum sırlı camın. Ayaklarımın altında bir Kaplumbağanın korkak yavaşlığını sürükleyerek usulca. Saygılı, sessiz. -Zamanın ağır yüküdür aynalarda biriken. - Bana itaat etm

Ne Sen Ne Ben Rıhımda beklersin sessiz sessiz Gelmeyeceğini bilerek çaresiz Ne sen vazgeçersin düşlerinden Ne de o haberdar kendisinden Ne ben o gözleri unutabilirim Ne sen bendeki bakışı Belki gönlümü avutabilirim Fakat durduramam sana olan akışı

"Bununla birlikte "Yeşilçam'dan Serpintiler" kitabı esasen bir tarih çalışması olarak değil, Yeşilçam'a bir vefa çabası olarak da ele alınmalıdır, Yeşilçam sineması çalışanlarını set işçisinden yönetmenine kadar kapsayan ve bu insanlara olan vefa borcunu ödemeyi amaç edinen bu çalışma, sinema emekçilerine bir saygı duruşu niteliğindedir. Büyük bir titizlikle hazırlanan ve sinema sektörü içerisinde, her kademede çalışan sanatçıları ve emekçileri içine alacak şekilde hazırlanan bu çalışmanın Yeşilçam'a gönül

Sonra... içi çiçekli bir kadın dokundu bana suçum yok dedim suçum yok yalnızca içim yürüyor sana Abdullah Eraslan'ın son kitabı Safran ve Hüzün, şairin olgunluk dönemine geçiş şiirleri. Mükemmel bir çalışma.

Aşk-ıSenTohumun içindekiİçimdekiYüzün uçurumBense kanatsızBana sesini getirUzun susalımUzat elleriniYüreğimdekiKış üşümesin

imge çukurları gördüm sınırları aşaniçime çektim son soluğunu ışığınçıktım kendi ölümümden dışarıhiçlik nedir dedimbeni savuran şimşeğeyanlış paylaşılmış şiirin ilk halleridillere bölünmüş topraklartopraksız kalmış bazı dillersuskun gördümsınır değiştiren sözcükleridilsizliğin dumanıdır dedimbir gün okunur ıslık cümlelerisönükleştikçe ses dalgalarıanlaşılır dedim her dildeanlaşıldıgücümü yokladıtoprağıma düşen ilk mızrakdüşeyazdım

Cemal Borandağ, Kahramanmaraş, Pazarcık'ta doğdu. Zeki ve yetenekli bir çocuktu ve İstanbul Kuleli Askeri Lisesi sınavını kazandı.İleriki yıllarda, yurdun değişik yerlerinde ve Kıbrıs Barış Harekatı'nda görev aldı.Tüm görevlerini büyük bir sorumluluk bilinciyle yerine getirdi.Yürekli, özgür, her şeyden önce vatanını, milletini seven, hak ve adaletten ayrılmayan bir insan olarak yaşadı.Her zaman Büyük Atatürk'ün, Türk gençliğine armağan ettiği, ilke ve devrimlerin savunucusu oldu.Askerliğin yanında, örnek bi

...Dünyada bir ağaç, ağladım yağmura baktımOvalar gördüm, şehirlerin ufkundaBir zaman, taş, toprak, deniz idim. ŞimdiBarışa indim, can ve yürek oldum.Bu çocuk çölü kurtarıyor, turnalaraSu veriyor. Hüseyin, Hüseyin diye aşkaMerhem sürüyor.Ressam Barış, dün aşık idi, bugünSanatçı, dünya koleksiyonları vaha müzesi,Yemyeşil bir başak, yeşil denizindenBir hayalle çıkıp geliyor...

Bir göçün anlamını ve tarihini en iyi istatistikler değil yürekler, vicdanlar ortaya koyar. İstenildiği kadar rakamlara, birtakım verilere bakılsın göçenlerin acıları, kimlikleri, ruhları yansımaz oralara. Geride bırakılan memlekete dair acı-tatlı hatıralar yaşlı ve bilge ağaçların koyu gölgesinde anımsanır. Artık uzaklarda kalmış ‘memleket'i hatırladıkça muhacir yüreklerde katlanan acılar, hüzünlü bakışlarda yeniden biçimlenir. Derin ve büyük acılardan kendilerine miras göçmen yürekleri, muhacir bakışları

...kervanların geçtiği yerden bakarımey yoksul evlere çıkan sokaklargölgenin de bir ömrü varmışbunu öğrendimyolların adres sorduğu bir işaretim şimdikapattım dünyanın kapısınıne şarap ne dua nede çocuklar güzel artıköldüğümü harflere söylemeyin

...Kimi zaman öndedir bir adım, koca hayattanYolu bile olmayabilir gidilecek,Memleketi de yokturKüçük kalmanın ya da büyük olmanın Oysa herkesin vatanı kuyruğu üstünde Farkında bile olmayabilirAma kuyruk acısı hep sırtında ...Hayat, bütün oyunlara bir sıfır mağlup başlar Ve hep yalanlar uydurur ağıtlarBabasını mezarda bırakan çocuklara Bu çelişkinin dilini savunur tarih Bütün katmanlarından gizleyerek gerçeği

Arkadaşım Süleyman'a verdiğimiz iki çuval kitap aklıma geldi, duruyorlar mıydı? Duruyorlarsa içlerinde ETÜS'ün broşürü olabilir miydi? diyerek, ondan kitapları istedim. Ne yazık ki, bir çuvalına sahip olma şansım oldu; hepsini alıp eve götürdüm. Çuvalı yere dökerken, kitapların odanın ortasına dağılışı, beni birden 12 Eylül'ün o baskı ve zulm dönemine götürdü. İşkenceleri anımsadım, cezaevlerinde ölen arkadaşlarımı, idam edilenler geldi gözlerimin önüne. Kitapların içinden ETÜS'ün broşürü çıkmadı tabi. Yüzl

Rosetta World Literatura, ilk sayısından başlayarak dünya edebiyatında özgün ve fark edilir bir yer edinme vizyonuyla yola çıkmıştır. Dergi hem Türk edebiyatını hem de dünya edebiyatını karşılaştırmalı olarak yerli ve yabancı okuyuculara sunma ilkesini benimsemiştir. İnsanlığın ortak kültürel mirası içinde eşsiz bir yere sahip olan edebiyat, arkeolojik eserler ve maddi kültür varlıkları gibi dünya çapında görünür ve tanınır olma konusunda bazı doğal engellerle karşı karşıyadır. Bu engellerin başında dil far